“İyi Bir Yönetim İçin Tüm Kesimler Karar Sürecine Dahil Edilmeli”

Sivil toplum ve siyaset ilişkilerini konuştuğumuz CHP Parti Meclisi Üyesi Aylin Yaman, pandemi sürecinde sosyal politikaların öneminin arttığına işaret ediyor. Kamu ve sivil toplum arasında etkili bir diyalog ve işbirliğinin kurulması için kent konseyi modelinin kamu kurumlarına taşınması gerektiğini düşünen Yaman, iyi bir yönetim sisteminin oluşmasında sivil topluma büyük görevler düştüğünü söylüyor.

Aylin Yaman, Türkiye’nin ekonomik olarak sıkıntılı dönemine denk gelen pandemi sürecinde sosyal politikaların öneminin daha da belirginleştiğine dikkat çekti. CHP’nin yurttaşların gelir sorunu yaşamadan salgını atlatmaları gerektiğine ilişkin tespitlerinin iktidar tarafından dikkate alınmadığını söyleyen Yaman, sosyal politikaların etkili şekilde hayata geçirilmediğini belirtti.

Yaşlı hakları açısından pandemi sürecini değerlendiren Yaman, dünyanın hiçbir yerinde olmayan 65 yaş üstüne yönelik Türkiye’deki kısıtlamaların, insan hakkı ihlali olduğunu kaydetti. 65 yaş üzerinde emekli maaşı ile geçinen ya da çalışmak zorunda olan geniş kesim olduğunu hatırlatan Yaman, hayatlarını idame ettirecek gelir desteği de alamayan bu kesim için pandemi sürecinin çok ağır ve yıpratıcı geçtiğini söyledi.

Yaman’a göre, sivil toplumda iyi bir yönetim sisteminin oluşabilmesinin koşulu, diğer yönetim sistemlerinde olduğu gibi, şeffaf ve doğru iletişim teknikleri ile kurulabilmesiyle mümkün. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemindeki “her şeyi ben bilirim” yaklaşımı ve “tek adamcılık rejimi” ile iyi bir sistem kurulması olası değil. Akla ve bilimsel temellere dayalı olarak, karar sürecinin her aşamasında, karşı görüşe sahip olanları de katarak tüm kesimlerin dahil edilmesi gerekiyor. Ayrıca, etkin bir yönetim sisteminin kurulması için halkın STK’lara katılımının teşvik edilmesi önem arz ediyor.

Türkiye’de siyasi partilerin sivil toplumla ilişkilerde branşlaşmaya gitmediğini söyleyen Yaman, CHP’de Genel Başkan Yardımcısı’na bağlı olarak faaliyet yürüten Sivil Toplumla İlişkiler birimi olduğunu hatırlatıyor. Siyaset ve sivil toplum arasında diyalogun açık olması durumunda, sivil aktörlerin karar alıcılardan öncelikle kendilerini dinlemelerini, sonra da önerilerinin hayata geçirileceğine dair teminat verilmesini isteyeceklerini düşünen Yaman, iki taraf arasında bu şekilde bir güven ilişkisi oluşması durumunda derin kutuplaşmaların aşılabileceğini kaydediyor.

“Kent Konseyi Modeli Merkezi Yönetime Taşınmalı”

Yerel yönetimlerde sivil toplumun kararlara etkin katılımı için Kent Konseyi modelinin esas alınması gerektiğini düşünen Yaman’a göre, bu sayede her konunun temsilcisinin yer aldığı bir yapı ile daha iyi kararlar alınması mümkün olabilir. Mersin Büyükşehir Belediyesi ile Türkiye Alzheimer Derneği Mersin şubesinin yaşlı kampları projesini iyi örneklerden biri olarak gösteren Yaman, STK’ların karar sürecine dahil edilmesi sayesinde sorunların yerinde ve hızlı tespit edilmesini mümkün görüyor.

Birçok sivil toplum örgütünde aktif olarak faaliyetler de yürüten Yaman, içeriden bir gözle sivil toplumda nelerin değişmesi gerektiğini şöyle sıralıyor; “Sivil aktörler empati yeteneklerini biraz daha geliştirmeli, karşı tarafın bakış açısıyla konulara bakabilmeli, daha mücadeleci olmalı ve güncel gelişmeleri takip etmeliler. Bütün bunları başarabilmek için, sivil aktörler aralarına daha çok kadın ve genci dahil etmeliler.”

Umudun Tekrar Yeşermesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor”

Aylin Yaman kamu ve sivil toplum arasında etkili bir diyalog kurulması için, kamu kurumlarının hem halkı hem STK temsilcilerini düzenli olarak dinleyecek organizasyonlar, çalıştaylar vb. düzenlemesi gerektiğini kaydediyor. Koronavirüs Bilim Kurulu’nda Türk Tabipler Birliği’nin temsil edilmediğini hatırlatan Yaman, politika yapıcıların mutlaka tüm tarafları dinleyerek karar alması gerektiğinin altını çiziyor. Son olarak Türkiye’de toplumda çaresizlik ve umutsuzluk hislerinin yaygın olduğunu söyleyen Yaman, bunu aşmak ve umudu yeşertmek konusunda sivil topluma büyük bir görev düştüğünü vurguluyor.