Oyuncular Sendikası: ‘Setleri Acilen Durdurun’

Tüm dünyayla birlikte Türkiye’yi de etkisi altına alan Covid-19 salgını sürerken elimizden gelen en önemli tedbir evlerimizden çıkmamak… Ancak kimi meslek grupları için ne yazık ki bu durum mümkün olmuyor. Her zaman dezavantajlı çalışma şartlarıyla gündemde olan set çalışanları bu kez koronavirüs salgınında çalışmak zorundalar. Sinema, televizyon reklam ve seslendirme sanatçılarıyla çalışanlarının hakları için mücadele veren Oyuncular Sendikası, setlerin acilen durdurulması çağrısını yineliyor. 

Oyuncular Sendikası Genel Mali Sekreter Taner Rumeli ve Yönetim Kurulu Üyesi Tuba Erdem setlerin daimi ofisli ve az çalışanlı, kontrol edilebilir işyerleri olmadığını, her gün 100’e yakın kişinin farklı farklı mekanları dolaşarak çekim yaptıklarını vurgulayarak sadece set çalışanları ve oyuncuları değil herkesin sağlığını riske atan bu durumun bir an evvel düzeltilmesini ve setlerin hemen durdurulması gerektiğini ifade ediyorlar. 

Öncelikle daha önce set ortamı görmemiş, bir dizi ya da filmin nasıl çekildiğini bilmeyenler için setlerdeki çalışma ortamını anlatabilir misiniz kısaca? 

Taner Rumeli: Öncelikle setler ortalama olarak 70-80 kişinin çalıştığı işyerleridir. Senaryoya göre, çalışan sayısı 100 ve üstüne çıkabiliyor. Rutin şöyledir; çalışanlar belli toplanma noktalarına toplu taşıma ile ulaşırlar, ardından toplanma noktasından servis ile sete götürülürler. Oyuncuların da bir kısmı evlerinden alınır, bir kısmı da toplanma alanlarına giderek servislerle sete ulaşırlar. 

Tuba Erdem: Setlerimiz karmaşık ve değişken yapısı nedeniyle tehlikeye çok açık alanlardır. Bu yüzden karşılaştığımız riskler, çekimlerin yapıldığı alana göre değişiklik gösterir. Bizler yaşamın her alanını çekim mekanı olarak kullanmaktayız. Aslında gördüğünüz her yer bizim işyerimiz. Örneğin; madende, su altında, havada, trafikte, tershanede aklınıza gelebilecek her yerde çekim yapıyoruz. Maalesef 180 dakikalık dizileri beş günde çekmeye çalıştığımız için, girdiğimiz alanların risklerini tespit etmeye vakit ayrılamıyor. İşyerimiz olan setler “Tehlikeli” sınıfa giren çalışma alanlarıdır. Şu dönemde corona virüsün bulaşmaması için gerekli önlemlerin alınmadığı bir çalışma biçimimiz var bizim. Çünkü yaptığımız işin doğası gereği ve işyerlerimizdeki kötü çalışma koşulları sebebiyle gerekli önlemlerin alınabilmesi mümkün değil. 

Koronavirüs nedeniyle insanlardan gerekmedikçe dışarı çıkmamaları, sosyal mesafeyi korumaları, başkalarıyla temastan kaçınmaları isteniyor. Setlerde bu koşulların sağlanması ne derece mümkün? 

Taner Rumeli: Setlere gelen insanlar şehrin çeşitli yerlerinden çalışma ortamlarına geliyorlar ve setlerin tabiatı gereği çalışanların birbirine temas etmesini engellemek mümkün değil. Oyuncunun kostümünü giydirecek kostümcünün kostüme değmemesi, oyuncuya değmemesi,temasın engellenmesi mümkün değildir. Makyözün oyuncuya dokunmadan makyaj yapması mümkün değildir. Setler çok fazla insanın çalıştığı kalabalık ortamlardır. Bunların dışında setlere yemekler dışarıdan, catering şirketlerinden gelir. Çoğunlukla açık havada, korunaksız ortamlarda (koşulları belirgin olmayan), toplu şekilde getirilen yemekler yenir. Bu kadar fazla insanın çalıştığı bir sette teması engellemek söz konusu olamaz. Ayrıca, işyerlerimizde çalışma yaş aralığı da oldukça geniş! Setlerde çocuk da var yaşlı da. Bu arada okullara ara verildi ama setlerde hala çocuk oyuncular çalışıyor. Üstelik yaş olarak risk grubunda yer alan yetişkinler ile aynı ortamda çalışıyorlar. 

Setler ağır çalışma şartlarının, güvenceden yoksun koşulların baskın olduğu yerler ne yazık ki. Çalışmaya devam eden setlerde şu an Koronavirüse karşı önlem alındı mı? En azından dezenfektan, maske gibi önlemler mevcut mu? 

Taner Rumeli: Bazı setlerde bununla ilgili önlemler alındığı söyleniyor. Kontrollü set alanlarında bu yapılabilir.Fakat dizi ve film setleri gibi setlerde yani platoda ve kapalı mekanlarda çalışmayan, çoğunlukla açık ya da reel mekan kullanılan setlerde bu koşullar başka bir sürü değişkene bağlıdır. Siz set ortamını hijyenik hale getirseniz bile çıkacağınız sokağın ne kadar hijyenik olduğunu bilemezsiniz. Çünkü çoğunlukla sokaklarda çekilir , gündelik hayatın aktığı sokaklar kullanılır. Dolayısıyla bütün bir mahalleyi kontrol altına almanız gerekir ki bu da pek mümkün değildir. 

Tuba Erdem: Evet kapalı ortamlarda belli oranlarda hijyen koşullarına dikkat edilen setler olduğunu duyduk ama bunun ne kadar önleyici olduğunu şu anda bilemiyoruz. Dediğimiz gibi işin tabiatında böyle bir problem var. Set çalışanları zaten oldukça güvencesiz ve oldukça uzun saatler çalışıyorlar. İş bitene kadar set çalışanları set ortamında bulunmak zorunda kalıyorlar. Bu kadar yorgunluğun üzerine bir de havasız ortamlarda çalışılınca, önlemler alınsa da ne kadar işe yarar bilemeyiz. 

Setlerin devam etmesi set çalışanları ve oyuncuların olduğu kadar halkın da sağlığını tehlikeye atıyor. Çünkü dizi/sinema çekimleri sabit değil çok mekanlı işler. Evler, restoranlar, hastaneler çekim mekanları olarak kullanılıyor. Bunları siz de paylaşımlarınızla sık sık dile getiriyorsunuz. Setlere ara verilmemesinin doğuracağı sonuçların bu tarafını da anlatabilir misiniz? 

Taner Rumeli: Bu sorunun cevabı da aslında diğer sorularınızın içinde bulunuyor, bu sorunların hepsi iç içe geçiyor bir sette . Setlerde reel mekanlar kullanılır ve bunların tamamının kontrol edilebilmesi mümkün değildir.İnsanlar toplu taşımayla sete gelirler, buradaki bütün kontrolü sağlamak mümkün değildir, yaş ortalamaları değişkendir.Bu unsurlar göz önüne alındığında setler tehlikeli işyerleri sınıfındadır. Bu yüzden salgın hastalık koşullarında setlerin durdurulması gerekir. 

Siz sosyal medyada yaptığınız duyurularda sadece set çalışanlarının değil seslendirme sanatçılarının da haklarını savunuyorsunuz. Yetersiz havalandırılan küçük metrekareli odalarda seslendirme yapan sanatçılar virüsten korunmak için neler yapabilirler? 

Tuba Erdem: Bizim asıl isteğimiz, kuluçka süresi olarak belirtilen en az iki hafta boyunca kayıtların durması. Biz seslendirme sektörünün çok büyük bir kısmını oluşturan üyelerimizin taleplerinin bu yönde olduğunu biliyoruz. Eğer kayıtlar duramıyorsa mümkün olduğunca evlerden kayıt yollamak , az kişiyle stüdyoya girmek koronavirüs haricinde rahatsızlığı olanların rahatsızlıkları süresince kesinlikle çalışmamasını sağlamak ve de stüdyo sahiplerinin ortamın hijyenini sağlamak için en üst düzeyde önlemlerin alınmasını sağlamak gibi çözüm önerilerimiz var. Bizler, kapalı küçük havalandırma sistemi genelde klima olan mikrofonlara 5 cm mesafede durup hatta bazen o küçük stüdyolara 7-8 kişi birden girip kayıtlar alıyoruz. Bu sebeple korona virüsten korunmak için başlıca yapılması gereken önlemleri zaten almamız mümkün değil. Mesela ben seslendirme yönetmeniyim. Salı günü bir dizinin kaydına girmek durumundaydım ve stüdyomuzun sahibiyle görüştüm derhal bir şirketle anlaşıldı ve komple bina yüksek seviyede dezenfekte edildi. Nasıl dezenfekte edildiğini, üyelerimize ve çalışanlara neler önerdiğimizi de söyleyeyim. 

– stüdyoya alınan pompalı spreylerde kullanılmak üzere dezenfekte maddesi geliyor – aynı zamanda her odaya sırayla birer saat süreyle ultraviolet ışık uygulanacak işlem başlayacak – ayrıca el dezenfektanları alındı – dışarıdan gelen kurye veya yemek getiren elemanların kesinlikle stüdyo dışında karşılanması ve paket & 

para alışverişi sırasında dikkatli olunması tavsiye edildi – dublaj sürecinde ise off-tube e toplu girme yerine mümkün olduğunca ayrı seanslarda girilmesi tavsiye edildi – dublaj saatleri aralarında ultraviyole ışık uygulanabilecek 

Bütün bunlar ışığında devam eden kayıtlar nedeniyle çalışmaya devam etmek zorunda olduğunuzda lütfen şu hususlara dikkat edin: 

1- Acil olmayan tüm kayıtların seanslarının ertelenmesini, mümkün olan her koşulda evden çalışmayı talep ediniz.

2- Stüdyoya gitmek zorunda kalırsanız kayda girmeden önce mutlaka stüdyonun en az 5-10 dakika süreyle havalandırılması konusunda ısrar edin, havalandırma yapılmadan stüdyoya girmeyin.

3- İşverenlerden dezenfekte ilaçlama yapılıp yapılmadığına dair belgeleri göstermelerini isteyin.

4- Stüdyoya girince ilk iş dokunulacak tüm yüzeyleri (sandalye, maus, vb.) sil(dir)in.

5- Mikrofonlara ya da mikrofon filtrelere kesinlikle dokunmayın.

6- Kayıt alırken mausu mümkünse reji ekibinden bir kişinin kullanmasını talep edin, siz kullanmayın.

7- Gerekirse lateks eldiven ile yüzeylere dokunun.

8- Kayıt sonrası da hemen lateks eldiveni atın ve ellerinizi uyarılar doğrultusunda bol sabunla yıkayın.

9- Sosyal mesafe kuralına kesin biçimde uyun.

10- Mümkünse kendi kulaklıklarınızı kullanın ya da stüdyolardan tek kullanımlık kulaklık hijyen pedi isteyin. 

Böylesi kritik bir süreçte acilen setlerin ve seslendirme stüdyolarının çalışmaya ara vermesini talep ediyorsunuz. #setleridurdurun hasthag’iyle paylaşımlar yapıyorsunuz. Ödemelerle ilgili talepleriniz de var. Sendika olarak yerine getirilmesini beklediğiniz taleplerinizi anlatır mısınız? 

Taner Rumeli: Tabi ki önceliğimiz insan sağlığı.İnsan sağlığına bir zarar gelmemesini önceliyoruz.Bu işin maddi ve manevi mağduriyetlerinin olabileceğinin farkındayız.Bu hassasiyetle davranmaya çalışıyoruz. Bu anlamda bütün taraflarla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Yapımcıların da kanallara karşı belli sorumlulukları var. Nasıl bir çözüm yolu bulacağımızı devletle de yaptığımız toplantılarla çözmeye çalışıyoruz. 

Salgın Türkiye’ de görülmeye başlandıktan sonra panik havası yaşanmaya başlandı. Özellikle İstanbul’da özel tiyatrolarda yavaş yavaş gösterimler iptal edilmeye başlandı. Toplu alanlarda bulunmak insanlarda infial yaratmaya başladı. Birbirini tetikleyen iptaller oldu bunlar.Bazı tiyatrolar birbirlerinden haber beklediler. En son sahnesi olan tiyatrolar direnmeye çalıştı ; DasDas, Moda Sahnesi, Oyun Atölyesi gibi. Futbol maçlarının seyircisiz oynanması, toplu yerlerde bulunmama gibi kurallar gelince onlar da iptal etmek ve ara vermek zorunda kaldılar. Özel tiyatrolar en az iki hafta, bazı tiyatrolar Haziran ayına kadar ara vermek zorunda kaldı. Mekanın kirası, elektrik, su , gösterim masrafları gibi masraflar özel tiyaroları zor durumda bıraktı. Bunun için bir yol bulunmaya çalışıldı. Kültür ve Turizm Bakanı ile görüşüldü bu konuda. Bakanın kendisinden bir destek paketi sözü alındı. Bu destek paketinin içinde,büyük ihtimalle ; en çok özel tiyaroların vergi yükünü ötelemek, ertelemek, düşürmek, mümkünse iptal etmek gibi bir takım desteklerin olacağı bir paket hazırlanmaya başlandı. Bu pakette çalışanlara da yer verileceğini 

umuyoruz. O masada bu paket hazırlanırken ;mümkünse oyuncuların ve tüm yaratıcı ekibin kazanımına olacak özel noktaları vurgulamak için Kültür Bakanlığı ile görüşmelerimize devam edeceğiz.Ancak setlerin durdurulabilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın bir an önce harekete geçip bu yönde bir karar alması gerekiyor. 

Tuba Erdem: Başka bir nokta ise; setlerde çalışan oyuncular; maalesef ücretlerini sekiz, on, hatta on üç hafta geriden alıyorlar. Hatta bazı yapımlar reyting kurbanı olup işi bitirdiğinde , hiç ücretini alamayan üyelerimiz var. Bu çarpık ödeme düzeni maalesef bugün ki gibi acil durumlarda çalışanları çok zor durumda bırakıyor. Setlerin iki hafta ara vermesi , ödemesini zamanında alanlar çalışanlar için tolere edilebilecek bir durum iken geriden ödeme alan oyuncular için borç içinde en basit günlük ihtiyaçlarını, en basit yaşamsal kira,fatura, mutfak harcamalarını yapamayacağı anlamına geliyor. 

Oyuncuların ve sektördeki diğer derneklerin, birliklerin de size destek verdiğini görüyoruz. Hep birlikte yükseltilen talepler muhataplarına ulaşıyor mu? Setlerin tatile gitmesinde nihai karar vericiler kimler? Ve bu kararın hala alınmamış olmasının sebepleri size göre neler? 

Taner Rumeli: Hep birlikte yükseltilen talepler bence muhataplarına ulaşıyor. Fakat bu, talepleri ne kadar yüksek sesle dile getirdiğinizle de ilgili. Bu anlamda oyuncu arkadaşlarımızın sendikamıza daha çok destek vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Sendika hepimizin. Burayı birkaç kişiden oluşan bir ofis olarak görmemek gerekiyor. Hepimiz bu işi gönüllülükle yapıyoruz. Dolayısıyla hepimiz sektörümüzün daha iyiye gitmesi için çalışıyoruz. Burada sendikanın koruyucu ve kapsayıcı gücü ortaya çıkıyor. Ne kadar kalabalık olursak ne kadar çok kurumumuzun etrafında birleşirsek sesimizi daha çok duyurabileceğimizi düşünüyoruz. Bunun dışında setler neden durdurulmadı? Bunun ekonomik koşullara bağlı olduğunu düşünüyorum. Bizim sektörümüzde karmaşık sözleşme biçimleri var. Bu karmaşık sözleşme biçimlerinde , tarafların birbirine karşı belli sorumlulukları oluyor. Nihayetinde bunun sonucu ekonomik kaygılar var diye düşünmekteyim. Bunun sosyolojik bir tarafı da olabilir. Dizilerin yayınlarının durdurulması insanların üzerinde yaratacağı psikolojik etkiler yaratabilir.Bugüne kadar insanların iki hafta boyunca izleyebileceği dizi/film çekilmiştir diye düşünüyorum. Yapım taraflarının da setlerin durmasına itiraz edeceğini düşünmüyorum. Onların da korktuğunu düşünüyorum sonuçta onların da aileleri var. Herkesin belli hassasiyetleri var. Bu ağır sözleşme biçimleri belki de kimsenin inisiyatif almadığı bir süreçle karşılaşmamızı sağlıyor diyebilirim.  

Son olarak eklemek istediklerinizi alabilir miyiz? 

Taner Rumeli/Tuba Erdem: Öncelikle şu an yapılması gereken en önemli şeyin insan sağlığını korumak olduğunu düşünüyoruz. Biz de kurum olarak oyuncuların haklarını savunmakla yükümlüyüz. Bu anlamda elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Olası yaşanacak mağduriyetlerle ilgili de aklımızın, fikrimizin yettiğince fikirler, projeler, öneriler geliştirmeye çalışıyoruz. Bu anlamda bize katkı sunmak isteyen oyuncu arkadaşlarımıza buradan açık çağrımızdır, sendikamıza gelsinler bize katkı sunsunlar, bizim aklımıza gelmeyen fikirlerini bizimle paylaşsınlar bu bizi çok mutlu eder. Teşekkür ederiz.