‘5 Haziran Kutlama Değil Çevre Sorunlarına Dikkat Çekme Günü’

Dünya Çevre Günü için konuştuğumuz EGEÇEP ve Çevre Mühendisleri Odası temsilcileri 5 Haziran'ın kutlama günü olmadığını, çevre sorunlarına dikkat çekme ve doğa ve yaşamdan olan mücadeleyi arttırma günü olduğunu vurguladılar.

Birleşmiş Milletler, 5-16 Haziran 1972 tarihlerinde İsveç’in başkenti Stockholm’de 133 ülkenin katılımı ile düzenlediği Çevre Konferansı’nda 5 Haziran tarihinin “Dünya Çevre Günü” olmasını oybirliği ile kabul etti. Ancak çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla ilan edilen “Dünya Çevre Günü, ‘çevrenin bir güne indirgendiği’ nihai tüketimlerden birisi olarak çeşitli etkinliklerle ‘kutlanıyor’.

5 Haziran’a Ege Bölgesi ise artarak devam eden çevre sorunları ve canlı bir çevre mücadelesi ile giriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının her geçen gün yenisini ilan ettiği çevresel etki değerlendirme (ÇED) kararları ile birlikte, taş ocakları, madenler, termik, jeotermal, rüzgar, hidroelektrik, biyogaz santralleri ve balık çiftlikleri projeleri, tarım alanlarının sanayileşmeye ve yapılaşmaya açılması, SİT derecelerinin düşürülmesi doğanın talanını arttırıyor. Talana karşı yurttaşlar tarafından kurulan çevre örgütleri ile de hukuki mücadele sürdürülüyor.

EGEÇEP: ‘Doğanın Talanında Sınır Tanınmıyor’

Ege Çevre ve Kültür Platformu Dönem Eşsözcüsü Alime Yalçın Mitap, doğanın talanında sınır tanınmadığını belirterek, “Kapitalistler yaşam alanlarını, geleceğimizi hiçe sayarak yatırımlar yapıyor; doğayı salt bir rant alanı olarak görüyor ve  etik tanımayan bir anlayışla hareket ediyorlar. Onlar için önemli olan yalnızca kâr etmek. Öte yandan yasalarda ve yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle, doğayı tarumar eden şirketlerin önlerinin açıldığını görüyoruz. Nehirler ve göller, fabrikaların denetlenmemesi ve atıkların kontrolsüzce bırakılması nedeniyle tehlikeli boyutlarda kirlendi.  Bölgemizdeki yaşam alanları büyük tehdit altında fakat bir yandan da mücadele yükseliyor” dedi.

ÇED’ler Çevre Talanının Yasal Kılıfı Oldu’

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ÇED raporlarının çevre talanının yasal kılıfı haline geldiğini dile getiren EGEÇEP Eşsözcüsü Mitap şunları söyledi “On binlerce ÇED başvurusunun sadece ufak bir kısmı geri çevrildi. Açtığımız ÇED iptal davalarının birçoğunu kazandığımızda, çok küçük değişikliklerle, hemen üç-beş günde yeni ÇED başvurusu yapılıyor ve onaylanıyor. Ayrıca 2009/7 genelgesi ile adeta ÇED başvurusu kutsal metin haline getirildi. İptal edilen ÇED lerin yeniden yürürlüğe girmesi sağlanıyor. Mahkemelerde, Çevre Şehircilik temsilcisi olarak katılan avukatlar olsun uzmanlar olsun, çoğu kez şirket temsilcilerinden daha ateşli savunuyorlar” Mitap, yasal düzenlemelerin çevre talanını önleyecek şekilde değiştirilmesi, rant odaklı değil, yaşamı koruyucu yasalar çıkarılması gerektiğinin altını çizdi.

ÇMO: Ekolojik ‘Yıkıma Karşı Mücadele Kararlılıkla Devam Ediyor’

Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Başkanı Halil İnay Kınay da ekolojik yıkıma karşı mücadeleyi kararlılıkla devam ettiklerini ifade ederek, “5 Haziran Dünya Çevre Günü Odamız için bir kutlama değil, çevre sorunlarına, ekolojik yıkıma dikkat çektiğimiz ve mücadeleye çağrı yaptığımız gündür. 36 yıllık çevre kanununa ve 28 yıllık Çevre Bakanlığı geçmişine sahip ülkemizin, çevre kalitesinin korunup geliştirildiğini, ülke yönetiminde ekonomik kalkınma ile doğal varlıkların korunmasını esas alan yönetim politikalarının etkin hale geldiğini söylemek mümkün değildir. Ülkemizde ve kentimizde yurttaşlarımızın yaşam alanlarını ranta ve talana karşı korumak adına yaptığı mücadeleler; çevre sorunları ile toplumsal sorunlar arasında ayrılmaz bir ilişki olduğunu, çevrenin korunmadığı bir demokrasi olamayacağı gibi, demokrasinin olmadığı bir ülkede de çevrenin korunamayacağını göstermiştir” dedi.

‘Yerel Yönetimlerde Çevre Mühendisleri İstihdamı Yetersiz’

Yerel yönetimlerin çevre konusunda atacağı adımların önemine de dikkat çeken Kınay, “Yerel Yönetim çalışmalarının en önemli parçası olan çevresel altyapı süreçleri ve çevre yönetimi; kentin planlanması ve yönetimi süreçlerinin tüm aşamalarında çevre boyutunun değerlendirilmesi, doğru yönetilmesi ile mümkündür. Bu noktada da konu ile ilgili uzman meslek disiplini olan çevre mühendislerinin bakış açısı ve yaklaşımı önemlidir. Yerel Yönetimlere baktığımızda ise; su temini, atıksu, çöp, hava kalitesi, iklim değişikliği, gürültü ve planlamanın diğer çevresel süreçlerini yürütecek çevre mühendisi istihdamının kentimiz yerel yönetimlerinde de çok yetersiz olduğunu görüyoruz. Kentsel Altyapı süreçlerinde tüm eksikliklerine rağmen  Ülkemizin en iyi durumdaki kentlerinden olan İzmir, diğer taraftan kent her tarafında kuşatıldığı çevre problemleri ile boğuşmaya devam ediyor” diye konuştu.

ÇMO Olarak Doğadan Yaşamdan Olan Mücadeleyi Destekliyoruz’

Anayasa’da 56. maddesinde ele alınan sağlıklı yaşam hakkının yok sayıldığını da dile getiren Kınay, “Verimli tarım arazileri, su havzaları, ormanlarımız, korunması gereken doğal alanlarımızda işletilen, işletilmesi planlanan çevresel riski son derece yüksek olan bu tesisler ile ilgili hazırlanan ÇED raporlarının yetersizliği ortadadır. Ülkemizin çevre politikaları ve tüm hukuki ve çevresel mücadelelere rağmen işletilmeye devam eden Aliağa’da kirlilik yaratan sanayi tesisleri ve termik santral projeleri, Bergama, Çukuralan, Efemçukuru, Kışladağ, Gördes Madencilik projelerinin, Bölgemizdeki JES projelerinin yarattığı çevresel risklerin yönetilemediği ve yaşam alanlarımızın hızla kirletildiği yok edildiği ülkemizde; bölge halkı tarafından yürütülen mücadele çok daha önem kazanmaktadır. İzmir halkı anayasal hakkını; sağlıklı yaşam hakkını, yaşam alanlarını, havasını, suyunu, toprağını korumak için mücadele ediyor. Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak doğadan ve yaşamdan yana bu mücadeleyi destekliyoruz” dedi.

Kentte Ekolojik Yıkıma Karşı Dayanışma Var

Konak Kent Konseyi, TMMOB İzmir İKK, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, EGEÇEP, İZÇEP, İzmir Yaşam Alanları ve Konak Belediyesi 12 Haziran Çarşamba akşamı ‘Kentte Ekolojik Yıkıma ve Talana Karşı Dayanışma Var, Direniş Var’ çağrısıyla etkinlik düzenleyecek. 18.00’de Alsancak Vapur İskelesi önünde dayanışma stantlarının kurulması ile başlayacak. 19:30’da ‘Ekoloji Mücadele Yürüyüşü’ yapılacak ardından Dünya Çevre Günü İzmir Bildirisi okunacak ve forum düzenlenecek.