Sosyal Medyada Kanserle Mücadele: Hem İyi Hem de Kötü Olma Hali

Toplumsallaşan sağlık süreci, tıbbi tedavinin yanı sıra çeşitli dayanışma, yardımlaşma kurumlarını da meydana getiriyor. Bu mecralardan birisi de sosyal medya. TODAP’tan Psikoonkolog Hayriye Özcan Öntaş ve Mersin Üniversitesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doçent Doktor Aslıhan Ardıç Çobaner’le sosyal medya ve kanseri konuştuk. Öntaş, hastalığın psikolojik olarak iyi olma halinin önemine vurgu yapıyor.

Kanser hastalığı yaygınlık itibariyle bireyleri ve çevresindeki insanları psikolojik olarak etkilemekte. Hastalığın tedavisi  fiziki olarak devam ederken diğer yandan psikolojik etkilerine ilişkin baş etme yolları önemli. Dijitalleşme ile birlikte kanser hastaları ve yakınları kendilerini iyi hissetmek ve diğer hastalara destek vermek için hastalığı ve mücadelelerini sosyal medyada aktarıyor. Bu kişilerden birisi de geçtiğimiz aylarda hayatını kaybeden psikoloji bölümü öğrencisi  Neslican Tay idi.  

Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği’nden Psikoonkolog Hayriye Özcan Öntaş hastalığın psikolojik olarak iyi olma halinin önemine vurgu yapıyor; “Bir bağışıklık sistemi hastalığı olan kanser için beslenmemiz, kan değerlerimiz kadar iyi hissetmemiz ve bizi hayata bağlayan motive eden şeylerin varlığı da önemli. İyi beslenme ve iyi fiziksel koşullar dediğimiz zaman nasıl ki maddi imkanlara sahip olmak zorunlu hale geliyorsa aslında ruhsal olarak iyi hissetmek de maddi güçten bağımsız düşünülemez. Kanser, maddi manevi yıpratıcı bir hastalık.”

Öntaş, digital mecraların hayatımızdaki yerine ve konuyla ilgili kullanıma dair ise; “Sosyal medya aracılığıyla yapılan paylaşımlar ve kurulan arkadaşlıklar; bir başkasının desteğini hissetme, hastalığın tedavi sürecinde de arkadaşlık ilişkilerini devam ettirebilme düşünceleri ile birlikte kişiye yardımcı olur. Başka kanser hastaları ile temas etmek, iletişim halinde olmak da aynı sıkıntıyı yaşayan başka insanların da var olduğu duygusu ve dayanışması ile hastalara destek sunar.  Zaman zaman hastalıkla ya da hastalarla ilgili haddini aşan yorumlar ya da hakaret içeren sözler kullanılabiliyor. Ya da bazı “uzmanlar” tarafından haddini aşan yorumlarda ve öğütlerde bulunulabiliyor. Yaşanabilecek bu olumsuzluklar da zaman zaman çok yıpratıcı olabildiğinden, kanser hastalarına ve yakınlarına zarar verebiliyor” yorumunu yapıyor.

“Aynı Şekilde Mücadele Etmek Zorunda Değiliz”

Karşılaştığımız durumları anlamlandırma biçimlerimizin  farklılık gösterebileceğini belirten Öntaş “Bir kişi bir hastalığı “savaşılacak bir şey” olarak görürken bir diğeri ise “ders alınacak bir öğretmen” olarak değerlendirebilir. Bize nasıl iyi geliyorsa o şekilde anlamlandırabilir ve isimlendirebiliriz. Hiçbirimiz hayata aynı şekilde bakmak, aynı şekilde düşünmek, aynı şeylere inanmak ve aynı şekilde mücadele etmek zorunda değiliz. Bir kişinin, yaşadığı hastalığı ve süreci tanımlama biçimini yargılamak, hele de bunu kişinin vefatından sonra yapmak, sosyal medya aracılığıyla herkese duyurmak kimin haddine olabilir ki? Bunun kimseye bir faydası olmayacağı gibi yıpratıcı ve ötekileştirici etkilerinin de olacağı gayet açıktır. O nedenle bu açıklamanın hiç bilimsel olmadığı gibi iyi niyetli bir açıklama da olmadığını düşünüyorum. Ruh sağlığı çalışanları olarak; insanlara ders verme, tepeden bakma, yargılama ve ötekileştirmeden uzak bir tutumu acilen benimsemediğimiz takdirde kimseye faydalı olamayacağımız çok açık” diye anlatıyor.

‘Sağlık iletişimi’ alanında çalışma yürüten Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Aslıhan Ardıç Çobaner ise çevrimiçi toplulukların hasta ve yakınları için önemine vurgu yapıyor:

“Diyalogların Agresif Özellikler İçerebilme Riski Vardır”

“Hastaların kendileri ile benzer hastalığı yaşayan insanlarla karşılaşmaları, hastalığın beraberinde getirdiği zorluklar karşısında kendilerini “daha az yalnız” hissetmelerine neden olur.  Sosyal destek gruplarının başka bir işlevi ise, hastalıkla ilgili bilgi alışverişidir. Bu durum hastanın bilgisini arttırır ve tedavi sürecinde güçlendirebilir. Son olarak bu grupların diğer önemli bir etkisi katılımcıların sadece kendilerinin sosyal destek almaları değil, aynı zamanda psikolojik iyilik hali üzerinde olumlu etkisi oldukça fazla olan “başkalarına yardım etme” fırsatını da sunmasıdır. Sosyal ağlar aracılığı ile sağlanan sosyal destek hem bu engeli kaldırması açısından hem de yaşam koşullarının  birbirinden uzaklaştırdığı insan ilişkilerini desteklemek ve insanları temas halinde tutmak için çok iyi bir araç haline geldi.

Son yıllarda sosyal ağların hastaların sosyal yaşama katılımı ve sosyal destek sağlama konusunda bireylere ve gruplara/topluluklara faydalarına yönelik çalışmaların sayısı artmıştır. Sosyal ağların yalnızlığı ve depresyonu azaltarak psikolojik durumu ve sağlık sonuçlarını olumlu etkilediğinin yanında, gruplarının yüz yüze hasta gruplarına benzer şekilde bir bilgi değişimi işlevi de vardır.“

Çobaner, sosyal medyada ki kötücül yorumlara dair medya okuryazarlığını işaret ederek, “Sosyal ağların hastalar üzerine sosyal destek gibi olumlu etkilerinin yanında, bu gruplara erişimde medya okuryazarlığı ve yeni medya okuryazarlığı becerilerinin eksikliği; bu mecralarda paylaşılan bilginin kalitesi, geçerliliği ve kontrolüne ilişkin soru işaretleri vardır. Ayrıca bu alanlarda bilginin ve deneyimin paylaşım sürecine ilişkin bir rehber ya da kolaylaştırıcı profesyoneller olmadığında, gruplardaki diyaloglar zaman zaman negatif, şiddetli ve agresif özellikler içerebilme riski vardır.  Ayrıca burada yer alan süreçler tıbbi tedavinin yerine geçemez, gruplarda katılımcılarının sordukları sorulara yönelik cevapların bireylerin tedavi gereksinimini geciktireceğine ve tedavi sürecini olumsuz etkileyeceğine yönelik bir kaygılar da bulunmaktadır.” dedi.

Dijital Medyada Hastaların Hareketliliği Giderek Artmakta

Prof. Dr. Mine Gencel Bek ile yaptıkları “Dijital Medya Sosyal Destek: Facebook’ta Meme Kanseri Grupları” isimli ortak çalışmada, sosyal medyada sosyal destek amacıyla kurulmuş olan grup sayfalarında sosyal desteğin nasıl arandığını araştırdıklarını belirten Çobaner, “Kanser hastalarının kurduğu facebook  grup sayfası “Kanserle Dans” topluluk sayfasının üye sayısı 31 bine yakın. Yine diyabet hastalarının yoğun olarak bilgi ve deneyim paylaştığı Tip 2 Diyabet Grubunun 35 bin üyesi bulunuyor. Bu sayfaların çoğunluğu hastalar, aileleri ve arkadaş çevreleri ile duygusal destek ve bilgilendirme amacı taşıyan sosyal destek grubudur. Online sosyal destek grupları hastalara ve yakınlarına hastalığın, “doğru” tedavinin, ilaçların yan etkilerinin, alternatif  tıbbın, doktorların ve hastanelerin tartışıldığı, birçok tartışma, soru ve bu sorulara verilen cevapların/yorumların sıralandığı bir toplumsal alan sağlar. Bu tartışma alanı aynı zamanda daha önce bir araya gelmesi muhtemel olmayan yeni birliktelikleri/ortaklıkları ortaya çıkarır.” diye konuştu.