MAD Akademi’de Irkçılık, Mekan ve Protestolar Konuşuldu

16 Haziran 2020
Mekanda Adalet Derneği’nin MAD Akademi buluşmaları kapsamında Irkçılık, Mekan ve Protestolar konuşuldu. Barış İne’nin moderatörlüğünde gerçekleşen program webinar formatındaki 12. etkinlik oldu. Programda; Cihan Yılmaz, Elif Kalaycıoğlu, Murat Altun, Sinan Erensü ve Yağmur Karakaya ağırlandı.

Uzun yıllar Minneapolis’te yaşamış 6 sosyal bilimci’nin George Floyd cinayetinden hareketle ABD’de ırkçılığın mekânsal ve gündelik mânâsının üzerinde durulduğu programda, Minneapolis kentinin özellikleri ve olayların neden Minneapolis’te başladığı, Türkiye’den bakıldığında ABD’deki ırkçığın ve ırkçılığa dair dinamiklerin nasıl algılandığı, Antifa hareketi ve hareketin ABD’deki karşılığı, şehir protestolarının nasıl organize edildiği ve nasıl gerçekleştiği, yağma faaliyetinin Amerikan toplumunda karşılık bulduğu siyasal ve kültürel bağlam konuşuldu. “Eylemlerin önümüzdeki süreçte hangi yönde gelişmesi bekleniyor?” ve “Eylemler bağlamında ABD Türkiye karşılaştırmasının imkan ve sınırları nelerdir?” sorularının yanıtları arandı.

Yılmaz: Yaşanan Olaylar Başlangıç Noktası

MAD Akademiİlk olarak Minneapolis kentinde bulunan Cihan Yılmaz söz aldı. George Floyd isimli siyah Amerikalının gözaltına alınırken öldürülmesi olayının nasıl yaşandığını anlatan Yılmaz, olayların barışçıl bir eylemle başlamasına rağmen polisin aşırı şiddet gösterdiğini söyledi. Yılmaz, yaşanan protesto eylemlerini de ‘başlangıç noktası’ olarak nitelendirdi. Yılmaz geçmiş yıllarda yaşanan olayları da hatırlatırken, “Sokağa çıkma azalsa da insanlar halen dışarıda. Eylemcilerin birtakım istekleri var. Reform hareketlerinin istekleri var. Bunlar önemli talepler” dedi.

Kalaycıoğlu: Polis Suçu Önlemiyor, Suçu Cezalandırıyor

Elif Kalaycıoğlu, birden fazla toplumun bir arada yaşadığı Amerika’da göçmenlerin ve mültecilerin sert müdahalelere maruz kaldığına dikkat çekti. Kalaycıoğlu, “Şehrin içinden geçen bir otoyolla sınıfsal eşitsizliklerden bahsedebiliriz. Biz yüksek lisans öğrencilerinin de bütün bu sorunlardan uzak yaşadığını söyleyebiliriz. Ekspres yoldan doğrudan kampüse giderek buradan muaf tutuluyoruz. Amerika’da polis 1980’lerden beri çok askerileşti. Artan eşitsizliklerden çıkan sorunların çoğu bütün bu özel sosyal hizmetlerden alınıp polise verildi. Şu anda uyuşturucu krizi, ruh hastaları ve eve gelen polis. Polisin bu krizlere müdahale etme donanımı sıfır. Şiddetle sonuçlanabiliyor. Sosyal hizmetlere ve uzmanlara yönlendirilmesi gerekir. Toplum merkezli şiddet içermeyen güvenlik ağlarının oluşturulması gerekir. Aslında son durum bu. Polis suçu önlemiyor, polis suçu cezalandırıyor. Asıl olması gereken eşit hakları kurgulamak. Alternatifler üzerinde ciddi ciddi çalışılıyor” diye konuştu.

Karakaya: Suçlulaştırma Siyahları Eşitsizleştirme Politikası Olarak Kullanılıyor

Yağmur Karakaya, olayların siyasi olarak karşılık bulmadığına vurgu yaparken kafalardaki eşitlik ve liberalliğin politikaya dökülmediğini söyledi. Sistemik ırkçılığa değinen Karakaya, “Satamazsın geleneği var. Varlık sahibi olamıyorsun. Bu evi Türklere satamazsın, siyahilere satamazsın gibi. Amerika’da siyah olmak, kapitalizmin bu insanların sırtından gelişmesidir. Amerika’daki hapishane nüfusu 2 milyonu aşmış yani artmış. Suçlulaştırma siyahları eşitsizleştirme politikası olarak kullanılıyor. Polisin güçlü olma sebeplerinden biri de içinden geçtiğimiz bu dönemler.”

Türkiye ile kıyaslama yapılan bölümde gezi parkı ile ilgili görüşlerini ifade eden Karakaya, ayrıştırıcı söylemlere vurgu yaptı. Amerika’daki olaylarla ilgili sözlerini sürdüren Karakaya; “İnsanların iki haftadır verdiği mücadele için mutlu ve umutlu olmak istiyorum. Sosyolojik tahayyül gücünü kullanmak istiyorum. Bu silah kültürü böyle geldi böyle geçecek değil de daha iyi şeyler hayal etmek istiyorum.” dedi.

Altun: Siyah Amerikalı Hanenin Evine Giren Para 40 Bin Doların Altında

“Siyahları sistematik bir şekilde yoksul tutma, fiziki olarak mekanlarını kent ölçeğinde ayrı tutma sürerken ilginç bilgiler de var” diyen sosyal bilimci Murat Altun, “Irksal ayrım kat sayısı da var. Nüfus bölgelerine ayırma, konut kredilerine ulaşabilirlik kat sayıyı yükseltiyor. Amerika’da modern anlamda ırkçılığın kaldırılmasıyla polis sayısının artması, suç artıyor suçla mücadele edelim değil, siyahları potansiyel suçlu gösterme oranını artırıyor. New York biraz daha iyi olmasına rağmen polis bütçesi daha da artıyor. Beyazlar 85 binde iken, siyah Amerikalı hanenin evine giren para 40 bin doların altında.” diye konuştu.

Erensü: Beyazların Yüzde 70’i Siyahların Sadece Yüzde 19’u Ev Sahibi

Sinan Erensü ise kentteki demografik yapıyı harita üzerinden anlattı. Çok kültürlü bir yapının bir arada yaşadığını dile getiren Erensü, “Böylesi bir coğrafyadaki ayrışma insanların çok daha bir ırkçılıkla karşılaştığında sert bir tepki göstermesine, ikiyüzlülüğe isyan etmesine neden oluyor. Irk ilişkilerinin daha gergin olduğu bölgeler var ama mağazanın vitrini bu kadar temizken, kozmopolitanlıkla övünen bir yerde böyle bir öldürme olayını gördüğünüzde verdiğiniz tepkinin şiddeti yüksek olabiliyor. Beyazların yüzde 70’i siyahların sadece yüzde 19’u ev sahibi bu kentte. Sahip olunan varlık uçurumu arasında devasa bir fark var: 10 kat. Her ne kadar bu eylemlere beyazlar katılmışsa da eylemin omurgasını siyahlar oluşturuyor. Polis teşkilatı yerine gelecek alternatif yapı uygulaması ile ilgili olarak farklı yerlerde nasıl sonuçlar alındığına bakmak lazım” ifadelerine yer verdi.

Moderatör Barış İne son olarak bir toparlama konuşması yaptı. Katılımcılara teşekkür eden İne, acımasız bir olayın yurt dışına taşmış olmasını da önemli olarak değerlendirdi.