Kız Çocuklarının Okullaşma Oranları Tartışması…
1970’ler Düzeyine mi Düştük? 

Geçtiğimiz hafta ‘UNESCO İstatistik Enstitüsü’ kaynak gösterilerek paylaşılan bir grafik; Türkiye’de kız çocukların brüt okullulaşma oranının 1970’lerin altına düştüğünü gösteriyordu. Bu oran MEB’in verileriyle örtüşmüyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz ERG Araştırmacısı Merve Mert, “Brüt okullulaşma oranları nüfusa ilişkin bir değerlendirme veya ülkeler arası karşılaştırma yapmak için yetersiz” derken, KODA Genel Koordinatörü Mine Ekici de, “UNESCO İstatistik Enstitüsü’nün grafiği gerçekçi gelmiyor” diyor. 

Geçtiğimiz hafta sosyal medyada, 1970 ve 2017 yılları arasında Türkiye’de kız çocukların brüt okullulaşma oranlarını gösterdiği söylenen bir grafik paylaşıldı. Dünya Bankası’nın veri sitesinden alınarak paylaşılan grafiğin kaynağı olarak UNESCO İstatistik Enstitüsü (UNESCO Institute for Statistics, UIS) gösteriliyor. 

Söz konusu grafikte brüt okullulaşma oranlarının son yıllarda düştüğü görülüyor. Bu verilere göre Türkiye’de kız çocuklarının okullaşma oranı 1970’lerin altında. Fakat UIS’in paylaştığı veriler; Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verileriyle örtüşmüyor. Konuyla ilgili olarak; Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Eğitim Gözlemevi Araştırmacısı Merve Mert ve Köy Okulları Değişim Ağı (KODA) Genel Koordinatörü Mine Ekici’den UNESCO’nun verileriyle oluşan grafik hakkında aydınlatıcı bilgiler aldık.  

Türkiye’de Kız Çocukların Brüt Okullulaşma Oranı
Türkiye’de Kız Çocukların Brüt Okullulaşma Oranı

Söz konusu grafiğe göre brüt okullulaşma oranlarının son yıllarda düştüğünü söyleyen ERG Eğitim Gözlemevi Araştırmacısı Merve Mert söz konusu grafik ile ilgili şu bilgilendirmelerde bulundu: “Bu noktada, öncelikle okullulaşma oranı için farklı göstergeler olduğunu belirtmek, ardından bu göstergelerin neyi ifade ettiğini anlamak önemli olur. Sosyal medyada paylaşılan grafik brüt okullulaşma oranlarının nüfusa ilişkin bir değerlendirme veya ülkeler arası karşılaştırma yapmak için yetersiz olduğunu belirtmek gerekir. Anlamlı bir karşılaştırma için yaşa göre okullulaşma oranı değerlendirilmelidir.” 

Merve Mert
Merve Mert
“Yaşa Göre Okullulaşma Oranı Öğrencinin Eğitimde Olup Olmadığını Gösterir”

UIS verileriyle oluşan grafiğin MEB verileriyle örtüşmediğine vurgulayan ve okullulaşma oranları için kullanılan göstergelerin; brüt okullulaşma oranı, net okullulaşma oranı ve yaşa göre okullulaşma oranı olduğuna dikkat çeken Mert, konuyla ilgili şu bilgilendirmelerde bulundu: “Brüt okullulaşma oranı ilgili öğrenim türündeki tüm öğrencilerin, ait olduğu öğrenim türündeki teorik yaş grubunda bulunan toplam nüfusa bölünmesi ile elde edilir. Buna göre, ilkokuldaki okullulaşma oranı hesaplanırken ilkokuldaki toplam öğrenci sayısı 6-9 yaş çağ nüfusuna bölünür ve çıkan sayı 100 ile çarpılır. Net okullulaşma oranı ise ilgili öğrenim türündeki teorik yaş grubunda bulunan öğrencilerin, ait olduğu öğrenim türündeki teorik yaş grubunda bulunan toplam nüfusa bölünmesi ile elde edilir. İlkokulda net okullaşma oranı hesaplanırken 6-9 yaş grubunda bulunup ilkokulda olan öğrenci sayısı 6-9 yaş çağ nüfusuna bölünür ve çıkan sayı 100 ile çarpılır. Bu gösterge ise, verilen örnek doğrultusunda, ilkokul çağında olup ilkokulda olan öğrencilerin oranını belirtir. Yaşa göre okullulaşma oranı ise öğrencinin bulunduğu eğitim kademesine bakılmaksızın, ilgili yaş grubunda bulunan toplam öğrencilerin, ilgili yaş grubunda bulunan toplam nüfusa bölünmesi ile elde edilir. Yaşa göre okullulaşma oranı öğrencinin hangi kademede olduğunu değil, eğitimde olup olmadığını gösterir.”

Türkiye'de net okullaşma oranı eğilimi

“MEB Vatandaşlarla İlgili Sayıları Kullanıyor”

Tablo 1’de yer alan Türkiye’de ilkokulda net okullulaşma oranı eğilimi verilerini yorumlayan Mert, “MEB, tablodaki oranlardaki düşüşün 2014-15 eğitim-öğretim yılından itibaren hesaplamalarda yapılan bir değişiklikten kaynaklandığını belirtiyor. 2014-15 eğitim-öğretim yılı öncesinde sistem üzerinde pasif duruma düşen öğrenciler (yurt dışına çıkan, vefat eden, açık öğretime geçiş yapan öğrenciler) okullaşma oranlarının hesabında kullanılan öğrenci sayılarına dahil edilirken, 2014-15 itibarıyla “pasif durumda” olarak tanımlanan öğrenciler okullulaşma oranlarına dahil edilmedi. Ayrıca MEB, öğrenci sayısını okullardan topladığı veri ile hesaplıyor, çağ nüfusu içinse Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) kullanılıyor. ADNKS verilerinde toplam nüfus için vatandaş olma ölçütü gözetilmiyor. MEB, 2016-17 eğitim-öğretim yılının okullulaşma oranları hesaplanırken, sadece vatandaşlarla ilgili sayıların kullanıldığını açıklamıştı. Bu yıl için oranlardaki düşüşün de bundan kaynaklandığı söylenebilir.” şeklinde devam ediyor.

“Brüt ve Net Okullaşma Oranlarına Göre Çıkarım Yapmak Yetersiz” 

Brüt ve net okullulaşma oranları okul çağında olup eğitimde olmayan çocuklara ilişkin çıkarım yapmanın yetersiz kalacağına dikkat çeken Mert, bunun için yaşa göre okullulaşma oranlarına bakmanın daha anlamlı olacağını belirtiyor. 2019 verilerine göre ilkokulda brüt okullulaşma oranı %98,4, iken net okullulaşma oranının %91,9 olduğu görülüyor. Bununla birlikte, 6-9 yaş okullulaşma oranı %98,3’tür. Bu oran 6-9 yaş grubundaki her 100 çocuktan 2’sinin eğitimde olmadığı anlamına geliyor. İlkokulda yaşa göre okullulaşma oranı kız ve oğlan çocuklar için benzerlik gösterir; sırasıyla %98,4 ve %98,2’dir. 

kalem

“UIS Türkiye Özelinde Veri Kaynağı Paylaşmıyor”

Bu bilgilendirmeler göz önünde bulundurularak; paylaşılan grafik incelendiğinde, verilerin MEB tarafından paylaşılan verilerden önemli noktalarda farklılaştığının altını çizen Mert, bu farklılaşmayı şöyle özetliyor: “Her iki kurum da brüt okullulaşma oranlarını benzer biçimde hesaplıyor (ilkokuldaki toplam öğrenci sayısını 6-9 yaş çağ nüfusuna bölüyor). Benzer yöntemler kullanılmasına karşın oluşan farklılığın nedeni farklı çağ nüfusu ya da öğrenci nüfusu verisi kullanmasından kaynaklanıyor olabilir. UIS verilerine göre 2017 yılında Türkiye’de 5 milyon 427 bin 71 ilkokul öğrencisi bulunuyor. MEB’in aynı yıla ilişkin verilerine göre bu sayı 4 milyon 972 bin 430’dur. Ayrıca, UIS Türkiye özelinde veri kaynağı paylaşmıyor. Ancak brüt okullulaşma verisi hesaplanırken ‘eğitim seviyesine göre kayıt verileri için okul kaydı, okul anketi, nüfus sayımı veya okul çağındaki nüfus tahminleri’nin  kullanıldığı belirtiliyor.”

“Açık Verinin Önemi Öncelikli Olarak Karşımıza Çıkıyor”

“MEB’in hesaplamalarında ise öğrenci sayısı için okullardan toplanan veriler, çağ nüfusu için Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) kullanılıyor. UIS ve MEB’in oranları arasındaki farkın kesin olarak neden kaynaklandığını söylemek mümkün değildir. Burada açık verinin önemi öncelikli olarak karşımıza çıkıyor. Veri kaynaklarının kamuoyuyla paylaşılması ve paydaşların kendi hesaplamaları ile paylaşılan bilginin doğruluğunu teyit edebilmesi son derece önemlidir. Verilerin ve bunların kaynaklarının açık bir şekilde paylaşılması aynı zamanda var olan sorun alanlarının belirlenmesi ve kanıt temelli politika yapım süreçlerinin geliştirilip iyileştirilmesi bakımından oldukça kritiktir.” 

Mine Ekinci
Mine Ekici
“Eğitimle İlgili MEB’in Verilerinden Başka Kullanılacak Bir Veri Yok”

UNESCO’nun verilerinin kaynağının çok net olmadığına vurgu yapan Köy Okulları Değişim Ağı (KODA) Genel Koordinatörü Mine Ekici UNESCO ve MEB’in verileri arasındaki farklılığın nedenlerini şöyle özetliyor: “UNESCO İstatistik Enstitüsü’nün verilerine göre ortaya çıkan grafikte çok genel bir şey ortaya koyulmuş. Burada fark yaratan faktörün öğrenci sayısı olduğunu kanaatindeyim. Öğrenci sayısını da zaten MEB’in verilerinden almışlardır. Yaş grubu nüfusuna alırken farklı bir yaş grubunu seçmiş olabilirler. Ayrıca MEB’in sadece Türk vatandaşı olan öğrencileri hesaplamasından kaynaklanan bir farklılık da söz konusu olabilir. Türkiye’de çok ciddi bir mülteci öğrenci sayısı var ve bu istatistik verileri fazlasıyla etkileyecek bir faktör. Biz KODA olarak ERG’nin kaynakları kullanıyoruz. Analizlerinin çok güvenilir olduğunu düşünüyorum ki zaten ERG’de MEB’in kaynaklarını temel alıyor. Türkiye’de eğitimle ilgili MEB’in verilerinden başka kullanılacak bir veri yok. KODA’nın ya da başka bir kurumun yaptığı araştırma bir örneklem üzerinden olabilir. Türkiye’deki okullaşma oranını bilmek istiyorsak hiçbir kurum bunu MEB’in verilerini kullanmadan yapamaz. Bu nedenle MEB’in verilerine güvenmek zorundayız.”

kız çocuk

“UNESCO İstatistik Enstitüsü’nün Grafiği Gerçekçi Gelmiyor”

Türkiye genelinde kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili saha ve genel literatür bilgisine dayanarak genel bir değerlendirme yapan Ekici şöyle devam ediyor: “Kız çocuklarının okullaşması ile ilgili temel mesele orta öğretim kademesinde. Buradaki meselede daha çok bölgesel bir mesele. Dolayısıyla bu konuyu çok siyasi hale getirmeden ya da kız çocuklarının artık okula gidemediğinden bahsetmek yerine kız çocuklarının hangi bölgelerde ve ne sebeple okula gidemediği üzerinde durulması, gerekiyor. Özellikle orta öğretim kısmına baktığımızda Güneydoğu Anadolu ve Orta Anadolu bölgesinde net okullaşma oranları düşük. Muş, Ağrı gibi belli illerde hem kızların hem erkeklerin okullaşma oranı düşük fakat kızların daha da düşük. Bölgesel, kültürel ve aileden kaynaklı meseleler okullaşmanın önünde engel teşkil edebiliyor. Özellikle kırsalda yaşayan kız çocukları için o bölgede, servisle kullanarak güvenli ve rahat bir şekilde gidip gelebilecekleri bir okul yoksa bu durum ortaokul ve lise kademesinde kız çocuklarının okuldan ayrılması için büyük bir sebep olabiliyor. Bu bölgelerde okullaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, önlem alınması ve aksiyona geçilmesi gerekiyor. Türkiye’de kız çocuklarının okullaşması meselesi kapanmış bir mesele değil. Bununla beraber kız çocuklarının okullaşma oranlarında geriye ve çok daha kötüye gidiyoruz yorumlarına sebep olan UNESCO İstatistik Enstitüsü’nün grafiği gerçekçi gelmiyor. Böyle bir durum olduğunu düşünmüyorum.”