Fukuşima’nın Yıldönümünde Akkuyu Gerçekleri

Sivil Sayfalar, Kültürhane Mersin ve ÇİTTA Çukurova İnsan Tohum Toprak Atölyeleri işbirliği ile hazırlanan Caretta Ekolojik Ahval’in bu haftaki programında 11 Mart’ta 10. yıldönümü yaşanan Fukuşima Daichi Nükleer Santrali Felaketi ile 10 Mart’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in online katıldığı törenle 3. reaktörünün temeli atılan Akkuyu Nükleer Santrali kapsamında nükleer karşıtı hareketin önde gelen isimleri Dr. Ful Uğurhan ile nükleer fizik uzmanı Prof. Hayrettin Kılıç’ı konuk ediyoruz. Caretta’yı geçen hafta aramızdan ayrılan ve yarım asra yaklaşan nükleer karşıtı mücadeleye ilk günden itibaren en ön saflarda destek veren Perihan Pulat’ın aziz hatırasına ithaf ediyoruz.

Mersin Nükleer Karşıtı Platform (NKP) üyesi, Mersin Tabip Odası eski başkanı Dr. Ful Uğurhan sözlerine Perihan Pulat’ı anarak başlıyor. Pulat’ın 1976’dan bugüne nükleer karşıtı mücadelenin içinde yer aldığını dile getiren Uğurhan, “Kendisi en son 15 Şubat 2015’de Mersin’de gerçekleşen nükleer karşıtı mitinge de katılmıştı. Basından da takip ederdik kendisini. Çok dirençli, mücadeleci bir insandı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesi ile de analım kendisini. Nükleer karşıtı bütün eylemlerde, tüm doğa savunularında kadınlar, erkeklere nazaran hep daha önde yer alıyorlar.” dedi.

Nükleer karşıtı mücadeleye destek verenleri anmışken Arslan Eyce’ye de bir parantez açan Ful Uğurhan sözlerine şu şekilde devam etti, “Perihan Pulat’ı anmak demişken büyük bir aktivisti daha Arslan Eyce’yi de anmak istiyorum. Mersin Taşucu’nda yaşayan Arslan Bey 1976 yılında Akkuyu’ya nükleer lisansı verildiği zaman, o dönemki Taşucu Balıkçılık Kooperatifi Başkanı olarak görev yapıyordu. 1976’dan 3 yıl önceki ölümüne kadar da 45 yıl boyunca alanlarda kaldı.”

ABD yakınlarında bulunan Britanya Denizaşırı Topraklarına dahil Turks ve Caicos Adaları’ndan programa katılan nükleer fizikçi Prof. Hayrettin Kılıç, on sene önce 11 Mart 2011’de meydana gelen Fukişima Nükleer Kazasının halen devam ettiğini, kaza sırasında eriyen çekirdekleri soğutmak için bugün bile okyanustan milyonlarca galon su çektiklerini belirterek, “1960’larda barış için atom projesini başlatan Japonya, Fukuşima kazası yaşanana kadar 54 reaktör kurdu. Elektrik enerjisinin %20’ni de buradan sağlıyordu. Nükleer savunucuları her zaman Japonya’yı örnek göstermişlerdi. Akkuyu’ya karşı çıkan bizleri siz teknolojik gelişme istemiyorsunuz, ülke olarak karanlıkta kalalım istiyorsunuz diye itham etmişlerdir. Fukuşima’nın ardından 50 reaktörünü kapattı Japonya ve o günden bu yana on sene geçti. Şimdi ben sormak istiyorum nükleeri destekleyenlere: Japonya elektriksiz mi kaldı, teknolojisi geriye mi gitti, Japon hükümeti-Japon ekonomisi iflas mı etti? Elbette hayır. Ülkemizdeki ve dünyadaki tüm nükleer destekçilerinin bu tür söylemleri gerçekdışıdır. Nükleer teknolojisinin hayata geçirilmesindeki tek amaç santralleri nükleer silahlar için gerekli plütonyumun kuluçka makinesi olarak kullanmaktır” şeklinde konuştu. 

Akkuyu Nükleer Santrali inşaatında son zamanlarda medyaya da yansıyan zemin çatlağı haberlerine, bölge halkının ev ve işyerlerinde tahribata yol açan patlamalara da değinen Hayrettin Kılıç, “Akkuyu Nükleer Santral projesinin dünyanın herhangi bir köşesinde başka bir örneği yok. Şu ana kadar dünyanın hiçbir ülkesinde başka bir ülkenin işletmesi tarafından yap-işlet-sahip ol bazında bir nükleer santral kurulmamıştır. 2007’de benzer bir örnek ABD’de uygulanmak istendi ama federal hükümet başka bir ülkenin şirketi tarafından ABD toprakları içinde yap-işlet-sahip ol şeklinde santral kurulması milli güvenliği tehdit eder gerekçesi ile iptal kararı verdi. Akkuyu inşaat alanında da iki ay önce patlama ve çatlama haberleri ortaya çıktı. Eğer bir betonarme yapıda çatlaklar kılcal yapıda bile meydana geliyorsa bu betonarmenin kimyasal yapısının bozulduğu anlamına gelir. Bu bozulma yıllar boyu devam eder ve iki metre daha derine inip yama yapalım da diyemezsiniz” diye konuştu. 

Mersin Nükleer Karşıtı Platformun 2021 yılı Fukuşima yıldönümü ve hükümetin Akkuyu’da üçüncü reaktörün temelini atma programına dair gerçekleştireceği etkinliklere dair bilgi paylaşan Ful Uğurhan, “9 Mart Salı günü Mersin Mimarlar Odası önünde bütün kitle örgütlerinden temsilcilerin ve sivil halkın katılımı ile bir basın açıklaması yaptık. Bu ülkedeki nükleer karşıtı mücadelenin önüne ne yaparlarsa yapsınlar geçemiyorlar. Santraller en yakında yaşayanlara en çok zararı veriyor. Almanya’da yapılan bilimsel bir araştırma nükleer santrale 5 km yakında yaşayan çocukların lösemiye yakalanma oranlarının arttığını ortaya çıkardı. Fukuşima sonrası o coğrafyada çocukluk çağı tiroid kanseri oranları beş yüz kat artış gösterdi. Mersin’in nükleer karşıtı mücadelesi 45 yıldır aynı canlılıkta devam ediyor. Başka bir örneği var mıdır bilemiyorum. Fukuşima kazasından 1,5 ay sonra 17 Nisan 2011’de en büyük eylemi yaparak Mersin’den Akkuyu’ya on binlerce kişinin katılımı ile nükleere karşı insan zinciri meydana getirdik. Biz, nükleer karşıtları olarak 11 Mart 2021’de bir kez daha Akkuyu’ya gidiyoruz. Oradaki tahribat yüzünden ayaklarım geri geri gitse de Fukuşima’nın 10. yılında oradan ses çıkarmak çok manalı. Akkuyu’da bu nükleer santrali yaptırmayacağız. Bu programı izleyenlerin, dinleyenlerin bu mücadeleye omuz vermesini istiyoruz. Ne kadar çok kişi olursak sesimiz de o denli güçlü çıkar ve bu kararı verenleri de değiştirme imkanına kavuşuruz. Biz tercihini ekolojiden yana koyan insanları seçip yolumuza öyle devam etmeliyiz” diyerek sözlerini noktaladı.