“Komşuluk Hatırına Projesi İnsan İlişkilerinin Devamlılığını Esas Alıyor”

Leyla ile Mecnun'un Erdal Bakkal karakteri, Ekmek Teknesi gibi dizilerden ilham aldıklarını ifade eden Komşuluk Hatırına projesinin delegelerinden Arş. Gör. İsmail Dönmez ile projesini ve mahalledeki dayanışma kültürüne etkisini konuştuk. Projeyi, özlenen mahalle kültürünü yeniden hatırlatmak amacıyla başlatan ekip, koronavirüs günlerinde bir dayanışma örneği olarak sosyal medyadan herkese çağrıda bulunuyor. 

‘’Komşuluk Hatırına’’ projesinden başlayalım. Anladığım kadarıyla koronavirüs salgınıyla birlikte başlatmış olduğunuz bir proje. Komşuluk Hatırına Projesi nedir?

Biz kimiz kısaca bahsedecek olursak 21 kişiden oluşan bir ekibimiz var. Çeşitli vesilelerle tanışmış, birbirinin hayatına değmiş bir arkadaş grubundan oluşuyoruz. Bir araya gelip haftalık toplantılarla hem gündemi, hem de içinde bulunduğumuz durumları değerlendirip çözüm yolları arıyoruz. ‘’Topluma nasıl bir faydamız dokunabilir?”, “Toplumun içinde bulunduğu durumda üzerimize düşen ne olabilir, elimizden ne gelir?” sorularını tartışıp yol almaya çalışıyoruz.

Bildiğiniz gibi Koronavirüs salgınının etkisi altındayız. Bu sosyal, ekonomik ve psikolojik anlamda bizi ciddi anlamda etkiliyor. Ekonomik açıdan bakacak olursak daha az etkilenen kesimler de var tabi özellikle devlet memuriyetinde ve özel sektörde çalışıp da herhangi bir maaş kaybı olmayanlar herhangi bir gelir sorunu yaşamadan hayatlarına olduğu gibi devam edebiliyorlar, hatta evde kalma mecburiyetinden kaynaklı temel harcamalarının haricinde epey bir gider kalemleri şu aşamada ortadan kalkmış durumda. Ancak çevremizde öyle kesimler de var ki bu süreçten menfi anlamda belki de en çok etkilenen onlar. Gündelik yaptığı işlerin karşılığında para kazanıyorlar. Sabit bir gelirleri yok. Bunlara örnek verecek olursak; çay ocağı işletmecileri, terziler, ayakkabı tamircileri, eve temizliğe gelen gündelik temizlik işçileri, berber/kuaförler vb. iş kollarında çalışanlar bu süreçte ekonomik anlamda çok ciddi zarar gördüler. Biz de bu zararın nasıl giderileceğine kafa yormak istedik. Para toplayıp kişisel ihtiyaçlarını karşılamak bizim altından kalkabileceğimiz bir iş değil. Hali hazırda birçok  STK yapıyor bunu zaten. Peki biz ne yapabiliriz dedik? Biz bu anlamda bir bilinç oluşturabiliriz deyip düşünmeye, tartışmaya başladık.

Biz ilk başta projeyi oluştururken; Erdal Bakkal karakteri, Ekmek Teknesi gibi dizilerden ilham aldık oradaki bakkal, fırın, mahalle tasvirleri bize hep özlenen samimiyet ve beraberinde gelen dayanışma atmosferine soktu. Zaten evin içindeyiz, sosyal izolasyon halindeyiz. Hem  kişilerin sosyal yönlerini geliştirmek, sosyalleşmenin mümkünlüğünü sorgulamak, geliştirmek varsa eksiklerini gidermek, hem de ekonomik anlamda saydığım kesimdeki insanların ihtiyaçlarını karşılamak için ulaşılabildiği ölçüde o kişilere ulaşmak ve olağan harcamaların aylık olarak devam ettirilmesini sağlamak. Bir örnekle açmak istiyorum; mesela aylık düzenli olarak gittiğim bir berberim var. Her ay bir defa giderim ödediğim miktar değişmez. Bu ay karantinadan dolayı gidemedim buna rağmen aradım halini hatırını sordum. Dertleşip durumunu sorduktan sonra bu aylık ücretini gitmişim gibi gönderdim kendisine. Çok mutlu oldu. Peki bizim buradan kazanımımız ne? Ailesi olan, çoluk çocuğu olan aynı zamanda kira gideri olan bir arkadaş. Hem onun ihtiyacını kısmi de olsa karşılamış olduk hem de sosyal bir ilişki kurarak telefonla dertleşme, bir hal hatır sorma şeklinde karşılıklı muhabbet oluşturmuş olduk. Dertlerimizi paylaşıp psikolojik anlamda bir rahatlama sağladık ve sosyal yapımıza bir nebze de olsa katkı sunduk.

Bir ekip olduğunuzdan bahsediyorsunuz bu ekip nasıl bir araya geldi? Ortak amaçlarınız nelerdir?

Ekip genel anlamda üniversite lisans hayatında da toplumsal olaylara karşı duyarlılık sahibi, yaşadığı anın içinde olan, olaylara hassasiyet gösteren ve kesinlikle kayıtsız kalmayan bir arkadaş grubuydu. Üniversite yılları boyunca çeşitli etkinlikler vesilesiyle bir araya gelmiş farklı noktalarda birbirlerine değmiş arkadaşlardık. Mezuniyet sonrası ‘gelecekte nasıl bir oluşum olabilir’i konuştuk. Bunu da düzenli ayağı yere basan temel birtakım kurallar bütünü hazırlayarak sağlamaya çalıştık. Haftalık düzenli toplantılar ile içinde yaşadığımız zamanı geçmişin referansı ve gelecek vizyonuyla anlamaya çalıştık ve elimizden geldiğince inisiyatif alabilmek için böyle bir oluşuma gittik. Herhangi bir resmi hüviyetimiz  yok. ‘Komşuluk Hatırına Projesi’ bu anlamda toplum karşısına çıktığımız ilk projemiz diyebiliriz. İlla bir şey yapmamız gerekiyor diye düşünmüyoruz ancak yaptığımız takdirde faydalı olacağına inandığımız herhangi bir sorumluluktan da kaçmıyoruz. Ekip olarak birbirimizi geliştirecek faaliyetlerde de bulunuyoruz. Oturup Türkiye’deki ve dünyadaki toplumsal olaylara karınca kararınca anlayıp katkıda bulunabilecek tartışmalar yürütüyoruz. Okumalar yapıyoruz, network oluşturuyoruz, çeşitli ziyaretler gerçekleştiriyoruz. Bu tür etkinlikler birbirimize ve ekibe karşı aidiyet duygumuzu ve motivasyonumuzu arttırıyor. 

İlgilendiğimiz temalar nelerdir? Süreç içinde neler öğrendiniz?

Ekibimizde Tıpçı, Eczacı, Hukukçu, Siyaset Bilimci, Ekonomist ve diğer pek çok alanda arkadaşlarımız var sabit bir ilgi alanımız yok. Geniş ve heterojen bir grubuz. Yaşadığımız zaman içerisinde anın idrakinde olup, meseleleri tartışıp çözümler üretip uygulamaya çalışıyoruz. 

Komşuluk Hatırı projesinde Sosyal medyanın önemini fark ettik ve bu alanda kendimizi biraz daha geliştirmemiz gerektiği sonucuna vardık. Bir proje yapılırken hem içeriğinin hem de planlamasının daha profesyonel yapılması gerektiğini bu süreçte öğrendik. Tasarımı, görselliği içerik olarak zenginleştirebilecek çalışma arkadaşlarının ekibimize katkı sağlayabileceğini ve çalışmalarımızı güçlendirebileceğini tespit ettik. 

Tekrar projeye dönmek istiyorum. Komşuluk Hatırına Projesi bu zamana kadar ne kazanımlar elde etti? Hem sürecin sizin için sürdürülebilirliğini hem de size gelen dönüşleri anlatır mısınız?

Komşuluk Hatırına Projesi süreç içerisinde ekonomik, psikolojik ve sosyal olarak toplumumuza katkı sağlamanın yollarını ararken bulduğumuz bir çözüm. Bu çalışmadan üç ayaklı bir fayda elde etmeyi planladık. Ekonomik katkı olarak bahsettiğim gelir kaybı içerisinde bulunan kesimin ihtiyaçlarını sanki koronavirüs olmamış da çay içmeye gitmişiz, ayakkabımızı boyatmışız, traş olmuşuz, evimizi temizletmişiz gibi ücretlerini göndererek sağlamak istedik. Bu sayede hem bireysel olarak zor durumda olan kesime hem de para sirkülasyonunu sağlayarak ülke ekonomisine katkı sağlamayı hedefledik. Psikolojik etkiyi ise normal şartlarda devam eden fakat bu süreçte kesilen iletişimleri biraz da olsa bu sayede devam ettirmeleri ile sağlamak istedik. İnsanların birbirlerinin dertlerini dinleyip paylaşmalarını ve psikolojik anlamda bir rahatlama sağlamalarına bir zemin oluşturmaya çalıştık. Projenin sosyal yönü belki de en önemlisi. Bu süreçteki sosyal dayanışma ve yardımlaşma ruhunun önemini  komşuluk hatırı sloganıyla vurgulamak istedik.

Çok iyi geri dönüşler aldık. Twitter’dan mesajımızı çok güzel anlayıp, kendi dayanışma örneklerini bize anlatanlar bu sayede fikir verme bazında projemize katkı sağlayanlar oldu. Mesela sosyal medyayı aktif kullanan bir üstadımız çağrımızı duymuş apartmanındaki gündelik işlerinin yapılmasını sağlayan hanımefendinin ücretini yönetici ile konuşup ödenmesini sağlamışlar. Berberin halinin hatırını sorup ödemesini gerçekleştirmiş. Başka birinin aylık 500-600 liralık yol gideri oluyormuş evde kalıp da o yol gideri elinde kalınca o miktarı ihtiyaç sahibi bir aileye ulaştırmış. Maaşının belli oranda bir kısmını ihtiyaç sahipleriyle paylaşanlar oldu. 

“Komşuluk Hatırı” deyince fiziksel komşuluğu da içeren bir dayanışma etkinliği anladığım kadarıyla…

Evet, aslında bu esnaflık mefhumunun mahalle kültürüyle çok iç içe olmasıyla ilgili. Mahallemizdeki bakkalın, boyacının, simitçinin, kıraathane sahibinin, temizliğe giden ev emekçisinin vs. zor durumda olabilecek kimseleri gözetmek, mahalle kültürü ile gündelik yaşamın iç içeliğini ve bundan neşet eden sıcak ilişkilerin öneminin yeniden farkına varılmasını da sağlamak istiyoruz. O yüzden biz de yıllarca gidip çay içtiğimiz, simit aldığımız, alışveriş yaptığımız kimseleri unutmamak ve gerekliyse bu süreçte destek olmak istiyoruz. Komşuluk sadece aynı binada oturanlara sınırlı değil. Mahallemizin esnafı da bizim komşumuz. Mahalle kültürü ve esnafın da o mahallenin özü, ruhu olmasıyla ilgili bir çağrı bizimkisi… Ve bu çağrımızın karşılık bulması belki de en büyük motivasyonumuz. Çağrımız evde kalma ve bazı esnaf kesiminin kepenk kapatma hali devam ettiği sürece devam edecek. Farklı görsel ve içeriklerle tekrar tekrar çağrılarda bulunacağız. 

Yardım ve yardımlaşmak diyoruz siz bu projenizde bu dengeyi nasıl koruyorsunuz? Mağdurun ve ihtiyacı olanlara yapılan yardımların reklam malzemesi yapıldığını ya da fotoğraflarının çekildiğini gördük. Onurlu bir dayanışma örneği nasıl olmalı?

Evet dediğiniz çok ince bir çizgi. Bizim projemizin gönül rahatlığıyla benimsenmesi bu anlamda gayet mümkün. Biz şöyle düşünüyoruz yıllardır beraber çalıştığımız, karşılaştığımız yüz yüze baktığımız insanlar arayıp hallerini hatırlarını sorduktan sonra ihtiyaçlarını belirlemek hem ilişkiyi artıran hem de mağduru zor mahcup etmeden destek olmanın belki en güzel yolu. Siz bizim kahrımızı çektiniz, ihtiyaçlarımızı gördünüz şimdi de biz sizin ihtiyaçlarınızı görmek istiyoruz demek gönül hoşluğu ile kırmadan, incitmeden yapabilmek demek. Komşuluk vurgusu da bununla alakalı süregelen bir ilişkinin kesilmeden devam etmesini  sağlamak bu koşullarda çok önemli. Her şey olup bittikten sonra birbirimizin yüzüne bakabilmek komşuluk hakkının gereğinin yerine getirmek gerekir. Para toplayıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak da bir yöntem ama orada bir devamlılık, insan ilişkisi karşılıklı hatır denen değerlerin devamlılığı eksik. İnsanların çevresinin farkına varması, sorunlara duyarlılık göstermesi gibi kazanımların da olmasını murad ediyoruz. 

Komşuluk Hatırı Projesi bittikten sonra yeni bir proje olacak mı?

Biz ilk ekibimizi belirlerken hem özgül ağırlığı olan hem de toplumsal meselelere duyarlı ekip çalışmasına yatkın kişiler olsun dedik. Elbette bu sadece başlangıç projesiydi. Henüz tartışma boyutunda olduğumuz ve şu anda tasarı aşamasında olan bir projemizden bahsedebilirim; 

Üniversite sınavlarından sonra öğrencilerin yaptığı tercihler üzerine bir çalışma yapmak istiyoruz. Bir lise son sınıf öğrencisi sınava hazırlanırken kafasında belli başlı hayalleri oluyor. tercihleri ve hayalleri çok rasyonel olmayabiliyor ve üniversiteye başlayınca hayal kırıklığı yaşayabiliyor. Biz bu noktada farklı üniversite çevrelerinden olan arkadaşlarla bizden yardım isteyen öğrencilere deneyim paylaşımı ve rehberlik yapmak istiyoruz. 

Biliyorsunuz koronavirüsten dolayı sınavlar ertelendi ve öğrenciler belirsizlik halindeler ayrıca  öğrencilerin motivasyonu da düşük. Bu süreci daha sağlıklı geçirmeleri için rehberliğin iyi olacağını düşünüyoruz.