“Kar Amacı Gütmediği İçin Bir Şirkete Açılan İlk Dava”

16 Şubat 2021
Anadolu Kültür, medyada yer alan hedef gösterici haberler üzerine yaptığı yazılı açıklamada, “Dava, bir şirkete “faaliyetini dernek ve vakıflara benzer şekilde, kâr amacı gütmeden yürüttüğü” gerekçesiyle açılan ilk dava olma özelliği taşımaktadır. Kasıtlı olarak sızdırılan haberler ise, içi boş, delillerden yoksun dava dosyasına gazete kupürü biçiminde, sözde “deliller” sunmak amacıyla “düzenlenmiştir”. Denildi.

“Anadolu Kültür İçin ‘Yaratılan’ Dava Hakkında Kamuoyunu Bilgilendirme” başlığıyla yapılan açıklamada, medya organlarında Anadolu Kültür’ü hedef alan ‘tek taraflı’ ve ‘hukuka aykırı’ haberlere tepki gösterildi.

Haberlere konu olan davanın, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bir şirkete “faaliyetini dernek ve vakıflara benzer şekilde, kâr amacı gütmeden yürüttüğü” gerekçesiyle açılan ilk dava olma özelliği taşıdığı belirtilen açıklamada, “ Kasıtlı olarak sızdırılan haberler ise, içi boş, delillerden yoksun dava dosyasına gazete kupürü biçiminde, sözde “deliller” sunmak amacıyla “düzenlenmiştir”. Anadolu Kültür A.Ş.’ye karşı açılan fesih davası tamamen hukuksuzdur. Bu dava, Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) tarafından yapılan incelemede, şirketimiz hesaplarında Ceza Kanunları kapsamında suç sayılan herhangi bir hususa rastlanmamış olması nedeniyle, adeta “icat edilmiş” ve yürürlüğe sokulmuştur. “ denildi.

Denetlemelerde suç unsuruna rastlanılmaması üzerine Ticaret Bakanlığı’nın devreye girdiğini ve fesih davası açıldığı belirtilen açıklamada, “Bu dava dosyasından hareketle bazı yayın organları, Anadolu Kültür’ün “yurt dışından fonlandığı”, “bir sermaye şirketinin temel amaç ve yapısına aykırı hareket ettiği”, faaliyetleri ile ilgili “hükümete yönelik uluslararası tepkilerin yoğunlaşmasını” amaçladığı, “denetimden kaçmak için şirket yapısı”nı kullandığı gibi temelsiz, şirketimiz hakkında şaibe yaratmayı amaçlayan, bir kısmı ilgili dosyada dahi bulunmayan kasıtlı iddialar ileri sürmektedir.” Denildi.

“Fesih Davası Yanlı ve Amaçlı”

Anadolu Kültür A.Ş’nin 2002 yılında Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun kurulduğu ve  Türk Ticaret mevzuatında şirketlerin sponsorluk yoluyla fon sağlamasını engelleyen hiçbir yasal kısıtlama olmadığı vurgulanan açıklamada, “Anadolu Kültür tarafından kuruluş sözleşmesine uygun şekilde icra edilen tüm ticari faaliyetler, MASAK ve Bakanlık tarafından geriye dönük on yıllık süreçte ayrıca incelenmiş ve bu hususta da herhangi bir hukuka aykırılık ve yasa dışı faaliyet tespit edilememiştir. “Denetimden kaçmaya çalıştığı” iddia edilen şirketimizin tüm işlemleri açık, yasal ve şeffaf biçimde yürütülmüş, gerçekleştirilen tüm faaliyetlerin sponsorları, Anadolu Kültür’ün web sitesinde, etkinlik broşürlerinde ve alanlarında açıkça ilan edilmiştir. Anadolu Kültür, belki de Türkiye’de hiçbir şirkette benzeri görülmemiş bir biçimde, inceden inceye, birden fazla kez denetlenmiş ve hiçbir işlemiyle ilgili hukuka aykırılık, yasa dışı bir faaliyetle bağlantı saptanmamıştır.

“Osman Kavala’nın Maruz Kaldığı Hukuksuzluğun Devamı”

Şirketimiz aleyhine açılan fesih davası, yanlı ve amaçlı bir inceleme raporuna dayanmaktadır. Yaklaşık yirmi yıldan beri aynı esas sözleşme ile faaliyette bulunan, tüm genel kurulları Bakanlık gözetiminde gerçekleşen, hukuki sonuç doğuran tüm işlemleri Bakanlık onayına tâbi olan bir ticaret şirketine, kuruluşundan yirmi yıl sonra “kâr elde etme gayesi taşımadığı” şeklindeki bir iddia ile fesih davası açılmasının hiçbir izahı bulunmamaktadır. Bakanlığın, açtığı bu dava, idari yetkinin kamu yararı amacıyla kullanılmadığının ve keyfiliğin kendi içinde kabulüdür. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu talep ile açılan ilk dava olan bu dava, maalesef Türkiye’de hukukun araçsallaştırılmasının önemli örneklerinden biri olmuştur ve bundan sonra da bu şekilde anılacaktır. Sözkonusu dava, Anadolu Kültür’ün kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olan Osman Kavala’nın maruz kaldığı hukuksuzluğun devamı niteliğindedir.

Hukuki dayanakları olmadığı halde başlatılan hukuki süreçlerin ve bu süreçlerde ileri sürülen hukuka aykırı talep ve istemlerin, belli bir amaç doğrultusunda sızdırılan yanlı haberlerle desteklenmesi ve karalama faaliyetlerinde kullanılması, son yıllarda görmeye alıştığımız bir durumdur. Davaya ilişkin tüm cevaplar, mahkemeye dilekçeler ile verilmiştir. Asıl olan da yargılamanın mahkeme önünde cereyan etmesidir.” Deniliyor.

Açıklamanın tamamı için tıklayınız.