Diyarbakır’da KHK’lı Dönem Araştırması; ‘İhraçlar ve Hukuki Yolların Kapanması Toplumsal Yarayı Derinleştiriyor”

SAMER araştırma merkezinin yaptığı İhraçlar ve İhraçla Yaşama Deneyimleri: Diyarbakır Örneği araştırmasına göre, haklarında bir suçlama ve karar bulunmayan insanların ihracı ve bu konuda hukuk yollarının kapalı olması; toplumsal yarayı derinleştiriyor. Araştırmanın yürütücülerinden Serhat Temel, mağdurlarının büyük çoğunluğunun yaşanan durumu ‘zulüm’ kelimesiyle nitelendirdiğini belirtiyor. SAMER’i  Diyarbakır’da böyle bir araştırma yapmaya sevk eden sebeplerle başlayalım… Diyarbakır […]

SAMER araştırma merkezinin yaptığı İhraçlar ve İhraçla Yaşama Deneyimleri: Diyarbakır Örneği araştırmasına göre, haklarında bir suçlama ve karar bulunmayan insanların ihracı ve bu konuda hukuk yollarının kapalı olması; toplumsal yarayı derinleştiriyor. Araştırmanın yürütücülerinden Serhat Temel, mağdurlarının büyük çoğunluğunun yaşanan durumu ‘zulüm’ kelimesiyle nitelendirdiğini belirtiyor.

SAMER’i  Diyarbakır’da böyle bir araştırma yapmaya sevk eden sebeplerle başlayalım…

Diyarbakır merkezli bir şirket olduğumuz için daha çok Diyarbakır özelinden başlayıp bölgeye doğru bu çalışmaları yapıyoruz. Bu şehirde, bu bölgede yaşıyoruz ihraçların yarattığı toplumsal kırılmaları, travmaları bire bir görüyoruz. Bunu sokakta ya da oturup çay içtiğiniz bir mekânda görmek gayet mümkün. Ve buradan yola çıkarak bir çalışma yapmaya karar verdik. kendi gözlemlerimizin dışında veriler olarak ne toplayabiliriz ne elde edebiliriz böyle bir çalışma başlatmaya kara verdik. Bu çalışmanın gerçekten de bizim de beklemediğimiz sonuçları çıktı. Görmek, duymak ve  insanlara oturup bire bir konuşmak arasındaki o muazzam farkı yeniden gördük. Zaten raporun içeriğine bakıldığında bu durum görülecektir. 

İhraç edilenlerin bir çoğu Resmi Gazete’de ismi geçtiğinde öğrendiler. Bunun dışında farklı yaşayanlar veya duyanlar olmuş mu?

Söylediğiniz gibi, görüşmecilerin büyük çoğunluğu ihraç edildiklerinin kendilerine haber verilmediğini, Resmi Gazete’den öğrendiklerini belirtiyorlar. Örneğin biri, tanıdığı veya arkadaşı listede var mı diye bakarken kendi ismiyle karşılaşmış. Görüştüğümüz bir hemşire çalıştığı hastaneye gidiyor kartını okutuyor kapı açılmıyor. Sonrasında hastanenin güvenlikçisi geliyor. Hemşireye ‘muhtemelen ihraç olmuşsun hemşire hanım’ diyor.

 

Rapordaki vurgulardan biri ihraç edilenlerin sebebini bilmedikleriyle ilgili.

Evet. Hiçbiri neden ihraç edildiğini bilmiyor. FETÖ’yle hiçbir ilişkisi olmayan özellikle KESK’e bağlı sendikalardan ihraç edilenlerin hiç biri neden ihraç edildiğini bilmiyor. Hatta bununla ilgili savcılığa gidip başvuru yapanlara, kendi kurumlarındaki amirleri ile görüşenlerin hiçbirine bir cevap verilmemiş. İhraç sebebi bildirilmiyor. Neden ihraç edildiğini bilmediği için bu durumu nereye koyacağını bilmiyor. Bir görüşmeci şunu söylüyor; “Neden ihraç edildiğimi bilsem, bana söylense ve yaptığım bir şeyse ‘bunu yaptım, karşılığı buymuş’ diyeyim. Yapmadığım bir şeyse de bunu ispatlayayım, işime geri döneyim.”

Böyle bir imkân, olanak yok. Bununla birlikte sendikalar üzerinden bölge idare mahkemelerine başvurular oluyor. Başvuruların tamamı gerekçesiz ret ediliyor.  OHAL komisyonuna başvuru yapmadan mahkemeye gelemiyorsunuz. Bu şekil ciddi bir kırılma ve güvensizlik var. Görüşmelerde en çok kullanılan sözcük ‘zulüm’ sözcüğüydü. ‘Bu durumla ilgili ne hissediyorsunuz” diye sorduğumuz çok kişi ‘Bize zulüm edildiğini düşünüyoruz’ dediler. Bir çok  görüşmeci aynı görüşme içerisinde birden fazla bu sözcüğü kullandı. Cinsiyet, yaş, meslek fark etmeksizin.

Araştırmada kaç kişiyle görüşme yaptınız? Cinsiyet veya meslek grupları üzerinden bir ayrım yapıldı mı ?

22 kadın 18  erkek 40 kişi ile görüştük. Milli eğitim, sağlık ve büro emekçileri ile görüştük. Bir tek meslek değil genel itibariyle farklı meslekteki ihraçlara ulaşmaya çalıştık.

İhraç sayılarıyla ilgili verilere ulaşabildiniz mi?

Türkiye’de KHK’larla ihraç edilenlerin  toplam sayısı 142 bin civarı. Bölgedeki ihraçlar 16 bin 413 kişi. Ama bu sayıya, belediye personelleri yani sözleşmesi bitip ve yenilenmeyen 36.madde ile ihraç edilenler ya da kayyumlar atandıktan sonra işten çıkarılanlar ekli değil. Bu sayı, sadece Resmi Gazete’de ismi geçenler. Diğerleriyle birlikte bölgede 20 bin kişiyi buluyor. Türkiye geneline baktığımızda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi dışındaki belediyelerden çok fazla işten çıkarılmalar yok. Bu yüzden bölgede 5-6 bin civarı belediye personelinin bu şekilde işten çıkarıldığını tahmin ediyoruz. Türkiye genelinde bu sayı en faza bin ya da iki bin artar.

Bu verinin Diyarbakır’ın gündelik hayatına ve psikolojisine etkisini sorsam…

Görüşmecilerin nerdeyse tamamı bir şok yaşadıklarını ifade ettiler. İhraç edilenlerin büyük kısmı büyük bir yıkım yaşarken küçük bir kısım da zaten ‘malumun ilanı’ olarak görüyorlar. Büyük bir kısmı bankalara kredi borçları olanlar. İhraç edilen bir öğretmen şunu anlattı. İhraç edildikten bir gün sonra banka arayıp ‘taksidinizi ödeyin diyor’ Kredi çekenlerin çoğu ev almak için kredi çekmişler ve evi ipotek ettrimişler. Krediyi ödeyemediği takdirde evine el konacak. Bu ciddi bir tedirginlik yaratıyor. Çocuğunun eğitimi kesintiye uğrayanlar var. Bir anda sıfıra düşen bir gelir. Üst üste birikmiş borçlar. İnsanlarda derin bir depresyon süreci yaratmış durumda. Görüşürken gözleri dolan, ağlayan insanlar oldu. Görüştüğümüz eczacı arkadaşlarımız anti depresan satışlarının yükseldiğini söylüyor. İnsanlar bir kapana kısılmış gibi hissediyor kendini. İhraçlardan sonra alternatif çalışmalarla, girişimlerle hayata devam etmeye çalışan insanlar var. Ama aynı zamanda şöyle bir sorun var; açılan işletmenin müşterisi olabilecek herkes ihraç edilmiş durumda.

Kadın görüşmeci sayısının daha çok olmasının sebebi nedir?

Aslında cinsiyetleri eşit tutmaya çalıştık 20 kadın 20 erkek üzerine niyetlenmiştik. Amâ görüşmeye başladıktan sonra ihraçların kadın boyutu ortaya çıkmaya başladı. İhraç edilen kadınlar yeniden eve kapatılmaya ve yeniden o klasik rollerini üstlenmeye zorlanıyorlar. İkincisi özellikle evli olan kadınlarda eş baskısı hissediliyor. Görüşmelerde buna denk geldiğimiz için kadın görüşmecilere daha fazla ağırlık verdik. İhraç kaygısı yaşayan ama bu konudaki görüşme talebimizi geri çeviren bir kadın personel; ‘Umarım ihraç olmam, olursam işsizlikten değil babamın öfkesinden korkuyorum”

Görüşmecilerden kaçı iş bulabilmiş? Bir veri var mı elinizde?

Görüşmecilerden 40 kişiden sadece 12 kişi iş bulabilmiş. Bu 12 kişiden sadece 4’ü kendi alanında iş bulabilmiş.

İhraçlar ve İhraçla Yaşama Deneyimleri: Diyarbakır Örneği araştırmasının tamamı için tıklayınız.