“Müslümanların Hayatlarında Otantik Olan Tek Şey; Aile ve Kadın”

Sivil Mikrofon’da “Erkekler Yerini Bilsin” kampanyasına katılan kadınlara karşı gösterilen tepkileri değerlendiren ilahiyatçı-yazar Hidayet Şefkatli Tuksal, “Müslümanların hayatlarında otantik olan kalan tek şey aile ve kadın… Onun dışındaki her şey piyasanın kurallarına göre yapılıyor” dedi.

Kampanyanın yıllardır dile getirdiği ‘farklı yöntemler’ arayışına cevap olduğunu belirten Tuksal, kampanyaya katılan kadınlara ayet ve hadisler üzerinden gösterilen tepkinin, hali hazırda yaşanan durumun tezahürü  olduğunu dile getirdi. Din içinden kadın karşıtı rivayetlerin kadınların kamusal hayattan, sorumluluktan dışlanmasına sebep olduğunu belirten Tuksal, “ Biz dindar kadınlar hayatımızda bundan çok muzdaribiz. Erkekler içinse bunlar birer sigorta kendi konumlarını sürdürmek için. Bu tepkiler de sigorta olma özelliğinin devam etmesi için…” diye konuştu.

Şehirleşmeyle gelen değişimin sekülerleşmeyi arttırdığını erkeklerin de bu değişimden etkilendiğini ancak kadınların konumuyla ilgili konuları din içinden değil, adalet, şefkat, merhamet gibi kavramlar üzerinden değerlendirdiklerini kaydeden Tuksal, “Bahsettiğimiz sigorta hali devam etsin diye kadınlarla ilgili konular konuşulmuyor. Bugün ticareti hadis kitaplarındaki gibi yapsak, tüccarlar, sanayiciler ne yapardı?. Müslümanların hayatlarında otantik kalan tek şey aile ve kadın. Onun dışında her şey modernleşti. Siyaset, ticaret hepsi piyasanın kurallarına göre yapılıyor.  “ dedi.

İstanbul Sözleşmesi etrafında yaşanan tartışmaları da değerlendiren Tuksal, sözleşmenin kaldırılmasını isteyenlerin ‘zihniyet değişiminden’ rahatsız olduklarını, ataerkil sistemin kendilerine tanıdığı hakları kaybetmek istemedikleri için bu mücadeleyi yaptıklarını dile getirdi. Tuksal, “İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım atılacağını düşünmüyorum. Ama bu pandemi sürecinde şöyle bir geri adım atılmış oldu. Şiddet gören kadınların başvuracağı hatlar, yerler etkin olarak çalıştırılmadı. Bu süreçte şiddetin yüzde 30 arttığı konuşuluyor. Yani sözleşme orada durur ama siz hükümlerini titizlikle yerine getirmezsiniz. ‘Ne şiş yansın ne kebap’ gibi bir durum ortaya çıkabilir.” Diye konuştu.