STK’lardan İzmir Valiliği’ne Çağrı: Jeotermal İhalesi İptal Edilsin 

13 Kasım 2019
İzmir’de bir araya gelen çevre örgütleri, meslek odaları, kent konseyleri ve çeşitli sivil toplum kuruluşları Valiliğin yarın yapacağı jeotermal kaynak arama ihalesinin iptal edilmesini istiyor. 

İzmir Valiliği, Urla, Çeşme, Karaburun, Seferihisar, Aliağa, Dikili, Bergama, Tire, Torbalı, Ödemiş, Foça, Kınık, Kemalpaşa, Menemen, Kiraz ve Bayındır ilçelerinde toplam 95 bin 330 hektar yüzölçümüne sahip 33 sahada jeotermal kaynak arama ihalesinin, açık teklif artırma usulüne göre, 14 Kasım Perşembe günü yapılacağını ilan etti. Valiliğin takvimine göre, 50 bin TL’den başlayan kiralama ve işletme ihaleleri 500 bin TL’ye kadar ulaşacak. İhaleye çıkılacak 95 bin 330 hektar, 30 ilçenin 28’inden daha büyük ve İzmir’in 11 bin 891 km2’lik yüzölçümünün yüzde 8’ine denk gelen bir alanı kapsıyor. 

İhaleye çıkarılacak alanlar, Ege’nin en verimli tarım alanlarının bulunduğu sahalar arasında yer alıyor. Jeotermal arama ve işletme alanlarının ihaleye çıkarılması, bölgenin ve bölgede yaşayanların yaşam alanlarını daraltacak. Jeotermal arama ve işletme faaliyetinin hayata geçmesi, Ege Bölgesi’nin geleneksel tarım ürünleri olarak bilinen ve büyük oranda ihraç edilen incir, üzüm, zeytin ve kestane gibi birçok ürünün geleceğini de tehlikeye atacak. Tarımsal ürünlerin yanı sıra, koyun ve keçi sütüne dayalı süt ürünlerinin üretildiği bölgeler de olumsuz etkilenecek ve köylüler, çiftçiler ekonomik dar boğaza girecek. 

Mahkemenin İptal Ettiği Alanlar Da Var

İhale aynı zamanda hali hazırdaki İzmir-Manisa Çevre Düzeni Planları da aykırı. Mevzuata göre, enerji bölgelerinin öncelikli olarak planlara işlenmesi gerekiyor. İhaleye çıkılan alanlar arasında daha önce mahkemenin ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararını verdiği Çeşme’nin Ovacık Mahallesi’nde jeotermal sahası da bulunuyor. 

İzmir’de bir araya gelen EGEÇEP, İzmir Barosu kent ve Çevre Komisyonu, TMMOB İKK, İzmir Tabip Odası, ZMO, Kimya Müh. Odası, İDT- İzmir Düşünce Topluluğu, Çeşme Kent Konseyi Ekoloji Platformu, Eğlen Hoca Mahallesi Muhtarlığı, İZÇEP, ÜZÜM-SEN, İzmir Yaşam Alanları, Karaburun Kent Konseyi, Ödemiş Kent Konseyi, Konak Kent Konseyi, AYÇEP, Tire Çiftçileri, Tüm Köy Sen, CHP İl Tarım Komisyonu, Ege 78’liler Derneği, Foça Forum, Köy-Koop kurdukları ile platform ile İzmir Valiliği’ne ihaleyi iptal etme çağrısında bulundu. 

‘İzmir’de Büyük Tahribatlar Yaşanabilir’

Sivil Sayfalar’a açıklamada bulunan EGEÇEP Dönem Sözcüsü Alime Yalçın Mitap, jeotermal enerji santrallerinin Ege’nin Aydın, Manisa ve Denizli örnekleri göz önüne alan çevre örgütleri, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları, İzmir’de de büyük tahribatlar yaratması endişesinde olduklarını dile getirdi.  

İhalenin iptal edilmesi için İzmir Valiliği’ne başvuruda bulunacaklarının bilgisini veren Mitap, “Gerek hukuksal gerek de toplumsal mücadelemizi vereceğiz. İzmir Valiliği umarım tepkilerimize kulak verir. İzmir’in şimdiki durumunda bile çevre sorunları mevcut. Termik santralleri, çimento fabrikaları, demir çelik tesisleri, taş ocakları ile mücadele ederken şimdi de jeotermal santrallerinin tehditleri ile karşı karşıyayız. Yetkililerden isteğimiz İzmir’i tamamen kötü bir duruma, yaşanılası bir kent haline getirmeleridir.” dedi. 

Mitap, mahkemelerce verilmiş iptal kararlarının dikkate alınmaksızın zeytincilik, tarım ve hayvancılık faaliyeti sürdürülen bu bölgelerde jeotermal kaynak sahası arama ve işletme amaçlı yatırım planlanmasının Anayasa ve uluslararası mevzuatla korunan yaşam hakkı, mülkiyet hakkı ile hukuk devleti ilkesine ve kamu yararına aykırı olduğunun altını çizdi. 

‘JES’ler Hiç Masum Değil’

Konak Kent Konseyi Çevre Meclisi Yasemin Sağlam, ülkenin en bereketli topraklarının yeni bir talan biçimi ile karşı karşıya olduğunu belirterek, “Bugüne kadarki deneyimlerimizden biliyoruz JES’ler hiç de masum değiller. Hele bir yandan maliyetlerden kaçmaya çalışan şirketler göstermelik de olsa koruyucu filtre önlemlerini almazken, devlet de denetim mekanizmalarını çalıştırmamaktadır. Jeotermal akışkanın kendisi de taşınacağı binlerce kilometre uzunluğundaki borular da yaşama büyük darbe vuracaktır. Yeraltı sularının etkilenme riski de ayrı bir durumdur” dedi. 

‘JES’ler Yeni Bir Rant Kapısı Olarak Görülüyor’

JES’lerin yeni bir rant kapısı olarak ele alındığını dile getiren Sağlam şunları söyledi: “Elektrik Mühendisleri Odası’nın çalışmalarından bildiğimiz bir başka gerçek de ülkemizde enerji sıkıntısı yoktur. Hatta mevcut enerjinin % 18’i kayıp olmaktadır. JES’lerin  tümü devreye alınsa toplam enerjinin % 2,5’ini karşılayabileceğini de biliyorken, bu ihalenin enerji üretimine katkı amaçlı olduğunu düşünmemiz olası değil. Enerji yatırımlarına verilen destekler geleceği yok etme, eko sistemi öldürme pahasına bu işin karından nemalanmak üzere sermayenin iştahını kabartırken, İzmir’e özel bir diğer olası durum da ağırlıkla devlete ait olan bu değerli arazilere ucuza sahip olunma, zaman içinde buraların konut ve/veya turizm alanı olarak değerlendirilmesi durumudur. Kısaca, biz yaşamı savunanlar; bu ihaleyi durdurmak zorundayız. Bu ihaleyi engellemek zorundayız” diye konuştu. 

‘Daha Önceki Deneyimlerden Ders Çıkarılmalı’

İzmir Yaşam Alanları’ndan İlyas Yaman, jeotermal alanların işletilmeye başlaması ile birlikte bölgedeki tarım alanlarının mahvolacağını ifade ederek; ”Yıllardır, Manisa, Denizli, Aydın illerinde yaşanan Jeotermal Enerji  Santrallerini yol açtıkları tarım, doğa, çevre felaketlerini izliyoruz. Bu illerde gelinen nokta sosyolojik bir felaket noktasıdır. İbretlik yaşananlardan ders alınıp bundan geri dönmenin yolları aranması gerekirken yeni felaketler hazırlamanın mantığını ne anlayabiliyoruz ne de anlatabiliyoruz. Doğru bir santral kurumunun olmaması her türlü canlı ve cansız varlığın mahvına neden yaratıyor. Yani kısaca yanlılar sıralaması sonucu felaket geliyor. Oysa çok değerli bilim insanlarımız var tarafsız  görüşlerinde bu tür yatırımlarda dikkate alınması gerekir. O neden ihale iptal edilmeli” dedi. 

‘JES’ler Doğru Uygulanmadığı İçin İstemiyoruz’

JES’leri doğru uygulanmadığı için istemediklerini vurgulayan Yaman, “Türkiye’de yatırımı yapacak teknolojik altyapı yok, yapılan yatırımının denetlenmesi mümkün değil denetleyecek teknik elemanın yok. Denetleyecek kurum yok.  Böyle en önemli unsurlar olmayınca en ucuz yatırımın sonucu havaya salınan zehirli buharlarla rüzgarın yönü ve gücüne göre ulaştığı her yere zehir olup yağıyor yağmasa da soluduğumuz hava ile etkileniyoruz. Çıkan jeotermal akışkan tekrar geriye dejarj edilmesi gerekirken ovalara akarsulara bırakılıyor. Bu nedenlerle ‘JES istemiyorlar’, ‘bunlar istemezükcü’ söylemler doğru değil. Dünyada örnekleri görünen ve o standartlarda  ve gerçek anlamda ülkenin bu santrallere ihtiyacı varsa yapılsın. Ama bilim insanlarının ve bu konunun uzmanları bu gerekçelerin doğru olmadığı  yolunda raporları ile dolu” diye konuştu.