AFS Gönüllüleri’nin Talebi: “Daha Adil Ve Barış Dolu Bir Dünya”

Büyük bir çoğunluğu AFS programlarından yararlanmış gönüllülerden oluşan AFS Gönüllüleri Derneği, kültürlerarası etkileşim aracılığıyla birçok proje, program yürütüyor. AFS’nin kuruluş hikayesini ve çalışmalarını derneğin genel koordinatörü Serdar Güneri’den dinledik. Güneri, AFS gönüllüleri olarak taleplerinin adil ve barış dolu bir dünya olduğunu belirtiyor.

Dünyanın en büyük gönüllü organizasyonlarından biri olan dernek, bir arada yaşam iradesinin gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor.

AFS’nin (American Field Service) Birinci Dünya Savaşı’nda kurulan bir gönüllü yardım birliği olduğunu belirten Güneri, hikayeyi şöyle anlatıyor: “Savaş döneminde Amerika’daki ambulans şoförleri gönüllü olarak Fransa’ya gidip yaralıları taşıyor. Daha sonra farklı ülkelerdeki gönüllülerle hizmete devam ediyorlar. İkinci Dünya Savaşı’nda da çalışmalarını devam ettiriyorlar. Savaşlardan sonra başka bir kültürde yaşayıp insanlara yardım etmek deneyiminin öğretici olduğunu düşünüyorlar. Farklı kültürlerin bir araya gelip diyalog kurduklarında aslında çatışmaların çözüleceğini, toplumsal barışa hizmette bulunacağına inanıyorlar. Bu anlamda ilk kez 1947 yılında AFS’de gönüllülük yapmış, savaş esnasında çalışmış insanların çocuklarını Amerika’ya bir değişim programına gönderiyorlar. Bu programlar daha sonra büyüyor, diğer ülkeler de katılıyor. 1970’lerde resmi adı AFS Kültürlerarası Programları olarak güncelleniyor. AFS’nin açılımı kullanılmıyor.”

“Programlarımız Gençleri Küresel Aktif Yurttaşlar Olarak Güçlendirmeyi Hedefliyor”

AFS’nin savaş zamanı  oluşturulan bir yardım organizasyonundan uluslararası bir eğitim kurumuna dönüşmüş olduğunu ifade eden Güneri, Türkiye’nin AFS ile tanışmasının 1956 yılında gerçekleştiğini söylüyor. Güneri, “1974’de bu programlardan yararlananların kurduğu Türk Kültür Vakfı tarafından da şu anda programlar ülkemizde yürütülüyor. Dernek ise 1999 yılında yine bu programlardan yararlanmış gönüllüler tarafından kuruluyor. Amacı da şu; Türk Kültür Vakfı programların yürütücüsüyken dernek de bu programlara sahada gönüllü desteği sağlıyor ve saha işlerini koordine ediyor. Farklılıkları bir araya getiren öğrencileri, gençleri küresel aktif yurttaşlar olarak güçlendirmeyi hedefleyen birçok projeyi gerçekleştiriyor. “

Derneğin temel çalışma alanlarına değinen Güneri, “Programlarımızdan bir tanesi AFS programları, bu programla Türkiye’ye gelen ve Türkiye’den gönderilen öğrencilere danışmanlık yapılıyor, kamplar, yazılı ve sözlü sınavlar, aile ziyaretleri gibi çalışmalarla süreç ilerliyor. Konuk etme ve gönderme komitelerimiz var. Bu komiteler aracılığıyla Türkiye’den gidecek veya gönderilecek öğrencilere önce bu programların tanıtımları yapılıyor. Yazılı genel kültür sınavları, yüz yüze mülakatlar ve sonrasında başarılı olanlar AFS’li olmaya hak kazanıyorlar. Gidiş ve dönüş oryantasyonu yapılıyor. Tüm bu süreçleri gönderme komitelerimiz yürütüyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Eskişehir’de örgütlenmelerimiz var. Aslında bu örgütlenmeler aracılığıyla programların sahadaki işleri yürütülmüş oluyor.” diyor.

“Toplumsal Ve Bölgesel Barış Adına Çalışmalar Yürütüyoruz”

Derneğin diğer projelerinden biri olan KArE (Kültürlerarası Etkileşim) ile farklı kültürlerin birbirini tanıması ve insanların aktif yurttaşlar olarak birlikte üretimlerde bulunmalarını amaçlanıyor. Bu kapsamda en önemli programlarından biri olarak Türkiye Kardeşleri programını anlatan Güneri, “Programımız bir yandan Türkiye’de yaşayan gençlerin farklı kültürleri tanıması bir yandan da gönüllülük, sivil toplum alanında farkındalık sağlamalarını kapsayan süreçleri içeriyor. Türkiye’de gençliğin  gönüllülüğe katılım oranları yüzde beşlerde. Gönüllülük deneyimi anlamında 146 ülke arasında 125. sıradayız. Türkiye Kardeşleri programının bu sene beşincisini düzenledik. Yine benzer bir mantıkla Hakkari Gel Gel programımız var. Onun da bu sene üçüncüsünü düzenledik. 10 tane Hakkarili genç İzmir’de ağırlandı. Gönüllülerimizin yürüttüğü farklı atölyelere katılarak çok renkliliği deneyimleme fırsatları oldu. Yeni tamamladığımız bir programımız var. Bu programla da Türkiye ve Ermenistanlı gençler arasında diyaloğu güçlendirmek amacıyla ve bölgesel barışa katkıda bulunmak için düzenledik.” dedi.

Programlara yönelik bursların da olduğunu söyleyen Güneri, bir burs programının 2010 yılında karakolda maruz kaldığı işkence sonrası yaşamına son veren Onur Yaser Can’ın adına verildiğini söyleyerek şunları ekledi: “Yaser 2001 Belçika AFS’liydi.  Bu burs programını hem sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı bir gencin bu deneyimi yaşayabilmesi hem de Onur Yaser’in davası hakkında farkındalık uyandırmak amacıyla yürütüyoruz.

Güneri, “AFS programlarına katılanların çoğu dernekte gönüllü olarak katkıda bulunuyor. Düzenlenen eğitimlere, çalışmalara katılıyorlar. Biz burayı karşılıklı gelişim alanı olarak kurguluyoruz. Burada herhangi bir gönüllüye sen ne için çalışıyorsun, bu kurum ne için çalışıyor diye sorsanız vereceği cevabın içerisinde mutlaka barış, ön yargıları yıkmak, farklılıklara saygı gibi ifadeler yer alır.” dedi.