STK Afet Platformu Dayanışmayı Büyütmeye Çağırıyor

Elazığ depreminde beraber çalışarak sinerji yarattıklarını fark eden STK’ların kurduğu STK Afet Platformu, “afetlere hazır bir toplum inşa etme” misyonuyla İzmir'deki depremzedeler için dayanışma çabalarını sürdürüyor. Platform, afet dönemlerinde bilgi kirliliğini ortadan kaldırabilmek ve kamu kurumlarıyla işbirliği yaparak dayanışmayı büyütebilmek için yurttaşlar, STK’lar ve özel sektör dahil tüm toplum kesimlerine destek çağrısında bulunuyor.

Ocak ayında Elazığ depreminde sahada olan ve birbirlerini yakından tanıyan çok çeşitli konularda uzmanlıklara sahip olan STK’ların işbirliği ve koordinasyon deneyimi, STK Afet Platformu’nun doğmasını sağladı. Sivil Toplum Kuruluşları Afet Platformu (STK Afet Platformu) ihtiyaç analizinden arama kurtarmaya, gıda bankacılığından gönüllü koordinasyonuna kadar farklı alanlarda uzmanlıkları olan ve ulusal düzeyde faaliyetlerini yürüten 23 STK’dan oluşuyor ancak sayı her geçen gün artıyor.

STK Afet Platformu1 Ekim 2020 itibarıyla misyon ve vizyonunu belirleyerek kurumsal bir kimlik kazanan STK Afet Platformu, ağırlıklı olarak afet olmayan dönemlerde çalışıyor. İzmir’de yoğun şekilde yardım faaliyetlerini sürdüren platformdan ulaştığımız STK Afet Platformu Sözcüsü Serhan Süzer, Itır Erhart ve Nef Vakfı’ndan Ercümen Arabacı “afetin olduğu her yerde biz olacağız” diyor ve teyit etmeden yardım yapılmaması uyarısıyla birlikte, bireysel ve kurumsal destek çağrısında bulunuyorlar.

STK Afet Platformu’nda yer alan Nef Vakfı’ndan Ercüment Arabacı, STK Afet Platformu’nda yer alan STK’lar olarak el ele vererek çalışmalarını yoğun şekilde sürdürdüklerini söylüyor. Arabacı, bazı mahallelerde hiç deprem olmamış gibi görünse de evlerine giren İzmirli sayısının çok az olduğunu, çoğunun dışarıda olduğunu belirtiyor. Kentte en çok ihtiyaç olan şeyin uyku tulumu ve ısıtıcı olduğunu kaydeden Arabacı, battaniye ihtiyacının kalmadığını, Türkiye’nin birçok yerinden bağışların İzmir’e gelmekte olduğu bilgisini veriyor. Deprem nedeniyle İzmir’e gelen yardımların bazı ihtiyaç sahipleri tarafından suistimal edildiğine dikkat çeken Ercüment Arabacı, yardım taleplerinin teyit edilmesinin çok önemli olduğunu, herkesin teyit ederek gerçek ihtiyaç sahiplerine yardımları ulaştırmaya gayret etmesini öneriyor. Pandemi nedeniyle, 2. el kıyafet gibi bağışların kabul edilmediğini hatırlatan Arabacı, havaların soğumasıyla depremzedelerin güvenli alana geçirilmesi sürecinin devam ettiğini söylüyor.

Kutuplaştırıcı Paylaşımlardan Kaçınılması Uyarısı…

afet platformuPlatforma desteğini İstanbul’dan sürdüren Itır Erhart, STK Afet Platformu’nu, “dayanışmanın, iş ve güç birliğinin en güzel örneklerinden biri” olarak nitelendiriyor ve Platform’un çalışmalarını İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, AFAD ve ilgili kamu kuruşları ile iş birliği içinde yürüttüğünü özellikle vurguluyor. “Sosyal medyada STK’ların birbirleriyle ve kamu kuruluşları ile birlikte çalışamadıklarına yönelik çok sayıda paylaşım yapıldığına dikkat çeken Erhart, “özellikle böylesine güzel bir dayanışma hareketi sürerken, sahada olan STK çalışanlarının iyi olma hallerini düşünerek bu tür kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı paylaşımlardan kaçınılması” ricasını dile getiriyor.

Amaç: “Afetlerin Negatif Etkisini ve Zararlarını Asgariye İndirmek”

Platform Sözcüsü Serhan Süzer, oluşumun  Elazığ depremi ardından ortaya çıktığını hatırlatarak, “Elazığ’da şunun farkına vardık; biz senelerdir bir şeyler yapabilmek için çaba sarf eden STK’ların kurucuları, yöneticileri ve profesyonelleriyiz. Hepimiz aslında birbirimizi tanıyoruz. Biz Elazığ’da omuz omuza çalışınca sinerji yaratabildiğimizi gördük. Ben TİDER ekibiyle Elazığ’a giderken 2 STK ile beraber gitmiştim. Orada, İhtiyaç Haritası, Hayata Destek Derneği ve TOG gibi STK’lar ile bir anda kendiliğinden organik bir yapı oluşturduk. Biz depremde gerçekten birlikte hareket ettiğimizde, ciddi etkimizi artırarak akut dönemi aşabilecek yapı oluşturduğumuzu fark ettik.” dedi.

serhan süzer“Biz STK’lar hem kendi aramızda koordine olabildik hem de kamu ile birlikte çalışabildik” diyerek sivil toplumda kamu kurumları ile işbirliği pratiğinin eksikliğine dikkat çeken Süzer, Türkiye’de kurumlar arası koordinasyon ve işbirliği deneyiminin zayıflığını da şöyle hatırlatıyor: “Normalde Türkiye’de 2-3 kişi bir araya gelse sıkıntı yaşar; ama biz onlarca STK biraya geliyor ve üstelik kamu ile hareket edebiliyoruz. İşte, bunu başarınca, ‘biz bunu kurumsal yapıya dönüştürelim’ dedik.”

Şubat ayında Platform’a dahil olan STK’ların bunu kararlaştırmak üzere konuşmaya başladığını ancak mart ayında pandeminin araya girdiğini kaydeden Süzer, buna rağmen her hafta STK’lar ile düzenli olarak toplantılar yaptıklarını; nasıl bir araya gelip verimli şekilde çalışabileceklerini tartıştıklarını, konu ile ilgili uzmanları da çağırarak değerlendirdiklerini ve kurumsal yapının nasıl olması gerektiği üzerinde en sonunda mutabık kalarak, 1 Ekim 2020 itibariyle resmi olarak STK Afet Platformu’nu kurduklarını anlatıyor. Platformun tüzel bir kişiliği olmadığını ve olmasına ilişkin henüz karar vermediklerini belirten Süzer, STK’lar olarak kendi aralarında prensipler anlaşması yaparak, nasıl hareket edeceklerini , misyon ve vizyonu belirlediklerini söylüyor.

STK Afet Platformu’nun 23 STK dışında diğer sivil aktörlere açık olup olmadığı sorumuza Süzer’in yanıtı, İzmir depremi ile birlikte kendilerine dahil olan yeni STK’lar ile sayının 30 civarında olduğu ve İzmir’de yerel örgütlerden de katılımların başladığı yönünde.

Platforma dahil olmanın kriterlerini, “Özellikle bizim gibi düşünen, gerçekten bir şeyler yapmak isteyen, tarafsız, şeffaf, dürüst olan, düzgün çalışan STK’lara kapımız açık, hata teşvik ediyoruz. Üyelik kriterlerimiz var; hatta Üyelik Komisyonumuz var. Komisyon, yeni gelecek üyelerle ilgili mülakatlar yapıyor, kriterlere uyanlar, referansla bize katılabilir” şeklinde açıklayan Süzer, İzmir’le ilgili bir koordinasyon grubu da oluşturduklarını, bu şekilde İzmir’deki yerel STK’ların kendilerine katıldığını belirtiyor.

STK Afet Platformu’nda işbirliği ve koordinasyonun nasıl sağlandığı sorumuza ise Süzer, “Biz zaten birbirimizi iyi tanıyoruz. Her bir işin, farklı STK’sı var. Koordinasyonu birebir yapıyoruz; sabah ve akşam koordinasyon toplantıları oluyor. Herkesin görevi belli; herkes kendi uzmanlığında hareket ediyor. Bazı STK’lar temel ihtiyaç, bazıları arama kurtarmada bazıları da psikolojik destek konusunda uzman. Bu uzmanlıkları bir araya getirerek, sonunda ‘biz bir anlamda STK’lar olarak Voltran’ı oluşturduk.’ yanıtını veriyor. “Herkesin uzman olduğu bilgi birikimini ortaya koymasıyla, afetlerde akut dönemin hızlı atlatılmasını sağlıyoruz. Amacımız: afetlerin negatif etkisini ve zararlarını asgariye indirmek.”

STK Afet Platformu, Ağırlıklı Olarak Afet Olmayan Dönemde Çalışıyor!

Serhan Süzer, STK Afet Platformu’nun faaliyetlerinin afet dönemleriyle sınırlı dolmadığını, afet olmayan dönemlerde daha fazla çalıştıklarını; asıl olarak afet öncesi dönemlerde yapacakları çalışmaları çok daha kritik gördüklerini söyleyerek, “Biz Platform olarak tam hazırlıklarımızı tamamlamadan İzmir depremi oldu; buna rağmen  çok hızlı koordine olabildik. Zaman geçtikçe daha da iyi olacağız çünkü bunun için çalışıyoruz” diyor.

Süzer, STK Afet Platformu’nun özellikle “risk azaltma” konusuna eğildiğini, misyonları doğrultusunda afetlerin yaratacağı zararların asgari düzeye düşürülmesi ve risklerin bertaraf edilmesi için çalışmayı sürdüreceklerini kaydediyor. Platformun faaliyetlerini sürdürürken kamu kuruluşlarının yaklaşımına ilişkin sorumuza ise Serhan Süzer, afetlerde kamu ile işbirliği yaparak çalıştıkları için birbirlerini artık tanıdıklarını ve AFAD gibi ilgili kamu kurumlarının desteğinin yerelde kendilerine kolaylık sağladığını belirtiyor. “Makinanın dişlilerini oturttuk, birbirimizi tamamlar şekilde çalışıyoruz.” diyen Süzer, afet bölgelerinde yerel yönetimler arasında bazı farklılıklar olmasına rağmen beraber çalışarak bunları aşabildiklerini vurguluyor.

STK Afet Platformu tarafından sıklıkla güncellenen ihtiyaç listesini sosyal medya hesaplarından takip ederek, dileyen herkesin İzmir’e desteklerini iletebileceklerini söyleyen Süzer, kurumsal bağışçılar için ve bireysel bağışçılar için iki ayrı depo oluşturduklarını, dileyenlerin listede yer alan ihtiyaçları temin edip İzmir’e gönderebileceklerini belirtiyor.

Özel Sektöre Destek Çağrısı

ihtiyaç listesiÖzel sektör için STK Afet Platformu’nda Destekçiler Platformu oluşturduklarını ve özel sektör kuruluşlarının daha çok desteğini görmek istediğini belirten Süzer, “Afetle ilgili yapacak çok şey var, herkes bir yerinden tutabilir. Biz özel sektöre çağrı yapıyoruz” diyor ve afet eylem planı hazırlamaktan birçok alana kadar, özel sektör firmalarının, sigorta şirketlerinin ve bankaların destek verebileceğini vurguluyor. Süzer, STK Afet Platformu’nun Kaynak Geliştirme Komisyonu oluşturduğunu ve hazırlamakta oldukları birçok projeye özel sektör kuruluşlarının sponsor olabileceğini ya da farklı şekillerde destek verebileceklerini sözlerine ekliyor.

Verimli Bir Dayanışma Örneği: STK Afet Platformu

Platforma mensup kişilerin görüşlerine bu şekilde yer verdikten sonra, Sivil Toplum Kuruluşları Afet Platformu’nun kuruluş sürecinden bugüne gelinen aşamayı ve çalışma şekillerini paylaşmak, pandemide sivil toplumun her şeye rağmen sahada aktil kalarak yürüttüğü  iyi uygulama örneklerinin başında görülebilir.  24 Ocak 2020 tarihinde yaşanan Elazığ depreminin ardından Türkiye’de farklı alanlarda çalışan 20’den fazla sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Platform,  henüz kurumsallaşmaya yönelik adımlar atarken ve kasım ayında lansman yapmayı planlarken, 30 Ekim’de Ege Denizi’nde meydana gelen depremin yaralarını sarmak için İzmir’e hızla intikal ederek, üyeleri ve gönüllüleri ile sahada aktif rol alıyor.

“Kamu kurumlarından özel sektöre, sosyal fayda üretecek bir işbirliğini sağlamak üzere bir araya” gelen STK Afet Platformu, ağı büyütebilmek, kamuoyu ile iletişimini sağlayabilmek ve aynı zamanda kamuoyunda afet dönemlerinde artan bilgi kirliliğini ortadan kaldırabilmek adına, bünyesindeki STK’lar aracılığıyla sosyal medyada sıkça paylaşımlar yapıyor.

STK Afet Platformu üyesi STK’ların her biri; İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, AFAD ve ilgili kamu kuruluşları ile iş birliği içinde uzman oldukları alanlarda afetin yaralarını sarmak için gayret sarf ediyor. İzmir’de ilk 2 günde 300’e yakın gönüllü ile durum ve ihtiyaç analizi yapan STK Afet Platformu, depremden etkilenen kişilere psikolojik destek verilmesini ve gelen desteklerin toplanması için depo oluşturulmasını sağladı. İzmir’de bünyesindeki STK’lar ve gönüllüleri ile organizasyon ve koordinasyonun sağlanması için hummalı çalışmalarını sürdürüyor.

STK Afet Platformu, üyesi olan STK’lardan ihtiyaç analizi ve gönüllü organizasyonu alanında deneyimli olanlar doğrudan ve sosyal medya üzerinden gelen ihtiyaçların doğrulamasını yapıyor; bir taraftan da yardımda bulunmak isteyen kişilerin kayıtlarını alıyor. Daha sonra belirlenen bu ihtiyaçlar, ihtiyaç haritalamasında uzmanlaşmış STK’lar, hazırlanan özel bir yazılım sayesinde, depremden en çok etkilenen Bayraklı ve Seferihisar bölgeleri başta olmak üzere afet bölgesindeki ihtiyaçların harita üzerinde işaretlenmesine ve bu ihtiyaçların karşılanmasına katkı sunuyor.  Sürecin devamında, talep edilen ve doğrulaması yapılan ihtiyaçların karşılanması için gıda bankacılığı ve lojistik alanında tecrübeli olan STK’lar önemli bir görev üstleniyor ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen destek paketlerinin depo yönetimini yerine getiriyor. Söz konusu ihtiyaçların yanı sıra psikolojik destek ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, psikolog ve sosyal travma uzmanlarından oluşan birçok STK, çocuklar başta olmak üzere depremden etkilenen kişilerin yaşadıkları travmayı atlatmaları ve moral desteği vermek için çalışıyorlar. Sahada görev alan gönüllülerin koordinasyonları ise STK Afet Platformu içerisinde bulunan ve koordinasyon alanında uzmanlaşmış STK’ların gönüllüleri tarafından sağlanıyor.

Platform Üyeleri…

STK Afet Platformu üyesi kuruluşlardan İzmir’de faaliyetlerini sürdüren ve yerelden platforma katılan STK’lar şunlar; AÇEV, Açık Açık, Ahbap Derneği, Akut Vakfı, Çorbada Tuzun Olsun Derneği, Dünya Doktorları Derneği, Hayata Destek Derneği, İhtiyaç Haritası, İstanbul Gönüllüleri, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Kadın Girişimciler Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı, Koruncuk Vakfı, Lokman Hekim Sağlık Vakfı, Maya Vakfı, Nef Vakfı, Nirengi Derneği, Sevgi ve Kardeşlik Vakfı, Temel İhtiyaç Derneği, Toplum Gönüllüleri Vakfı, Turkish Philantropy Funds, Türk Psikologları Derneği ve World Human Relief’in yanında; İzmir’de yer alan Corona Günlerinde İyilik Platformu, Geleceği Paylaş Sivil İnisiyatifi, İZMAD, MSYD-ASRA, Mülteci Destek Derneği, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği