İLEM, Türkiye’de Yayıncılığın Hafızası’nı Tazeliyor

İlmi Etüdler Derneği (İLEM) tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle yürütülen Türkiye’de Yayıncılığın Hafızası (TYH) projesinin lansman programı 12 Eylül’de Adile Sultan Kasrı’nda gerçekleşti. TYH projesi, sözlü tarih çalışmaları içinde bir ilki gerçekleştirme ve yayıncılığa dair hatıraları tazeleme iddiasını taşıyor. Proje kapsamında gerçekleştirilen 20’ye yakın duayen yayıncı ile sözlü tarih görüşmesinin 30’a tamamlanması hedefleniyor. Lansman vesilesiyle İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Sunar ve proje koordinatörü Büşra Bulut ile TYH projesini ve 12 Eylül’ün yayıncılık üzerindeki yarattığı tahribatı konuştuk.

THY projesinden önce İslam Düşünce Atlası, İslam Siyaset Düşüncesi, Osmanlı Kitap Kültürü Projesi, İslam Ahlak Projesi ve İslamcı Dergiler Projesi projelerini hayata geçiren İLEM, TYH projesini pandemi koşullarında yürütmekte zorlanmakla birlikte online sözlü tarih görüşmesi ile sorunları aşmaya gayret ediyor.

Projenin tanıtım programında ilk söz alan İLEM Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Macit, diğer çalışmalarla uyumlu olarak TYH’nin hafızanın ortaya çıkarılmasına vesile olmasını umduklarını belirtirken, İLKE Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Nihat Erdoğmuş kurumların niteliklerinin artırılmasını ve buna bağlı olarak kurumlar arası iş birliğinin öneminden söz etti.

Lütfi SunarTürkiye’de Yayıncılığın Hafızası projesinin yürütücüsü ve İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Sunar ise projeye ilişkin detayları aktaran konuşmasında, 2014’te başlayan İslamcı Dergiler Projesi sırasında, yayıncılığa dair hafızanın ortaya çıkarılmadığını fark etmeleriyle TYH projesine başlama kararı aldıklarını söylüyor.. TYH projesi ile, Türkiye’de yayıncılık tarihinin bir dönemine kişisel hafıza ve anlatı üzerinden ışık tutulmasını hedeflediklerini söyleyen Sunar, toplumsal hafıza çalışmalarına sözlü tarih ile yenilikçi bir yaklaşım getirmesi amacıyla TYH projesine başladıklarını kaydediyor. Sunar, projenin tamamlanmasının ardından kitaplaşacağını anlatıyor.  Sözlü tarihin hafızanın ortaya çıkarılması ve ilgili kişinin hikayesini birlikte konuşmak ve dinlemek için iyi bir yöntem olduğunu vurgulayan Sunar, TYH projesinde öncelikle ilgili kişinin tüm kitap ve röportajlarını inceleyip kapsamlı soru listesi hazırladıklarını, sonra soruları tekrar değerlendirdiklerini; görüşme aşamasında ilgili kişiden hikâyeleri dinleyip, en sonunda bir kurgu oluşturarak, anlamlı, bütünlüklü ve derinlikli bir hikâyenin ortaya çıkmasını sağladıklarını belirtiyor. 

“Daha Geçişli Daha İç İçe Bir Kültür Yaşamı Var”

Konuşmasının devamında Lütfi Sunar, TYH projesi ile neyi hedeflediklerini şu sözlerle ifade etti: “Türkiye’de yayıncılık tarihinin bir dönemine kişisel hafıza ve anlatı üzerinden ışık tutulmasını hedefliyoruz. Bir tanıklık arşivi oluşturmak ve mevcut yazılı kaynaklara yeni öykü ve perspektif sunmayı planlıyoruz. Türkiye’de yayıncılık düşün dünyasının en renkli örneklerinden biri olmasına rağmen, bu faaliyetleri gerçekleştiren yayıncıların kültürel iklime katkılarını gösterecek çalışmalar eksik. Türkiye’de yayıncılık dünyasının nasıl şekillendiğini, bunu oluşturan kişilerin nasıl bir havza etrafında buluştuğu yine bu mekanların kurucu veya müdavim şahsiyetlerin tanıklığı üzerinden ortaya çıkarılmasını amaçlıyoruz.”

TYHLütfi Sunar konuşmasında, şu tespitlerde bulunuyor: “Süreç içinde şunu fark ettik, kültürel alanda bir bölünmüşlük var, ancak son 10 yılda olduğu kadar, öncesinde birbirinden kopuk ve uzak değil. Türkiye’de kültür yaşamı kesintilerle malul, aktarılmamakla malul. Dergilerimiz yayınevlerimiz kesintili… 1970’ler ve 1980’ler boyunca yayıncılık etrafında oluşan derin bir birikim var; daha geçişli ve daha iç içe bir kültür yaşamı ve yayıncılık alemi var.  Bu, bizim için çok daha kıymetli. Türkiye toplumunda, çoğunlukla ideolojik bağlamın ötesinde, bir kaynaşmışlık ve birliktelik söz konusu… Biz bu kopuklukları birbirlerine bağlayacak ipuçlarını bulmak ümidiyle tamamlamaya çalışıyoruz.”

12 Eylül’ün Türkiye’de Yayıncılık Üzerinde Yarattığı Tahribat 

TYH projesinin tanıtım programı sırasında, kendisine 12 Eylül’ün Türkiye’de yayıncılığın üzerinde yarattığı etkiyi sorduğumuz Lütfi Sunar, meselenin vahamet boyutunu proje sayesinde daha net şekilde gördüğünü kaydediyor ve ekliyor: “Mesela bir dergi yayıncısını buluyoruz, kendi yayınladığı dergi elinde yok. Neden yok? Yanıt şu: ‘Biz kitapları köye yolladık, çatı arasına su girdi, telef oldu. Falan yerde toprağa gömdük, çürüdü ya da annem-babam endişelenmiş, kitaplarımı-dergilerimi yakmışlar’. TYT projesi ile şunu fark ettim ki 12 Eylül Türkiye’nin düşünce tarihinde, insan kaynağında olağanüstü bir kesinti oluşturmuş; üzerinden geçmiş, yok etmiş, parçalamış. O parçalama sadece yok etme değil, sadece kendisinden öncesini değil aynı zamanda kendisinden sonra olanı da bozan, biçimsizleştiren bir etki yaratmış. O müdahale (1980 darbesi) devlet erkinin orantısız kültür ve düşünce alanına müdahalesi bütün yönelimi farklı yöne sevk etmiş. 12 Eylül sonrası, sahte bir yayıncılık ortaya çıktı, porno sektörü yükselişe, renkli yaşam tarzı dergiciliği yükselişe geçti.” 

Darbenin yayıncılık üzerinden yarattığı etkiyi “apolitizasyon bile değil, biçimsizleştirme, amorf, bozuk” şeklinde tanımlayan Sunar, 1980 sonrası üretkenliğini kaybetmiş bir yayın ve düşünce dünyası ortaya çıktığını kaydediyor. Darbe sonrası büyük oranda en eğitimli kişilerden oluşan Türkiye nüfusunun %1,5 oranında hapse girdiğini hatırlatan Sunar, bu nedenle 12 Eylül’ün Türkiye’de yayıncılık, kültür, hafıza, akademik üretim ve bilgi birikimini büyük oranda bozan, yok eden, biçimsizleştiren bir etki yarattığını söylüyor. Proje kapsamında görüştükleri yayıncıların önemli bir kısmının ya hapse girmiş ya da kaçak yaşamış ya da yayınevi kapatılmış kişiler olmasının, 12 Eylül’ün neredeyse tüm alanı yok eden bir etki yarattığını gösterdiğini kaydediyor.

12 Eylül’ün etkisinin sürüp sürmediği sorumuza ise Lütfi Sunar, “Hem aştık hem aşamadık; aştık ama köksüz ve düşüncesiz bir yayıncılık oluştu” yanıtını veriyor.   

Türkiye’de Bugünün Sert Kimlik Siyaseti ve Yayıncılık  

Büşra BulutYayıncılığın tarihini öğrenmenin önemini değerlendiren TYH Proje Koordinatörü Büşra Bulut, bir dönemi kitaplardan okumak ile o dönemin tanıklarından dinlemenin çok farklı olduğuna dikkat çekti. Bulut, 1980 darbesinden bu yana yayıncıların hayatında ne gibi farklılıklar olduğunu bizzat aktörler ve tanıklarından sözlü tarih yöntemiyle dinlemenin, tarihin canlılığını ve bugüne etkisini anlamayı kolaylaştıracağını kaydediyor. 

1970 sonrası dönemde ideoloji ve görüş ayrımına gitmenden yayıncılık yapan kişilerle TYH projesi kapsamında görüşmeler yaparken sol, sağ, İslamcı ya da muhafazakâr tüm yayıncıların birbirleriyle olan ilişkilerini de ortaya koyduklarını belirten Bulut, Dost Yayınları sahibi Erdal Akalın ile yaptıkları görüşmeden bir anekdot aktarıyor: “Erdal Akalın, 12 Eylül darbesinde tutuklanan yayıncılar arasında idi. O nedenle, Ankara’da Dost Yayınları’nın faaliyetleriyle eşi ilgileniyordu. Bir gün Erdal Beyin eşi yayınevinin önünü süpürürken, o dönemin Babıali’si olan Zafer Çarşında, komşu ve sol görüşlü olmayan bir yayınevi sahibi, eşinin elinden süpürgeyi alarak, kendisi süpürüyor. Erdal Bey’in anlattığı gibi, görüştüğümüz ve farklı görüşten olan yayıncılar arasında böyle bir iletişim var; tartışsalar da sohbet ediyorlar. Birbirinin matbaasını, mekanlarını kullanıyorlar.  Aralarında bir dayanışma var çünkü sistemle ilgili ve hepsine etki eden ortak sorun var.”

TYH kapsamında görüştükleri yayıncıların Türkiye’de yayıncılığın bugününe dair tespitlerine ilişkin sorumuza ise Bulut şu yanıtı veriyor: “Görüştüğümüz yayıncıların birbirleriyle irtibatları bugün de sürüyor. Ancak bize söyledikleri şu: Türkiye’de geçmişe kıyasla çok daha sert bir kimlik siyaseti var. Bu sebepten, kendi yaşadıkları kültürel etkileşim ortamının bugün Türkiye’de çok daha az olduğunu söylüyorlar.”

TYH projesi kapsamında şu ana kadar görüşülen isimler: Muharrem Balcı (Yöneliş Yayınları), Abdullah Sert (Erkam Yayınları), Mehmet Nuri Güleç (Sözler Neşriyat), Ömer Ziya Belviranlı (Marifet Yayınları), Erhan Erken (Dünya Bizim), Hüseyin Su (Hece Yayınları), Fahri Aral (İletişim Yayınları), Kenan Kocatürk (Literatür Yayınları), Tanıl Bora (İletişim Yayınları), Selahattin Özpalabıyıklar (editör, çevirmen), Mehmet Kahraman (İz Yayınları) ve Mehmet Ali Uğur (Cem Yayınları), Ezel Everdi (Dergah Yayınları)

Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle TYH projesinde şu ana kadar yapılan ve bundan sonra gerçekleşecek görüşmelere tyh.org.tr adresinden ve İLEM TV Youtube hesabından ulaşılabilir.