“Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” Değerlendirildi

Türkiye'de Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı 2018 Değerlendirme Toplantısı'nda çocuk işçiliği alanında yürütülen önleme, mücadele çalışmaları paylaşıldı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi ile Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ortaklığında düzenlenen toplantıya çocuk işçiliğini önleme ile ilgili çalışmalar yürüten birçok kişi katıldı. Saha deneyimleri, veri paylaşımlarının yapıldığı toplantıda çocuk işçiliğini önlemek için kurumların yürüttükleri projeler aktarıldı. Toplantının “2018 Çocuk İşçiliği ile Mücadele  Çalışmaları” oturumunda Hayata Destek Derneği’nden Berivan Çite, “2016’ya kadar gezici mevsimlik tarım alanında Ordu, Düzce, Zonguldak, Adana’nın düzenli olarak bir yılının tarım yapıldığı ilçelerde çalışmalar gösterirken 2016’dan sonra ise Hayata Destek Derneği’nin kendi  çalışma yürüttüğü diğer illerde olan Toplum Merkezleri aracılığıyla kent içindeki çocuk işçiliğiyle de çalışmalar devam etti. Gezici tarım, sokakta çalıştırılma, küçük ve orta ölçekli ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılma alanlarındaki çocuk işçiliği en öncelikli müdahale ettiğimiz programlar oldu. Hayata Destek Derneği’nin UNICEF ile beraber devam ettirdiği hem Türkiyeli hem Suriyeli çocuklar arasında çocuk işçiliğini önlemeye yönelik program devam ediyor.” diyerek dernek olarak çocuk haklarını savunduklarını, tüm çalışmalarda olduğu gibi hak temelli bir yaklaşım ile çalışmalarını devam ettirdiklerini belirtti.

Sivil toplum kuruluşlarının yapabileceği çalışmaların sınırlı ama aracı olabilecek çalışmalardan oluştuğunu ifade eden Çite, “Gerçek anlamda çocuk işçiliğini konuşmaya başladığımızda çok fazla yapısal sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. En başta bir politika meselesi ile karşılaşıyoruz. Burada belki devletlerin, hükümetlerin özellikle sosyal politikaların işlevsel olmasında etkili olacak bütün kurumların acil olarak hem bir sahiplik hissediyor olması hem de bu yönde bir çabayı gösteriyor olması gerekiyor.” dedi.

“Programda Kadın ve Çocuklara Odaklandık”

Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği adına Zübeyde Ekmekçi iseAdana’da Çocuk İşçiliğini Önleme Projesi” deneyimlerini aktardı. Derneğin 1995 yılından beri sahada faaliyet gösterdiğini belirten Ekmekçi, “Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği olarak Türkiye’de yer alan bütün sığınmacı ve mülteci grupların hakları ve hizmetlere erişimlerinde kolaylaştırıcılık gibi bir rolümüz var. Al Farah Çocuk ve Aile Destek Programı’mızdan bahsedeceğim. Bu program 2016’dan beri devam etmekte ve UNICEF partnerliğiyle yürüttüğümüz bir program. Hassas gruplar arasında daha dezavantajlı konumda olan kadın ve çocuklara odaklandık. Program kapsamında sığınmacıların yoğun yaşadığı 9 ilde kadın ve çocuklara yönelik psiko-sosyal faaliyetler gerçekleştiriyoruz.” diye konuştu.

“Göç Dinamikleri İlden İle Değişiyor”

Ekmekçi, Adana sahasında sığınmacı ve mülteci gruplar arasında yürüttükleri çalışmalarda belirledikleri en yüksek hassasiyetin erken evlilik ve çocuk işçiliği olduğunu vurguladı. 2017 Ağustos ayında  Adana Valiliği tarafından “Sokakta çalıştırıldığı ya da dilendirildiği tespit edilen her çocuk ailesi ile Osmaniye’deki geçici barınma merkezine gönderilir” talimatı sonrasında dernek olarak neler yaptıklarına değinen Ekmekçi, ”Biz bu süreçte valilikle iletişime geçerek farklı bir yolun olması gerektiğini söyledik. Aileleri programımıza dahil edelim dedik ve Adana Valiliği, Göç İdaresi, Büyükşehir Belediyesi, Milli Eğitimi Kızılay ile aramızdaki koordinasyonu projeleştirdik. Proje kapsamında emniyet ve zabıta bize toplam 55 çocuk gönderdi. Bu 55 çocuk 15 aile ve takibini yürüteceğimiz 102 kişi demek. Çok hassas durumda olan 102 kişi için özel takip programı gerçekleştirdik. Saha ekiplerimiz ailelerin yaşam koşullarını görmek üzere ev ziyareti gerçekleştirdi. Herhangi bir geri gönderme sürecinde nasıl bir yol yöntem izlenmesi gerektiği anlatıldı. Çocuklara yönelik düzenlediğimiz atölyeler sonucunda 55 çocuğun 40 tanesi okullaştırıldı ve bu çocuklar en az bir sene boyunca sokaktaki çalıştırılma sürecinden uzaklaştırıldı.” dedi.

Göç dinamiklerinin her şehre göre farklı şekillendiğini belirten Ekmekçi, “Adana’da halihazırda Göç İdaresi verilerine baktığımızda 232 bin Suriyeli mülteci var. Bu rakamı Adana nüfusuna oranladığımızda %8i hatta son verilere göre %10u demektir. Adana’ya göç eden sığınmacıların çoğu Halep’ten geliyor. Halep bir tekstil ve tarım memleketi olması ile zaten göç eden ailelerin yaşamlarını Adana’da da bu şekilde idame edeceklerini düşünerek gelmeye karar verdikleri bir yer. Her ilin göç dinamikleri farklı şekilleniyor. Biz Adana’daki çocuk işçiliğinin göç dinamiklerine baktığımızda böyle bir gözlem elde ettik.” diye devam etti.