STK’lar Bir Raporda Nelere Dikkat Etmeli? – 2

İlk yazımızda bir araştırma raporunda yazar ile editör arasındaki ilişkiyi, metnin kavranmasını kolaylaştıran faktörleri ve görselleştirme aşamalarının önemini ele almıştık. Bu yazımızda ise araştırma raporlarında spotların önemini, “mukayese cümleleri”ni, kenar sözlükleri, dizgi aşamasında dikkate edilmesi gerekenleri ve rapordaki yarı akademik yapının önemini irdelemeye çalışacağız.

Sivil toplum kuruluşları araştırma raporlarını hazırlama sürecinde çeşitli problemler yaşıyor.  Unutulmamalı ki STK’lar için bir araştırma raporunun hazırlanması yazarından editörüne, tasarımcısından baskı sürecine kadar uzanan işbirliğini de beraberinde getiriyor.

Rapora “Spotlar” Konulmalı

İletişim literatüründe bir haber spotu haberin en önemli detaylarını özetleyen en çarpıcı bilgiyi veren ya da okuyucu ilgisini çekmeyi sağlayacak olan haber girişi manasına gelmektedir. Bir araştırma raporunda ise sayfa spotu ilgili sayfanın en önemli cümlesinin sayfa içinde yeniden ele alınarak öne çıkarılması anlamına geliyor.

spotlar

Raporun hemen hemen her sayfasında bir spotun bulunması sayfa içinde öne çıkması gerekeni sunmak için bir fırsattır. Özellikle raporu hızlıca taramak isteyenler için spotlar büyük bir kolaylık sağlarlar. Sporlar mümkünse 1 cümleyi aşmamalıdır. Uzun cümleler parantez içindeki üç nokta ile “[…]” kısaltılmalıdır.

Başlıklar Uzun Olmamalı

Unutulmamalı ki yarı akademik bir zeminde kaleme alınan STK raporları bazı akademik makaleler ya da tezlerdeki gibi uzun başlıklara sahip olmamalıdır. Bir raporun isimlendirmesinin olabildiğince kısa ve öz olması “alıcısı” tarafından daha kolay fark edilebilmesini sağlayacaktır. Bunun yanında raporlarda “soru-başlıklar” da okuyucular için sade ve dikkat çekici olabilir. Örneğin “Türkiye Niçin Avrupa Birliği’nden Uzaklaştı?” ya da “İstanbul Sözleşmesi Türkiye’ye Ne Söyler?” şeklindeki rapor başlıkları hem sorunsalın (meselenin) doğrudan okuyucuya sunulması hem de çerçevenin belirgin olması açısından işlevseldir.

başlıklar

Başlıklarda aynı zamanda zaman ve mekân faktörü de göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin “Nijerya Türkiye İlişkileri” şeklinde kaleme alınmış sığ bir rapor başlığı raporun zaman çerçevesini (Soğuk Savaş sonrasında mı? 2000’li yıllarda mı? 2005 Afrika Açılımı Sonrasında?) ve bağlamını (Ekonomik mi? Siyasi mi?) göz ardı etmiş demektir.

Okuyucu Cümlenizi Anladı mı?

Bir raporda özellikle sayısal verili cümlelerin okuyucu tarafından kolaylıkla kavranabilmesi için destekleyici “mukayese cümleleri”nden yararlanılmalıdır. Örneğin okuyucu bir raporda geçen “2015 yılında Avrupa’da 23 milyon kişi işsiz kalmıştır.” cümlesindeki “23 milyon kişi” ifadesini tahayyül edemeyebilir. “Bu rakam 450 milyon kişilik Avrupa Birliği nüfusunun yaklaşık %6’sına tekabül etmektedir.” şeklindeki yardımcı bir cümleyle okuyucunun veriyi mukayese ederek daha kolay kavraması sağlanabilir.

kavranabilirlik

Bir başka örnekle “Türkiye’nin 2017 yılındaki ithalatı 234 milyar dolardır.” ifadesi; “Bu rakam 771 milyar dolar olan GSMH’nın 1/3’üne tekabül etmektedir.” cümlesiyle desteklenebilir. Okuyucunun sayısal veriyi tartabileceği benzer ölçekteki bir başka veri raporun kavranabilirliğini kolaylaştırır.

Hacimli Raporları Geniş Kitleler Okuyamaz

Belirli STK’lar genellikle kamu bütçeleriyle Türkiye çapında araştırmalar gerçekleştirmekte ve elde ettikleri verileri 200 ile 500 sayfa aralığındaki hacimli raporlarıyla kamuoyu ile paylaşmaktadır. Fakat unutulmamalıdır ki gündelik hayatın meşgalelerinde söz konusu ciltleri okuyabilmek pek de mümkün değildir. Bu nedenle STK’ların hacimli raporlar için aynı raporun 20-30 sayfalık özetini içiren ikinci (özet) bir rapor hazırlaması raporun daha geniş kitlelerce okunabilmesi için fayda sağlayacaktır.

chirchill

İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in danışmanları tarafından kendisine sunulan hacimli raporu gördüğünde verdiği reaksiyonu not etmekte fayda var: “This report, by its very length, defends itself against the risk of being read.” [Bu rapor uzunluğuyla kendisini okunma riskine karşı korumuş görünüyor.]

Raporlarımızı “Olabildiğince” Türkçe Sözcülerle Yazalım

Kimi edebiyat öğretmenlerinin ilk derslerinde vurguladıkları üzere “dil canlıdır.” Bir başka dilden etkilenmemiş, saf bir dil var mıdır bilinmez ama her dilin diğer dillerle alışverişte olduğu da bir başka gerçek. Bununla birlikte konuşurken sürekli olarak yabancı sözcükler kullanan insanların karşısındakini zaman zaman uyarıldığını görmekteyiz. Özellikle akademik makalelerin hakem raporlarında “yazarın bazı terimleri Türkçe kullanması gerekiyor” uyarısı ile çokça karşılaşılmakta.

turkçe uygunluğu

Her ne kadar hangi sözcüğün ne derece “Türkçeleşmiş” olduğunu ölçemesek de (Örneğin: “Çevrimiçi” mi yoksa “Online” mı? Toplum hangisini benimsedi?) henüz “Türkçeleşmemiş” belirli sözcüklerin raporlarda kullanılmamasına dikkat etmekte fayda var. Aksi takdirde sözcükler konusunda daha muhafazakâr okuyucu kitlesi rapor metnine karşı soğuyabilir.

Terminolojik İfadeler için Kenar Sözlük!

Raporlarda okuyucunun kavramakta zorluk çekebileceği belirli terimlerin manaları yahut temel bilgiler sayfa kenarlarında küçük bir kutucuk ile açıklanabilir. Tanımlamalar okuyucunun bildiğini düşündüğü kavramı yeniden gözden geçirebilmesini sağlayacaktır. Ayrıca rapor içindeki sözlük kutucukları rapor terminolojisinin okuyucu hafızasında pekişmesini kolaylaştıracaktır.

kenar sözlük

Örneğin Ahmet Davutoğlu dönemi Türk dış politikasını ele alan bir STK raporunda “Ritmik Diplomasi”, “Komşularla Sıfır Sorun” ve “Proaktif Dış Politika” gibi Davutoğlu literatürüne özgü terimleri 1 cümle ile kenar sözlükte vurgulayabilirsiniz.

Uygun Font ve Uygun Renkler

Raporlar için hangi font uygundur sorusu oldukça zor… Fakat “okunaklılık” bu soru için uygun bir cevap olsa gerek. Bunun yanında mecrasına göre de seçilmesi gereken fontlar değişiklik gösterebiliyor. Örneğin kitaplarda Sabon, Garamond, Baskerville, Roboto ve Open Sans gibi daha ağır fontlar tercih edilirken; raporlarda Josefin Sans, Helvetica, Quicksand ve Verdana gibi daha yumuşak fontlar uygulanabilir. 

fontlar

Bununla birlikte her fontun farklı boyutlarda farklı sonuçlar verdiğini de unutmamak gerekiyor. Örneğin 12 punto bir Josefin Sans metni gözünüze gayet estetik görülebilirken; aynı fontu 16 puntoda beğenemeyebilirsiniz… Bu nedenle en az sayfalık bir deneme çıktısı almak faydalı olacaktır. 

Word Belgesinin Dizgiye Tevdisine…

Bir STK raporunun hatta araştırma merkezlerinin kaleme aldığı 7-8 sayfalık kısa araştırma yazılarının bile muhakkak bir tasarım programının (örn: Indesign) elinden geçmesi gerekiyor. Microsoft Word üzerinden pdf’e çevrilen rapor ve metinler (her ne kadar günümüzde gittikçe azalmış olsa da) raporun ciddiyetini azaltıyor. 

tasarım-dizgi

Metnin bir dizgi programında yeniden tasarlanarak “pdf” versiyonda da yayımlanması metne zarafet katıyor. Örneğin ABD ve Avrupa’da önde gelen “think-tank”ler 5-8 sayfa arasındaki analizlerinin bile okuyucuya kolaylık sağlayabilmesi için pdf versiyonlarını sunuyor. Güçlü tasarım STK’ya aynı zamanda prestij sağlayacaktır. Ayrıca raporun matbaa baskı almak raporu yaygınlaşmasını olumlu etkileyecektir.

Bu noktada STK’nın tasarımcısına büyük iş düşüyor. Çok güçlü raporlar bazı zayıf tasarımların elinde zayi olabiliyor. Bir grafik tasarımcının sanatsal arka planının güçlü olmasında, daha ötesinde sanatla hemhal olmasında fayda var.

Raporlarda Akademik Tutum Önemlidir!

STK raporları aynı zamanda yarı akademik metinlerdir demiştik. Bu noktada yazarın bir meseleyi ele alırken sistematik bir şablon izlemesi raporun kavranabilirliğini ve ciddiyetini artırıyor. Örneğin bir akademisyen bir STK raporunu eline aldığında doğrudan kaynakçasına ve kaynak gösterim tarzının (APA, Chicago, MLA vs.) doğru kullanıp kullanılmadığına bakabiliyor. Bu tarz ince noktalar yazarın akademik arka planını da ele veriyor.

akademik ciddiyet

Bir sonraki yazımızda akademik ciddiyet meselesini derinlemesine ele almaya çalışacağız. 

Serinin ilk yazısına ulaşmak için tıklayınız.

Selim Vatandaş

Üyelik Tarihi: 18 Aralık 2019
41 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör