Gıda Üretimine Doğayla Dost, Bütüncül Bir Yaklaşım: Agroekoloji

Tarımsal üretim ve tüketimin ekolojik ve sosyal duyarlılıkla yapılmasını içeren agroekoloj terimi Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği’nin anahtar kelimelerinden biri. Kurulduğu günden bugüne doğa dostu üretim pratiklerini arttırmak adına çalışmalar yürüten dernek, yerel dayanışma ağlarında da aktif rol alıyor. Agroekoloji felsefesini anlatmak, topluluk destekli tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak adına çalışmalar yürüten derneğin koordinatörü Ceyhan Temürcü ile söyleştik.

Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği dört mevsim çalışıyor. Peki kurulma süreci nasıl gelişti? 

Derneğimiz resmi olarak 03.02.2014 tarihinde kuruldu. Aslında 2009 yılından itibaren, arkadaş grupları olarak Güdül İlçesi’nde çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Kardeş Bitkiler topluluğu olarak 2 yıl boyunca, Yeşilöz kasabasında, Kirmir Çayı kıyısında bir bahçede ekip biçmeyi öğrendik, ekolojik tarım pratikleri yaptık. Sonrasına Tahtacıörencik Köyü’nde edindiğimiz bir arazide benzeri çalışmaları sürdürdük. Bir grubumuz köy halkı ile yakın ilişkiler geliştirdi. Köydeki bazı üreticileri temiz tarıma teşvik ettik ve aracısız satış ağlarında yer almalarını sağladık. Özellikle Kır Çocukları ekibi olarak köy halkı ile iletişim ve işbirliği pratiklerimiz zamanla gelişti. Köyün öncü üreticilerinin de içinde olduğu bir grupla beraber, bir taban oluşumu olarak Tahtacıörencik Doğal Yaşam Kolektifi’ni kurduk ve Web yoluyla görünürlük sağladık. Bu çabalar sonucunda köydeki doğa-dostu üretim pratiklerinde ciddi bir artış oldu. 2014 yılında, çalışmalarımızın kalıcı olmasını düşünerek, Tahtacıörencik Köyü merkezli Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği’ni kurduk. Derneği aktif şekilde kullanmaya ve fon destekli projelerde yer almaya ise ancak 2018 yılında başladık. Web sitemizi de bu yıl etkinleştirdik.

Derneğin gündeminde hangi projeler var?

Derneğimiz, öncelikle Güdül İlçesi ve Ankara yereli olmak üzere, agroekoloji yaklaşımının ve uygulamalarının yaygınlaşmasına yönelik faaliyetler yürütüyor.

Agroekoloji, üretim tarzından tedarik araçlarına, tüketimden yaşam biçimine ve politik alana kadar, gıda sisteminin bütün aşamalarını ve yönlerini kapsayan bütünsel bir yaklaşım. Bu sebeple çalışma alanlarımız kırsaldaki çiftçilerin üretim faaliyetlerinden tüketici örgütlenmelerine, yerel yönetimlerle işbirliğinden farkındalık artırıcı faaliyetlere kadar geniş bir alnı kapsıyor. Şimdilerde Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte, Güdül’de Gıda Toplulukları ile Agroekolojik Dönüşüm projesini yürütüyoruz.

UNDP SGP/GEF Tarafından Desteklenen “Öncü Çiftçiler” İle Çalışıyoruz

Bu çiftçilere eğitim ve danışmanlık desteği sağlıyor, tüketicilerle ve STK’larla buluşturup görünürlüklerini artırıyor, aracısız satış ağlarına girmelerini kolaylaştırıyoruz. Projenin diğer faaliyetleri arasında bölgenin tarım ve mutfak kültürünü belgelemek, örnek uygulama alanları oluşturmak, toplu çiftlik ziyaretleri düzenlemek var. Proje faaliyetleri Kasım 2020’ye kadar devam edecek.

Gerek tüzel kişiliğe sahip gerekse taban örgütlenmesi olan çok sayıda yapıyla yakın temas ve işbirliği içinde çalışıyoruz. Bunun dışında çeşitli ağ kurma faaliyetlerinde etkin rol alıyoruz. Örneğin Güdül İlçesi ve Ankara ölçeğinde birer katılımcı güvence sisteminin oluşmasına katkı veriyoruz. Ankara’da hafta sonları merkezi bir yerde bir üretici pazarı kurulması için belediyeler ile temas halindeyiz. Buğday Derneği’nin yürüttüğü ve 95 sivil toplum örgütünün yer aldığı Zehirsiz Sofralar Ağı’na katkı veriyoruz.

Akdeniz TDT ağına üyesiniz sanırım,  eğitim dokümanları nasıl oluşturuldu?  Dokümanlar açık erişimli mi?

Evet, bir adıyla Akdeniz Topluluk Destekli Tarım Ağı, tam adıyla Akdeniz Agroekoloji için Yerel Dayanışma Ortaklıkları Ağı. 2016 Mart ayındaki kuruluş toplantısından başlayarak bu ağın içinde yer aldık. Sonrasında yalnızca dernek ekibi olarak değil, Türkiye’deki çeşitli gıda topluluklarından birçok kişiyle birlikte bu ağda yer aldık. 2017’de FAO’nun da desteğiyle, biri Ankara’da, diğeri Beyrut’ta çeşitli Akdeniz ülkelerinden katılımcıların olduğu öğrenme ziyaretleri gerçekleştirdik. Bu alanlardaki farklı gıda topluluğu oluşumlarını ve çiftlikleri ziyaret ederek yerinde gözlem ve deneyim paylaşımları gerçekleştirdik. Bu süreçte, Akdeniz havzasındaki gıda temelli farklı dayanışma yapılarını yansıtan ve alandaki ihtiyaçlara yanıt verecek bir eğitim müfredatı için çalışmaya başladık. 2018’de Fas’ta, Cezayir’de ve Yunanistan’da gerçekleşen buluşmalarla ve sonrasında uzaktan da çalışarak eğitim materyallerinin ilk versiyonlarını çıkardık. İngilizce, Fransızca ve Arapça versiyonlar şu adreste erişime açıklar. Şimdilerde bu materyallerin (kursiyer ve eğitmen kitapçıkları) Türkçeleşmesi için Türkiye Topluluk Destekli Tarım Ağı’ndan arkadaşlarla birlikte bir imece çalışması içindeyiz. Türkçe belgeler de açık erişimli olacak.

Zehirsiz Sofralar ağında da bulunuyorsunuz. Görev paylaşımı yapıldı mı? Hangi alanlarda görev alacaksınız? 

Evet, ağda yer alan kuruluşlar hangi alanlarda katkı verebileceklerini ortaya koydular ve süreç devam ediyor. Bizler de kampanya yaygınlaştırma çalışmaları dışında kapasitemiz elverdiği ölçüde etkinliklere destek sağlıyoruz. Örneğin 14 Aralık’ta, AFSAD Kısa Film Festivali kapsamında gerçekleşecek Zehirsiz Sofralar gününde panelist olarak derneğimizden bir kişi de yer alacak. Ayrıca Güdül İlçesinde Zehirsiz Sofralar’ın yerel bir etkinliğini planlamak için de çalışmaya başladık.

Önünüzdeki hedeflerden bahsedelim biraz da, hangi konu başlıkları öne çıkıyor?

  • Güdül Agroekoloji projesinde yaygın ve etkin sonuçlara ulaşmak; özellikle de tüketiciler, sivil toplum ve gıda toplulukları ile yereldeki çiftçiler/üreticiler arasında daha fazla bağ kurulmasını sağlamak. 
  • Ankara’da topluluk desteği ve denetimiyle işleyen (katılımcı güvence sistemi) bir üretici pazarının kurulmasına katkı vermek.
  • Güdül İlçesi’nde doğa dostu bir kırsal gelişim için kamu, yerel yönetim, diğer STK’lar, üreticiler ve yerel halk ile birlikte etkin bir koordinasyon kurulmasını sağlamak.