MÜLTECİ DOSYASI Tarlabaşı Toplum Merkezi

19 Ekim 2015
TARLABAŞI TOPLUMU MERKEZİ: Türkiye bu sorunun da altından kalkamadı Çok çalışma yapıldı ama yasalarla desteklenmediği için ilerleyemiyor Her ülke çuvaldızı kendine batırmalı   Tarlabaşı Toplum Merkezi adına sorularımızı Ceren Suntekin yanıtladı. 1. Suriyeli sığınmacılar sorununu, nedenleri, boyutları ve gelişimi açısından nasıl özetleyebilirsiniz? Türkiye bu sorunun altından kalkabildi mi? Baş gösteren sorunların (Barınma, sağlık, eğitim, erken […]

TARLABAŞI TOPLUMU MERKEZİ:

  • Türkiye bu sorunun da altından kalkamadı
  • Çok çalışma yapıldı ama yasalarla desteklenmediği için ilerleyemiyor
  • Her ülke çuvaldızı kendine batırmalı

 

Tarlabaşı Toplum Merkezi adına sorularımızı Ceren Suntekin yanıtladı.

1. Suriyeli sığınmacılar sorununu, nedenleri, boyutları ve gelişimi açısından nasıl özetleyebilirsiniz? Türkiye bu sorunun altından kalkabildi mi? Baş gösteren sorunların (Barınma, sağlık, eğitim, erken yaşta evlilik, fuhuş, ucuz işgücü, dil sorunları vb.) ne kadarı, nasıl aşılabildi? Uzun vadeli, kapsamlı planlar yapılabildi mi?

Türkiye bir sosyal- hukuk devleti olmadığı için bu sorunun da altından kalkamadı. Türkiye bırakın mültecileri, kendi halkı için de kriz yönetimi, sosyal haklar ve sosyal hizmet konusunda gelişmiş değil. Bu sorun Türkiye’nin  bu anlamdaki eksikliklerinden kaynaklanıyor olsa da Avrupa ülkeleri de Türkiye ve Yunanistan gibi ülkeleri birer kalkan olarak konumlandırarak konu içinden çıkılamaz hale gelene kadar etkili destekler sağlamadılar.

2. Kurumunuz ne tür çalışmalar yaptı, şu an neler yapmakta?

Tarlabaşı Toplum Merkezi küçük ölçekle çalışan bir sivil toplum örgütü olmasına rağmen Tarlabaşı bölgesinde yaşayan sığınmacıların başvurduğu ve danışmanlık aldığı kurumlardan biri. Genelde işsizlik, sağlık problemleri ve çocuklar için eğitim sıkıntıları yaşayan aileler için bu konu özelinde çalışan (özellikle Sığınmacılar ve Göçmenler Dayanışma Derneği)  STK’lardan destekler alındı. TTM’nin kendi içinde düzenli yürüttüğü çalışmalar ise yetişkinler için gündelik Türkçe dersleri ve psikolojik danışmanlıkla sınırlı.

3. STK’lar bu konuda nasıl bir sınav verdiler; aralarındaki iletişim ağı ve yapılan araştırmalar yeterli miydi?

Yardım temelli de olsa hak temelli de olsa STK’ların tümünü ilgilendiren bir konuydu. Konuyla ilgili çok çalışma, fikir alış verişi, bilgi aktarımı yapıldı. Ama ilerleyememesinde en büyük sorun, konuyla ilgili yasaların, mevzuatın yetersiz olması. Bir süre sonra yapılan çalışmaların yansıyabilmesi için yasalarla da desteklenmesi gerekiyor. Ama bu karşılık olmadığından bütüncül çalışmalar yapılamıyor. Her kurum kendi problemiyle yalnız kalıyor. Mevzuat şehirden şehre, bölgeden bölgeye değişiklik gösteriyor.

4.  Avrupa’nın konuya yaklaşımını ve son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biraz ikiyüzlü buluyorum. Avrupa son dönemde artık göçler onları da “tehdit” ettiği zaman görünür oldu. Elbette bu durum çok uzun yıllardır bir sorun ve aslında bir nevi ülke sınırlarını korumayı insan hayatından daha önemli saymakla ilgili. Avrupa ve dünyadaki tüm sivil toplum örgütlerinin koruyucu önleyici çalışmalara daha fazla önem vermeleri gerekiyor. Savaşı durdurmak için politikalara baskı yapmak daha anlamlı. İnsanlar da ülkelerinden kopmak istemiyor, kim ister ki… Avrupa’daki vakıflar, donörler uzunca bir süre (halen devam ediyor) Türkiye’deki kurumları, göçler Türkiye’de dursun diye destekledi. Ama bu politikalarla ilgili bir şey olduğundan kamp kurmakla, yiyecek içecek verip bir çadırda hayat sürdürmelerini istemekle olmuyor. Zaten işe de yaramadığı ortada.

5. Sizce bu sorun nasıl aşılabilir?

Globalleşen dünya deniyor ancak bu sadece telekomünikasyonla olacak şey değil. Dünyada var olan kaynaklar halen insanlar için yeterli ancak dengesizlik ve adaletsizlik devam ediyor.  Ülkelerdeki sınırlar, sınırları korumak için üretilen silahlar, orduya ayrılan paralar hepsi insan yaşamı önüne geçen kurgusal yapılar. Çocuk ölümleri, insan ticareti ve insan onurunu zedeleyen tüm politikalar devam ettiği sürece bu sorun halen bazı insanların cebini besleyerek ölümlerin devam etmesini getirecektir. Her ülkenin, insanların, halkların çuvaldızı öncelikle kendilerine batırmaları gerekmektedir.