“Oyun Hakkının Geliştirilmesinde Yönetişim ve Paydaş Yaklaşımı Önemsenmeli”

Çocuğun Oyun Hakkına Yönelik izleme Seti hazırlayan İzmir Çocuk Çalışmaları Ağı Genel Koordinatörü Özlem Akın, “Çocuğun oyun hakkının geliştirilmesinde çok düzeyli yönetişim ve paydaş yaklaşımı önemsenmeli, özel, sivil toplum, kamu ve aileler sürecin bir parçası olmalıdır” dedi.

Geçtiğimiz günlerde kurum olarak çocuğun oyun hakkının geliştirilmesine yönelik bir kılavuz hazırladınız. Bu kapsama Türkiye’de çocuk hakları açısından oyun hakkı ne kadar hayata geçiyor? Çocukların oyuna erişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İzmir Çocuk Çalışmaları AğıÖncelikle sizin de belirtmiş olduğunuz üzere İzmir Çocuk Çalışmaları Ağı olarak Etkiniz Avrupa Birliği desteği ile oyun alanlarının çocuk dostu yaklaşım çerçevesinde izlenilmesi çalışması kapsamında bir rehber/kılavuz hazırladık. Bu kılavuzun çocuğun oyun hakkının yerine getirilmesi sürecinde sorumluluk sahibi olan bütün paydaşların yükümlülüklerinin izlenilmesini kolaylaştırılmasına katkıda bulunulması beklenmektedir. Hazırlanan kılavuz, uluslararası insan hakları ile ilgili önemli bir belge olarak ifade edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi çerçevesinde hazırlanmıştır. Sözleşmeye göre her çocuğun doğuştan sahip olduğu haklar bulunmakta, sözleşmeye taraf devletler de bu hakları geliştirmeye ve konsolide etmeye taraf olmuşlardır. Bu kapsamda çocuk haklarının çocuklar ile birlikte geliştirilmesi ve farklı düzeylerde çocuk dostu alanlar yaratılması gerekmektedir. 

BM Çocuk Hakları Sözleşmesine göre her çocuğun kendilerini ilgilendiren konularda karar alma süreçlerine katılma, söz söyleme hakkı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra sözleşmenin 31.maddesi gereğince de çocukların, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence etkinliklerinde bulunma, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılma hakkı bulunmaktadır. 

Türkiye’de ne yazık ki çocuk hakları içerisinde en ihmal edilen ve önemsenmeyen hakların başında “çocuğun oyun hakkı” gelmektedir. Aslında bütüncül bir şekilde değerlendirdiğimizde oyun kavramı, çocuklar ve yetişkinlerin hayatında önemli bir yere sahiptir. Ancak bizler- karar vericiler de dahil- çocuğun oyun hakkının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi açısından ihmalkâr davranıyoruz. Çocukların çocuk hakları sözleşmesinde yer alan oyun hakkının geliştirilmesi için elverişli ortamları yaratamıyoruz. 

İzmir Çocuk Çalışmaları Ağı olarak, yerel düzeyde çocuğun haklarının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için faaliyetler yürütürken çocuğun oyun hakkına yönelik özel bir ilgi göstermek istedik. Literatür araştırması yaptığımız zaman ne yazık ki konuyla ilgili kaynaklara erişim sağlayamadık. Aslında bu da bizi teşvik eden bir süreçti. Türkiye’de engelli çocuklar başta olmak üzere bütün çocukların oyun alanlarına erişim hakkı bulunmaktadır. Güvenli ve sağlıklı bir çevrede boş zamanlarını geçirmek isteyen çocuklara uygun alanların yaratılması yerel yönetimler ve kamu kurumlarının başlıca sorumlulukları arasında yer almaktadır. Ancak yine belirtmek gerekirse engelli çocukların, mülteci çocuklar gibi dil erişimine sahip olmayan çocukların oyun alanlarına erişimleri gerçekten çok kısıtlı. Parkların engelli çocukların erişimine uygun olarak tasarlanmaması, oyuncakların erişilebilir olmaması, genellikle şehir merkezi dışında kalan mahallelerdeki parkların yeşilden uzak güvenlik sorunları ile anılır olması gibi sorunlar Türkiye’de çocuğun oyun hakkının yeterli şekilde hayata geçirilmesini engellemektedir. Kısaca diyebiliriz ki diğer çocuk haklarında olduğu gibi çocuğun oyun hakkı da ne yazık ki yeterince hayata geçirilmemektedir.

Çalışma kapsamında yerel düzeyde uyguladığımız bir araştırma sonuçları da çocuğun oyun hakkının hayata geçirilmesini gözler önüne sermektedir. 55 kişi ile gerçekleştirdiğimiz araştırma ile oyun alanlarının çevre dostu olup olmadığına 27 katılımcı olumsuz, 7 katılımcı olumlu, 21 katılımcı ise kısmen cevabını vermiştir. Yine aynı şekilde parkların engellilerin erişimine uygun olup olmadığını sorduğumuzda 50 kişinin olumsuz 5 kişinin ise kısmen cevap verdiğini görmekteyiz. Bunun yanı sıra katılımcıların çoğunluğu oyun alanlarının klasik araçlardan oluştuğunu, çocukların bilişsel, zekâ geliştirici, inovatif oyun araçlarına ihtiyaçlarının olduğunu, hijyenik ve doğa dostu ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Bizler, her düzeyde olduğu gibi oyun alanlarının da belirlenmesi ve içeriklerinin geliştirilmesi noktasında çocukların katılım hakkı çerçevesinde çocukların görüşlerinin alınmasını önemsemekteyiz. Bu açıdan oyun hakkının geliştirilmesi için yerel yönetimler başta olmak üzere çocuklar, aileler gibi paydaşların çok düzeyli iş birliğinin gerekli olduğunu düşünmekteyiz. Çocukların kendilerini ifade edebilmeleri için bilgi eşitliğinin yanı sıra uygun bir ortamın yaratılması yerel yönetimler tarafından sağlanmalıdır. 

Oyun hakkına ulaşım pandemi süreciyle daha da zorlaştı diyebilir miyiz? Bu süreçte neler yaşandı, kılavuza bu konuyla ilgili neler yansıdı?

İzmir Çocuk Çalışmaları AğıPandemi süreci bizlere göstermiştir ki oyun kavramı çocuğun ve yetişkinin hayatında olmazsa olmaz bir yer tutmaktadır. Evde zaman geçirmek zorunda kaldığımız anlarda genellikle oyun oynama isteği duyduk. Çocukların bu isteği ve beklentilerinin daha da arttığını gözlemleyebiliriz. Özellikle sokağa çıkma kısıtlaması içerisinde günlerini geçirmek zorunda kalan çocukların evlerinde oyun oynamalarına yönelik uygun kaynaklar yoksa bu süreç daha da sıkıntılı geçmiştir. Özellikle gözlemlediğimiz kadarıyla mülteci çocuklar, engelli çocuklar gibi kırılgan gruplar bu süreci daha da ağır geçirmektedir. Sosyalleşme en temel insani ihtiyaçtır. Özellikle çocukların sosyalleşme başta olmak üzere farklı ihtiyaçlarını oyun yolu ile gerçekleştirdiklerini düşündüğümüzde pandemi sürecinin çocukların oyun hakkına erişimlerini ciddi bir kesintiye uğrattığını düşünmekteyiz. 

İkinci olarak oyun alanlarının güvenli ve sağlıklı bir ortam olarak yeniden ele alınmasının gerekliliğini görmekteyiz. Yeni normal olarak ifade ettiğimiz süreçte yerel yönetimlerin oyun alanlarının sıklıkla dezenfekte etmeleri, sağlıklı bir ortamda çocukların güvenli bir şekilde oyun oynamalarını kolaylaştırıcı alanlar yaratmaları sağlanmalıdır. Çocukların hastalıkla karşı karşıya kalabilecekleri alanlar olarak gördüğümüz oyun alanlarına yönelik kapsamlı bir çalışmanın yapılması gerekmektedir.

Bu süreçte kılavuzda da detaylı olarak yer alan göstergeler yer almaktadır. Süreç ve yapısal göstergeler olarak ifade ettiğimiz zaman Türkiye’de çocuğun oyun hakkına erişimlerini geliştirmek için paydaşların görevlerinin neler olduğunu göstergeler ile ortaya koymaya çalıştık. Temel hedefimiz uluslararası çocuk hakları sözleşmesinde yer alan oyun hakkının Türkiye’de hayata geçirilmesi için bir alan yaratmaktı. Çocuğun oyun hakkının olduğuna dair kamuoyunun dikkatini çekerek çocuk hakları alan çalışanlarının daha çok araştırma ve çalışma yapmalarına imkân sağlamaktı. Bu yüzden hazırlanan gösterge seti ve kılavuzu önemli görmekteyiz. Gösterge setinde yerel yönetimlerin oyun hakkının hayata geçirilmesindeki rolleri de bulunmaktadır. Pandemi süreci ile birlikte yerel yönetimlerin artan rolleri bağlamında değerlendirdiğimizde kılavuza yansımalarını görebiliriz.

Kılavuzda öne çıkan noktalar ve öneriler nelerdir? 

Etkiniz Avrupa Birliği destekleri ile ” Yerelde çocuğun oyun hakkının izlenmesi için gösterge seti ve kılavuzu” hazırlandı. Kılavuz, oyun hakkı ve temel insan hakları yükümlülükleri ile ilgili kısa bilgileri sağladıktan sonra BM Çocuk Hakları Komitesi’nin 17’nci Genel Yorumunda anılan yükümlülükleri, çocuk haklarının göstergeler ile izlenmesi kapsamında incelemekte. Bu bölümün, gösterge setinin kullanımını kolaylaştırması ve raporlama için çerçeve oluşturulmasına katkı sağlaması ön görülmektedir. Kılavuzdaki gösterge seti, yapısal, süreç ve sonuç göstergelerinden oluşturulmuştur ve kullanıcın ekleme ve çıkarmalarına açık olacak şekilde düşünülmüştür.

Kılavuzun kapsamında ise;

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 31’inci maddesi Çocuğun Dinlenme, Boş Zaman Değerlendirme, Oynama ve Yaşına Uygun Eğlence (etkinliklerde) Bulunma ve Kültürel ve Sanatsal Yaşama Serbestçe Katılma Hakkı’nı tanımaktadır. Taraf devletlerin yükümlülükleri, bu hakkı tanımasını, desteklemesini ve hakkın tam olarak hayata geçmesi için uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını kapsamaktadır. BM Çocuk Hakları Komitesi’nin 17 numaralı Genel Yorumu, bu hakkın hayata geçirilmesi için taraf devletlerin yükümlülüklerini daha ayrıntılı olarak açıklamaktadır. Kılavuz kapsamında sunulan gösterge seti, BM ÇHS’nin 31’inci maddesinde anılan Dinlenme, Boş Zaman Değerlendirme, Oynama hakkı – kısaca Oyun hakkı – ile sınırlandırılmıştır. Yerelde Oyun Hakkı’nın tam anlamı ile hayata geçip geçmediğini ölçen bu gösterge setinin odağında kamuya açık alanların ve hizmetlerin izlenmesi, başka bir değişle, yerel yönetimler, yerelde çalışan STK’lar ve ilgili bakanlıkların yerel teşkilatlarının sunduğu hizmetler ve taahhütler bulunmaktadır. Bu nedenle, Alışveriş Merkezleri gibi özel işletmeler tarafından sağlanan oyun alanları ve hizmetleri bu kılavuzun kapsamının dışında tutulmuştur. Ancak, söz konusu hakkın hayata geçmesinde STK’lar, Belediyeler ve Bakanlıklar tarafından sunulan hizmetler incelenirken, özel şirketlerin rolü tamamen göz ardı edilememektedir. Bazı durumlarda ilgili araçların ve oyuncakların yukarıda anılan aktörler tarafından satın alınması, ilgili alanların inşası süreçlerinde özel sektörün sorumluluklarından ve yerel yönetimler ile bakanlıkların yükümlülüklerinden bahsetmek mümkündür. Kılavuz kapsamının dışında tutulan diğer alanlar ise çevrimiçi alanlar ve okullar bulunmaktadır. Bu alanlarda oyun hakkının hayata geçmesini izlemek için ayrı gösterge setlerinin oluşturulması daha anlamlı olabilecektir. Böylelikle gerek eğitim ortamında, oyunun eğitimin bir parçası olarak ele alınması ve eğitim ile müfredatın çocuğun oyun hakkını engellememesi gibi konular; gerekse çevrimiçi ortamın kendine özgü şartları, riskleri ve faydaları daha anlamlı bir şekilde izlenebilecektir.

Çocuğun oyun hakkının farklı düzeylerde-yerel ve ulusal- geliştirilmesi için bundan sonraki planlarınız nelerdir?

Ağ olarak böyle bir çalışmayı genelde insan haklarının özelde ise çocuk haklarının geliştirilmesi için bir fırsat olarak görmekteyiz. Çocuğun her hakkının bir bütün olduğunu düşünmekteyiz. Bu bağlamda hazırlanan gösterge kılavuzu setinin çocuğun oyun hakkının geliştirilmesi ve daha çok gündemde yer almasını kolaylaştırması açısından bir fırsat olarak değerlendirmekteyiz. Bugünden itibaren oyun kavramının daha çok gündemimizde olmasını arzu etmekte, bütün çocukların hiçbir şekilde geride bırakılmaması ilkesi gereği oyun alanlarının güçlendirilmesine ve bu alanda çocuk dostu politikalar üretilmesine yönelik savunuculuk, kampanya geliştirme ve araştırma çalışmalarımızın olacağını belirtmek isterim. Özellikle yerel yönetimlerin ilgili tematik alandaki görev ve sorumluluklarının sivil toplum odaklı izlenilmesine yönelik bir yaklaşımımız bulunmakta, mahallelerde yer alan parkların çocuk ve ailelerin katılımını içermesinin gerekliliğine yönelik saha çalışmalarımız olacaktır. Kısacası hazırlanan gösterge setinin çocuğun oyun hakkının BM sözleşmesine göre geliştirilmesine, oyun alanlarının çocukların görüş ve önerileri ile çocukların yararına göre düzenlenmesine katkıda bulunmasına ve alan çalışanlarının çocuk hakları için izleme ve savunuculuk kapasitelerinin güçlendirilmesine katkıda bulunacağı ifade edilebilir.