Gençlerin Alevi Kültürünü Yaşatmak İçin Desteğe İhtiyacı Var

Aleviliğin daha açık konuşulup tartışılmaya ihtiyaç duyduğunu söyleyen Üniversiteli Alevi Gençler Derneği İstanbul temsilcisi Ada Çiçek Aksoy, “Alevi kültürünün yaşatılmasına yönelik çalışmaların hem inançla, hem kültürle, hem zanaatla yapılması gerekiyor. Madımak: Carina’nın Günlüğü filmi çekildi. Aleviler tarafından eleştirildi. Alevi kültürü araştırılarak yapılmış çalışmalar değildi. Özellikle bizim sinema, televizyon mezunu arkadaşlarımızda böyle bir çalışma yapma isteği vardı ama bugün onu yapmak güç. Yetersiziz” diyor.

Üniversiteli Alevi Gençler Derneği İstanbul temsilcisi Ada Çiçek Aksoy ile röportajımızın dünkü bölümünde, bir önceki nesilden ve dedelerden beklentilerini konuşmuştuk. Bu bölümde Alevi kültürünü yaşatmak için yaptıkları çalışmaları ve ihtiyaç duydukları destekleri konuştuk.

‘Aleviliği Daha Açık Konuşup Tartışmak Gerekiyor’

Aleviliğin şehirlerdeki durumu, zamanla yeni bir forma oturacak mı?  

Oturur inşallah, ama bunun için şu olması gerekiyor, demek pek mümkün değil. Her yere cem evi yapılıyor, bu demek ki yeterli bir şey değil. Daha bilinçli toplum yetiştirmek, Aleviliği daha açık konuşmaya, tartışmaya hazır bir hale getirmek gerekiyor. İnsanların orada her alanda söz sahibi olabilmesi lazım. Eski Bektaşi sistemine bakıyoruz, çok güzel bir toplum yapısı var. Toplumu öyle bir içine almış ki içinde inanç var, zanaat var, toplumun tartışma alanları var. Kadınların birlikte hareket ettiği özellikle Bâciyân-ı Rûm hareketi bizim kadın birliği içinde çok önemli bir yer alır. Bu noktada toplumun her kesimini bir arada, aktif bir şekilde tutabilmesi lazım. Bunu hem inançla, hem kültürle, hem zanaatla yapması lazım.

Alevi Kültürüne İlişkin Sanat Atölyeleri Düzenliyorlar

Alevilerin kültür sanat hayatı çok zengin. Alevilerin de bilmeye, duymaya ihtiyacı var ama farklı inançlardan insanlara da ulaşmak mümkün. Kültür sanatla ilgili Alevilerin yaptığı çalışmaları yeterli buluyor musunuz? Siz neler yapıyorsunuz?

Kesinlikle bir şeyler yapılmalı. Benim sadece eleştirdiğim nokta bugün birçok Alevi deyişi, bazı programlarda formatı değiştirilerek hoplamalı zıplamalı bir hale getirilip toplumun her kesimine hitap ediyor ama yanlış bir şekilde hitap ediyor. Söylediği sözlerle ritim birbirine hiç uymuyor. Bütün değer yargıları gidiyor. Ciddi manada son zamanlarda Alevilere ait deyişler, türküler, şiirler gündeme gelmeye başladı. Zenginliğinin temel nedeni bu; yazılı kaynakları çok az, sözlü edebiyatı çok fazla ve bunları şiirselleştiriyorlar. Özellikle Şah Hatayi’nin bütün deyişleri bizim inanç sistemimizin hemen hemen tüm öğretilerini verir. Zaten cem erkanın büyük çoğunluğu da Şah Hatayi’nin deyişleriyle devam ettirilir. İnancımızda mesela Kur’an-ı Kerim’de geçen bazı ayetlerin açıklamaları şiirsel bir dille verilmiş. Bunu topluma açmak gerekiyor. Peki biz ne yapıyoruz? Geçen bir resim sergisi yapmıştık, sanatın farklı alanlarıyla ilgileniyoruz ama özellikle müzikle ilgileniyoruz. Resim bölümünden arkadaşlarımızla onların soyut çalışmalarını yapmaya çalışıyor. Sergiye gelen misafirlere de anlatıyoruz, özellikle soyut çalışmalarda. Mesela portre sabittir ama soyut çalışmaların bir anlamı, hükmü olması lazım. Biz yerellerde eğitimde deyiş analizlerini veriyoruz özellikle. Ben bir eğitim koordinatörüyüm aynı zamanda. Ya da Yedi Ulu Ozanlar eğitimini şu şekilde veriyoruz; resim, tiyatro ve müzik olarak. Resimde Seyyid Nesimi’yi, tiyatroda Pir Sultan Abdal’ı, geri kalan ulu ozanlardan 2-3’ünü müzik, diğerlerini de şiir olarak veriyoruz. Amacımız ne?  Seyid Nesimi’yi resim olarak verirken, onun yaşamını öğrenmemiz lazım önce. Bunu bilen arkadaşlar önce bunu araştırıyorlar. Arkadaşlara bunu anlatıyorlar. Sonra da onu resmedip resmi anlatıyorlar. Onun dışında Pir Sultan Abdal’ın tiyatrosu, tiyatro gösterimi. Bu eğitimler 1 saatlik. Bu sürede hem araştırıyorlar, hem yapıyorlar. Atölye çalışmaları bunlar. Müzikte de Ulu Ozanlarımızın hayatları ve onların müzikleri oluyor. Genelde Şah Hatayi, Kul Himmet’in müzikleri; Virani, Yemini gibi kişilerin de hem hayatları anlatılıyor, hem de şiirleri okunuyor. Böyle bir atölye çalışması yapıyoruz. Kopmamaya çalışıyoruz. Geçen bir muhabbet gecesi yapmıştık Maltepe’de. Nirçok cem evinden zakir arkadaşlarla. Güzeldi. Müzik alanında yapılan işlerin geliştirilmesi gerekiyor. Her alanda böyle ama bugün müzik çok popüler. Çünkü Anadolu’yu besliyor, Alevi kültür yapısının içindeki bu sanatsal figürler.

‘Medyada Alevilikle İlgili Yayınlar Boğucu ve Eksik’

Medyada yer bulmaya çalışıyor musunuz? Arzu ettiğiniz gibi yer bulabiliyor musunuz?

Pek mümkün değil. Ulusal kanallarda zaten böyle bir şeyin imkânı yok. Yerel kanallar da kendini ifade etme alanında çok zayıf. Formatı gereği kullanıldığını da düşünmüyorum. Ne yapılabilir, ne yansıtılabilir noktasında eksik kalınıyor. Ya da bazı programlar biraz boğucu oluyor. Daha akıcı anlatılabilir. Yörelerin inançsal yapıları üzerinde durulabilir. Bizim değer yargılarımız çok önemli. Yol bir, sürek binbir diyoruz. Her renk bizim için önemli. Bu televizyon programları varsa şayet Alevilik içinde neler var, tarihi nedir, süreği nedir? Biz neden Aleviyiz? Özellikle bu soru üzerinde durulması gerekiyor. Alevi türkülerini söyleyip de kerbela’yı anlatmakla, Muharrem ayı sohbetlerinin üzerinde duruyoruz. Ama bizim çok önemli olan tarihimiz var. :ok iyi bilmemiz lazım. Değer yargılrımızı bilmeliyiz. Abuzer Gaffari kimdir? Çok önemli bir kişi, Alevi inancı içerisinde. Ali’ye Selman olasın deniyor. Peki hangi Alevi Selman-ı Farisi’yi biliyor?  Artık bunlar üzerinde durulması gerekiyor. Ayrıca Aleviliği bir bütün olarak göstermek gerekiyor. Medyanın da tartışılan noktası bir yandan bu. Gösterdiğiniz şeyle yaşanan şey uyuyor mu? Kime göre? Ali’siz Alevilik kavramı. Ben kesinlikle kabul etmiyorum. Ali’nin olmadığı yerde Alevilik yoktur. Hak Muhammed Ali diyen bir toplumuz. Medya kesinlikle yeterli değil. Umarım alan bulabilir. Özellikle Alevi sorunları ve çözüm yollarıyla ilgili bol bol program ve panel yapılması gerektiğini düşünüyorum.

‘Sanatsal Çalışma Yapmak İsteyen Alevi Gençlerin Gücü Yok’

Sinemada, dizilerde Aleviler yok. Üniversiteli gençler arasında bu alanlarda okuyan ve çalışmak isteyenler var mı?

Madımak: Carina’nın Günlüğü filmi çekildi. Aleviler tarafından eleştirildi. Alevi kültürü araştırılarak yapılmış çalışmalar değildi. Özellikle bizim sinema, televizyon mezunu arkadaşlarımızda böyle bir istek vardı ama bugün onu yapmak güç. Yetersiziz. Yapmaya pek imkânımız yok. Birkaç dizinin içerisinde bazen yer alıyor. Bazen hakaretvari şeyler oluyor ama çok eksik. Geçen bir belgesel çekildi, onu da Kültür Bakanlığı hazırladı. Tam olarak karşılayacak bir şey değil. Bir Alman saz belgeseli çekiyor ve içinde senin inancına yer veriyor. Türkiye’de yoğun bir eksiklik var ama yapılması için de mücadele verilmiyor.

‘Gelin Canlar Bir Olalım’

Kültürel olarak Alevi olan ama Aleviliği bilmeyen genç arkadaşlara bir öneriniz var mı?

Gelin canlar bir olalım. Çok genel bir çağrı. Alevilik çatısı çok geniş. Önce kültürel yönünü benimsiyorsunuz, zamanla inançsal yönünü de benimsiyor insanları buna açıksa şayet. O yüzden önce tanımak, anlamlandırmak ve yaşamak gerekiyor. Yaşamadan anlatılmaz. Böyle arkadaşlar varsa, kendilerini davet ediyoruz. Sadece çay içip sohbet edip bu konular üzerinde çözüm yolu bulmak bile çok keyifli. Alevilik şiirsel edebi, sanatsal her alanda geniş bir konu. Onu dinlemek insanı rahatlatıyor, ruha terapi gibi. Şiddetle tavsiye ediyorum, isteyen herkesi bekliyorum.