Celadet’in Hawar’ı 1932’den Beridir Kulaktan Kulağa Yayılıyor

İstanbul’da çoğunluğu yirmili yaşların başında bir grup genç, Kürt dili ve kültürünü kendilerine dert edinmişler. Çalışmalarını öğrenmek hem de Ulusal Kürt Dili dolayısıyla düzenlemiş oldukları etkinlikleri konuşmak amacıyla İstiklalin ara sokaklarından birinde kendi imkânlarıyla açmış oldukları CHALAK ART CAFE’de buluştuk. Gençlerin ilk cümlesi 'Celadet’in Hawar’ı(ÇIĞLIK) 15 Mayıs 1932 den beridir kulaktan kulağa yayılıyor.' oldu.

Chalak events nedir?

Chalak Events, İstanbul’da okuyan Kürt öğrenciler tarafından 2017’nin Eylül ayında kurulan bağımsız bir platformdur. “Chalak” Kürtçede “aktif” anlamında; “events” de İngilizcede “etkinlikler” anlamında kullanılıyor. “Chalakî-Çalakî” de Kürtçede “etkinlik, eylem” anlamına gelmektedir. Yani “chalak (aktif)” olan kişi ancak “chalakî (etkinlikler, events”) yapabilir, organize edebilir. Platformumuz Kürtçe dili hassasiyeti üzerine ortaya çıktı. Kürtçenin kamusal alanda yeteri kadar görünür olmaması ve bu dilin çeşitli yasaklamalar ile karşılaşmasını kendisine dert edinmiştir. Bundan dolayı özellikle üniversiteli genç kesimin kendi dillerine olan uzaklıklarını, uzaklaştırılmalarını çeşitli etkinlikler, aktiviteler ile yakınlaştırmayı amaçlıyor.

Nasıl çıktı ortaya kuruluş sürecinden, hikâyenizden bahsedebilir misiniz?

Dediğimiz gibi zaten Kürtçe dil hassasiyeti olan bir grup arkadaştık. Kürtçe ortaya çıkan herhangi bir kitabı, dergiyi, albümü ve eseri takip edip aramızda konuşuyorduk, bu dil ile ilgili ortaya çıkan eserleri, kişileri takip ediyorduk. Tamda bu konuşmalardan birinde Kürtçenin kamusal alanda görünürlüğünün az olduğunu ve dilsel, kültürel, sanatsal etkinlikler bakımından bir boşluk olduğunu tartıştık. İlkin kendi arkadaş çevremize haber verdik ve mayıs ayında Kurdish Home-Party adında bir ev partisi düzenledik. Arkadaş çevremizden olumlu dönüşler aldık. O gece müzisyen arkadaşlarımız Kürtçe şarkılarını söylediler, şiir okuyanlar ve o gece aynı üniversiteden olup birbirlerinden haberdar olmayan insanlar tanıştılar. Diğer bir etkinliğimiz de Kurdish Camping idi. 50 kişilik bir arkadaş grubuyla 2017 temmuzunda Şile-Ağva’da iki günlük bir kamp yaptık. Birbirini tanımayan birçok Kürt öğrenci ve çeşitli meslek gruplarından insanlar yine bu kampta tanıştı. Kampta çeşitli Kürtçe oyunlar oynadık, bir arkadaşımız kendi yazdığı ve oynadığı Kürtçe tiyatrosunu sahneledi. Sadece Kürt arkadaşlarımız gelmemişti, öğrenci olduğumuz için yurt dışından gelip Erasmus yapan arkadaşlarımız ve Kürtçeye ilgi duyan arkadaşlarımız da vardı. Oyunlarımızı Kürtçe tanıttık, bir arkadaşımız da İngilizceye çeviriyordu Kürtçe bilmeyenler için. Kampımız bitip eve döndükten sonra kurduğumuz grup üzerinden çok olumlu dönüşler aldık. Bu dönüşler ve desteklerden sonra karar verdik, bu alanda bir boşluk var ve biz niçin bu boşluğu doldurmaya çalışmıyoruz. Hikayemiz buradan başladı ve devam ediyor.

Neler yapıyorsunuz etkinliklerinden bahsedebilir misiniz?

Etkinliklerden bahsetmeden önce bütün etkinliklerimizin dilinin Kürtçe olduğunu söylemek istiyoruz. Çünkü dediğimiz gibi bu dil kamusal alanda çok fazla görünür değil. Etkinliklerimiz de; film gösterimleri, tanışma kahvaltıları, Dengbêj Nights adını verdiğimiz Kürt sözlü geleneğinin aktarıcısı olan dengbêjlerin gelip kilamlarını (şarkılarını) söylediği geceler, seminerler, cinsiyetsiz futbol maçları, Kürt şair ve yazarlar için imza-söyleşi günleri, tiyatrolar, atölyeler, konserler ve belki de en yenilikçi, ses getiren ve gerçekten bu dilin albenisi birazcık da olsa yükselten her ay düzenlediğimiz Spoken Word Kurdî etkinliklerini sayabiliriz. Spoken Word Kurdî’den bahsedelim. Dünyanın çoğu yerinde o ülkenin diliyle gerçekleşen bir açık mikrofon etkinliği aslında. Bu etkinliğin diğer dillerde versiyonu vardı fakat Kürtçede yoktu, bizde Kürtçe versiyonunu yaptık. Diğer Spoken Word etkinliklerinde olmayan bir yeniliği de biz Kürtçe versiyona kattık. Edebiyat, müzik ve sanatın herhangi bir alanından genelde iki kişiyi o gece misafir ediyoruz ve bir tema belirliyoruz. Böylece etkinliği klişe ve tekrardan kurtarıyoruz. Bu etkinlikte bir sahnemiz var ve insanlar bu sahneye çıkıp Kürtçe hikâyesini anlatıyor, şarkı söylüyor, şiir okuyor, soru soruyor. Yani sahnede Kürtçe kendini istediği gibi ifade ediyor. Aralarda da gelenler kendi arasında tanışıyor. Kürtçesini geliştirmek isteyenler kendi aralarında pratik yapıyorlar. Spoken Word Kurdî’yi sadece Kurmancî düzenlemiyoruz. Dördüncüsünü düzenlediğimiz etkinliğimiz Kirmanckî-Zazakîydi.  Bir diğer etkinliğimiz de Cezayir Salonunda eski bir Kürt geleneği olan ‘Sêva Mêxekrêj-Karanfil Bezeli Elma’ atölyesi yaptık. Gelenler bunu daha önce duyduklarını ama yapmadıklarını söylediler ve herkes böylesi bir eski geleneğin yaşatılması için sarf edilen çabadan dolayı desteklerini ilettiler. Boğaziçi Üniversitesi’nde Kürt Edebiyatı Komisyonu ile ortak etkinlikler düzenledik. Beraber Kawa Nemir’in çıkan son haiku şiir kitabı için söyleşi ve imza günü düzenledik, ondan sonra da Dengbêj Nights’ın ikincisini yine beraber organize ettik ve Kürt dengbêjler akademi çatısının altında kilamlarını (şarkılarını) söylediler, bu hep dengbêjler hem de gelenler açısından sevindiriciydi.

Nerelerde toplanıyorsunuz?

Etkinliklerimizin içeriği ile örtüşen yerlerde. Şimdiye kadar toplandığımız yerler: Cezayir Salonu, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve derneklerin yerleri, kafe-barlar, Boğaziçi Üniversitesi gibi yerlerde toplanıp etkinliklerimizi yapıyoruz. Bu son süreçte kendi yerimize sahip olduk, hem etkinliklerimizi rahat bir şekilde organize edebileceğimiz hem de sanat kafe olarak işlettiğimiz yerimiz, Chalak Art Cafe.

Spoken Word geceleri düzenliyoruz demiştiniz. Bu etkinliklerle ne gibi kazanımlar elde ettiniz?

Kazanımlarımızdan en önemlisi şu oldu: “Kürtçe anlıyorum ama konuşamıyorum” diyen arkadaşlarımızın dile maruz kalmaları sonucu dil kurslarına, enstitüye gidip dillerini öğrenmeleri oldu. Çünkü dil maruz kaldıkça öğrenilen bir şey. Bir arkadaşımız şunu dedi: “Eskiden etrafımda Kürtçe konuşacak insan yoktu, pratik yapamıyordum ve dili öğrenemedim. Fakat şu an pratik yapacak imkanım var ve o şevk var.” Burası çok önemli gerçekten. İnsanlarda kendi anadillerini öğrenme şevkini yaratmak ve yok edilmek istenen dilin albeni çıtasını yükseltmek büyük bir kazanım oldu bizim için. Gelen katılımcılar ister istemez Kürt sanatı ile ilgilenen herkesi tanımıyor, misafir ettiğimiz edebiyatçı, müzisyen ve ressamı tanımaya ve takip etmeye başladı. Bizimde tanımadığımız sanatçılar var ve bu etkinlik aynı zamanda bizim de Kürt sanatının herhangi bir alanında çalışan birini tanıyıp onunla iletişime geçmemizi sağladı. Kürt sanatı üzerine çalışmalar yürüten sanatçılar için de kendini samimi bir ortamda ifade edebilme; okuru, dinleyicisi, hayranı ile buluşma yeri oldu. Zaten yapmak istediğimiz de buydu: Kürt tarihi, sanatı, kültüre ile ilgilenen insanları bir araya getiren bir köprü olmaktı. Bu etkinlik ile hem Kürtçenin görünürlüğü arttı hem de insanların dilleri ile barışabilmeleri, öğrenebilmelerinin yolu açıldı.

Kafe açma fikri nasıl gelişti?

Etkinlik ve toplantılarımızı çeşitli kafelerde yapıyorduk. Yapmak istediğimiz atölyeler, dil kursları vardı fakat bunun için bir yerimiz yoktu. Bu ilk neden. İkinci bir neden ise maddi problemler. Herhangi bir etkinliği yapabilmek için maddi olarak iyi durumda değildik, etrafımızdaki arkadaşlardan, bizi sevenlerden maddi destek alıyorduk çoğu zaman. Belli ilkeler ve prensiplerimiz var, en basitinden misafir ettiğimiz kişinin masraflarını karşılıyoruz. Bunu bir ilke olarak kendimiz belirledik. Dediğim gibi bu maddi bir yük anlamına geliyordu, bunu finanse edebilmek için kafemizi kuralım dedik. Hem ofis olarak hem de etkinliklerimizi rahat bir şekilde gerçekleştirebileceğimiz kendimize ait bir sanat kafe olarak kullanıyoruz. Kafenin ismini de Chalak Art Cafe koyduk. Şimdi de kafemizde Kürt bir ressam ve heykeltıraş olan Seywan Saedian’ın resim sergisi var. Bu sergi bittikten sonra daha çok konservatuvar ve resim bölümü okuyan Kürt öğrencilerin resimleri için kafede bir sergi yapmayı düşünüyoruz. Diğer bir neden de Van’da bizim yine üniversiteli arkadaşlarımız Chalak Events-Wan’ı kurdular, platformumuzun bir ayağı da Van’da. Van’da etkinlikler organize eden arkadaşlarımızın maddi durumu ve etkinliklerini yapacakları mekan bulma sıkıntısı bizden daha fazla. İlerleyen aylarda bir ya da iki şehirde yeni bir şube açmayı düşünüyoruz ve kafeden gelecek olan gelir ile de bu yeni şubeleri finanse edeceğiz.

Kafe bu konuda ihtiyaçlarınıza cevap verdi mi?

Kafe etkinliklerimizi rahat bir şekilde yapabilme ihtiyacımıza cevap verdi, kafe bir ayını yeni doldurmasına rağmen 3 ayrı etkinlik yaptık. İlki resim sergisi, sonrasında “Chalak Art-Seminars” adını verdiğimiz ve seminerler dizisi şeklinde devam edecek olan seminerlerin ilki ve en son olarak yaşayan büyük şairlerden Berken Bereh için söyleşi ve imza günü düzenledik. Üç etkinliğe de çok iyi bir katılım ve ilgi vardı. Şair Berken Bereh okuyucuları için hem şiirlerini okudu, hem de 7 sene sonra İstanbul’a gelip buradaki okurları ile tanıştı. Kafe mekan bulma ihtiyacımızı böylece karşılamış oldu, önümüzdeki günlerde Kürtçenin 4 lehçesi, İngilizce, Farsça, İspanyolca dil atölyelerimiz olacak, yine kafede film gösterimlerimiz olacak. Bunun için projeksiyon cihazını satın alacak yeterliliğe ulaşmayı bekliyoruz. İşte tam da bu konudaki ihtiyacımıza maalesef henüz cevap vermiş değil. Maddi problemler yaşıyoruz. Maddi problemlerden dolayı yapmak istediğimiz, üzerinde düşündüğümüz projeleri henüz gerçekleştiremedik. Üstelik Van’daki arkadaşlarımıza da buradan finansman sağlayacak duruma gelemedik. Kafemiz hem yeni olduğu için hem de eksiklikleri olduğu için daha maddi ihtiyacımıza cevap vermedi. Bu maddi ihtiyaç karşılanmadığı için açılacak yeni şubeleri de ertelemek durumunda kalıyoruz. Çünkü dediğim gibi platform olarak belli ilkelerimiz var. En basitinden iyi bir afiş ve görsel tasarıma dikkat ediyoruz ve misafir ettiğimiz kişiye imkanlar dahilinde bir misafirperverlik gösteriyoruz.

Hedef kitleniz  kimlerdir?

Hedef kitlemiz ilk başta Kürtler. Daha sonra Kürt dili, kültürü, sanatına ilgi duyanlardır. Özellikle de üniversiteli Kürtlere ulaşmak esas hedefimiz, çünkü hepimiz devlet dersinde büyüdük ve asimilasyona maruz kaldık. Bu asimilasyon ile çoğu Kürt diline, kültürüne, tarihine karşı yabancı kaldı. Bu dil gençler arasında konuşulmadığı zaman yok olmakla karşı karşıya kalacaktır. Bir de İstanbul gibi büyük bir metropolde Kürt üniversiteli öğrencilerin bir araya gelip birbirlerini tanımaları, dilleri ile barışmalarını amaçlıyoruz. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde bizim gibi bir oluşum var, fakat 1. Dünya Savaşı başladığı için çok kısa bir süre sonra dağılıyor. Bahsettiğim oluşum; ilk Kürt legal öğrenci cemiyeti olan Kürd Talebe Hêvî Cemiyeti. Biz onları referans alıp böyle bir süreci başlattık. Hêvî, Kürtçede “umut ve ümit” anlamına geliyor, bizim de umudumuz var ve ümitliyiz. Hêvî Cemiyeti’ni kuranlarda İstanbul’da okuyan Kürt öğrencilerdi, bizler de İstanbul’da okuyan Kürt öğrencileriz. Ortak paydamız bir bu, bir de ortak bir kaygımız var.

Grubunuza  başka milletlerden insanlar geliyor mu?

Evet geliyor. Etkinlik çağrılarımızda ve afişlerimizde Kürtçenin yanında İngilizce kullanmamızın sebeplerinden biri de bu. Sadece Kürtçe bilenler değil, aynı zamanda Kürt diline, kültürüne ve sanatına ilgi duyan insanlara ulaşmayı da hedefliyoruz. Böylece gelişecek olan iletişim ve bağlardan Kürtçenin uluslararası platformlara taşınmasını umuyoruz. Hatta şu an İtalya’dan arkadaşlarımızla iletişim halindeyiz, sonbaharda İtalya’da Kürt sanatçıların, yazarların, şairlerin, akademisyenlerin, müzisyenlerin kısacası Kürt dil, kültür, sanat alanında çalışma yapmış sanatçılarımızı İtalya’ya götürüp uluslararası bir festival yapma üzerine çalışıyoruz. Şu an kesinleşen bir şey yok, fakat bunun için iletişim halindeyiz. Bu gerçekleşirse Kürtçenin uluslararası tanınırlığı artacak ve bizim için büyük bir organizasyon olacak.

Etkinlik dili yalnızca Kürtçe midir?

Evet etkinlik dilimiz Kürtçe. Ama mesela İngilizce bilenlere hitaben Istanbul & I ile ortak bir etkinlik yapmıştık. Kürt dili ve kültürünü tanıttık. “Intro Culture: Kurdish” adında bir etkinlikti, dili tamamen İngilizceydi. Onun dışında önümüzdeki aylarda düzenlemek istediğimiz bir projemiz var, bu proje 3 dilli olacak. Şu an proje kesinleşmediği için ismini veremiyorum.

Yalnızca İstanbul’da mısınız?

Hayır, daha önce de değindiğim gibi Van’da da bir şubemiz var: Chalak Events-Wan. Van’da da Kürdistan’ın her yerinden gelen bir öğrenci kapasitesi var ve Van dil, kültür, sanat alanında çalışmalar yapmak için de uygun bir yerdi. Arkadaşlarımız da vardı, talep gelince Van’da ilk şubemizi açtık ve bütün dezavantaj ve engellemelere rağmen Van’daki arkadaşlarımız gerçekten büyük fedakarlıklarla ve özveri ile Kürtçe etkinlikler düzenliyorlar. Chalak Events-Van, 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı dolayısıyla Van’da 3 günlük dopdolu bir program gerçekleştirdi. Aynı zamanda biz de Boğaziçi Üniversitesi Kürt Edebiyatı Komisyonu ile ortaklaşa 12 Mayıs’ta Boğaziçi Üniversitesi’nde Kürt Dil Bayramını sergi, panel, şiir ve müziklerle kutladık. Van’ın dışında başka yerlerden de talepler var, önümüzdeki günlerde veya aylarda yeni bir şubemizi açabiliriz.

Bugün 15 Mayıs Ulusal Kürt Dili günü bunun için söylemek istediğiniz bir şey var mı ?

Chalak Events, her şeyden öte bir dil hassasiyeti üzerine kurulmuş bir platform ve bu dilin çeşitli mecralarda yaşam alanı bulması için çeşitli etkinlikler yapıyor. Bizden önce bu dilin yaşatılması için çaba gösteren Xanîler, Melalar, Feqîler, Hecî Qadirê Koyîler, Hêvî Cemiyeti ve Mir Bedirxan’ın oğulları Celadet Alî Bedirxan ve Kamuran Alî Bedirxan gibi değerli şahsiyetlerin bayrağını bugün biz taşıyoruz. Bildiğiniz üzere 15 Mayıs 1932’de Celadet Alî Bedirxan Suriye’nin başkenti Şam’da sürgündeyken Hawar Dergisi’ni çıkartıyor ve Kürtçe bundan sonra Latin alfabesine geçiyor. “Hawar” çığlık anlamına geliyor, bu çığlığa hep sahip çıkılmıştı ve çığlık kulaktan kulağa yayıldı. Biz de Hawar’ı (Çığlık’ı) büyütmek peşindeyiz. Bu vesileyle Chalak Events olarak Kürt Dil Bayramını tekrardan kutluyoruz ve konuşmamı Mir Celadet’in Hawar’ın ilk sayısının girişinde yazdıkları ile bitiriyorum:

“Hawar dengê zanînê ye. Zanîn xwenasîn e.
Xwenasîn ji me re riya felat û xweşiyê vedike.
Her kesê ko xwe nas dike; dikare xwe bide naskirin.
Hawara me berî her tistî heyîna zimanê me dê bide naskirin.
Lewma ko ziman şerta heyînê a pêşîn e.”

[Celadet Alî Bedirxan, Hawar hej. 1, 1932]