Türkiye’de Sivil Toplumun On Yılı: Daralan Sivil Alanın Genişletilmesi ve Rahatlatılmasına Yönelik Öneriler

İLKE Vakfı’nın hazırladığı “Türkiye’de Sivil Toplumun On Yılı” isimli raporda, sivil toplumda son on yılda meydana gelen değişim ve veriler ele alınıyor. Türkiye’nin 2010 yılından itibaren sarsıntılı bir dönem geçirdiği belirtilen raporda, toplumda ve siyasette yaşanan değişimlerin sivil toplum üzerinde bıraktığı etki analiz ediliyor.

Türkiye’de Sivil Toplumun On Yılı raporu, ondan fazla yazar ve uzman görüşü doğrultusunda hazırlandı. Raporda, sivil toplum alanında son on yılda meydana gelen değişimler ve veriler, kronolojik olarak sıralanıyor. Sivil toplumun son on yılı, sivil toplum ve devlet ilişkileri, sayısal göstergelerle sivil toplum, sivil toplum kuruluşlarının temel meseleleri ve bu meselelere yönelik çözüm önerileri, sivil toplumu derinden etkileyen önemli olaylardan olan 15 Temmuz darbe girişimi ve salgın, STK’ların türlerine göre son on yıldaki değişimler ve sivil toplum kuruluşları için önemli olabilecek farklı konular ele alınıyor.

Türkiye’de Sivil Toplumun On YılıTürkiye’de Sivil Toplumun On Yılı raporunda, 2010-2020 yıllarına dair çalışmaya esas olan birkaç tespit şu:

  • Türkiye 2010 sonrasında hem hızlı bir değişim sürecine girdi hem de çok sarsıntılı bir dönemi geçirdi. Son on yıllık dönemde Türkiye toplumunda ve siyasetinde yaşanan değişimler sivil toplum üzerinde büyük izler bıraktı. 2010 yılına kadar devam eden sivilleşme eğilimleri, bir taraftan genişlerken bir taraftan da daraldı. Sivil toplum kuruluşlarının alanını genişletmeye yönelik ilgi ve istek de azaldı.
  • Türkiye’de darbeler önemli tarihsel süreçler; son on yılda sivil toplum kültürünün geçirdiği değişikliğe darbelerin nasıl zemin hazırladığı, 1982 anayasasının; devleti, toplum üzerinde bir kontrol aygıtı olarak kurgulayışı, Türkiye’de sivil toplum alanına nasıl zarar verdiği dikkatle ele alınmalı.
  • Son on yılda gerçekleşen toplumsal hadiseler, siyasal değişimler, bürokratik yönelimler, iktisadi krizler ve COVID-19 salgını gibi büyük ölçekli sarsıntıların sivil toplum alanında derin izleri ve etkileri oldu.
 2010’lu Yıllar Çalkantılı ve Gerilimli Bir Dönem

Dört ana bölümden oluşan Sivil Toplumun On Yılı Alan İzleme Raporu’nun Lütfi Sunar tarafından ele alınan ilk bölümünde “Devlet-Toplum İlişkileri Bakımından Son On Yılda Sivil Toplum” başlığı altında, son on yıl içinde sivil toplumu etkileyen olaylar çerçevesinde sivil toplum ve devlet ilişkisi irdeleniyor. Buna göre, sivil toplum 2000’lerin ilk on yılında bir rahatlama ve genişleme dönemi yaşamışken, 2010’lu yıllarda çalkantılı ve gerilimli bir dönem geçirdi.

Türkiye’de Sivil Toplumun On YılıBu on yıllık dönem dört ana etken ve dönüm noktasına göre inceleniyor: 2010 Anayasa Değişikliği ve sivil toplumun değişen yüzü, toplumsal gerilimler ve sivil toplumun farklılaşan bölmeleri, 15 Temmuz darbe girişimi ve devlet-toplum münasebetlerinin değişimi ve son olarak küresel salgında sivil toplum.

Bu bölümde, STK’ların pek çok sosyal alandan çekilmekte olduğu ve bu alanların bürokratik aygıtlarca doldurulmakta olduğuna, salgın sürecinde “sosyal mesafenin artmasıyla gönüllüler ile kurumların ilişkisinin zayıfladığına, STK’ların işlerini uzaktan yapmakta zorlanmaları ile faaliyetlerini durma noktasına geldiğine dikkat çekiliyor. Pandemiyle birlikte devletin sivil topluma bakış açısının, salgının oluşturduğu sorunları çözmek için paydaş yerine, kriz zamanlarında en erken vazgeçilen alan olduğunun görüldüğü tespiti yapılıyor.

Bu bölümün sonunda Lütfi Sunar, son yirmi yılda yasal ve siyasal olarak sivil toplumun gelişiminin önünü açan uygulamalara hızla yeniden geri dönülerek devlet-sivil toplum ilişkilerinin güçlendirilmesi gerektiğini ve bu sayede toplumsal kesimler arasındaki gerilimin azalacağı ve STK’ların sosyal işlevlerinin güçlendirebileceği tespitini yapıyor.

Sayılarla Türkiye’de Dernek ve Vakıflar

Türkiye’de Sivil Toplumun On YılıRaporun ikinci bölümünde, sayısal göstergelerle STK’lar ele alınıyor. Merve Bircan Altınsoy tarafından ele alınan bu bölümde, ayrıca sivil toplum alanında yapılmış akademik çalışmalar, araştırmalar ve yayınlar da yer alıyor. Bölümde öncelikle faal dernek sayıları, bölgelerdeki faal dernekler, dernek türlerine göre sayısal dağılım, derneklerin üye sayılarındaki değişim, gönüllü ve profesyonel çalışan sayıları, derneklerde tam zamanlı, yarı zamanlı ve proje bazlı çalışan sayıları bu kapsamda inceleniyor. Bu veriler, dernek sayılarındaki artışa ve faal olarak en fazla derneğin Marmara Bölgesi’nde olduğuna, “mesleki ve dayanışma derneklerinin dernek türleri kapsamında en fazla sayıya sahip olduğunu gösteriyor.

Ayrıca derneklerde çalışan profesyonel sayısının 2010-2019 yılları arasında incelendiğinde, artış eğilimi, gönüllü çalışan sayısının ise 2013 yılında ciddi bir artış göstermesi ve bu artışın ardından bir düşüşe rağmen artışın devam etmesi dikkat çekici veriler olarak sıralanıyor.

Vakıflar konusunda vakıf çeşitlerinden olan mülhak vakıflar, cemaat vakıfları, esnaf vakıfları ve yeni vakıflar şeklinde ayrıma gidilerek veriler inceleniyor. Türlerine göre vakıf sayılarının dağılımı, vakıf türlerindeki çalışan sayıları ve üye sayıları bu veriler kapsamında ele alınıyor ve türlerine göre vakıflar incelendiğinde, en fazla eğitim alanına ait vakıf olduğu dikkat çekiyor. Yeni vakıflardaki üye sayılarının gerçek kişiler kapsamında artış eğiliminde olduğu, tüzel kişilerin ise 2014-2016 yılları arasında azaldığı, 2016-2018 yılları arasında ise arttığı bulguları raporda yer alıyor.

Yine bu bölümde sivil toplum alanında yapılmış akademik çalışmalar, araştırmalar ve yayınlar da ele alınıyor. Türkiye’de bu alanda 2020 yıl sonu itibariyle 8 araştırma merkezi ve 4 lisansüstü program bulunduğu; sivil toplum alanında yazılan tezlerin yıllara göre dağılımında, 2010-2019 yılları arasında, genel olarak bir artış olduğu görüldüğü ancak farklı alanlara kıyasla yapılan tezlerin azlığı kaydediliyor.

STK’ların Temel Meseleleri ve Çözüm Önerileri

Türkiye’de Sivil Toplumun On YılıNihat Erdoğmuş’un kaleme aldığı “Sivil Toplum Kuruluşlarının Temel Meseleleri ve Çözüm Önerileri” bölümü raporun üçüncü bölümünü oluşturuyor.  Bu bölümde, STK’ların temel meseleleri olarak belirlenen tanım ve sınıflandırma, yönetim ve organizasyon, gönüllü ve profesyonel istihdamı, mali sistem ve STK hukuku meseleleri ele alınıyor.

STK’larda yönetim ve organizasyona dair kısımda yönetim tarzı ve yetkinliği, organizasyonel yapılanma (örgütlenme), görev tanımları, organların uygun rol ve sorumluluklar üstlenmesi, iş süreçleri ve unvan kullanımı gibi sorunlar ele alınırken,  gönüllü ve profesyonel çalışma meselesi kapsamında gönüllü sorunları, katılım, STK algısı, bağlılık, gönüllü yönetimi ve yasal mevzuat eksikliği inceleniyor. Profesyonel çalışmanın geliştirilmesi ihtiyacı ise bu bölümde bir diğer sorun olarak ele alınırken, mali sistem oluşturulması ihtiyacı ile sivil alanda yapılması gereken kanun ve mevzuat sorunu da irdeleniyor.

Bu bölümde söz konusu sorunlara dair çözüm önerileri sunuluyor; sınıflandırma ve tanım meselesi için dünyadaki sınıflamaları göz ardı etmeden Türkiye’deki sivil toplum alanının tarihsel geçmişi, toplumsal dinamikler, STK birikimi ve gelecek ihtiyaçları da dikkate alarak sivil alanının dış sınırları (kamu ve özel sektör) ve iç sınırları (çok farklı türler arasındaki farklar) ile bunlar arasındaki geçişimleri dikkate alarak tanım ve tasnif çalışmaları yapılması öneriliyor.

Yönetim ve organizasyon konusunda standart çözüm önerileri yerine her kuruluşun faaliyet, ölçek, uluslararası faaliyet yürütme gibi farklı özelliklerine göre, yani kendi kurumsal yapılarına göre çözümler oluşturulması tavsiye ediliyor. Bu bölümde ayrıca, gönüllülük için yasal düzenlemelerin yapılması, motivasyonlarının artırılması; profesyonel istihdam için nitelikli profesyonellerin kuruma çekilebilmesi amacıyla özel çalışma yapılması, yapısal ve yönetsel alt yapının oluşturulması önerileri sıralanıyor.

Türkiye’de Sivil Toplumun On YılıMali sistem meselesi kapsamında düzgün işleyen mali sistemin kurulabilmesi için nitelikli insan kaynağı ve doğru mali kaynak planlaması önerilirken, STK’ların hukuki statüleri, kurumsal yapıları, finans kaynakları, faaliyetleri, kamu kurumları ve diğer yapılar ile ilişkileri ve iş birlikleri bütünsel bir yaklaşımla ele alan bir çerçeve yasa önerisinde bulunuluyor.

Türkiye’de Sivil Toplumun On Yılı adlı raporun tümüne buradan ulaşabilirsiniz.