Avrupa Konseyi Kavala’nın Tahliye Edilememesi Nedeniyle Türkiye İçin İhlal Süreci Başlattı

Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala hakkında 'derhal tahliye' kararına uymaması nedeniyle, Türkiye’ye yönelik ihlal sürecini başlattı. Konsey, Kavala hakkında 'AİHM tarafından alınan kararı nasıl uygulayacağını açıklaması' için Türkiye’ye, 17 Ocak 2022’de görülecek yeni duruşma sonrası, 19 Ocak 2022’e dek süre tanıdı. Bu kararla Türkiye, Azerbaycan'dan sonra ihlal süreci başlatılan ikinci Avrupa Konseyi üyesi oldu.

Çarşı davası ile Gezi davasının birleşmesiyle açılan yeni davanın 26 Kasım 2021’de yapılan duruşmasında, tutuklu iş insanı Osman Kavala hakkında tutukluluğun devamı kararı verilmesi üzerine, Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülkeden 35 tanesinin talebiyle, AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesi ihlal sürecinin başlatılmasına karar verdi.

Hatırlanacağı gibi, AİHM 10 Aralık 2019’de Kavala’nın tutukluluğuna ilişkin dava sonucu olduğu kararda, “hukuk dışı nedenlerle ve susturulmak için hapiste” tutulduğu tespiti yapılarak ihlalin ortadan kaldırılması için Kavala’nın “derhal tahliye edilmesi” gerektiğine hükmetmişti.

Söz konusu AİHM  kararı, 2020 yılının Mayıs ayında kesinleşmiş ve AİHM kararlarının infazının denetleyicisi olan Bakanlar Komitesi gündemine gelmişti. Avrupa Konseyi de 3 Eylül 2020’de Türkiye’nin AİHM kararlarının uygulanması gerektiğini hatırlatan kararını açıklamıştı. O tarihten bugüne, Bakanlar Komitesi’nin bu karar doğrultusunda Türkiye’ye Kavala’nın tahliye edilmesi için yaptığı çağrılar Türkiye’de karşılık bulmadı.

Bununla birlikte, Türkiye 17 Kasım 2021 tarihinde Avrupa Konseyi’ne Kavala davası ile ilgili 50 sayfadan oluşan Güncelleştirilmiş Eylem Planı’nı sundu. Plan’da Türkiye’nin yargı alanında hayata geçirdiği reform ve diğer uygulamaların yanı sıra , “alınan ve alınması öngörülen münferit ve genel tedbirler konusunda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin  Kavala davası ile ilgili gelişmeler konusunda bilgilendirmenin yapılmaya devam edileceği” ifadeleri yer alıyor.

İhlal Süreci

Türkiye’nin AİHM kararına rağmen Kavala’nın tahliye kararı almaması, “davalı devletin-Türkiye’nin kararlara uymayı reddetmesi anlamına” geliyor. Bu da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46-4 maddesi uyarınca, AİHM kararlarına uymayan devlet hakkında Avrupa Konseyi’nin icra organı olan Bakanlar Komitesi’nin ihlal prosedürünü başlatabilmesine olanak sağlıyor. Bu nedenle, 2 Aralık 2021’de toplanan Bakanlar Komitesi Türkiye için ihlal prosedürünü başlatacağını duyurdu.

Bu karara ilişkin Konsey’in bugün yapacağı resmi açıklamaya göre, ihlal sürecinin nasıl ilerleyeceğine ilişkin süreç ve detaylar netleşecek. Seçeneklerden biri, Türkiye’nin kurucu üye olduğu Konsey’de oy ve veto hakkı elinden alınabilecek olması.

Bakanlar Komitesi’nin Kavala davasını 2 Şubat 2022’de yapılacak toplantıda tekrar ele alması bekleniyor. O tarihe kadar, AİHM kararı doğrultusunda Kavala tahliye edilirse, Türkiye hakkında ihlal prosedürü sonlanabilecek. Türkiye’de yargı organları tahliye kararı almazsa, Bakanlar Komitesi ihlal prosedürünü işletmek için AİHM’ye resmen başvuracak.

Dışişleri Bakanlığı: ‘Bağımsız Yargıya Müdahale Niteliğindeki Karardan Kaçınmaya Davet Ediyoruz’

Avrupa Konseyi’nin başlattığı ihlal prosedürü hakkında Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Konseyi’ne  “bağımsız yargıya müdahale niteliği taşıyacak bu kararın devamını getirmekten kaçınmaya” davet eden bir açıklaması yaptı.

Açıklamada, Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan Türkiye’nin “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan sorumluluklarının bilincinde” olduğu ve “2021 yılı içinde 128, bugüne kadar ise toplam 3674 AİHM kararının” Türkiye tarafından uygulandığı belirtiliyor.

Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında ayrıca, “Kavala kararından daha eski olan ve başka ülkeler hakkında ve konularda da uygulanmayan kararlar” olduğu, bu nedenle Türkiye’nin “özellikle Kavala kararının sürekli olarak gündemde tutulmasını tutarsız bir yaklaşım” olarak değerlendirdiği kaydediliyor.

Kavala hakkında AİHM ve Avrupa Konseyi’nde işleyen hukuki sürecin detaylarında dair Ayşe Bingöl Demir tarafından Sivil Sayfalar iöin kaleme alınan analiz yazısına buradan ulaşabilirsiniz.