‘Göçmen Harfler’ 3 Dilli Kitap Oldu

beraberce Derneği Direktörü Ayşe Öktem, “Göçmen Harfler” projesi kapsamında mülteci kadınlar tarafından yazılan öykülerden oluşan Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak 3 dilli basılan kitabın lansmanında yaptığı konuşmada, "Umarım bu kitap kadınları anlamak, onlara hak ettikleri saygıyı göstermek için bir vesile olur." dedi.

beraberce Derneği’nin “Göçmen Harfler” projesi kapsamında mülteci kadınlar tarafından üretilen öykülerden oluşan Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak 3 dilli basılan kitabın lansmanı, Karşı Sanat’ta yapıldı. Törene katılan Pelin Batu kitaptan çok etkilendiği Nesreen Sabeer’in “Kocaman Evrende Dar Bir Yatak” öyküsünü seslendirdi.

beraberce Derneği’nin Göçmen Harfler adıyla 10 hafta boyunca mülteci kadınlarla birlikte yürüttüğü yazı atölyesi 20 Ekim 2018’de başlamıştı. Filmmor Kadın Kooperatifi’nde gerçekleşen Göçmen Harfler Yazı Atölyesi, mülteci kadınların özne olarak var olmaya çalıştıkları kamusal alanda, cinsiyet rolleri, eşitsizlikler ve ayrımcılık üzerine öyküler, şiirler, fotoğraflar, resimler aracılığıyla düşünmeyi, tartışmayı; bunlardan yola çıkarak bireysel ve kolektif hafızalarda yolculuğa çıkmayı ve bu yolculuğu kurmaca yazı ile aktarmayı amaçlıyordu.

Edebiyatçı/edebiyat öğretmeni Melike Koçak’ın kolaylaştırıcılığında yürüyen atölyede sözlü ve yazılı tüm çalışmalar Türkçe ve Arapça olmak üzere çift dilli yürütüldü. Yazı aracılığıyla düşünme ve ifade edebilme becerilerini geliştirmeyi amaçlayan atölyeye, orta ve iyi derece Türkçe bilen mülteci kadınlar katıldı. 10 hafta süren atölyenin ardından mülteci kadınların yazılarından oluşan kitap Arapça-Türkçe-İngilizce olarak basıldı.

Açılışta konuşmasına kitabın hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederek başlayan beraberce Derneği Direktörü Ayşe Öktem, “Kitabı üç dilde çıkardık. İlginçtir, kimse bize ‘neden İngilizceye çeviriyorsunuz’ diye sormadı. Bir STKnın çıkardığı kitabın İngilizce de olması bize çok normal geliyor – çünkü donör bunu isteyecek, belki uluslararası basın ilgilenir. Ama Arapça? ‘Neden bunun bir de Arapçasıyla uğraşıyorsunuz’ diye soran oldu. Hem de Arapça’nın dizgisi de zor, tercümesi falan çok daha pahalı, gerekli mi bu şimdi? Evet, gerekliydi Arapçası. Yazar kadınlarımızın anadili olduğu için. Ve duygular en gerçek, en içten, en yakıcı ifadelerini anadilde buldukları için. Ve anadil, bir mülteciye kalan en son vatan olduğu için. Her şey yıkıldıktan sonra, vatanda hiçbir şey kalmadıktan sonra, her şey elinden alındıktan sonra yanında getirdiği ve kimsenin elinden alamayacağı, kimsenin işgal edemeyeceği yerdir mültecinin anadili. Pahalı diye, zor diye, bu kadınların yanlarında getirdikleri o içsel vatanı mı alacaktık ellerinden? Almayacaktık tabii.” diye konuştu.

Kitabın yazarlarının ‘ülkesini ve vatan toprağı dediğimiz o anadillerini yanlarında taşıyan, hüzünleriyle ve hayalleriyle aramızda yaşayan kadınlar’ olduğunu vurgulayan Öktem, “Bu kadınlara emekleri için teşekkür ediyorum. Umarım, bu kitap, bu kadınları anlamak, onlara hak ettikleri saygıyı göstermek için bir vesile olur. Ve umarım, bu memlekette, bu güzel kadınların hak ettikleri yeri almalarına ufacık da olsa bir katkımız olur” dedi.