Millet Bahçesi Hevsel’in Doğallığını Tehdit Ediyor

29 Haziran 2020
Dünya Miras Alanı olan Dicle Vadisi'nde yapılması planlanan millet bahçesinin çevrenin doğal yapısını tehdit edeceği belirtiliyor. Projenin iptali için yürütmeyi durdurma davası açan Diyarbakır Şehir Bölge Plancıları Odası, Hevsel bahçelerinin kültür mirası olarak korunması, yaşatılması ve sonraki kuşaklara aktarılması gerektiğini vurguluyor.

Dicle Vadisi ve Hevsel bahçelerinin, binlerce yıldır tarihi Diyarbakır şehrinin yanı başında, kırsal bir peyzaj olarak var olmayı başarmış ve tam da bu nedenle Dünya Miras Alanı olarak tescillenmeyi hak etmiş bir alan olduğuna dikkat çeken arkeolog Nevin Soyukaya, bölgeyi, “Yaklaşık 100 metre yüksekliğinde bazalt kayalık üzerinde yükselen görkemli surların yamacında, Hevsel Bahçeleri’ne kadar uzanan alan; doğal peyzajı ile Dicle Nehri, Hevsel Bahçeleri, surların üzerinde yükseldiği bazalt kayalık ile doğal ve kültürel peyzajın bütünlüğünü yansıtmakta ve Dünya Miras Alanı’nın önemli bileşenini oluşturmaktadır.” şeklinde tanımlıyor. Millet bahçesi kapsamında surlara yapılan balkon terasın tepkiler üzerine kaldırıldığını hatırlatan Soyukaya, “Surların altına kayalık zemine yapılan yürüme yolları, Keçi Burcu dibinden değirmenlere uzanan tarihi su açıklıkları ve su yollarının ve aynı şekilde surların altındaki kayalıkların altından akan doğal su kaynaklarının da önünü kapatmıştır. Tabi bütün bu uygulamalar sürecinde var olan ağaçların sökülüp atılmış olmasını da belirtmek gerekir.” dedi. 

Millet Bahçesi ile birlikte Dicle Vadisinde 1. etabı tamamlanan proje kapsamında Kırklar Dağı’na yapılan cami ve rekreasyon alanları ile de alanın doğal peyzajının büyük yara aldığını kaydeden Soyukaya, “Dünya mirası surlar, bazalt kaya tabakası ve Dicle Vadisi ile bütün oluştururken, millet bahçesinin, binlerce yıldır varlığını korumayı başarmış kültürel peyzajı ile alanın bütünlüğünü ve özgünlüğünü tahrip etmekten öte bir fonksiyonu olmamıştır.” şeklinde konuştu. Soyukaya, surların doğu bölümündeki duvarların daha ince olduğuna ve burçlarda daha küçük ölçekte tasarlandığına dikkat çekerek, ‘’Doğu surlarının hemen dibine yapılan millet bahçesi düzenlemeleri kapsamında yoğun araç trafiğinin yaşandığı asfalt yollar ile surların iç kesiminde ve yine hemen dibinde yapılan neredeyse otoban boyutundaki asfalt duble yolun açılması sonrasında akacak trafiği düşündüğümüzde, surların her iki yakasında akan araç trafiğinin yaratacağı titreşimin zaman içerisinde hilti etkisi yaratacaktır ki surların üzerinde yükseldiği kayalığa ve surlara vereceği zararı tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır.” şeklinde konuştu.

Hevsel Bahçelerinin Doğal Yapısı Korunmalı

Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonundan Özgür Cantürk ise daha önce Dicle Nehri’nin kenarında On Gözlü Köprü’nün etrafında yapılan Kafelerin genişleyip tarihi yapıyı bozduğuna ilişkin bir başvuru yaptıklarını ve  aynı endişeyi Hevsel Bahçeleri için de taşıdıklarını ifade ederek; “Hevsel Bahçeleri’nin doğal yapısının korunması ve dünya mirası listesinde olması da göz önüne alınması gerekir” dedi. Cantürk, tarihi yapılardan yurttaşların veya yerli ve yabancı turistlerin ücretsiz/bedelsiz faydalanabileceği alanlara dönüştürülmesi kafe ve benzeri betonlaşmaya izin verilmemesi gerektiğini vurgulayarak; ‘’Özellikle pandemi sürecinin bize öğrettiği ve doğanın intikamını acı bir şekilde aldığı bu dönemde bu projenin fazla betonlaşmaya yer verilmeden, kültürel ve doğal güzelliğin bozulmasına neden olmamasını acil bir plan çerçevesinde devlet ve kamu kurumlarını bu yapının bozulmamasını ve önlem almaları için çağrıda bulunuyoruz.’’ dedi.

Diyarbakır Şehir Bölge Plancıları Odası ise, projenin durdurulması için yürütmeyi durdurma kararı aldırdıklarını dava devam ederken çalışmaların sürdüğünü ifade ettiler. 2015 yılında UNESCO tarafından Tarihi Diyarbakır Surları ile bir bütün olarak “Dünya Kültür Mirası” olarak tescillenmiş ve Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı Yönetim Planı’nda Hevsel Bahçeleri’nin büyük bir kısmının tampon bölge olarak tanımlandığı görüldüğünü ve bu tescile rağmen 2016’da Bakanlık tarafından yapılaşmaya uygun “Önemli Alan” olarak ilan edildiğini ifade eden Oda yetkilileri, mahkeme süreci ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Yapılan değişikliğe Diyarbakır Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde askı ilan panosundayken odamız itiraz etmiş, ancak itirazımız uygun bulunmamıştır. Şehir Plancıları Odası Diyarbakır Şubesi olarak İdare Mahkemesi’ne planın iptali için başvurmuş ve yürütmeyi durdurma kararı alınmıştır. İdare mahkemesinin bu kararına ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü itiraz etmiş ve konuyu bir üst mahkemeye taşımıştır. Ancak Bölge mahkemesi de şubemizi haklı görmüş ve itirazları reddetmiştir. Tüm bu mahkeme süreçleri devam ederken alanda uygulamalar durdurulmamış ve millet bahçeleri adı altında bazı alanlara beton dökülmüştür. Alanda yapılmak istenen projeler hakkında ise kamuoyuna herhangi bir bilgilendirme yapılmadan millet bahçesi, kafe, seyirlik teras, asfalt ve betondan yol gibi yapılar yapılmaya başlanmıştır. Tüm bu yanlış uygulamaların yanında Sur bölgesinde yapılan sözde kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılan mahallelerin hafriyatları da zaman zaman Dicle Vadisi’ne dökülmüştür.’’ 

Hevsel Bahçelerinin kültür mirası olarak korunması, yaşatılması ve sonraki kuşaklara aktarılması gerektiğini vurgulayan yetkililer, “Sucul bir ekosistem sahip olan Hevsel Bahçeleri’nde yapılacak olan projeler geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olacaktır. Millet Bahçesi adı altında hiçbir teknik gerekçesi olmayan, kamuoyu, meslek örgütleri veya sivil toplum kuruluşları ile paylaşılmadan yüksek maliyetli, yapay yeşil alanlar yaratılmak istenmektedir. Bu denli iddialı projeler halkın beklentisi ve istekleri göz ardı edilmeden, aleni ve kentin tüm dinamiklerinin görüşleri alınarak şekillendirilmelidir.” çağrısında bulundu.