Yarımburgaz’da Kanal İstanbul Gölgesi…

Yarımburgaz Mahallesi imar sorunlarının ardından bu kez de Kanal İstanbul projesiyle karşı karşıya kaldı. Kentsel dönüşüm sorunlarına karşı mahallelinin bir araya gelerek kurduğu Yarımburgaz Mahallesi Koruma ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve gönüllülerinden Ferhat Bayat ile çalışmalarını konuştuk.

“Kuruluş Amacımız Baki Ancak Mahallenin Diğer Sorunları Da Önceliğimiz”

İmar sorununa karşı ‘kendi geleceğimizi kendimiz kuralım’ diyerek bir araya geldiklerini belirten Bayat, derneğin dayanışma temelinde kurulduğunu ifade ediyor. Bayat, “Kanal İstanbul projesinin yapılacağı çevre mahallelerden birinde yaşıyoruz. Kanal İstanbul’dan önce de mahalleli olarak devam eden kentsel dönüşüm ile ilgili problemlerimiz vardı. İmar sorunu çözülmüyor, belediye sürekli bakanlığa devrediyor. Bundan önce AK Parti belediyesi vardı şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi belediyesi. Onlar da aynı şeyi söylüyorlar. Değişen bir şey yok yani. Derneğin kuruluş amacı baki. Yaşadığımız mahallenin hak gaspına uğramaması, toplanıp dilekçe yazılması ve yasal çerçeve doğrultusunda hareket edilmesi başlıca amaçlarımızdı. Daha sonra çocuklarla, gençlerle, mültecilerle dayanışmalar yaptık. Derneğin şu an iki amacı var diyebilirim; devam eden kentsel dönüşüm meselesi ile ilgili çalışmalar ve mahallenin  sosyo kültürel eksikleri ile ilgili çalışmalar yapmak.” diyor.

“Burası İç Göç İle Gelen Aileler İle Suriyeli Ailelerin Yaşadığı Bir Yer”

5 yıllık zaman diliminde mahallenin tansiyonunun her zaman aynı olmadığını söyleyen Bayat, “Bazen bir açıklama oluyor, bir torba yasa geçiyor bunun içinde kentsel dönüşüm oluyor ve insanlar heyecanlanıyor, derneğe akın ediyorlar. Mahallenin genelinde aslında kabul gören işler yaptık. Futbol turnuvaları düzenledik, madde bağımlılığıyla ilgili toplantılar yaptık, film gösterimleri yapıyoruz. Çocukları kültür sanat aktivitelerine götürüyoruz. Buradaki birçok çocuk deniz görmemiş, müze görmemiş çocuklar. Bu mahallede göçmen ailelerin çocukları ve iç göçle gelen ailelerin çocukları beraber yaşıyor. İşçi çocuklar var, okuma yazma bilmiyorlar. Bu çocuklar daha çok mülteci çocuklardan oluşuyor. Okuma yazma, öz savunma çalışan gruplarımız var.” diye devam ediyor.

“Bizim İçin Sürdürülebilirlik Önemli”

Dayanışma amacının önemli olduğunu vurgulayan Bayat, derneğin kirasını mahalledeki ailelerin, faturalarını da esnafın karşılandığını belirterek şunları söylüyor: “Sosyal aktiviteler daha çok bağışlarla dönüyor ama fon almıyoruz. Bir yerden projelendirilmiş, şekillendirilmiş bir şeyi bu zamana kadar kabul etmedik. Proje teklifi yapanlar oldu ve malzeme olarak ufak hibeler aldık. Boks için boks malzemeleri, iftar için malzemeleri kabul ettik. Eğer içeriğini biz belirleyeceksek, özerkliğimizi koruyabileceksek olumlu bakabiliriz ancak direkt göbekten projeci, sadece proje ile başlayan proje ile biten ve proje bitince kimsenin kimseyi sormadığı çalışmaları doğru bulmuyoruz. Çünkü biz buradaki aileler ve onların çocuklarının her türlü sorunla ilgileniyoruz. Proje bazlı çalışmaların bazı açmazları oluyor. Mesela bir sene sürüyor o bir senede çocuklarla müzik çalıştım diyelim ve bir senenin sonunda o enstrümanlar, hoca olmazsa ya da o ortamın kirası ödenmezse bu bir enkaza dönüşür.”

Sürdürülebilir olmalı ve bu maddi bir kaynakla değil, gönüllülerin öz gücü ile yürütülmeli.

Kadınların, çocukların, işçilerin Türkiye’deki mevcut koşullardan ciddi anlamda etkilendiği ifade eden Bayat, “Devletin bu konularda yetmediği ortada. Klasik olarak devletin yetmediği yerde biz yaparız bakış açılı sivil toplumculuk yerine kurduğumuz dil daha eleştirel. Buradaki tüm atölyelerde çocuklar çalıştırılıyor ve herhangi bir denetim olmuyor. Herkes bu durumu biliyor. Mültecilerin de sürekli dışlandığı bir durum var. Kumar oynatılan yerleri polis biliyor, bir şey yapmıyor. Kamunun durumu da yetersiz yani.” diyor.