MAD, Beyoğlu’na Ses Oluyor: Yıkılmadım Ayaktayım

Mekanda Adalet Derneği’nin 2018 yılından beri yürüttüğü projesi Beyoğlu Yıkılmadım Ayaktayım Haritası, Beyoğlu’nun hafızasını korumayı amaçlıyor. Mekanda Adalet Derneği kurucularından ve direktörü Yaşar Adnan Adanalı ile projenin güncel durumunu ve pandeminin etkisiyle değişimi hızlanan Beyoğlu’nu konuştuk. 

Mekanda Adalet Derneği, iki yıldır Beyoğlu üzerine bir kent hafızası çalışması yürütüyor. Anket yoluyla katılımcılardan Beyoğlu’nda hafızalarında yer etmiş mekanları ve buralara dair hikayeleri anlatmalarını isteyen dernek, bu yolla topladığı hikayelerden bir harita çıkarıyor. Beyoğlu Yıkılmadım Ayaktayım Haritası adını taşıyan proje üzerine MAD Direktörü Yaşar Adnan Adanalı ile konuştuk. 

Beyoğlu Haritası ile ilgili gelişmeleri Beyoğlu Haritası Instagram adresinden takip etmek mümkün.  

Beyoğlu Yıkılmadım Ayaktayım Haritası çalışmaları nasıl gidiyor? Projenin işleyiş yapısını, amacını ve şu anki güncel durumunu anlatabilir misiniz?

Yaşar Adnan Adanalı

Proje ilk olarak Darmstadt Teknik Üniversitesi Mundus Urbano şehircilik yüksek lisans programından öğrencilerimin staj için Mekanda Adalet Derneği’ne gelmeleri ile 2018 yılında hayata geçirildi. Küçük bir ekip oluşturduk. Önce sosyal medya üzerinden bir anket düzenledik. İnsanlardan Beyoğlu’ndaki bellek mekanlarını ve buralara dair hikayelerini paylaşmalarını istedik. Yürüyüşler, haritalama çalışmaları, atölyeler bu anketlerle bir araya geldi ve ağırlıklı olarak Taksim – Karaköy hattında yaklaşık 400 mekan belirlendi. Bu mekanların halen açık olanlarını, dönüşmüş olanlarını ve kapatılmış olanlarını ayrıca işaretledik. Haritayı Türkçe ve İngilizce olarak bastık.  

Şu an bir taraftan yeni ve dijital versiyonları üzerinde çalışırken diğer taraftan da Instagram hesabından içerik paylaşmaya devam ediyoruz. Beyoğlu insanları üzerine kısa film prodüksiyonları yapıyoruz. Mekanda Adalet Derneği’nin süreli yayını Beyond.İstanbul’un önümüzdeki sayısı Mekanda Adalet ve Beyoğlu olacak. Bu sayı için bir sürpriz de hazırladık.  

Beyoğlu’nun değişimini ve dönüşümünü belgelemek için çıktığınız yolda size gelen görüşlerden derlediğiniz gözlemleriniz neler? Semt, nasıl bir dönüşümden geçiyor, neler kaybedildi, insanlar neleri özlüyor?

Bizim sorduğumuz sorular Beyoğlu’nda gündelik hayatın mekanlarının dönüşümü üzerineydi. Dolayısıyla gelen yorumlar da ağırlıklı olarak insanların hayatlarının bir parçası olarak gördüğü, vakit geçirdiği, sosyalleştiği, kültürel olarak kendilerini besledikleri yerlerin hızla dönüşmesine odaklanıyor. Bu dönüşüm de ne yazık ki olumlu karşılanmıyor. Birçok bellek mekanı kapanmak zorunda kaldı. Kültürel olarak bir çölleşme yaşanıyor. Eski demokratik ortam yok, basın açıklamaları, gösteri ve ifade özgürlüğü kısıtlanmış durumda. 

Beyoğlu devinim içinde dönüşmeye devam edecek. Kentin kültürel merkezi olarak misyonunu doldurduğunu düşünmüyorum. Biraz üzerindeki baskıların, yasakların hafiflemesi ile sivil hayatı tekrardan canlanacaktır. Bunun da kültürel ve ticari ve gece hayatını beslemesi  kaçınılmaz. Sonuçta sunduğu kent dokusu İstanbul için eşsiz. AVM’lerde veya yeni yerleşim alanlarında böyle bir dokuyu tekrar etmek pek de mümkün değil. 

Beyoğlu haritasını oluştururken sorduğunuz soruyu biz de size yöneltmek istiyoruz; sizin Beyoğlu’nuz nasıl bir yer? 

Benim Beyoğlu’m oldukça heterojen bir yer. Her şeye rağmen çok kültürlü, kozmopolit ve farklı sınıfların kendilerini ait hissedebildikleri bir yer. Yani birbirlerine benzemeyenlerin karşılaşma yeri. Gerçek anlamda bir kamusal mekan. Ama bir taraftan da geçmişinde birçok acılar biriktirmiş ve bu acılarla hakkıyla yüzleşememiş bir yer. Ülkedeki büyük dönüşümlerin en görünür olduğu yer. 

Aslında proje, 2018 yılının ikinci yarısında tamamlanmıştı. İlk çalışma sonucunda elde edilen veriler ve paylaşımlar neler oldu? Yeniden devam etme kararını alma sebepleriniz nelerdi? Şimdiye geldiğimizde, pandemi şartları çalışmalarınızı nasıl etkiledi? 

MAD projeBasılı harita ile projenin ilk etabını tamamlamıştık. Ancak nihai hedef bir dijital harita yapmak ve Beyoğlu’nda çok hızlı gerçekleşen dönüşümlerin kaydını gerçek zamanlı ve katılımcı bir şekilde tutabilmekti. Pandemiden en sert etkilenen yerlerin başında Beyoğlu geliyor. Özellikle İstiklal Caddesi ve civarı. Burası çok sayıda mekanı barındırıyor ve bu mekanlar zaten pandemi öncesi mekansal dönüşümlerden olumsuz etkilenmişti. Üzerine pandemi de gelince işler iyice zorlaştı. 

Projeye katılım yoğunluğu olarak dönemden döneme farklılıklar gözlemliyor musunuz? Genel olarak nasıl bir talepten bahsedebilirsiniz? Katılımcıların yaşadıkları yerlerle ilgili nasıl bir dağılım var? 

Beyoğlu sadece ilçede yaşayanların hatta İstanbul’da yaşayanların değil Türkiye’nin geri kalanı için de önemli bir yer. Tabii herkesin ‘Beyoğlu’su farklı. Kimisi çok spesifik ikonik mekanları gündeme getiriyor. Kimisi kendisinin de parçası olduğu toplumsal olaylarla anıyor. Kimisi de kişisel tarihinde ve ilişkilerinde unutamadığı anlar, kişiler ve dönemler üzerinden.  

Kent hafızası, kültürel hafıza, toplumsal bellek gibi konular üzerine çalışan bir dernek olarak, bu alanlarda oldukça kötü bir karneye sahip bir ülkede faaliyet göstermenin zorlukları neler? 

En büyük zorluktan biri bilgi, belge, arşive erişim konusunda. Ülkede çok az işte, kurumda süreklilik var. Bir diğer mesele ise genel olarak hafıza ile sıkıntılı ilişkimiz. Yüzleşmek yerine inkar ve belleği sık sık formatlamak tercih ediliyor. Hafıza mekanlarının da yukarıdan bir yerlerden değil, toplumsal çeşitliliği öne çıkartacak şekilde aşağıdan ve katılımcı bir şekilde oluşturulması gerekiyor. Son dönemde bu alana ilgi gösteren ve yenilikçi metotlar deneyen sivil toplum kuruluşlarının ve çalışmalarının sayıları da artıyor.