‘Sivil Toplum Karar Alma Süreçlerine ve Bilgi Üretmeye Odaklanmalı!’

İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Doç.Dr. Lütfi Sunar, Başkanlık sisteminin sivil topluma alan açtığını ve sivil toplumun sorumluluğunu genişlettiğini düşünüyor. Sunar’a göre, yeni hükümet sisteminde sivil toplum karar alma süreçlerine ve bilgi üretmeye daha fazla odaklanmalı.

Birkaç ay önce yayınlamaya başladığınız Türkiye’de Sivil Toplumun Gündemi’nin çıkış amacı nedir? Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Sivil toplumda birbirinden öğrenmenin önemli olduğunu düşünüyoruz.  Türkiye’de Sivil Toplumun Gündemi’nin amacı, doğrudan STK’ların günlük faaliyetlerinden öte, projelerini ve geniş çaplı hayata geçirdikleri faaliyetlerini duyurabilecekleri bir bülten oluşturmak. Rehbere gelen geri dönüşlerden şunu anladık: biz sivil toplumdaki canlılığın farkında değiliz.

Müslüman Dünyadan Fikri Birikimler Bülteni’ni çıkarmaya neden ihtiyaç duydunuz? Bu yayına gelen tepkiler nasıl?

Müslüman Dünyadan Fikri Birikimler Bülteni, şu tespitten ortaya çıktı: eşitsiz bir dünyada, Batılı olanın daha fazla öne çıktığı bir fikri ortamda yaşıyoruz. Bu bültende, Müslüman dünyada özellikle sivil kuruluşların, daha doğrusu kâr amacı gütmeyen kuruluşların gerçekleştirdiği aktivitelere odaklanıyoruz. Bu yayına gelen tepkilerden şunu anladık; herkes birbirini çok az tanıyor. Biz diğer Müslüman ülkeleri az tanıyoruz ama onlar bizi daha az tanıyorlar. Türkiye’den yapılan faaliyetler dünyaya daha az yansıyor. Biz, küresel dünyada kendimizi sunmada çok zayıfız.

Sivil alanda ideal bir yönetim sistemi nasıl olmalı?

STK’ları herhangi bir kuruluştan ayıran en önemli husus bir gayeye matuf olarak başlamış olmasıdır. Bir STK’nın amacından sonra, örgütlenme ve kaynak boyutu önemlidir. Dördüncü olarak, STK’ların kamuoyu yönetimi iletişimi ve etkileşimi önemlidir. Bir STK’nın varlık sebebi, kamuoyu ile iletişim kurmak, doğru etkileşim kurmak…

“Başkanlık Sistemi, Sivil Topluma Alan Açan Bir Model”

Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’de yönetimi daha etkili kılacağı ve sistemi hantallıklarını çözeceği iddiasını taşıyordu, sizce bu iddia gerçekleşti mi?

Bu konuda değerlendirme yapmak için henüz erken. Başkanlık sisteminde uygulamada ve süreçleri işletmede çeşitli sorunlar var. Türkiye’de siyasal ortam, “kazanan her şeyi alır” üzerine konumlandırılmış vaziyette.

Sivil toplum açısından baktığımızda Başkanlık sistemi, sivil topluma alan açan bir model. Bu model, karar alma süreçlerini netleştirdiği için, hangi kararı kimin verdiğini daha iyi bildiğimizden, ilgili kurum üzerinden STK’ların daha fazla baskı yapması mümkün oluyor. Bu da sivil toplum alanını ve sorumluluğunu da genişletiyor.

Eski modelde sivil toplumun sesi Meclis koridorlarında kayboluyordu. Yasa yapma süreçleri daha karmaşıktı. Başkanlık sisteminde, uygulama ile ilgili bir konuda Başkana baskı yapacaksınız; yasama ile ilgili bir değişiklik için ise Meclise baskı yapacaksınız. Yani sivil toplumun muhatapları şekillenmiş vaziyette. Ancak bu sistemde etkili olabilmesi için sivil toplumun örgütlenmesini değiştirmesi gerekiyor.

Sosyal hizmet üreten, cemiyetçi modelden, karar alma süreçlerine odaklanan bir sivil topluma geçiş olması gerekiyor.

Sivil toplum yeni hükümet sisteminde nasıl bir yol izlemeli?

Sivil toplumun bilgi üretmeye daha çok vakit ayırması; lokal örgütlenmeye, kamuoyu iletişimine daha fazla vakit ayırması gerekiyor. Sosyal hizmet üreten, cemiyetçi modelden, karar alma süreçlerine odaklanan, savunuculuk ve bilgi üretme, uzmanlık üretmeye odaklı bir sivil topluma geçiş olması gerekiyor.

Yerel yönetimlerde sivil toplumun karara etkin katılımı için nasıl bir yaklaşıma ve mekanizmaya ihtiyaç var? Sivil topluma ve yerel yönetimlere nasıl roller düşüyor?

Aslında yerel yönetimlerin STK’larla işbirliği yapması, merkezi yönetimden çok daha kolay. Belediyelerin, STK’lara destek ve katkılarının biraz daha sistematik hale getirilmesi; biraz daha kayıtlı, amaçlı, hedefli, rekabete açık hale getirilmesi gerekiyor.

Kamu Faydasını Gözeterek Mesele Odaklı İş Birlikleri Kurulmalı!

Sivil toplumla müzakere halinde bir yönetimde, sivil toplum öncelikle ne talep etmeli? Neleri müzakere etmeli? Sivil toplum ne yapmalı? 

Sivil toplum alanının pür, saf, masum bir alan olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. İş odaklı, mesele odaklı konsorsiyumlar bizde çok zayıf. Toplumda şöyle algılanıyor: ölümüne birlik. “Şu konuda şu kuruluşla niye bir aradasınız?” Çünkü o konuda o kurumla yakın düşünüyoruz ama aynı düşünmüyoruz.  Başka bir konuda, o kurumla birbirimizden tamamen zıt düşünebiliriz. Bu yaklaşımla, kamu faydasını gözeten kuruluş ve aktörler, mesele odaklı düşünebilir ve iş birlikleri kurabilirler.

Sivil alanda yeni bir düzenleme ihtiyacı var mı?

Türkiye sivil toplum mevzuatı açısından şu anda gelinebilecek en ileri noktalarda bulunuyor. Türkiye’de bu husustaki sorun, uygulama sorunu. Bu nedenle, yeni düzenlemeler çıkarmaya çabalamak yerine, önce mevcut yasaların uygulanması ile uğraşmamız gerekiyor.

Sivil toplum başkaları için vardır. “Başkalarının durumu iyiyse, sivil toplumun da durumu iyidir.

Etkili bir kamu-sivil toplum diyaloğunu oluşturmak için ne yapılmalı?

Çok taraflı katılımı beslememiz gerekiyor. Çok taraflı katılımla kastım, sadece kamuoyunu harekete geçirecek kuruluşların değil, tekil olarak vatandaşların, inisiyatiflerin, formel olmayan oluşumların da katılımının sağlanması. Çok taraflı iletişim ve etkileşim süreçlerini işletmek, kamu aktörleri için çok önemli imkanlar doğuruyor. Bunu yapan kamu otoritesinin meşruiyet düzeyi çok yükselir, toplumda güven artar.

Eklemek istediğiniz başka bir husus var mı?  

Şu önemli bir sorun: biz sivil toplum olarak genel kamu faydasını nasıl artıracağız? Toplumun en zayıfları, en güçsüzleri, bilgiye, iletişime ve kendi haklarını savunmaya en uzak olanları, nasıl güçlendiririz? Başkaları için çalışanların gücü ve sesi daha fazla çıkıyorsa, bu sivil toplum alanının doğru işlediğini gösterir. Sivil toplum başkaları için vardır. “Başkalarının durumu iyiyse, sivil toplumun da durumu iyidir” diyebiliriz.