Pandemide Romanlar: ‘Yoksulluk ve Acı Katmerlendi, Yapısal Reformlar Yapılmalı’

“Çok fazla yoksulluk ve acı var.” Pandemi sürecinde Türkiye'deki Romanlar’ın vahim durumu ortaya koyan araştırmanın koordinatörü Prof. Dr. Fikret Adaman, “Sorunlar katmerlendi. Yoksulluk ve acı arttı” tespiti yaparak yapısal sorunlara yönelik politika önerilerini sıraladı. Elmas Arus ise “Roman çocukların eğitimlere erişimi yüzde 2. Roman toplumunu müthiş bir karanlık karanlık bekliyor ama kimse bunun farkında değil.”

Avrupa Birliği’nin desteklediği Roman Diyalog Ağı’nın (RODA) Güçlendirilmesi Projesi kapsamında yürütülen “Covid-19’un Türkiye’deki Roman Toplulukları Üzerindeki Sosyo-ekonomik Etki Araştırması”, Türkiye’de Romanların Covid-19 pandemisinde karşı karşıya kaldıkları ilave sıkıntıları ve pandemi esnasında sunulan yardım ve desteklere erişimde imkân ve kapasitelerini değerlendiriyor. Araştırma pandemide Romanların maruz kaldıkları sorunların, yenilerinin eklenmesiyle daha da derinleştiğini ortaya koyuyor ve çeşitli politika önerilerini içeriyor. Hazırlanan rapor ile olası yeni bir kriz karşısında Romanların kırılganlıklarının daha da artmaması için ne tür adımların atılabileceğine yönelik bir yol haritası sunuluyor.

Araştırmanın sonuçları İstanbul’da düzenlenen basın toplantısıyla, kamuoyuyla paylaşıldı. Açılış konuşmasında Roman Diyalog Ağı (RODA) Koordinatörü Elmas Arus, toplantıya katılan gazetecilere “şahit olmak sorumluluk yükler” sözleriyle Romanların mevcut durumuna dair farkındalığın artmasında medyanın desteğinin önemine işaret etti.

Araştırmanın bulgularının paylaşan Fikret Adaman’ın sunumunda öne çıkan başlıklar şunlar:

Yoksulluk Sarmalı Sürüyor 

Roman kesimin çoğunluğu güvencesiz, niteliksiz ve düşük gelirli işlerde çalışıyor. Bu da gelecek nesli de kuşatan bir yoksulluk sarmalı yaratıyor. Bu ortamda çocuklarının iyi eğitim almaları ihtimali çok düşük. Bu sarmalın yapısal reformlar yapılmadan kırılabilmesi pek mümkün görünmüyor.

Gelir Dağılımının Bozukluğu ve Yüksek İşsizlik Oranı Sorunları Derinleşti

SODEV’in yürüttüğü ‘Türkiye’de Roman Toplulukları ve Yoksulluk Araştırması’na dair veriler, pandemide Romanların durumuna dair bu çalışmanın bulgularını teyit ediyor. Söz konusu araştırmada en az 1 kere işsiz kaldığını belirten kişilerin oranı yüzde 65,9.

Aynı çalışmada, pandemi döneminde kişisel gelirinde azalma yaşandığını ve gelirinin sıfırlandığını belirten kişilerin toplam oranı ise yüzde 88,9. İşten çıkartma yasağı, kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izinlilere destek, yoksul kesime para transferi gibi desteklerin Romanlara ne kadar yansıdığını tartışmak gerekiyor.

Kötü Beslenme Sonucu Büyüme Geriliği Görülebiliyor

Roman mahallelerinde kötü barınma koşulları, ısınma problemi, sağlıksız iş ortamı, beslenme yetersizliği gibi faktörler, Romanların sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Roman çocuklarda, kötü beslenme sonucu büyüme geriliği görülebiliyor. Ek olarak, yoğun bir uyuşturucu bağımlılığı var. Erken yaş evlilikleri yaygın.

‘Roman Okulları’ Birlikte Yaşama Kültürünün Önünde Engel

Roman çocuklarının eğitime erişimi pek çok nedenle sınırlı kalıyor. Bu da çocukların eğitim başarısını düşürüyor ve eğitime devam etme imkânını sınırlıyor. Roman çocukların “Roman okulları” olarak bilinen salt Roman çocukların kayıt olabileceği okullara gitmeleri Roman olmayan çocukların birlikte yaşama kültürü geliştirebilmelerine engel oluyor.

‘Sivil Toplum, Taşra ve Yerel Yönetimler ile Akademinin İş birliği Sinerji Yaratır’

Araştırma bulgularının paylaşılmasının ardından Prof. Dr. Fikret Adaman ile araştırmanın bulgularının ötesinde sahadan edindiği gözlemleri ve bunların kendisinde yarattığı hissiyatı konuştuk.

‘Burada acıların derinleşmesinden, yoğunluğunun artmasından bahsediyoruz.’ diyen Adaman, yeterli besinleri alamamaktan kaynaklanan sıkıntılardan, uyuşturucu kullanımının artmasından bahsettiklerini, bu sorunların zaten var olduğunu ancak yaygınlığı ve derinliğinin arttığını, çok kötü olan koşulların daha da kötüleştiğini belirtti.

Karşılaştığı tablonun vehametinin kendisinde yarattığı etkiyi ise Adaman şu sözlerle aktarıyor: “Siz İstanbul’dan Boğaziçi’nden kalkıp, gidiyorsunuz. Bunları görüyorsun. Sonra tekrar geri dönüyorsunuz. Bunlar tabii ki zor, acı ve sizde üzüntü yaratan konular. Bu bende bir şey yapamamanın getirdiği sıkıntı yaratıyor.”

Adaman, Roman toplumunda sivil toplumun durumuna ve kısıtlarına dair yönettiğimiz soruya ise STK’lar arasında platformların ve ağların kurulmasının önemine ve gücüne dikkat çekerek yanıt verdi: “Hedefe yönelik yapılar kurmak önemli.  Roman sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, kaymakamlık ve akademinin bir arada çalışmasının yaratacağı sinerjiye inanıyorum. Bunlar arasında iş birliklerinin etkisinin Türkiye’de yüksek olduğunu düşünüyorum. Çok az örnek var. Bu örnekler çoğalmalı.”

Roman Çocukların Eğitime Erişimi % 2: Romanları Karanlık Bir Tablo Bekliyor!

Arus, Roman gruplar özelinde yıllardır yürüttüğü çalışmalar ve gözlemler çerçevesinde yaptığı şu tespiti yaptı: “Roman çocukların bu kadar eğitimin bu kadar dışında kaldığı 1 dönem daha önce hiç olmadı. Romanlar için biz yüzde 60’lara varan bir oran tahmin ediyorduk. Ancak şu an gördük ki Roman çocukların eğitime erişimleri şu anda yüzde 2’lerde.  Bu korkunç bir tablo. Bunun etkilerini 5 yıl sonra daha net göreceğiz. Müthiş bir karanlık karanlık bekliyor Roman toplumu ama kimse farkında değil.”

Arus, ayrıca 2010 yılında bu yana Roman toplumunun durumuna dair pek çok araştırma yürüttüklerini ancak özellikle pandemi sürecinden “Romanların nasıl ayakta kalabileceklerini” merak ve endişeyle izlediğini aktardı. Romanların salgının ilk 2 ayında “ellerini kollarını nereye koyacaklarını bilemediklerini” söyleyen Arus, sokağa çıkma yasaklarının başlamasından ve Kabahatlar Kanunu’nu ihlal ederek sokağa çıkmak zorunda kalanların da para cezalarına çarptırılması ve “eve ekmek getiremez” hale geldikten sonra işe erişmek için türlü yollar denediklerini söyledi.

En önemlisi herkesin çok sıradan göreceği bir maskeye bile Romanlar erişemedikleri için sokağa çıkamadılar. Çocuklar okula gitmek için ıslak mendillerden ya da çoraplardan kendilerine maske yaptılar.

Arus, mevzuatın eksiklikleri nedeniyle yardımlardan Romanların yararlanamadığını ve zaten sosyal yardım sistemin dışında olmalarının da desteklerden faydalanmalarını güçleştirdiğini aktardı: “Romanlar sisteme kayıt olmak istediklerinde de ellerinde buna erişebilecekleri mekanizma yok çünkü internetleri ve dijital okur yazarlığı yok.”

Arus, ayrıca Romanlara ulaşan çeşitli ödeneklerin de kimi durumlarda “Covid olmaları yüzünden dışarı çıkarak  para cezası yemelerinden” ötürü alacakları yardımdan daha fazla ceza yiyenlerin olduğunu da paylaştı.

Politika Önerileri

Araştırmanın bulguları çerçevesinde raporda öne çıkan politika önerileri şunlar:

  1. Kayıtlı çalışmaya geçiş: Kayıt dışı çalışma ile mücadele kapsamında şu an uygulanmakta olan (polisiye olmaktan öteye gidemeyen) yöntemler yerine, gerek hukuksal düzenlemeler gerek makro düzeyde planlamalar yapılması;
  2. Eğitim ve sağlıkta hak-temelli yaklaşımın gerçek anlamda uygulanması: Yoksulluk sarmalının kırılması için, formal istihdam koşullarını sağlamanın yanı sıra, kamunun sosyal devlet sorumluluğuyla hareket etmesi ve önceliklerini buna göre belirlemesi ;
  3. Vatandaşlık geliri: Parçalı halde olan mevcut yardımların yerini, tüm toplumda yaşayanları, çalışma durumuna bakmaksızın, yoksulluk sınırı üzerinde tutacak düzenli bir meblağ ödenmesi ;
  4. Gider düşürücü önlemler: “Askıda Fatura” uygulaması benzeri uygulamaların hayata geçirilmesi ve bunların Romanlara özgü koşul, ihtiyaç ve taleplerin dikkate alınması ;
  5. Mahallelerde öğrenci etüt merkezler açılması
  6. Yetişkin eğitimi: Örgün eğitimin yanında yetişkin eğitiminin de sağlanması;
  7. Mahalle topluluk merkezleri: Öğrenci etüt merkezlerinin yanı sıra—ya da öğrenci etüt merkezlerini içerecek bir biçimde—mahallelerde çok amaçlı topluluk merkezlerinin açılması;
  8. Eğitim teşvik mekanizmaları: Okullarda devamlılığı teşvik eden mekanizmaların (örneğin okullarda kahvaltı ve/veya öğle yemeği verilmesi) tesisi;
  9. Kreş/okul öncesi eğitim: Kreş/okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması;
  10. Krizlere yönelik direncin arttırılması: Pandeminin yanı sıra iklim değişikliği, deprem gibi birçok başka riskleri ve eşzamanlı krizlerin dikkate alınarak krizlere direncin artırılması.

Covid-19’un Türkiye’deki Roman Toplulukları Üzerindeki Sosyo-ekonomik Etki Araştırması raporuna buradan ulaşabilirsiniz.

Fotoğraflar: Sezgin Kartal