Eğitim İzleme Raporu 2020: Eğitim Ortamları Yayımlandı

Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Eğitim İzleme Raporlarının üçüncü dosyası olan Eğitim Ortamları’nı ERG YouTube kanalında düzenlediği canlı yayınla kamuoyuna duyurdu. Raporun öne çıkan başlıkları arasında yaşanan olağanüstü durumla gündeme daha çok gelen okullardaki temizlik ve hijyen şartları, sınıflardaki fiziksel düzenlemeler, psikolojik danışma hizmetleri, salgın sürecinde bir eğitim ortamı olan ev, veli katılımı ve işbirliği bulunuyor. Canlı yayında rapor sunumunun ardından, eğitimin tüm paydaşlarının kendilerini ait hissedecekleri, sağlıklı ve güvenli eğitim ortamlarının nasıl sağlanabileceği üzerine bir panel gerçekleşti.

ERG, eğitim alanında yaşanan önemli gelişmeleri ele aldığı Eğitim İzleme Raporlarının üçüncü dosyasında eğitim ortamlarına odaklandı. Eğitim İzleme Raporu 2020: Eğitim Ortamları, 14 Ekim 2020, Çarşamba günü ERG YouTube kanalında canlı yayımlanan etkinlikle kamuoyuna sunuldu. 

ERG Araştırmacısı Umay Aktaş Salman’ın moderasyonuyla gerçekleşen etkinlik, ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık’ın açış konuşmasıyla başladı. ERG’nin 2007’den bu yana aralıksız devam eden Eğitim İzleme Raporu’na katkıda bulunanlara teşekkür eden Arık’ın konuşmasının ardından, dosyanın yazarı, Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ayşen Köse raporun temel bulgularını sundu. 

Köse, raporda eğitim ortamlarına yönelik gelişmelerin güvenlik ortamı, topluluk ortamı ve kurumsal ortam boyutlarında değerlendirildiğini, pandemi sebebiyle psikososyal destek ihtiyacının öne çıktığını belirtti. “Atılan önemli adımlar arasında okullarda travmatik durumlarla ilgili Psikososyal Koruma, Önleme ve Krize Müdahale Hizmetleri Yönergesi’nin yayımlanarak yürürlüğe girmesi var. Yeni ‘Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’ de yürürlüğe girdi ve ‘psikolojik danışman’ ünvanı kadro ismi olarak tanımlandı. MEB-UNICEF ortaklığında farklı travmatik yaşam olayları karşısında eğitimcilerin neler yapabileceklerine yönelik bilgilendirme ve müdahale önerileri içeren kitaplar yayımlandı ve 34.000’in üzerinde öğretmene eğitim verildi. Bunların etkilerini önümüzdeki yıl değerlendireceğiz.” dedi.

Rapor sunumunun ardından gerçekleşen tartışma bölümünde, Köse’nin yanı sıra Şehir Dedektifi İnisiyatifi’nden Şehir Plancısı Gizem Kıygı konuşmacı olarak yer aldı. Panelin kolaylaştırıcısı ERG Araştırmacısı Umay Aktaş Salman, “Salgın, okullarda öğrencilerin psikolojik sağlamlık geliştirmelerine yardımcı olacak okul temelli önleyici programlar uygulamanın önemini açıkça ortaya koydu. Panelimizde okul ortamlarının travmaya nasıl duyarlı hale gelebileceğini ve kriz yönetimi açısından eğitim ortamlarının önemini  tartışacağız.” diyerek paneli başlattı.

Kıygı panelde, mekânsal farkındalığa değinerek bunun çocuk gelişimi üzerindeki önemini vurguladı; “Mekânsal farkındalık, mekânda var olduğumuzu duyularımızla algıladığımız ve o mekânda kendi bedenimizi fark ettiğimiz çok bileşenli bir bilişsel beceri. Ekranda geçirilen zaman, çocukların mekânsal olarak daha fazla birliktelik kurmasının ve hareket etmesinin karşısında bir durumdu. Tamamen ekranla iletişim kurduğumuz bir düzene geçilmesinin çocukların mekânsal farkındalığını nasıl etkileyeceğini hep birlikte göreceğiz.” dedi. Evin yeni bir eğitim ortamı olmasını da değerlendiren Kıygı, “Çocuğun bireyselleşmesi için kendi gelişimsel düzeyi ve ihtiyacına göre, refakatçisi olmadan, kendi akranlarıyla sosyalleşmesi önemli. Yaşam eve sıkıştığı için, çocukların kendi alanlarını yaratamadığı bir dönemdeyiz. Bu mekânsal dönüşümde, okul, ev ve sokağın çocuğun bireyselleşme ihtiyacına cevap verebilecek şekilde bütüncül olarak düşünülmesi gerekiyor.” dedi.

Ayrıca Kıygı, bu süreçte çocuk-öğretmen-veli işbirliğinin, yere ve yerele özel çözümlerin önemine dikkat çekti. Kriz ve afet yönetimini yalnızca deprem üzerinden konuşmamak gerektiğini belirtti. Farklı afetlerden etkilenen bölgelere özgü ve iklim krizini dikkate alan öngörülerin şimdiden geliştirilmesi gerektiğini söyledi. 

Kıygı’nın ardından sözü alan Köse ise konuşmasında, travmaya duyarlı okul kavramına dikkat çekti. “Olumsuz davranışlar fiziksel, sosyal, duygusal olarak kötü muameleye maruz kalındığında oluşur. Travmaya duyarlı okul modeli, travmaya neden olan güvensizliğin çocuğu çevreleyen ortamlardaki kaynaklarını keşfetmeyi önceliklendirir.” dedi. Köse, travmaya duyarlı okulda öğretmenin rolüne değinirken, öğrencilerine destek vermek isteyen öğretmenlerin de travma deneyimlediğini unutmamak gerektiğini belirtti. “Travmaya duyarlı okul tüm paydaşlarını kapsayan bir ortamdır.” dedi. 

Konuşmasında, eğitim ortamlarının psikolojik sağlamlığı güçlendirmesi gerektiğine de değinen Köse, “Psikolojik sağlamlık bir anda gelişen bir özellik değildir. Çocuğun doğduğu andan itibaren kendi kapasitesine ilişkin geliştirdiği algı; değerli ve sevilen bir insan olduğuna dair inancı ve etrafında her koşulda yanında olduğunu hissettiği birinin olması psikolojik sağlamlığının kapasitesini oluşturur. Okullar, bunun gelişmesinde rol oynayan en önemli alanlardan biridir.” dedi.

Eğitim İzleme Raporu 2020: Eğitim Ortamları dosyasında öne çıkan konular arasında yaşanan olağanüstü durumun gündeme daha çok taşıdığı okullardaki temizlik ve hijyen şartları, sınıflardaki fiziksel düzenlemeler, psikolojik danışma hizmetleri, salgın sürecinde bir eğitim ortamı olan ev, veli katılımı ve işbirliği bulunuyor. Ayrıca, eğitim ortamlarındaki zorbalık, okula aidiyet hissi gibi duygusal ve sosyal güvenlikle ilişkili konular, özel donanımlı öğrenme ortamları ve z-kütüphanelere yönelik gelişmeler de diğer önemli başlıklar.

Eğitim İzleme Raporu 2020: Eğitim Ortamları’nı incelemek için tıklayınız.

Etkinliği izlemek için tıklayınız.