2020 Yılında Sivil Toplum: Pandemi,Daralma, Direnç ve Ümit

31 Aralık 2020
Türkiye’de sivil toplum kurumları 2020 yılında mevcut sorunlara ek olarak, COVID-19 salgınının yarattığı pek çok yeni sorunla başa etmek ve yeni mücadele stratejileri geliştirmek zorunda kaldı. Tüm zorluk ve olumsuzluklara karşın olumlu ve ümit verici bazı gelişmelerin de yaşandığı bir yıldı. İşte bu umuda sarılmak ve yeni yıla mücadele azmiyle girmek için biz de çeşitli alanlarda faaliyet yürüten STK’lardan, 2020 yılının hem kendileri hem de sivil toplum açısından en olumlu ve en olumsuz gördükleri gelişmeler ışığında, yeni yıldan beklentilerini paylaşmalarını istedik. Verilen yanıtlar, tüm sorunlara ve öngörülemeyen belirsizliklere rağmen faaliyetlerini kararlıkla sürdüren sivil aktörlerin 2021’de de çözüm bulma mücadelesini sürdüreceğini gösteriyor.

Bu haberde 2020 yılında pandemi ve diğer sorunlarla nasıl başa çıktıklarını, maruz kaldıkları en olumsuz gelişmeler ile yeni yılda öngörülerini bizimle paylaşan STK’lar ve temsilcileri:

  • Buğday Derneği, İletişim Koordinatör Yardımcısı Ayşe Nur Ayan
  • Denizli Otizm Derneği Dudu Karaman Dinç
  • İfade Özgürlüğü Derneği, Buse Karataş
  • KAMER Vakfı, Rojda Zaman
  • KAOS-GL, Yıldız Tar
  • Mor Çatı, Ebrar Nefes
  • Rengarenk Umutlar Derneği
  • Sürdürülebilirlik Adımları Derneği, Doğa Tamer ve  Emrah Kurum
  • Sürdürülebilir Kalkınma ve Girişimcilik Derneği, Süleyman Gök
  • Temiz Hava Hakkı Platformu, Buket Atlı

2020 Sivil Toplumda Yaşanan Olumlu Gelişmeler

Zehirsiz SofralarBuğday Derneği : Zehirsiz Sofralar projemiz kapsamında, 100’ü aşkın kurum ve inisiyatif ile birlikte oluşturduğumuz Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nın tarım zehirlerinin (pestisitlerin) yasaklanması için başlattığı 23 Kasım 2019’da başlattığı Zehirsiz Kampanya bugüne kadar 147 bin kişinin desteğini aldı. Zehirsiz sofralar talebimizi yinelediğimiz 2020 yılında, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından soframızdaki 25 pestisit etken maddenin yasaklanmasına, 7 etken maddenin de kullanımının kısıtlanmasına karar verilmesiyle kampanyamız olumlu sonuçlandı.

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, 147 bin kişinin desteğini aldı; 25 pestisit etken maddenin yasaklanmasına, 7 etken maddenin de kullanımının kısıtlanmasını sağladı.

Daha önce yan yana gelmemiş, farklı alanlarda çalışmalarını sürdüren 100 farklı kurumun sağlıklı gıda hakkını savunmak için bir araya gelmesi ve en başından bu yana dayanışma içerisinde bir kampanya yürütmesi hem kamuoyunun desteğini ve takdirini kazandı hem de karar vericiler nezdinde karşılık bulmasını sağladı.  Hem üreticiler hem de tüketicilere yönelik hazırlanan bilgilendirici yayınlar, düzenlenen etkinlikler, söyleşiler, belgesel gösterimleri ve diğer faaliyetlerimize pandemi döneminde dijital platformlar üzerinden devam ederken, pestisitlerin zararları ve doğa dostu zehirsiz tarım yöntemleri hakkında kamuoyunda oluşan farkındalığın her geçen gün daha da arttığını görmekten oldukça mutluyuz.

Denizli Otizm Derneği, Autism Europe üyeliğine kabul edildi.

 Denizli Otizm Derneği: Genel olarak baktığımızda TBMM Otizm, Down Sendromu, CP ve Diğer Gelişimsel Farklılıklarla İlgili Araştırma Komisyonu’nun kurulması ve çalışmalarını tamamlayarak raporun paylaşması engelli camiası açısından çok önemli bir adım olarak kabul edilebilir. Sivil toplumun ortak çabaları sonucu, pandemi sürecinde otizmli ve engelli bireylerin sokağa çıkabilme izni verilmesi bu sürecin en önemli gelişmesiydi. Derneğimiz açısından en önemli gelişme ise Haklara Destek Programına ve uluslararası bir çatı örgüt olan Autism Europe üyeliğine kabul edilmemizdi.

EngelliWeb üzerinden duyurduğumuz güncel erişimin engellenmesi, içeriğin çıkartılması kararları sayesinde İfade özgürlüğü ihlallerinin kamuoyuna duyurulması ve ihlallere karşı mücadelede sivil toplumun farkındalığı arttı.

ifade özgürlüğü derneğiİfade Özgürlüğü Derneği: 2020 yılı hem Türkiye hem de dünyada haklar ve sivil toplum alanlarında, gerileme ve baskıların arttığı bir yıl oldu. Türkiye gibi otoriter rejimlerdeki kötücüllük; pandeminin yarattığı koşulları da kullanarak hakların fiilen kullanımını önemli ölçüde zorlaştıran, hakların müdahale edilebilirlik alanını olağanca gücüyle genişleten bir tutumu yönetime, kurumlara ve topluma yaydı. Bu nedenle 2020 yılını zorlukları ve olumsuzlukları anmak daha kolay olsa da göz ardı edemeyeceğimiz olumlu ve ümit verici gelişmeler de yaşandı. İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) için 2020 yılı, ifade özgürlüğü alanında çok farklı bağlam ve konularda hukuki destek sunma kapasitemizi arttırdığımız ve genişlettiğimiz bir yıl oldu.

İFÖD bünyesindeki “EngelliWeb” projesi kapsamında hazırlanan yıllık raporlar ile İnternet üzerindeki sansür uygulamalarına dair kapsamlı analiz ve istatistikler yayımlandı. Yıllık raporlarımız ile EngelliWeb üzerinden duyurduğumuz güncel erişimin engellenmesi, içeriğin çıkartılması kararları basın organları, siyasetçiler, sivil toplum örgütleri ve kamuoyu tarafından büyük bir ilgiyle yakından takip edildi. Milletvekilleri EngelliWeb 2019 raporunu, 5651 sayılı Kanun’da yapılan değişiklik görüşmeleri bağlamında TBMM’ye taşıdı.

2020 yılı, özellikle yukarıdaki faaliyetlerimiz bağlamında İFÖD’ün görünürlük ve etki alanının arttığı bir yıl oldu. İfade özgürlüğü ihlallerinin kamuoyuna duyurulması ve ihlallere karşı mücadelede sivil toplumun farkındalığını güçlendirici bu etki; 2020 yılından İFÖD adına en umut verici, olumlu gelişme oldu.

 Pandemi koşullarında çalışabilmek, çalışmak, sahada olmak sivil toplum açısından en olumlu gelişme sayılabilir.

KAMER Vakfı :Pandemi koşullarında çalışabilmek, çalışmak, sahada olmak sivil toplum açısından en olumlu gelişme sayılabilir. Biliyorsunuz birçok STK sahadan çekildi veya çekilmek zorunda kaldı.  Bunun yanı sıra KAMER Vakfı için de elbette sahada olmak, çalışmalarını pandemi koşullarını dikkate alarak sürdürmek, kadınlar ve kız çocukları için destek mekanizmalarını işletmek çok önemliydi. Bunların yanında, bu zor süreçte KAMER çeşitli projeler ve fonlarla desteklenerek online psikolojik destekler, gıda destekleri, giyim destekleri gibi acil ihtiyaçlar için de çalışmalar yaptı. Bu süreci bu desteklerle yürütmek, bu yılı anlamlı kılan en önemli gelişme oldu diyebiliriz.

2020 yılında, pandemiye ve LGBTİ+’ları hedef alan bütün baskılara rağmen bir araya gelmenin ve mücadele etmenin yeni yollarını bulabilmek umut veriyor.

KAOS-GL : 2020 pandemi ve LGBTİ+’ları hedef alan organize nefret kampanyalarının yılı oldu. Olumlu gelişme düşünmek o sebeple zor açıkçası. Ancak bütün baskılara rağmen bir araya gelmenin ve mücadele etmenin yeni yollarını bulabilmek umut veriyor.

Mor Çatı: 2020 bütün haklarımıza karşı olan saldırılara ve pandeminin bizi fiziksel olarak uzak tutmasına rağmen kadınlar olarak yine de bir arada durduğumuz, mücadelemize güçlenerek devam ettiğimiz bir yıl oldu. Kazanılmış haklarımıza yapılan saldırılar sonrası kadın dayanışması ve feminist mücadele çeşitli platformlar altında toplandı ve bu yıl EŞİK gibi kadınların bir arada olduğu bir platform kuruldu.

2020 yılında yaşanan en olumlu gelişme; dayanışmanın, ortaklıklar kurmanın, birlikte hareket etmenin ne kadar önemli olduğunun farkına varılması oldu.

Sürdürülebilirlik Adımları Derneği  : 2020’de hayatımıza giren COVİD-19, toplumun sosyal, ekonomik yapılarında bozulmalara sebep olurken birtakım “yenilikleri” beraberinde getirdi. İşbirliğinin çok önemli olduğu sivil toplum kuruluşları için 2020 yılında yaşanan en olumlu gelişme; dayanışmanın, ortaklıklar kurmanın, birlikte hareket etmenin ne kadar önemli olduğunun farkına varılması oldu. Çok paydaşlı ortaklıklar kuruldu, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ve bireyler salgın sebebiyle yaşanan sorunlara hep birlikte hızlıca tepki verdiler. Ayrıca, yeni koşullara adapte olabilen sivil toplum kuruluşları çalışmalarını dijitale aktarabildi. Bu dönüşüm, çok daha fazla yerden, çok daha fazla insana ulaşabilmemize sebep oldu.

Küresel ve ulusal düzeyde sürdürülebilir kalkınma amaçlarının önemi daha da ön plana çıkmış Türkiye’de de birçok sivil toplum aktörü SKA hakkında bilgi sahibi olarak çalışma ajandalarına aldılar.

Sürdürülebilir Kalkınma ve Girişimcilik Derneği : 2020 yılı aslında COVID-19 süreci ile birlikte birçok alanda olduğu gibi sivil toplum alanında da birçok değişikliği beraberinde getirdi. Bugüne kadar var olan iş yapış şekilleri değişti; birçok sivil toplum örgütü ve aktivistler pandeminin getirmiş olduğu yeni gündem ve çalışma biçimlerine uyum gösterme çabası içerisine girdi.  Bu gelişmeyi olumlu olarak nitelendirebilirim. Yanı sıra, küresel ve ulusal düzeyde sürdürülebilir kalkınma amaçlarının önemi daha da ön plana çıkmış Türkiye’de de birçok sivil toplum aktörü SKA hakkında bilgi sahibi olarak çalışma ajandalarına aldılar. Bu da önemli ve olumlu bir gelişme.

Sivil toplum ekosistemi içerisinde dijital yönetişim farkındalığın artması, yoksulluğun ve eşitsizliğin azaltılması noktasında dayanışma ağlarının oluşması, çocukların dijital alanda güçlendirilmesine yönelik çabalar gibi tematik alanlarda ortaya çıkan gelişmeleri de Türkiye’deki sivil alan için olumlu gelişmeler olarak nitelendirebilmekteyim. Kendi kurumumuz açısından da pandemi süreci çalışma alanlarımızı daha da netleştirmiş olup kent hakkı, çocuk hakkı gibi tematik alanlarda daha sürdürülebilir çalışma alanları yaratılmasına ve gündem oluşturulmasına katkıda bulundu.

İnterneti olmayan çocuklarla atölye yapabilmek için telekonferans yöntemi geliştirdik.  Bir arada olmanın önemini ve bunun için yaratılabilecek onlarca alan olduğunu görmüş olduk.

Rengarenk umutlar derneğiRengarenk Umutlar Derneği: 2020 için olumlu bir gelişme söylemek epey zor. Pandemi ile birlikte hem biz hem de diğer STK’lar yeni çalışma araçları ve alanları keşfetti. Örneğin biz interneti olmayan çocuklarla atölye yapabilmek için telekonferans yöntemi geliştirdik. Bir başka örgüt Zoom’dan parti yaptı. Bir arada olmanın önemini ve bunun için yaratılabilecek onlarca alan olduğunu görmüş olduk. Bu halimiz uzunca seneler devam eder umarız.

Pandemiyle birlikte kirli hava solumanın COVID-19 virüsünün etkilerinin daha ölümcül seyretmesine neden olduğuna dikkat çekiyoruz.

Temiz Hava Hakkı Platformu: Doğa koruma ve sağlık alanında faaliyet gösteren 16 kurumun oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu üyelerimiz arasında halk sağlığı uzmanları ağırlıklı olmak üzere sağlık profesyonelleri olduğu için pandeminin ilk ortaya çıktığı zamanlardan beri,kirli hava solumanın hem kronik hastalıklara neden olduğunu hem de var olan kronik hastalıkları alevlendirerek COVID-19 virüsünün etkilerinin daha ölümcül seyretmesine neden olduğuna dikkat çekmeye çalışıyoruz.

Pandemi, 2019 yılında da ‘Temiz Hava Haktır’ diyerek santrallerin çevre yatırımlarını ertelemesini engelleyen başarılı kampanyalardan sonra, temiz hava solumanın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hepimize hatırlatmış oldu. Bu açıdan, bizlerin bir süredir yaptığı gibi yerel, ulusal ve küresel düzeyde insanlar, hayvanlar ve çevre bakımından ideal sağlık elde etmek için farklı disiplinlerin işbirlikçi çalışması anlamına gelen ‘tek sağlık’ kavramının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşıldı. Karantina sürecinde trafik azaldığında veya 2020 yılının ilk 6 ayında çevre izni olmayan 6 kömürlü santral kapandığında hava kalitesinde (N02 ve S02) iyileşme olduğunu gördük. Fakat illerdeki hava kirliliğini azaltacak gerekli yapısal değişiklikler yapılmadığı için hava kirliliği karantina sonrası tekrar eski seviyesine döndü. Hem korona ile mücadele için hem de Korona sonrasında da iklim krizinin artan etkileri sebebiyle benzer sorunları yaşamamak için, Türkiye ve dünyadaki 40 milyondan fazla sağlık çalışanının dediği gibi ‘Sağlıklı Toparlanma’ politikalarının belirlenmesi gerekiyor.

2020’de Sivil Toplumun En Olumsuz Gelişmeleri

 Maden ve enerji şirketlerinin doğayı tahrip etme pahasına faaliyetlerine devam edebilmelerine olanak tanıyan tekliften Madde 6 çıkarıldı ancak, ilgili teklifin geriye kalan maddeleri yasalaştı.

Buğday Derneği :Türkiye, 2020’de ekoloji alanında gıdadan yaban hayatına kadar pek çok noktada hak ihlalleri ve yıkım tehditleri ile karşılaştı. Sorunlara dair sivil toplum kuruluşlarının birlikte harekete geçmesi ve bu birlikteliğin çözüme dair daha etkili bir kamuoyu yaratabileceğini; Buğday Derneği olarak yürütücülüğünü üstlendiğimiz Zehirsiz Kampanya ve iletişim desteği verdiğimiz diğer çevre kampanyalarının elde ettiği başarılar sayesinde bizzat deneyimlesek de, bugün hâlâ yerelde sürdürülen hak ve yaşam mücadelelerine karşı karar vericilerin yapıcı olmaktan çok uzak, olumsuz tutumlarına şahit oluyoruz.

Maden ve enerji şirketlerinin doğayı tahrip etme pahasına faaliyetlerine devam edebilmelerine olanak tanıyan “Elektrik Enerjisi Kanunu ve Bazı Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne karşı, Ekoloji Birliği’nin çağrısı ile bir araya geldiğimiz 107 kurum ve topluluk ile birlikte torba yasanın geri çekilmesi için bir imza kampanyası başlattık. Özellikle şirketlere ruhsat sahası dışında geçici tesis kurmalarına izin verecek olan Madde 6, orman ve tarım alanlarının madenciliğe açılabilmesi açısından büyük bir risk taşıyordu. Sosyal medyada #TorbaYasayıGeriÇek #Madde6yıGeriÇek etiketleriyle paylaşımlar yapıldı. İmzalar TBMM Başkanlığına teslim edildi. 42 bin 899 kişinin destek olduğu kampanyayla ilgili Meclis’ten iyi haber geldi: Madde 6 yasadan çekildi. Ancak, ilgili teklifin geriye kalan maddeleri yasalaştı.

 En olumsuz gelişme, kapsadığı maddeler itibarıyla sivil toplumun örgütlenme hakkına darbe vuran torba yasadır.

denizli otizm derneğiDenizli Otizm Derneği : Salgın nedeniyle herkesin yaşadığı sıkıntılardan çok daha fazlasını kırılgan gruplar yaşadı. Otizm camiası olarak biz de bundan payımızı hem yerel hem de ulusal düzeyde aldık. Başta eğitim olmak üzere otizmli bireyler ve aileleri en temel haklara erişmekte bile sorun yaşadılar. Ekonomik yoksulluk arttıkça mağduriyet de katmerlendi.  En olumsuz gelişme ise yılın son döneminde çıkarılan ve kapsadığı maddeler itibarıyla sivil toplumun örgütlenme haklarına darbe vuran torba yasadır.

2020 yılının olumsuz ve endişe verici iki temel gelişmesi, internet içeriklerine erişimin engellenmesine olanak veren yasal değişiklik ile TBMM’de yeni kabul edilen kanun.

İfade Özgürlüğü Derneği:  İFÖD ve tüm STK’lar açısından 2020 yılının olumsuz ve endişe verici iki temel gelişmesi oldu. Bunlardan ilki 5651 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler neticesinde, İnternet içeriklerinin kişilik haklarından kamu düzenine kadar farklı gerekçelerle erişime engellenmesi ve içeriğin çıkartılması, arama motorlarında ilişkilendirilmeme gibi yeni tedbirler getirilmiş olması. Değişiklik sonrasında yargı organları hızlı bir şekilde; arşiv değeri olan haberler, güncel haber ve yazılar, sivil toplum örgütlerinin yayınları ve sosyal medya paylaşımları dahil olmak üzere çok sayıda içeriğin erişime engellenmesi ve bu içeriklerin yayından çıkartılmasına karar veriyor. Toplumsal bilinç, hafıza, bellek ve demokratik tartışma zemininin özünü zedeleyen bu gelişmeler insan hakları üzerinde giderek artan ve derinleşen kalıcı etkiler bıraktı ve bırakmaya devam ediyor.

2020 yılının son ayında yaşanan bir diğer olumsuz gelişme ise “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Kanun” ile Dernekler Kanunu’nda yapılan değişiklikler oldu. Derneklere kayyum atanması, malvarlıklarının dondurulması ve faaliyetlerinin dondurulması gibi birçok tedbir içeren değişiklikler ile sivil topluma yönelik çok kapsamlı müdahalelerin önü açılmış oldu. Kanunun uygulamada ne şekilde karşımıza çıkacağını henüz bilmesek dahi caydırıcı ve bastırıcı etkileri olacağını öngörmek maalesef mümkün. Osman Kavala’nın ikinci kez tutuklu yargılanması, Anayasa Mahkemesinin bu tutukluluğun hukuka uygun olduğuna karar vermesi; Selahattin Demirtaş hakkındaki AİHM kararının uygulanmaması ile birlikte düşünüldüğünde bu öngörünün temelsiz olmadığını gösteriyor.

En olumsuz gelişme, COVID-19 ve bununla beraber gelen sosyal ve ekonomik yıkım.

KAMER Vakfı: Bizim için ve tabii tüm STK’lar için 2020 yılının en olumsuz gelişmesi, dünyayı kasıp kavuran Covid19 ve bununla beraber gelen sosyal ve ekonomik yıkım.

En olumsuz gelişme, LGBTİ+ karşıtlığının devlet politikasına dönüşmesi…

kaos-glKAOS-GL : Pandemide üst düzey kamu görevli ve siyasetçilerin LGBTİ+’ları hedef gösteren açıklama ve uygulamaları, LGBTİ+ karşıtlığının artık bir devlet politikasına dönüşmüş olması…

2020 kadınların kazanılmış haklarına saldırılarda bulunulan yıllardan biri oldu.  

Mor Çatı : 2020 kadınların kazanılmış haklarına saldırılarda bulunulan yıllardan biri oldu. Nafaka hakkımızın gasp edilmeye çalışılması, TCK 103 özerinde değişik yapılmaya çalışılması ve özellikle 2020’nin ikinci yarısında İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılar kazanılmış haklarımızda daha ileriye gitmeye çalışırken bu hakları korumaya enerji harcadığımız bir yıl haline geldi.

Birbirimizin ve çalıştığımız, temasta olduğumuz tüm kişilerin sağlığından devamlı endişe ettiğimiz bir yıl oldu.

Rengarenk Umutlar Derneği: Elbette pandemi oldu. Yeni alanlar ve araçlar keşfetmiş olsak da korkmadan özgürce yanyana olabilme hissini özlüyoruz. Birbirimizin ve çalıştığımız, temasta olduğumuz tüm kişilerin sağlığından devamlı endişe ettiğimiz bir yıl oldu bizim için.

 Pandemi STK’ları birçok açıdan olumsuz şekilde etkiledi.

sürdürülebilir kalkınma derneğiSürdürülebilirlik Adımları Derneği : Pandemi STK’ları birçok açıdan olumsuz şekilde etkiledi. Faaliyetlerini durdurmak zorunda kalan sivil toplum kuruluşları oldu. Kapasite geliştirme faaliyetleri, saha çalışmaları, etkinlikler kesintiye uğradı. Bizim kurumumuz için de çalışmalarımızı dijitale taşımak zorlayıcı oldu. Fakat gece-gündüz çalışmalar, eğitim ve atölye çalışmalarımız için yaptığımız onlarca prova, bulduğumuz çevrimiçi araçlar sayesinde sahada gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerimizin büyük bir kısmını dijital platformlara taşımayı başardık.

Sivil toplum pandeminin neden olduğu yeni sürece uyum sağlamakta direnç gösteriyor.

Sürdürülebilir Kalkınma ve Girişimcilik Derneği : Organizasyon ve kurumsal yapıları itibariyle klasik örgütlenme modelinde ilerleyen Türkiye’deki sivil toplum hareketi pandemi süreci ile birlikte yeni bir direnç ile karşı karşıya kaldı. Bu bir ikilemi gösterdi. Ya eski alışkanlıklar devam edecek ya da sivil toplum alanında bütün düzeylerde yenilenme gerçekleştirilecek. Sivil toplum alanı için ülkemizde böyle bir ikilem söz konusu.

Yeni dönemin kendine göre paradigmaları ve kuralları var. Ne yazık ki sivil toplum bu sürece uyum sağlamakta direnç gösteriyor. Kapasite geliştirme alanlarından yönetim yapılarına, sivil toplum felsefesinden Türk siyasal yapısına kadar birçok faktör Türkiye’de sivil toplum alanının gelişmesini engelliyor. Sivil toplum örgütlerinin 2021 yılında daha nitelikli, sürdürülebilir ve hak temelli çalışmalarda bulunabilmek için karar vericileri etkileme, gelişme ve sosyal etki odaklı düşünme becerilerini geliştirmeleri gerekiyor. Ne yazık ki birçok kurum bu alanlarda iyi bir sınav veremiyor.

Pek çok ülkede ‘Yeşil Yeni Düzen hazırlıkları hızlanırken Türkiye’de bir hareketlenme göremedik.

Temiz Hava Hakkı Platformu:  2020 yılının ilk günlerinde çevre izni olmadığı için kapatılan kömürlü termik santrallerin, Haziran ayı itibariyle gerekli bütün yatırımları tamamlamamış olmalarına rağmen tekrar çalışmalarına izin verildiğini gördük maalesef. 6 ay boyunca durmuş olsa da tekrar Afşin ilinden siyah dumanların olduğu videolar gelmeye başladı ve üstelik oraya yapılması planlanan yeni santrallere de izinler verilmeye devam ediyor. Korona pandemisi aslında pek çok ülkede ‘Yeşil Yeni Düzen’in konuşulması ve fosil yakıtların terk edilmesi için gerekli alt yapıların hazırlanmasının hızlanmasını sağladı ama Türkiye’de bu açıdan bir hareketlenme göremedik.

Son olarak da geçen haftalarda kabul edilen “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine Dair Kanun Teklifi”nin yasalaşması sebebiyle aslında toplumun ihtiyaçlarını ve kamu yararını korumak için faaliyet gösteren bütün sivil toplum kuruluşlarının demokrasi ve katılımcılık ilkeleriyle faaliyetlerine devam etmesini tehdit eden bir gelişme ile karşı karşıyayız. 2021 yılında aslında pandeminin bizlere gösterdiği gibi özellikle hava kirliliği, iklim krizi ve daha pek çok konuda halk sağlığını koruyabilmek için kamu, akademi ve sivil toplumun birlikte işbirliği yapmasının ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu anlayabileceğimiz bir yıl olmasını diliyoruz.

Sivil Toplumda 2021 Yılından Beklentiler  

 Korkulu masallara çok yüz vermiyoruz, masaldan çabukça ders çıkarıp bugün yapabileceklerimize odaklanıyoruz. Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nı ve Türkiye Organik Ağı’nı (TORA) büyütmeyi planlıyoruz.

 Buğday Derneği : Biz Buğday Derneği’nde korkulu masallara çok yüz vermiyoruz, masaldan çabukça ders çıkarıp bugün yapabileceklerimize odaklanıyoruz. Yaklaşık 20 yıldır ekolojik yaşam umudumuza ortak olan üye, gönüllü ve destekçilerimizden aldığımız güç ile 2021 yılında da sürdürülebilir modeller oluşturan projeler üretmeye; geleneksel-ekolojik üretim modelleri üzerine çalışmaya; STK’lar arasındaki işbirliğini geliştirerek lobi ve savunuculuk faaliyetleri yürütmeye devam edeceğiz.

Gıda güvenliğini ilgilendiren farklı konularda da çalışma ve platform olarak yoluna devam etme kararı alan Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nın kalıcı olması ve sivil toplumda birlikte çalışma kültürünün yerleşmesi adına iklim krizi, biyoçeşitliliğin korunması konularında da var olan işbirlikleri ve kampanyalara olanaklarımız ölçüsünde desteklerimizi sürdüreceğiz. Kurucu üyeleri arasında yer aldığımız Türkiye Organik Ağı’nın (TORA) yerel ve ulusal düzeyde gerçekleştirmeyi planladığı faaliyetler ile organik tarıma yönelik farkındalığın artması için çalışacağız.

Bu yıl edindiğimiz deneyimlerin 2021 için işlerimizi kolaylaştıracağını düşünüyoruz.

Denizli Otizm Derneği : 2021 senesinin çok kolay geçmeyeceğini ama bu yıl edindiğimiz deneyimlerin önümüzdeki yıl için işlerimizi kolaylaştıracağını düşünüyoruz. Daha dijital bir dünyaya uyum sağlamak için çabalarımız devam edecek. 2021’de otizmlilere yönelik ayrımcılığı izleme çalışmalarına, fonlardan bağımsız kaynak geliştirme faaliyetlerine ve uluslararası ağlarla bağlantılarımızı güçlendirmeye odaklanacağız.

Baskı ve ihlaller artsa da sivil toplumun kendi alanını ve siyaset yaratma gücünü geliştirecek; yeni yollar ve yöntemler üretecek.

İfade Özgürlüğü Derneği: 2021 yılını otoriterleşme eğilimi ve gücünün kırılması ile insan hakları ve sivil toplumun gücünü arttırmasını bir süreç olarak görüyorum. Sivil topluma yönelik müdahale ve baskıların artacağını, gazeteciler başta olmak üzere ifade özgürlüğünü kullanan çok sayıda insanın yargılanmaya devam edeceğini, insan haklarını ihlal eden ve uluslararası hak koruma rejimlerini dışlayan rejimin bu yönlerinin daha görünür olacağını düşünüyorum. Baskı ve ihlaller artsa da sivil toplumun kendi alanı ve siyaset yaratma gücünü geliştireceği, yeni yollar ve yöntemler üreteceğini düşünüyorum. Bu kapsamda İFÖD’ün etki ve görünürlüğünü arttırdığı, sivil toplum ile bağlarını güçlendirdiği bir yıl olacağını düşünüyorum.

Devam eden projelerimiz kapsamında sunduğumuz hukuki destekler, düzenlediğimiz eğitimler, EngelliWeb raporları ve yayınları, üçüncü taraf müdahaleleri ve Madde 9.2 bildirimlerimizin etki ve gücü artıp güçleneceK. 

Dünyayı Kadınlar Değiştirecek!

kamer vakfıKAMER Vakfı: 3-KAMER Vakfı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 21 ilde kadınlar ve kız çocukları için çalışmalarına devam ediyor. Bunun için çok sıkı çalışan bir ekip var. Kadınlar artık kazanımları için, gelecekleri için k: ararlarından vazgeçmeyecek kadar güçlendiler. Kadınları koruyan yasalardan vazgeçmeyeceklerini gördük bu yasaların uygulanması için mücadele etmekten vazgeçmeyen kadınlarda gördük/göreceğiz. 2021 yılı için elbette ümitliyiz. Umut olmadan sivil toplum olmaz. KAMER Vakfı; bırakın herkes karamsar olsun. Siz umudunuzdan vazgeçmeyin. ‘Dünyayı Kadınlar Değiştirecek’ der.

Umut bir kas gibidir, her daim çalıştırmak gerekir.

KAOS-GL : Umut bir kas gibidir, her daim çalıştırmak gerekir. 2021’de de insan hakları, akademi, kültür, medya gibi alanlarda çalışmalarımızı sürdürmeyi ve LGBTİ+’ların haklarına erişebilmeleri için yeni yollar geliştirmeyi planlıyoruz.

 2021’de yerel yönetimlerle daha sık bir araya gelebilmeyi umuyoruz.

 Mor Çatı :2021’de yerel yönetimlerle daha sık bir araya gelebilmeyi umuyoruz. Yine kadınlarla dayanışma kurmaya, izleme çalışmaları yapmaya ve feminist politika için sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.

 Her koşulda varız ve bu varlığı devam ettirmek için elbette planlar yapmak zorundayız

Rengarenk Umutlar Derneği :2021’den ne ümitli ne de ümitsiziz 🙂 Pandeminin gidişatını ve aşının nasıl uygulanacağını ve etkisini öngöremiyoruz. Burası ümitsiz olduğumuz kısımdı. Fakat her koşulda varız ve bu varlığı devam ettirmek için elbette planlar yapmak zorundayız. Önümüzdeki dönemde yaptığımız çocuk hakları akademisi, psiko-sosyal çalışmalar, savunuculuk ve raporlama faaliyetleri, kültürel çalışmalar, çocuk hakları merkezi kurma gibi faaliyetleri genişleterek devam edeceğiz.

 Bağımsız haberciliği teşvik etmek için “Amaçlar için İletişim” projesini yürüteceğiz.

Sürdürülebilirlik Adımları Derneği : 2021 yılından umutluyuz. Aslında biz hep umut doluyuz. Çünkü 2020 yılının getirdiği birçok zorluğa, üzüntüye rağmen faaliyetlerimizi hayata geçirmeyi başardık, insanların hayatlarına dokunmaya devam ettik. Dijital dönüşümün bu yıl da süreceğini, yaşama ve çalışma şekillerimizin uzun vadede değişeceğini öngörüyoruz. Nisan 2020’de derneğimizin Youtube kanalından “Sürdürülebilirlik Gündemi” adlı canlı yayınlara başladık. 2021’de de birbirinden değerli konukları ağırladığımız serimize devam etmeyi planlıyoruz. UNDP Türkiye çözüm ortaklığı ve Zorlu Holding desteğiyle gerçekleştirdiğimiz de amaçlar için bir araya gelmeye devam edeceğiz. Çözümler Atölyelerimizle yaşanan sorunlara çözümler bulmalarına, kişi ve kurumların yeni hizmetler ve ürünler çıkarmalarına destek olacağız. Önümüzdeki yıl tüm bu çalışmalara devam ederken, yeni projeler de hazırladık. İletişim fakültesinde okuyan öğrenciler arasında bağımsız haberciliği teşvik etmek, sürdürülebilirlik odağında yaşanan sorunlara üretilen çözümleri görünür kılmak, doğru bilgiye erişebilmek için iletişim ağlarını kurmak için “Amaçlar için İletişim” projesini yürüteceğiz.

Sivil alanda karar vericileri etkilemek ve karar alma süreçlerine katılarak birçok grubun sorunlarını görünür kılmak gerekli.  

sürdürebilir kalkınma ve girişim derneğiSürdürülebilir Kalkınma ve Girişimcilik Derneği Her krizin yeni fırsat alanları yaratacağını, 2021 yılının da özellikle demokratikleşme süreci, insan hakları ve sivil toplum alanı için önemli bir yıl olacağını düşünmekteyim. Özellikle sivil alan aktörlerine yeni yılda birçok görev düşmektedir. Kolay bir yıl olacağını düşünmüyorum. Ama sivil alanda hak odaklı mücadele zeminleri yaratarak karar vericileri etkilemek, karar alma süreçlerine katılarak birçok grubun sorunlarını görünür kılmak gerekli. Bu yüzden sivil toplum alanı gelişmeli ve demokratik sistemin önemli bir aktörü olarak baskı grubu olarak görevini yerine getirmelidir.

Yeni dönemde kurum olarak eşitsizliklerin azaltılması ve çocuk hakları özelinde çalışma ve projelerimiz devam edecek. Ne istihdamda ne eğitimde yer alan gençlerin girişimcilik becerilerinin arttırılması için kapasite geliştirme projemiz olacak. Bunun yanı sıra çocukların dijital haklara erişimini sağlamak için konusunda kamuoyunda gündem yaratmak ve çocuğun oyun hakkını geliştirmek için özellikle yerel yöneticileri etkilemek konularında projelerimizi uygulamaya devam edeceğiz.

 Hava kirliliği ve iklim alanındaki çalışmaların daha fazla ortaklaşması, hepsini kesen eksen olan sağlık etkisinin öne çıkarılması için Temiz Hava Hakkı Platformu olarak herkesle işbirliğine hazır!

Temiz Hava Hakkı Platformu : 2020 yılında pandeminin de etkisi ile hava kirliliğinin sağlık etkisini daha çok gündeme getirebilmek için, planlanmakta olan projelerin sadece çevre etkilerine bakılarak izin verilmesinin doğru olmadığı ve artık Türkiye’de de izin süreçlerinde Sağlık Etki Değerlendirmesi (SED) de yapılması gerektiğini anlatan çalışmalar yaptık. Ekim ayında yayınladığımız Türkiye’nin büyük ölçekli bir sanayi tesisi için yapılmış olan ilk Sağlık Etki Değerlendirmesi (SED) raporu; hem akademisyenler, kamu yetkilileri hem de konuyla ilgili çalışan uzmanlara bir örnek teşkil ediyor. Eskişehir Alpu Termik Santrali Sağlık Etki Değerlendirmesi Raporu, planlanan santral hayata geçerse ortaya çıkacak olan hava kirliliğinden dolayı 24 ilde 11 milyon kişinin etkileneceğini ortaya koyuyor. Ayrıca her yıl yaptığımız Kara Rapor çalışması, 2017 yılından beri her yıl trafik kazalarının en az 6 katı kadar kişinin hava kirliliğinden dolayı öldüğünü gösteriyor.

Önümüzdeki yıl, kanserojen olduğu Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2013 yılında ilan edilen ve saç telinin 1/30’u kadar küçük olduğu için direkt solunduğunda kana karışan ince partikül madde (PM2.5) için ölçüm istasyonu sayısını artırması ve bir yasal limit değer belirlemesi için çalışmalarıma devam edeceğiz. Ayrıca özellikle sanayi tesislerinin izin süreçlerinde sağlık etkilerinin de dahil edilmesi için ilgili kurum ve kuruluşlarla, akademi ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirmeyi planlıyoruz.

2020’de Türk Tabipleri Birliği’nin önerisi ile Dünya Tabipler Birliği (WMA) Gelecek Kuşakların Sağlıklı Bir Ortamda Yaşama Hakkına ilişkin tutum belgesini kabul etti. Hava kirliliği ve iklim krizi ikisi de fosil yakıt kullanımından kaynaklandığı için 2019 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve İklim ve Temiz Hava Koalisyonu (CCAC)hükümetlere iklim ve hava kirliliği krizlerinin birlikte ele alınması çağrısında bulundu. Bu nedenle hava kirliliği ve iklim alanındaki çalışmaların daha fazla ortaklaşması, hepsini kesen eksen olan sağlık etkisinin de öne çıkarılarak toplumun daha geniş bir bölümüne duyurulması, farklı alanlarda çalışma yürüten kişilerin gündemine dahil edilmesi için Temiz Hava Hakkı Platformu olarak herkesle işbirliği yapmaya hazırız.