Agata Fortuna (KUSIF): “Türkiye’nin Sosyal Girişimcilik Potansiyeli Çok Fazla”

Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu (KUSIF) Proje ve Eğitim Sorumlusu Agata Fortuna, sosyal girişimciliğin sorunlara bir müdahale yöntemi olduğunu belirterek, "Türkiye’nin hem nüfusunun fazlalığını, hem de sorunlarının miktarını düşünürsek, sosyal girişimcilik alanında potansiyeli çok fazla." dedi.

Girişimcilik, girişim, start-up terimlerini daha yeni yeni benimsemiş, “girişimcilik”i daha yeni meslek olarak kabul etmeye başlamışken, son yıllarda sık duymaya başladığımız “sosyal girişimcilik”i Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu (KUSIF) Proje ve Eğitim Sorumlusu Agata Fortuna ile konuştuk.

KUSIF olarak, sosyal girişim denildiğinde aradığınız bir tanım / kapsam var mı?

Biz bir tanım vermekten ziyade, sosyal girişimlerin hangi özellikleri taşıması gerektiğine dikkat ediyoruz. Bizim için sosyal girişim, bir sosyal soruna sistematik ve yenilikçi bir çözüm sunar, sürdürülebilir bir iş modeline sahiptir ve ürettiği ürün ve / veya hizmet sayesinde toplumda ölçülebilir bir sosyal etki yaratır. Bu üç özellik bize sosyal girişimi tarif eder.

Sosyal amacı olan herhangi bir kurum da gelir getirici faaliyette bulunmaya başladığında sosyal girişim olur diyebilir miyiz peki?

Sosyal amacı olan her kurum, mesela mevcuttaki sivil toplum kuruluşları, bir gelir modeli geliştirir ve iktisadi faaliyette bulunmaya başlarsa bu sosyal girişim olur mu, tartışılır. Faaliyetlerini herhangi bir ürün satarak fonlaması kurumu sosyal girişim yapmıyor. Sosyal girişimler toplumsal ve çevresel sorunlara yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler getiriyor ve bunu yaparken de çözümün sürdürülebilir olması için misyonunu, ve etkisini artıracak şekilde iş ve gelir modelini kurguluyor. Örnek olmuş sosyal girişimlere baktığımızda yerel, ulusal ve uluslararası çapta sundukları yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerle sistemsel değişim yarattıklarını görüyoruz. Sosyal amacı olan herhangi bir kurum da gelir getirici faaliyetini böyle kurguluyorsa sosyal girişim olur.

Sizce sosyal girişim, özel sektör ve sivil toplumun neresinde peki?

Şunu diyebiliriz: Eskiden özel sektör ve sivil toplum kuruluşları vardı, özel sektör kâr odaklıydı ve sivil toplum kuruluşları da kâr ya da gelir getiren bir faaliyette -genelde- bulunmuyordu. Şimdi ise sosyal girişim bu ikisi arasında üçüncü bir alan oluşturdu. Sosyal girişim hem özel sektörden, hem sivil toplumdan unsurlar içeriyor, ikisiyle de bağlantısı var ve orta bir alanı doldurmaya başladı.

Siz KUSIF’te gençlerle çalışıyorsunuz, gençlerin bu alana bakışı nasıl?

KUSIF’te çalışırken gördüğümüz, yeni nesil yaptığı işin anlamlı olmasını istiyor. Üniversitede sosyal girişimcilik dersi veriyoruz, gençler sosyal girişimcilik alanında çalışmak istiyor, “yaptığım işe gerçekten inanmak istiyorum; topluma yararı, sosyal faydası olsun istiyorum” diyen çok fazla genç var.

İngiltere biliyorsunuz sosyal girişimcilik alanında öncü ülkelerden, ve İngiltere 2020’den sonra ülkesinde yeni kurulan şirketlerin çoğunun sosyal girişim olarak kurulacağını söylüyor. Bu tabi bizim şu anki durumumuz için bambaşka bir boyut, ama burada da er ya da geç neden olmasın. Çünkü her ülkenin kendine ait sorunları var, ve sosyal girişimcilik bu sorunlara müdahale yöntemi. Türkiye’nin hem nüfusunun fazlalığını, hem de sorunlarının miktarını düşünürsek, sosyal girişimcilik alanında potansiyeli çok fazla.

Sizin kişisel olarak takibinizde olan sosyal girişimler var mı peki?

Tabi, mesela geçen Good4Trust.org üzerinden Sarıyer Kadın Kooperatifi’nin ürettiği bir ürün aldım, çok beğendim. Adım Adım’ın yaptığı, bağış ve gönüllülük alanında yarattığı farkındalığı inanılmaz değerli buluyorum ve takip ediyorum. KUSIF’teki işim gereği Türkiye’de Gaziantep, Kayseri gibi Anadolu’daki farklı şehirlere gitme şansım oldu, yerelde çalışan küçük çaplı sosyal girişimler ve girişimciler beni çok etkiledi, yerelde inanılmaz işler yapıyorlar. Mesela bizim programımıza katılan bir tane var: Harmoni Kadın Kooperatifi. Çok güzel ürünleri var, başarılı buluyorum.

KUSIF olarak bu alanda bir çok girişim ile çalışıyorsunuz, sizce sosyal girişimler gönüllü ve / veya uzmana ulaşma anlamında sıkıntı çekiyor mu?

Bence bu alanda pro-bono gönüllülük veya uzmanlık desteği verecek kişi sayısı çok az. Uzmanların sosyal girişimciliği bilmesi, anlaması gerekiyor. Biz projelerimiz kapsamında sosyal girişimcileri farklı sektörlerden uzmanlarla bir araya getirmek için çabaladık, ancak bazen sosyal girişimcilerden aldığımız dönüş, mesela pazarlama alanındaki bir uzmanın özel sektörü bildiği ve sosyal girişim sektörünü bilmediği için verdiği önerilerin veya desteğin kendilerine fazla uymadığı yönünde oldu. Bu sebeple  sosyal girişimcilerin ihtiyaçlarını anlayarak onlara destek olabilecek mentör bulmak açıkçası zor. Herhalde bugünün sosyal girişimcileri yarının uzmanları olacak ve gelecekteki sosyal girişimciler bugün yaşadığımız bu problemi yaşamayacak diye ümit ediyoruz.

Ki bu bahsettiğimiz İstanbul ve Ankara gibi şehirler, diğer şehirlerde bahsettiğim desteği ve networkü bulmak daha zor. İstanbul’da veya Ankara’da sosyal girişimciler birbirini tanıyor, know-how’a erişim burada daha kolay. Burada çok farklı aktörler, bilgi ve deneyimler var ama bu büyük şehirlerin dışında sosyal girişimlere bilgi verebilecek, network sağlayabilecek yapı yok. Bu sebeple şu an biz Sosyal Girişimcilik Ağı Projesi yürütüyoruz, bu projede yereldeki aktörleri güçlendirmeyi hedefliyoruz.

Son olarak, biliyoruz ki sürdürülebilirlik sosyal girişimler için bir hedef, siz KUSIF bünyesinde çalıştığınız sosyal girişimlere sürdürülebilirliği sağlamaları adına ne öneriyorsunuz?

İyi bir iş modeli geliştirmeleri gerek. Biz, bize gelen öğrencilere şunu diyoruz: Sosyal girişimcilik normal girişimcilikten iki kat daha zor olabilir, çünkü hem ticari girişimcilikteki gibi iş ve kârlılık boyutunu hem de sosyal boyutunu düşünmeniz, ve ikisine de çok önem vermeniz gerek. Geliştirdiğiniz iş modeli ile sosyal etkinizi artırarak işi büyütmeniz gerek. Yolun başında daha çok bağış / hibe toplayarak ayakta kalabilirsiniz, ama belli bir aşamadan sonra sürdürülebilirlik nihai hedefiniz olmalı. Bu bilinci yaygınlaştırmak ve sosyal girişimcilerde yerleşmesini sağlamak önemli, bizim KUSIF bünyesinde bu amaca hizmet edeceği düşüncesiyle çıkardığımız bir yayın var: Sürdürülebilir Sosyal Girişim Vakaları. İçerisinde Türkiye’de sürdürülebilirliğini büyük oranda sağlamış sosyal girişimlerin gelir modellerini ayrıntılı ele aldık, ki diğer sosyal girişimciler ve / veya sosyal girişim fikri olanlar örnek alabilsin.  

Öte yandan şunu da söylemekte yarar var: Sürdürülebilirlik, sosyal girişimlerde yalnızca gelir modelinizle ya da finansal durumunuzla ilgili değil tabi, ya da olmamalı. Zira sosyal etkinizin de sürdürülebilir olması gerek, çünkü sosyal girişimin ana amacı zaten o sosyal etkiyi, sosyal faydayı yaratmak ve sürdürmek. Biz bu bilinci de KUSIF’te birlikte çalıştığımız girişimlerde ve öğrencilerde oturtmaya çabalıyoruz. Bu niyetle çıkardığımız yine başka bir yayın var hatta, ismi Etkinizi Zirveye Taşıyın: Sosyal Girişimcinin Rehberi. Bu bahsettiğim iki rehberin, sektörde sınırlı sayıda Türkçe kaynak arasında yer aldığını düşünürsek çok değerli olduğuna inanıyoruz.