Mor Dayanışma ve Kampüs Cadıları 3. Kadın Kampı Sonuç Metni

3,4,5 Ağustos 2018 tarihinde "Özgürlük Yanı Başımızda, Ellerimizde, Kadınlar Nerdeyse Orada" şiarıyla İstanbul, Antakya, Mersin, Adana, İzmir, Antalya, Aydın, Denizli, Burdur, Muğla, Afyon, Ankara, Eskişehir, Çanakkale, Bursa, Edirne, Sakarya, Diyarbakır, Şırnak, Batman, Dersim’den tüm farklılıklarıyla bir araya gelen 300’ü aşkın kadın, Balıkesir Gönen Kemal Türkler Tesisleri'nde gerçekleşen Mor Dayanışma ve Kampüs Cadıları 3. Kadın Kampında toplandı. Bir dizi atölye ve etkinliklerin ardından hazırlanan sonuç bildirgesi kamuoyuyla paylaşıldı .

Güçleniyor, Büyüyor, Sınırları Aşıyoruz; Özgürlük Yanı Başımızda, Ellerimizde, Kadınlar Neredeyse Orada!”

24 Haziran’da gerçekleştirilen baskın seçimle, tek adam rejiminin kurumsallaşmasının önü açılmış ve faşizme doğru yönelim, güç kazanmış oldu. 24 Haziran’a giden sürece bakacak olursak; seçim süreci, baskı ve korku ortamının arttığı, hukukun ve ifade özgürlüğünün fiili zorla yok edildiği, nefes almanın bile zorlaştığı bir ortamda ve medya ambargosu içinde yaşandı.

Sermayenin neoliberal politikalarının sözcüsü AKP/Erdoğan iktidarı, iktidara geldiği andan itibaren toplumsal yaşam içinde gerici-muhafazakar bir dönüşüm gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu dönüşümü gerçekleştirmeye çalışırken, tek adam diktatörlüğü yürüyüşüne karşı en önde duran kadınların yaşamlarını hedef alıyor.

16 yıla yayılarak gerçekleştirilen bu dönüşümle, giydiğimiz kıyafetten attığımız kahkahaya, kaç çocuk doğuracağımıza ve gün boyunca nerede ne zaman olabileceğimize dek müdahale edilerek, bütün yaşamımız üstünde zaten var olan erkek tahakkümü daha da artırıldı.

Kadın düşmanı söylemler ve ardı ardına çıkarılan yasalarla, erkek egemen politikalar sürekli daha geniş alanlarına yayılıyor ve derinleştiriliyor.

Daha da ötesinde, biz kadınların üzerindeki her türlü aşağılama, baskı ve şiddet toplum nezdinde meşrulaştırılıyor.

Bütün erkekler kadınları aşağılama ve şiddet kullanmayı kendi hakları olarak görüyor; taciz, şiddet ve cinayetler artarak sürüyor.

Çıkarılmaya çalışılan son yasa tasarısıları bunun en sıcak ve açık örneği.

-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı  birleştirilip Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı’na dönüştürüldü. Artan çocuk istismarı ve cinayetlerinin arka planını irdelemek yerine “sonuca yönelik cezalarla” yaşanan toplumsal çürüme örtbas edilmeye çalışılıyor.Kadın düşmanı yeni yasalarla, kadınlar evlere ve suskunluğa hapsedilmeye çalışılıyor.

Kadınların isyanı her yerde

Kürtaj eylemlilikleri, Gezi direnişi, Özgecan isyanı, cinsel istismar yasasına karşı ortaya çıkan kadın tepkisi ve son olarak OHAL’e rağmen 8 Mart eylemlilikleriyle kadınlar, yeni bir süreci başlattı.

Kadınların isyanının şehirlerin merkezlerinde yarattığı cesaret ve umut, yerellerde de yankı yarattı.

Bizler yerellerden yola çıkarak yayılıp çoğalan ve zenginleşen direnişlerin ya da biriken öfkenin ve direnme eğilimlerinin içinde olmaya, yerel çabaları ortak bir direniş ağında toplamaya çalıştık. Artan öfkemiz ve biriktirdiğimiz deneyimlerle 3-4-5 Ağustos’ta Mor Dayanışma ve Kampüs Cadıları 3. Kadın Kampı’nı ülkenin pek çok yerinden, farklı hikayelerini heybesine toplayarak gelen kadınlarla gerçekleştirdik.

Kampa gelirken arkamıza bir yıl boyunca pek çok il, üniversite ve mahallede yaptığımız örgütlenme çalışmalarını aldık. Güçlendik, büyüdük ve erkek egemenlerin bizlere çizdiği sınırları aştık!

Ev ev sokak sokak dolaşarak kampüslerde toplanarak dayanışmaya çağırdığımız kadınlarla ortaklaşarak yaptığımız paneller, söyleşi ve forumlar, atölyeler, bilinç yükseltme grupları, akademiler ve toplantıların bir ortaklaşma alanı olan bu kamp, aynı zamanda kadın mücadelesinde başka bir eşiğe işaret ediyor.

Baskı ve şiddetin arttığı bu günlerde muhalefetin tek sözcüsü olan ve sokaklardan asla geri adım atmayan kadınlar olarak iddiamız büyük ve gerçekçi.

Bizi ezmek, taciz etmek ve tecavüze etmek hatta öldürerek yok etmek isteyenlere inat,  bütün kadınlar özgürleşene ve yaşam alanlarımız bizim olana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.

Özgürlük Ellerimizde!

Feminist araştırmacı-yazar Hülya Osmanağaoğlu katılımı ile “Yeni Türkiye”de Kadın Mücadelesi tartışmasından, örgütlenme deneyimlerini aktarmaya; “Feminist bir yaşam”, çocuk istismarı, görünmeyen emek, beden, dil, mülteci kadınlar, yaratıcı yazarlık, bağımsızlık korkusu, ekofeminizm, LGBTİ+ atölyelerinden, gazeteci Sibel Yükler ile medya ve kadın tartışmasına, Ayten Kaya Görgün’ün katılımı ile “Çatlak Kızlar Sağlam Kapıda”  ve Hande Ortaç ile “Kankurutan” kitaplarının tartışmasından, yönetmen Cemre Yılmaz ile film atölyesine, yogaya zumbaya halaylara kadar dolu dolu bir kamp programı ile kadınlarla yan yana, omuz omuza geldik.” dedi.

Sözde kalkan ama fiiliyatta devam eden OHAL koşullarında gerçekleştirdiğimiz bu toplanma ve yaşamı yeniden kurma iradesi, kadın özgürlük mücadelesinde ileriye doğru bir adımdır.

İsyanın ve öfkenin örgütleyicisi olarak, patriyarkal kapitalizme karşı evlerden, mahallelerden, atölyelerden, sokaklardan, mutfaklardan, fabrikalardan, iş yerlerinden çıkıp başkaldırıyor, özgürlüğe kanat çırpıyoruz.

Yaşamı ve özgürlüğü istiyoruz, kadın dayanışmasıyla kazanacağız!

Şimdi kadınların isyanını örgütlülüğe, kadınların öfkesini iradeye dönüştürme vakti!

Şimdi yaşamı, mahalleleri, sokakları, kampüsleri mora boyamak için Mor Dayanışma ve Kampüs Cadıları’nda buluşma vakti!

Özgürlük yanı başımızda, ellerimizde, kadınlar neredeyse orada!

MOR DAYANIŞMA ve KAMPÜS CADILARI