KİHEP’e Katılan Kadınlar Anlatıyor

Mersin’de on haftalık kadının insan hakları eğitimine katılan çeşitli meslek gruplarından kadınlarla aldıkları eğitimi ve yansımalarını konuştuk. Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı (KİHEP) Mersin’de ilk defa uygulanması dolayısıyla grup yönlendiricisi Özge Göncü ile programın içeriği ve amacı ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirmiştik.  On ikinci haftasının sonlandığı KİHEP’i bu kez katılımcı kadınlara sorduk. KİHEP’e dahil olduğunuz […]

Mersin’de on haftalık kadının insan hakları eğitimine katılan çeşitli meslek gruplarından kadınlarla aldıkları eğitimi ve yansımalarını konuştuk. Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı (KİHEP) Mersin’de ilk defa uygulanması dolayısıyla grup yönlendiricisi Özge Göncü ile programın içeriği ve amacı ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirmiştik.  On ikinci haftasının sonlandığı KİHEP’i bu kez katılımcı kadınlara sorduk.

Soldan sağa: Öznur Tek, Fatoş Sarıkaya, Gülşen Kılıçarslan, Sevcan Sat, Rojda Tanrıverdi, Dilan Karakoyun

KİHEP’e dahil olduğunuz ilk zamanlar beklentiniz ne yöndeydi ve karşılandığını söyleyebilir misiniz?

Gülşen Kılıçarslan (Psikolog): Bu eğitime başladığımda şunun için gelmiştim; yıllardır kadın mücadelesinin içindeyim, bu bazlı bir şeydir şeklinde düşünerek geldim. Teori ağırlıklı kalır diye düşünmüştüm. Ama buraya geldiğimde kadın arkadaşlarla birbirimize yaralarımızı açtığımızda, birbirimize dokunduğumuzda, paylaşımlarımız oldukça birbirimize ne kadar güç verdiğimizi gördük. En büyük katkısı bu oldu. Birçok meslek grubundan arkadaşımız var. Bu açıdan birçok arkadaşın bir arada olması, birbirimize destek halinde bulunmamız dahi çok keyifli. Burada en çok öğrendiğim ve bana iyi gelen bir şey; gerçekten burası güç veriyor bize. Her açıdan; duygusal, olarak, psikolojik olarak, fizyolojik olarak… Birbirimize iyi olma halini o kadar iyi yansıtıyoruz ki bence önemli olan da bu. Çok kötü süreçlerden geçiyoruz. Buraya gelindiğinde herkes birbirine o kadar rahat ve güvenle yarasını açıyor ki bunu bile kazanmamız gerçekten önemli. Bir psikolog olarak burada olmaktan çok mutluyum. İyi olma hali psikolojide önemli bir yerde; KİHEP iyi ki var. Daha öncede bir şekilde tanışmış olduklarım vardı ama bu kadar derin birbirimize dokunmamıştık.

Fatoş  Sarıkaya (Gazeteci): Benim beklentilerimin üzerindeydi. Evet, eğitim almaya geldik.  Eksik olduğum konular vardı. Özellikle yasalarla ilgili, kadınların sahip olduğu haklarla ilgili bunları madde madde öğrendik, detaylı bir şekilde. Her hafta yeni bir konu işliyoruz, hepsi yeni bir bilgi bizim için. Onun dışında beklentimi neden nasıl karşıladığı, Gülşen’in de dediği gibi kadınlarla birlikte olmak gerçekten çok başka bir güç veriyor insana. Ben erkeklerin egemen olduğu bir iş alanında çalışıyorum ve boş günüm hiç yok neredeyse. Ona rağmen buraya heyecanla geliyorum. Kadınlarla birlikte olmak bana çok iyi geliyor. Aslında  eğitim demek istemiyorum KİHEP’e terapi demek istiyorum. Çünkü kadınlarla bir hafta neler yaptık onları konuşuyoruz. Birbirimize giderek daha çok bağlanıyoruz. Sadece bir şeyleri öğrenmek, eğitim almak değil üstesinden gelemediğimiz sorunları birbirimize anlatıp fikir alıyoruz. Haftalar ilerledikçe bağımız daha kuvvetlendi. Örneğin bir kaç senedir bir arkadaşın birine anlatamayacağı şeyi burada birbirimize hiç tanımadan paylaşıyor olmak bence büyülü bir şey. KİHEP de buna aracı olduğu için kendi adıma çok mutluyum.

Rojda Tanrıverdi (Mimar):  Gerçekten eğitim olmaktan çıktı artık. Pazar günlerini iple çektiğimiz, kadınlarla bir araya geldiğimiz, çok güzel bir dayanışma ortamı. Eminim herkes hafta içerisinde morali bozuk olduğunda; ‘ Pazar günü KİHEP var, toparlan’ diyordur kendine. Bu anlamda bir kere hepimize müthiş bir özgüven verdiğini düşünüyorum. Biz buradan öğrendiklerimizi diğer kadınlarla paylaşınca KİHEP’e müthiş bir şekilde katılmak isteyen kadınlar var. Bunu daha çok yaygınlaştırılması gerektiğini bu şekilde de görmüş oluyoruz. İlk başlarken şunu söylüyorsunuz aramıza tanıştığımız kadınlar var ama tanımadığınız yirmi kadınla haftalar sonra hiç kimseye açamadığınız bir sırrınızı açabiliyorsunuz ve bir anda ulaşabileceğiniz yirmi kadın olmuş oluyor. Mesela ben Mersin’e yeni geldim. Buraya yeni yerleştim. Bu benim için çok çok büyük bir avantaj ve herhangi bir sıkıntı ile karşılaştığımda biliyorum ki burada yirmi kadın var. Ben onlarla her şeyi paylaşabilirim, her anlamda yardım alabilirim. Bu anlamda çok güzel o yüzden eğitimden çıkıp artık tamamen bir dayanışma sürecine, tamamen bir bilinçlenme sürecine girdik diye düşünüyorum. Ve biz sadece KİHEP’le yetinmiyoruz, KİHEP dışında da buradaki arkadaşlarla görüşüyoruz. İyi ki KİHEP var bizi bir araya getirdi.

Sevcan Sat (Psikoloji Bölümü Öğrencisi): Ben de ilk geldiğimde Özge’nin anlattıklarından neleri görebileceğimizden hemen aklıma acaba ben ne zaman yürütücülük yapabilecek seviyeye gelirim, ben de nasıl yirmi otuz kişiyi toplayıp da ulaşırım, onlar da başkalarına ulaşır soruları geldi. Çok faydalı buluyorum burayı,  iple çekiyorum pazar gününü. Hafta içi hep pazar günleri ne anlatsam diye düşünüyorum. Haftanın değerlendirmesini yapıyoruz. Yaşadığım şeyleri aklımda tutayım diye hatta notta alıyorum. Onun dışında burada paylaştıklarımızdan şunu hissediyorum. Hepimizin ortak yanları var. Hepimizin yaşadıkları birbirine benziyor; acıları, yaraları. Bunlarda paylaştıkça biraz olsun geçiyor. Aynı zaman da özgüvenim yükseldi. Herhangi bir haksızlık yaşadığımda hesap sorabiliyorum. Hakkımı arayabiliyorum, haklarımı biliyorum. Bayağı hakkımız varmış aslında uygulamasını göremesek de. Bu haklarımızın hiç birimiz farkında değiliz. Bende çok mutluyum burada olmaktan. Umarım tüm Türkiye’ye ulaşır.

Eğitimin gündelik yaşamınıza dair  yansımaları nasıl oldu?

Öznur Tek (Sınıf Öncesi Öğretmenliği Öğrencisi): Burada öğrendiklerimi evde paylaşınca annemle, annem komşularla paylaşınca dalga dalga yayıldığını fark ediyorum aslında. Okulda, evde, yürürken kendimi daha güçlü hissediyorum. Eskiden bir şeylerin farkındaydım ama çok boş hissediyordum. Daha destekli, daha bir şeyleri tam biliyormuş gibi hissediyorum. Şey çok güzel; elimizdeki dokümanları dönüp okuyoruz, onları biriktiriyorum, paylaşıyorum ve çevremin bana her pazar ne konuştunuz diye sorması beni mutlu hissettiriyor. Şu an bile bu röportaj beni özel hissettirdi. Buradaki kimseyi daha önce tanımıyordum. Burada tanıdım ve arkadaşlıklar kurdum. Çok az kaldı, acaba diyorum tekrar mı başa alsak böyle bir şey tekrar olabilir mi, üzülüyorum açıkçası bitmesine. Umutluyum, iyi ki gelmişim.

Fatoş Sarıkaya: Evdekilerle, arkadaşlarımla paylaşıyorum  öğrendiklerimi. Özellikle yasalar konusunda. Bir cinsel istismar davasında basın açıklamasına giderken avukatla konuşmuştum ve o sırada onun bir çok ek bilgi vermesine gerek kalmadan birşeyler bildiğimi fark ettim.  Ensest olduğunda neler oluyor, ceza nasıl katlanıyor bunların hepsini bildiğimi fark ettim. Bu da KİHEP sayesinde oldu.

Dilan Karakoyun (Sosyal Bilgiler Öğretmeni) : Az çok haklarımızı biliyoruz ama bu haklarımızı daha çok yasal çerçevede ve engellenen haklarımızın pratikte nasıl olduğunu bilmek çok daha farklı oluyor. Daha çok katkılı oluyor. Benim için en özel şey; benim bunu okulda öğrencilerime uygulayabilmem oldu. Burada uyguladığımız, çalıştığımız bir konuyu okulda öğrencilerimle tartıştım. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunu… Oradan çok güzel geri dönüşler aldım. Eğer buradaki o çalışma olmasaydı belki de ben onlara bunu veremeyecektim. Bu benim için çok önemliydi.

Eğitimin sonunda kendinizi nerde görüyorsunuz, bu anlamda çalışma yürütmeye yönelik hedefiniz nedir?

Fatoş Sarıkaya: Ben muhabirim yasaları öğrendim, özellikle kadınlarla ilgili haberler yapıyorum ve dilime daha çok dikkat etmem gerektiğini öğrendim. Özellikle istismar ve taciz davalarında nelere dikkat etmem gerektiğini biliyorum. Farkındalığım arttı, hem kişisel olarak hem iş anlamında.  Kadın haberi yazmak diğer haberleri yazmak gibi değil. Öğrendiklerimi sadece kadınlar değil erkeklere de aktarmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her birimiz aslında burada aldığı eğitimi bir başkasına iletiyor.

Rojda Tanrıverdi: Bu çalışmadan sonra daha çok kadın alanında nasıl geliştirebilirim. Mesela normalde oda ile pek bir ilişkim yoktur. Ama kadın komisyonuna artık üyeyim.  Ya da bundan sonra yüksek lisans yapacaksam, bunun üzerine daha çok araştırma yapıyorum. Kadın ve mimarlık üzerine neler yapılabilir, nasıl bir tez oluşturulabilir diye düşünüyorum. Yani artık hayatımızın her yerine bir şekilde işlemeye çalışıyoruz. Kız kardeşlerim üniversite okuyor. Onlara da bunlardan bahsettiğimde hemen bulundukları ilde KİHEP var mı diye bakarak direk bağlantı kurmaya çalışıp, onların da bu eğitimi almasını istiyorum.

Öznur Tek: Şu an öğrenciyim. Çocuklar için onlara bir kitap önereceksem, çocuk kitapları okuyorum. Orada bir cinsiyetçilik var mı diye bakıyorum, onlara kötü bir şey olsun istemiyorum, bunları şu an analiz edebiliyorum. Sınıf arkadaşlarımla çok paylaşma fırsatım olmuyor, zorlanıyorum o konuda. Ama paylaştığım yerler oluyor. İleride atanırsam öğrencilere faydalı olabileceğimi düşünüyorum.

Dilan Karakoyun: Sınıfta uyguladığım eğitimden bahsedeyim. Burada uygulayabileceğimiz çocukların seviyesinde birçok konu var. Tesadüfen de toplumsal cinsiyet eşitliğini seçtim, o hafta çocuklara bununla ilgili bir şeyler araştırmalarını istedim önce. Hiçbir bilgi ile gelirlerse eğer, sorunla karşılaşabiliriz. Mesela erkek çocuklarına özellikle sordum ‘ağlayabiliyor musunuz’ diye. ’Hayır biz ağlayamıyoruz’ dediler. Bunun nedenini sorduğum zaman ‘Kızlar ağlar, erkekler ağlamaz’ gibi şeyler söylediler. Peki ne hissediyorsunuz, ağlayamadığınız zamanlarda kendinizi kötü hissetmiyor musunuz diye sorduğumda, bunun konusunu dahi açtığımda kendisini kötü hisseden çocuklar vardı. Onun dışında kız çocukları da toplumsal cinsiyet konusunda çok şey kazanmışlar. Mesela bir asker ve araba almak isteyen bir öğrencim vardı. Annesinin cevabı ‘bu kızlara göre değil ki, niye bunu alıyorsun’ olmuş. ‘Ama ben onu almak istedim, alamadım’ dedi.  Benim amacım da bunun farkındalığını sağlayabilmekti. Okulda bunu yaptığımı düşünüyorum. Ondan sonraki zamanlarda da bu konu hakkında geri bildirimde bulunup araştırmaya başladılar. Kadının ya da kız çocuklarının ülkemizde neler gördüğünün, hükümetin yasalarının bu konuda neler dediğinin haberlerini araştırıp bakıyorlar ve gerçekten şaşırıyorlar.  Mesela bir hükümet görevlisinin söylediği bir sözü görmüşler çok şaşırmışlar. Nasıl söyler, ülkeyi yönetenler nasıl bunları söyler denilmişti. Bu konuda şanslıyım, bunu uygulayabiliyorum.

Sevcan Sat: Kadınların yaşadığı sadece kadınların değil, çocukların, erkeklerin de yaşadığı sıkıntılar ilk başta psikolojilerini etkiliyor. İlk başta psikolog çağırıyorlar. Psikolojisi düzelsin de sonra yasal haklarını öğrensinler, onlara başvursunlar şeklinde. Ben onların ikisini birlikte vermek istiyorum.  Hiçbir şey yapamayacağını düşünüyor çünkü insanlar. Yasal olarak haklarını bilmiyorlar. Bilse de hani hiç kullanmazlar gibi geliyor. O yüzden onlara destek olabileceğimi düşüyorum. Psikolojik desteğin yanı sıra hakları hakkında bilgi verebilirim. Onları buraya yönlendirebilirim. Kadın dayanışmasının öneminden bahsedebilirim. O yüzden iyi olacağını düşünüyorum meslek hayatımda.

Fatoş Sarıkaya: İletişim dersi aldık iki hafta. Nasıl iletişim kurulması gerektiğine dair. Ben de iletişimciyim, fakültede okudum ama gerçekten okulda okuduğum ve gördüğüm iletişimle burada aldığım iletişim eğitimi arasında çok fark vardı. Zaten benim için çok önemli. Çünkü hemen hemen her gün bir insanla diyalog halindeyim, iletişim kuruyorum. Bunu nasıl yapabileceğimi daha iyi kavradım burada. Hatta burada vücut dilinden aslında ne mesaj vermek istiyoruz onu anlayabildim. İşim açısından birde böyle bir artısı var.

KİHEP başlarken bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Grup yönlendiricisi olarak eğitimin sonuna doğru yaklaşırken sen ne düşünüyorsun?

Özge Göncü (Grup Yönlendiricisi): Birincisi bu kadar umutsuz bir ortamda, her hafta kadınların hayatlarındaki değişimlerle buluşuyor olmak, anlatıyor olmaları  grubun havasını çok yükseltiyor. O dayanışma modu beni de motive eden bir şey. İkincisi gerçekten karma örgütlerde çalışan bizim gibiler için güçlendirici. İlk eğitici eğitimini aldığımda zaten ciddi bir değişim görmüştüm kendimde. Hem birey olarak güçlenme hissetmiştim hem de geçmiş travmalarımla baş edebilme gücüm artmıştı. Bunu tespit etmiştim. Şimdi de bu eğitim sırasında ilerleyen her haftanın sonunda mücadele ettiğim kadın alanının dışındaki alanlarda da güçlendiğimi hissediyorum. Bazı şeylere verdiğim tepkilerin çok daha yapıcı, değiştirici, dönüştürücü olduğunu hissediyorum.