Eğitimde Fırsat Eşitliği ve Dil Öğretimi: Uyum Sınıfları

Geçtiğimiz eğitim-öğretim döneminde eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi amacıyla uyum sınıfları hayata geçirildi. Uyum sınıfları ile anadili Türkçe olmayan çocukların Türkçe öğrenmesi hedefleniyor. İlk defa 2019-20 eğitim-öğretim yılında yürütülen uyum sınıfı uygulaması neleri içeriyor? Uygulamanın sürdürülebilirliği yeni tip koronavirüs gündeminden nasıl etkilendi ve nasıl geliştirilebilir? 

“Yabancı Öğrenciler Uyum Sınıfları” Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Eylül 2019’da yayımladığı genelge ile başladı. Uyum sınıflarında “Türkçe bilmeyen veya Türkçe dil beceri düzeyini geliştirmeye gereksinim duyan yabancı uyruklu öğrencilerin dil eğitimi alması ve diğer branş derslerine akademik olarak hazırlanması” amaçlanıyor. Bu program, Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi (PİKTES) ve MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü (HBÖGM) tarafından ülke genelinde uygulanmaya başladı. 

Suriyeli Çocukların Eğitime Erişiminde Gelişmeler ve Güncel Durum

2011’de Türkiye’nin “açık kapı politikası” ilan etmesinin ardından Suriyeli öğrencilerin eğitime erişimine yönelik önemli adımlar atıldı. 2013’te yayımlanan MEB genelgesi ile Suriyeli çocukların eğitim hakkı vurgulandı. Suriyeli çocuklar 2014’te kurulmaya başlanan ve Suriye müfredatına göre Arapça eğitim veren Geçici Eğitim Merkezleri’nde (GEM) veya devlet okullarında eğitimlerine devam ettiler. 2016-17 itibarıyla, göçmen ve sığınmacı çocukların ayrıştırılmış bir eğitim almak yerine bulundukları ülkenin eğitim sistemine entegre olarak akranlarıyla birlikte eğitim alması kararı verildi. Ardından, GEM’lerin 2020’ye kadar kademeli olarak kapatılacağı açıklandı. 

Suriyeli Çocukların %63’ü Okulda, Yaklaşık 400 Bin Çocuk Eğitimden Uzakta 

2014’ten bu yana eğitime erişen Suriyeli öğrenci sayısı her yıl giderek arttı. Ancak okullulaşma oranı, 2017-18’de %60 seviyesini geçtikten sonra belirgin bir artış göstermedi. HBÖGM’nin yayımladığı verilere göre, Ocak 2020 itibarıyla eğitim çağında bulunan 1 milyon 82 bin 172 yabancı uyruklu çocuğun %63,3’ü, yani 684 bin 919 çocuk  eğitimde. Eğitimde olan çocukların %98,4’ü (648 bin 108 çocuk) MEB’e bağlı resmi kurumlarda eğitim görüyor. GEM’lerin çoğu kapatılsa da bir kısmı eğitime devam ediyor ve 10 bin 720 (%1,57) öğrenci bu merkezlerde öğrenim görüyor. Ayrıca, açık okullara kayıtlı 26 bin 91 öğrenci bulunuyor.

Eğitimde fırsat eşitliği için okulda bulunmanın yanı sıra, çocuğun kendini ifade edebileceği, ders içeriklerini, öğretmeni ve akranlarını anlayabileceği düzeyde dil yeterliliğine sahip olması hayati önemde. Uyum sınıfları bu bağlamda dikkatle takip edilmesi gereken, önemli bir ihtiyacı karşılayan bir uygulama.

Uyum Sınıfları Nasıl Uygulanıyor? 

MEB’in her dönem gerçekleştirdiği Türkçe Yeterlilik Sınavı’ndan (TYS) veya il/ilçede gerçekleştirilen dil sınavından 60 puanın altında alan öğrenciler uyum sınıflarına alınabiliyor. Uyum sınıflarına 3-12. sınıflara devam eden öğrenciler girebiliyorlar. Sınıf açılabilmesi için her sınıf seviyesinden en az 10, en çok 30 öğrencinin olması gerekiyor. Okulda yeterli sayı bulunmazsa öğrenciler uyum sınıfı açılan başka bir okula yönlendirilebiliyor veya ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimde ayrı ayrı olmak üzere birleştirilmiş sınıflarda eğitim alabiliyorlar. Uyum sınıfına alınan öğrencilerin kayıtları e-okul sisteminde buna göre güncelleniyor.

Uyum sınıflarında 24 saati Türkçe olmak üzere haftada 30 ders uygulanıyor. İlkokul ve ortaokulda Türkçe dersi ile birlikte Görsel Sanatlar (2 saat), Müzik (2 saat), Beden Eğitimi ve Oyun/Spor (2 saat) dersleri bulunuyor. Ortaöğretimde ise Türkçe dersi ile birlikte Beden Eğitimi ve Spor, Görsel Sanatlar, Müzik derslerinden biri (2 saat), İnsan İlişkileri (2 saat), Rehberlik (1 saat) ve Sosyal Etkinlik (1 saat) dersleri bulunuyor. 

Öğrenciler uyum sınıflarında en az bir, en çok birbirini takip eden iki dönem eğitim görebiliyorlar. Her dönem bir ara sınav yapılıyor. Dönem sonunda ise TYS uygulanıyor. İlk dönemin sonunda TYS’de başarılı olan öğrenciler dönem başında kayıtlı oldukları sınıflarına dönerek eğitimlerine devam ediyorlar. İki dönem devam eden ve yıl sonunda başarılı olan öğrenciler eğitime uyum sınıfına başlamadan önceki kademelerinde devam ediyorlar. İki dönem sonunda TYS’de başarılı olamayan öğrenciler ise bulundukları kademeye göre İlkokullarda Yetiştirme Programına (İYEP), Türkçe/Türk dili ve edebiyatı derslerinden Destekleme ve Yetiştirme Kursları’na (DYK) veya MEB tarafından açılan dil kurslarına yönlendirilebiliyorlar. 

Uygulama PİKTES projesinin uygulandığı 26 ilde PİKTES tarafından, diğer 55 ilde ise HBÖGM tarafından yürütülüyor. Uyum sınıflarında, Türkçe eğiticileri, kadrolu veya sözleşmeli Türkçe/Türk dili ve edebiyatı öğretmenleri, sınıf öğretmenleri, yabancı dil öğretmenleri veya ücretli öğretmenler eğitim verebiliyor. Eğitim materyalleri ise MEB tarafından sağlanıyor. 

Uyum Sınıflarından Yararlanmada Fırsat Eşitliği

Türkiye’ye gelen yabancı uyruklu öğrenciler ayrıldıkları ülkede en son kayıtlı oldukları sınıf ve yaşlarına göre sınıflara kayıt edilebiliyor fakat dil becerileri yeterli düzeyde olmayabiliyor. Bunun sonucunda ise dersleri takip etmekte, ders ve etkinliklere aktif olarak katılmakta zorluk yaşayabilirler. Bu durum, öğrencilerin hedeflenen akademik kazanımları edinmeleri önünde engel oluşturabilir. Öğrenciler hem dil becerileri üzerinde çalışma fırsatı bulamadan hem de kayıtlı oldukları sınıfa ait kazanımları edinemeden bir sonraki sınıfa geçiyorlar. Türkçe dil becerileri yeterli düzeyde olmayan öğrencilerin akademik derslere odaklanmaya başlamadan önce dil becerilerilerini geliştirmek için uyum sınıflarına kaydedilmesi bu bağlamda oldukça olumlu bir gelişme. Bununla birlikte, bu uygulamanın fırsat eşitliği, kapsayıcılık, nitelik ve sürdürülebilirlik bağlamında değerlendirilmesi ve geliştirilmesi yararlı olur.

İlgili genelgeye göre, dil yeterlilik sınavından 60 puan altında alan tüm yabancı öğrencilerin uyum sınıflarına kayıt olması gerekiyor. Bir okulda uyum sınıfı açmak için yeterli sayı olmadığı durumda öğrenciler uyum sınıfı açılmış olan başka bir okula yönlendirilebiliyorlar. Uyum sınıfına devam etmesi gereken öğrenci sayısının çok olduğu durumlarda eğitici sayısı, uyum sınıfı olabilecek alan ve materyaller önem kazanıyor. Bunların yetersiz olması halinde öğrencilerin tümü uyum sınıflarına kayıt olmayabiliyor. Böyle bir durumda hangi öğrencilerin hangi kriterlere göre uyum sınıfına kayıt edileceği ise yönergelerde açık değil. Okullar inisiyatif alarak, akademik ve sosyal dengeyi gözeterek kendileri seçim yapabiliyorlar. Eğitim hakkının temel bileşenlerinden biri eğitimin erişilebilir olmasıdır. Kendi okullarında uyum sınıfı açılmayan ve uyum sınıfında olmayan öğrencilerin sonraki dönemlerde uyum sınıflarına kayıt olmaları için planlama yapılması önemli. 

Uyum Sınıfları Kapsayıcı Olmalı 

Öğretmenin yaklaşımı, ders içerikleri ve materyaller uyum sınıflarının kapsayıcılığını etkiliyor. Yabancı uyruklu öğrencilerin Türkçe dil becerileri arasında farklılıklar da olabiliyor. Bazı öğrenciler anlayıp konuşabilmelerine karşın okuma ve yazmayı bilmezken, bazı öğrenciler Türkçe’yi hiç bilmiyor ve tüm becerilerde desteklenmeye gereksinim duyabiliyorlar. Farklı dil becerilerine sahip öğrencilerin aynı uyum sınıfında olmaları durumda öğretmen ve öğrencilerin nasıl destekleneceğinin daha açık belirtilmesi gerekiyor. 

İlgili genelgeye göre, yeterli öğrenci sayısına ulaşılamadığı durumda farklı seviyelerdeki öğrenciler aynı uyum sınıfına kaydedilebiliyorlar. Örneğin, 5, 6, 7 ve 8. sınıflardan öğrenciler aynı uyum sınıfında bir arada olabiliyorlar. Bu öğrencilerin ise farklılaşan gereksinimleri olabiliyor. Bu gereksinimlerine yanıt verebilecek destek mekanizmalarının sağlanması, öğretmenlerin yöntem bilgisi ve materyaller ile güçlenmesi önemli. Dil becerileri yeterli düzeyde olmayan öğrenciler akademik kazanımları edinmede zorluk yaşayabiliyorlar. Kalabalık mevcutlu sınıflarda öğrencilerin dil gereksinimlerine göre uygulama yapılması ise zor olabiliyor. 

Uyum sınıflarının etkili olabilmesi akran etkileşimi ile güçlenebilir. Sınıfta farklı dili konuşan öğrenciler Türkçe konuşan öğrencilerle sıra arkadaşlığı yapabilirler, teneffüslerde çeşitli etkinlikler uygulanabilir. Türkçe konuşan akranlarla etkileşimin azalmaması için önlemler alındığı durumda dil ve kültüre uyum kolaylaşabilir. 

İhtiyaç olması durumunda öğrencilerin uyum sınıfı açılan diğer okullara taşınabileceği ilgili genelge ile belirtiliyor. Genelgenin yayımlandığı tarihten sonra okullara Suriyeli öğrenci gelmesine bazı veliler olumsuz tepki göstermiş, bu tepkiler medyaya da yansımıştı. Eğitime erişimin tüm çocuklar için bir hak olduğu gözetilerek uyum sınıflarına erişimin taşımalı olduğu durumda, bu öğrencilerin akademik çalışmaların yanı sıra sosyal olarak da desteklenmesi gerekiyor. Ayrıştırıcı olabilecek uygulamalardan kaçınılması ve sosyal uyumu destekleyici çalışmalar gerçekleştirilmesi kapsayıcılığın sağlanmasına katkı sunabilir. Bu sürece velilerin bilgilendirilmesi dışında başka önleyici tedbirler de eklenebilir. 

Uygulamanın hedeflenen çıktılara ulaşmasını etkileyen faktörlerden biri de kullanılan içeriklerin niteliğidir. Ekim 2019’da başlaması hedeflenen program, çeşitli nedenlerle bazı okullarda daha geç başladı. Ders içeriklerine ilişkin bilgilendirmenin ve materyallere erişimin hemen sağlanamadığı durumlar da oldu. Uygulama başladıktan kısa bir süre sonra PİKTES II Projesi’nin internet sayfasında 2019/15 sayılı genelgenin açıklaması, öğrencilerin izleme modülüne kaydedilme adımları, uygulama kapsamında sıkça sorulan sorulara yanıtlar, uygulama takvimi ve her kademe için çerçeve yıllık plan paylaşıldı. Bu sayede bazı belirsizlikler giderilebildi. Yıllık planlarla birlikte etkinlikler, dil bilgisi ve sözcüklerle ilgili belgeler de öğretmenlerle paylaşıldı. 

Uygulamanın Sürdürülebilirliği

Öğrencilerin program süresince ve program sonrasında akademik olarak desteklenmesi, uygulamanın yaygınlaştırılması, uygulama esnasında sosyal uyum çalışmaları yapılması ve ilk yılın sonunda etki değerlendirme yapılması sürdürülebilirliğe katkı sağlayacaktır.

TYS’de 60’ın altında alan öğrencilerin bir kısmı kontenjan ve sınıfların yetersizliği gibi nedenlerle kayıt olamadılar. Uyum sınıfları daha çok okul ve bölgede yaygınlaştırılabilirse bu sorunun önüne de geçilebilir. 

Uygulama ile birlikte yaşanabilecek sosyal uyum sorunlarının önüne geçilmesi için uyum sınıfları açılan okullarda hem anadili Türkçe olmayan öğrencilerin velilerine hem de okuldaki diğer öğrencilerin velilerine yönelik açık, anlaşılabilir ve yapılandırılmış bilgilendirme toplantılarının yanı sıra kaynaştırma amacıyla başka etkinlikler de düzenlenebilir. Bu etkinlikler, bilgi kirliliği gibi ayrışmayı tetikleme potansiyeli olan durumların önüne geçilmesini de sağlayabilir. 

Uygulamanın etki değerlendirilmesinin yapılması, gelişim ihtiyacı bulunan alanların belirlenmesi, desteklenmesi ve sonraki yıllarda bu doğrultuda revizyonlar yapılması bakımından önemli olacaktır. Uygulama kapsamındaki okul, öğrenci, Türkçe dersi ve branş öğretmenlerinin sayıları ile uygulamanın yapıldığı bölgelere ilişkin verinin kayıt altına alınması ve bu verilerin ihtiyaç alanlarını belirlemede kullanılması kaynakların etkili kullanılmasına olanak verecektir. 

Uygulama takvimine göre ilk dönem uygulaması tamamlandı, TYS gerçekleştirildi. Ayrıca, uyum sınıflarında ilk dönem TYS’de başarılı olan öğrencilerle ikinci dönem uygulamasının sonundaki öğrenci başarıları kayıt altına alınmalı ve dikkatle incelenmelidir. Uyum sınıflarındaki öğrencilerin akademik kazanım ve çıktılarının izlenmesi hem programın içeriğini güncelleme hem de öğrencilerin bireysel gelişimlerinin izlenmesi bakımında yararlı olacaktır. 

Yeni Tip Koronavirüsün Uyum Sınıflarına Etkisi

Yeni tür koronavirüs (COVID-19) hem ulusal hem küresel gündemi önemli ölçüde etkiledi. 12 Mart’ta yapılan bir açıklama ile ilkokullar, ortaokullar ve liseler için 16 Mart itibarıyla 1 hafta zorunlu tatil ilan edildi ve takip eden haftalarda uzaktan eğitim uygulamasına geçileceği paylaşıldı. 25 Mart’ta da Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk uzaktan eğitim uygulamasının 30 Nisan’a kadar devam edeceğini açıkladı

Uyum sınıfları uygulaması bu gelişmelerden önemli ölçüde etkilendi. PİKTES, zorunlu ara verilen uyum sınıflarına, 30 Mart itibarıyla uzaktan eğitim yoluyla başlanacağını açıkladı. “Uyum için Türkçe” dersleri TRT-EBA ve PIKTES Youtube kanalından takip edilebilecek. 

Okuldan ayrı geçirilen süre öğrencilerin eğitiminde bir “ara” niteliği taşıyor. Ayrıca, 1. dönem uygulamasının öğrencilerin kazanımları ve sosyal uyum ile ilgili etkisini değerlendirme olanağının da önüne geçiyor. Sürdürülebilirlikle ile ilgili çalışmalarda koronavirüse ilişkin tedbirlerin uygulamayı nasıl etkileyebileceği üzerinde detaylı çalışılması önemli. Bu süreçte okulda edinilemeyen kazanımların ilerleyen süreçte telafi edilmesi ve uyum sınıflarında bulunan ve Türkçeyi öğrenen çocuklar için uzaktan eğitim kaynaklarının mevcut ve erişilebilir olması birincil öncelik olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, hanesinde televizyon/internet erişimi olmayan, hane halkını ekonomik olarak veya hane içi bakımda destekleyen çocuklar uzaktan eğitimden hedeflenen şekilde yararlanamayabilir. Okula bir süre ara verdikten sonra okul terki veya eğitimden erken ayrılma riski bazı gruplar için artabilir. Uzaktan eğitim ve telafi hizmetlerinin erişilebilir olmasının yanı sıra, risk grubundaki çocukların eğitimde tutulmasına ilişkin önlemler alınması da bu süreçte önceliklendirilmesi gereken alanlar.

Merve Mert

ERG Eğitim Gözlemevi – Araştırmacı