“Kurumlarda Alevi İçtihatı İşletilsin”

Alevi kurum temsilcileri, gazeteciler ve yazarlar Alevi kurumlarında yaşanan ihraçlara yönelik “Dar mı iktidar mı?” başlıklı bir açıklama yayınladı. Açıklamada imzası bulunan gazeteci Sezgin Kartal ihraçları ve ihraçlara yönelik tepkileri değerlendirdi.

Mersin Cemevi İnanç Kurulu üyesi Efe Engin ve Kazım Açıktepe’nin Alevi Kültür Derneği (AKD) yönetimi tarafından ihraç edilmesine karşı Alevi kurum temsilcileri tarafından yayınlanan açıklamada, “Alevi kurumlarında yaşanan tasfiyelerin son bulması  ve sadece dernekler yasası değil Alevi hukukunun da işletilmesini istiyoruz.” çağrısı yapıldı. Açıklamada imzası bulunan gazeteci Sezgin Kartal ihraçları ve ihraçlara yönelik tepkileri değerlendirdi.

“Yaşananlar Alevi Hareketi İçin Ciddi Bir Tehlike”

Dernekler yasasına göre çeşitli cezai yaptırımların her dernekte olabileceğini söyleyen Kartal,  asıl dikkat edilmesi gerekenin Alevi kurumunda yaşanan ihracın neden gündem olduğunu belirtti. Kartal, “Biz imzacılar olarak bir metin yayımladık. Dar mı iktidar mı başlığı altında. Bu dernekler Alevi toplumunun mücadelesinde bir amaç değil  bir araç olarak kurulmuştu. Çünkü devletle kurulan ilişkide, demokratik alanda yapılacak çalışmada başka araçlar yoktu. Dernek değil başka kurumlar olsaydı Aleviler onu kurardı. Mücadelede çeşitli ihtiyaçları karşılamak için resmi statülü bir şeye ihtiyaç vardı. Ve derneklerle bunu başlattılar. Bütün işleyişini dernekler yasasına göre değil Alevi içtihatına göre düzenlemekle, yapmakla yükümlüydüler. Şimdi yaklaşık 30 yıllık Alevi mücadelesinde aynı zamanda dernekler mücadelesi olarak da ele alabiliriz bunu. Çünkü ağırlıklı olarak 30 yıldır hatta 35-40 yıla yakın bir süreçtir derneklerle mücadele yürütülüyor. Ve bugün gelinen nokta itibariyle artık miadını dolduran bir noktaya geldi. Şundan kaynaklı biraz önce ifade ettiğim gibi Alevi içtihatıyla kendisini var etmesi gerekirken devletin yasalarıyla oluşmuş dernekler tüzüğüne göre kendisini konumlandırmaya, kendisini var etmeye başladı. Bu ciddi bir tehlike. Aslında Alevi hareketi açısından alarm zillerinin çaldığı bir olgu olarak ele almak gerekiyor .” dedi.

“Dar Kurulup Karar Verilmiş Olsaydı Biz Bu Tepkiyi Göstermezdik”

Kartal , Mersin’de ve Alevi Kültür Dernekleri’nde yaşanan ihraçların basit bir olay olarak ele alınmaması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:  “Orada dedeler, üyeler ihraç ediliyor. Bu yaşananların olması gerekenin olmadığı Alevi içtihatına göre hareket edilmediğinden kaynaklı. İhraç edilen kişilerin kendisi çok sorunlu insanlar da olabilir, problemler de yaşanmış olabilir. Alevi toplumuna, kurumuna, hak talep mücadelesine zarar da vermiş olabilirler. O durumda yapılması gereken dernekler tüzüğüne göre ihraç etmek değil onları dara çekmektir. Orada tartışılması gerekiyor. Ve orada çıkan karar bağlayıcıdır. Alevi toplumunda da bağlayıcıdır. Bugün bir cem bağlanmış olsaydı, dar kurulmuş olsaydı ve orada bir karar çıkmış olsaydı biz bu tepkiyi göstermezdik. Oradan çıkan karar bizim en yetkili karar mekanizmalarımızdandır.  Ama bunu yapmayıp tam tersine dernekler tüzüğüne göre ihraç etmek çok problemli bir durum.”

“Alevi Kurumları Ticarileşen Yerlere Dönüştü”

Kartal,  Alevi kurumlarının bugünkü halinde olması için kurulmadığını belirterek, “Alevi Kültür Dernekleri, Alevi mücadelesinde son derece problemli kurumlarımızdan bir tanesi.  Alevi Kültür Dernekleri özelinde söylüyorum bunu. Örneğin 31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı’ndan meclis üyesi adayları vardı. Ve bunu kurum olarak gösterdiler. Yine geçtiğimiz yıllarda İzmir’de kendilerine bağlı yaklaşık 3000 üzerinde üyesi olan şubeyi aynı zamanda büyük bir cemevinin yönetimini görevden aldılar. Kayyum atadılar, seçime gidildi. Oradaki Aleviler eski yönetimi yeniden göreve getirdi ve buna rağmen yine aynı müdahaleleri gerçekleştirdiler. Ve şubeliklerini kaldırmak zorunda kaldılar. Aslında bugün karşı çıktığımız tek adam mantığı ile benzeşen bir kulvarda hareket ediyorlar. Buradan hareketle tabii ki Alevi Kültür Derneklerine özgü bir şey değil bu bütün Alevi kurumlarına sirayet etmiş bir anlayış.” dedi.

Gelinen noktada insanların cemevleriyle düzenli ilişkiler geliştirmediğini de ifade eden Kartal, “Yönetimleri çeşitli çevrelerin tuttuğu, Alevi toplumunun hak talep mücadelesini veren değil onun hizmet kısmını yürüten durumdalar. Bugün Aleviler cemevlerine giderler fakat cemevleriyle organik, düzenli ilişkilerini sürdürmezler. Cemevleri için çok mücadele ettik ama bugün gelinen noktada cemevlerini Aleviler için aslında çok da sağlıklı yerler olarak dönüştüremedik. Derneklerden tutalım vakıflara, cemevlerine bu kurumlar Alevi mücadelesinin yol ve erkanına göre işleyen kurumlar değil tam tersine ticarileşen, şirketleşen kurumlara dönüştü. Ve maalesef bugün Alevilerin mücadele merkezleri değil tersine Alevileri pasifize eden, dağıtan, birlikte olma olgusundan uzaklaştıran mekanlara dönüştü.” diye belirtti.

“Devlet Aleviler İçerisinde Kendine Yeni Müttefikler Buldu”

Kartal, her dönem devletten Alevilere dönük hamleler yapıldığı söyleyerek bugünkü durumda İzzettin Doğan’ı aratır ilişkiler geliştirildiğini savunarak, “Mesela Alevi Kültür Dernekleri’nin kesinlikle bütün şubelerini, giden canları tenzih ederek söylüyorum. Alevi Kültür Dernekleri’nin başındaki kişi ve kimi yöneticilerini ifade ediyorum. Başı Doğan Demir çeker.  Devletle olmadığı kadar ilişki içerisindedir. Hiçbir Alevi kurum yöneticisi, Alevi aktivisti devletin özel korumalarıyla, özel araçlarıyla yaşam süremez. Devlet sana bu olanağı neden sağlıyor? Alevilere hakaret eden, her türlü alandan dışlayan bir parti devleti ile nasıl bu kadar ilişki içerisinde olabilirsin? Diğer direnişçi, sokakta kendi var eden kurumları da kendine yedekleyen, devletle barıştırmaya çalışan bir mesaisi var. Bunda da maalesef biraz başarılı oldular. Devlet Aleviler içerisinde kendisine yeni müttefikler buldu.” dedi.

“Yaptığımız Çağrıda Alevilik Neyi Emrediyorsa Onu Yapmalarını İstiyoruz”

Alevi içtihatına göre hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Kartal, ”İhraç değil dar kurulması gerektiğini, kayyum atama değil cemlerin bağlanmasını ve tüm sorunların o yapı içerisinde çözülmesini istiyoruz. Özcesi şu; Alevi içtihatı işletilsin, ihraçlar özelinde başka hiçbir şey önermiyoruz. Eğer bir dar kurulduysa ve orada bir karar alındıysa ihraç edilir. Kaldı ki Alevi toplumunun bütün dernekler öncesinde nasıl işliyordu. Hacıbektaş dergahında yetişen mürşitler, pirler orada bir sorun yaşadığında dergahtan hemen ihraç edilmemiştir. Uzun yıllar süren bir işleyiş vardır. Dar kurulur, ceza verdiğinde de onu toplum dışına atmazsın bunun bir süresi vardır. O süre zarfında kişilerin kendini gözden geçirmelerini, özüne dönmelerini, Alevi toplumunun içtihatlarına uyacak hale gelmesi sağlanır.”

“ Yaşananlara Karşı Çıkmakla Mükellefiz”

Asıl sorunun Aleviliğin yolundan çıkılması olduğunu söyleyen Kartal, “Burada şunu sormak lazım; siz bu iktidarcı mantığı kimden öğrendiniz? Siz ne zaman mücadele ettiğiniz yapılara dönüştünüz? Temel sorular bunlar. Sorun Alevi yolundan çıkılması. Bu kurumun kendisi küçük bir yapı değil. Türkiye’de Alevi kurumlarının içerisinde en fazla şubesi olan en büyük kurumlardan bir tanesi. Ve şunu da ifade etmek gerekiyor. Alevi kurumlarımız kimsenin çiftliği değil, her şeyi yapabileceği kurumlar değil. Kimsenin de bu kurumları böyle pervasızca yönetme hakkı yok. O nedenle Alevi toplumun her bir kurumu Alevi toplumunun her bir bireyi ilgilendiren bir durumdur. En nihayetinde biz bir parçasıysak orada gelişen her şey bizleri ilgilendiriyor. Yaşananlara karşı çıkmakla da mükellefiz. Alevilikte klasik bir söz vardır; ‘Gönül kalsın, yol kalmasın’“ dedi.