Alternatif Düşünce Derneği’nden Seferihisar’da Kadın Buluşması

Ankara’da 2013 yılında kurulan; tüzüğünde gençlik, kadın, engelli, yaşlı, çocuk hakları, farklı inanç gruplarının hakları, çevre bilincinin geliştirilmesi, eğitim, adalete erişim, eşit yurttaşlık bilincinin geliştirilmesi konularına yer veren Alternatif Düşünce Derneği, Seferihisar Sığacık’ta bir kadın buluşması gerçekleştirdi. Dernek Başkanı Fazilet Çulha ile derneğin çalışmalarını ve kadın buluşmasını konuştuk.

Ankara merkezli bir dernek olarak buluşma için Sığacık’ı seçmenizin sebebi neydi?

Bu toplantı insanların evinden çıkıp geldiği, araya sıkıştırdığı bir şey olsun  istemedik. Kadınların kendileriyle ilgili her şeyi rahat bir ortamda konuşabilecekleri bir toplantı olsun istedik. Bu yüzden toplantımızı İzmir Seferihisar Sığacık’ta bir apart otelde gerçekleştirdik. Alman Sosyal Demokrat Vakfı’nın desteğiyle buluşmamızı gerçekleştirmiş olduk. Toplantıda ‘Dünya’da ve Türkiye’de Kadın Mücadele Tarihi’,‘ Dilde, Sanatta, Kültürde, Edebiyatta Eril Dil ve Şiddet Bağlamı’, ‘Kadına Şiddet  ve Şiddetten Korunma Yolları’ gibi ‘sunumlar gerçekleşti. Bir başka başlık ise feminist hareket ile ilgiliydi. Ama aslında toplantının iki ayrı bölümünde de kadınlar kendilerini ve kendi bakış açılarını tartıştılar.

Neler konuşuldu oturumlarda?

Kadınların kendilerini ifade etmelerini sağlamaya çalıştık. Hayata karşı kendilerini nasıl tanımlıyorlar, nasıl konumlandırıyorlar. Yaptığımız şey tartışma değildi aslında, paylaşımdı. Gerçekten de dönüşler çok heyecan vericiydi. Toplantıya katılan kadınların en az yarısı hayatında ilk defa, kendine zaman ayırmış ve böyle bir toplantıya gelmiş. Bir kısmı, ilk defa uçağa binmişti. Bir kısmı, bu tartışılan konuları bildiğini düşünüyordu, ama ne kadar eksik ve yetersiz olduğunu o tartışmalar sonrası gördü. Toplantı sonrası herkes yeni dost ve arkadaşlar edindi. Ankara Kurtuluş’ta 8 Mart nedeniyle yapılan yürüyüşe 20-25 kadar kadının katıldığını düşünürsek, bu yaptığımız toplantı çok daha değer kazanıyor. Toplum olarak moral açısından kötü bir dönemden geçiyoruz. Tabiri caizse toplumu atomlarına ayırdılar. Bu her alana yansıdı, kadın alanına da yansıdı. Yapılan çalışma bu anlamda da önemliydi.

Dernek olarak temel hassasiyetleriniz ve çalışma alanlarınız ile ilgili bilgi verir misiniz?

Kurum olarak çok sesliliğe ve birlikte davranmaya çok açığız. Birlikte projeler yapmaya, birlikte eylem yapmaya, birlikte tartışmaya, birlikte konuşmaya, birbirimizden bir şeyler öğrenmeye çok açık bir kurumuz. Ankara’da yaptığımız bir gençlik toplantısında uzun zamandan sonra altı gençlik kurumunu dahil edebildik, bu bizim için çok keyifliydi. Kadın konusunda, birçok kadın kurumuyla bunu konuşmak, çalışmalara devam etmek istiyoruz. Bununla ilgili belediyelerle iletişime geçmeye çalışıyoruz. Seferihisar Belediyesi ve Mezitli Belediyesi ile ön temas sağlandı. Onların yer ve bazı giderleri karşılaması halinde kadın kurumlarıyla birlikte benzer toplantılara devam edebiliriz. Kuruluş dinamiğinin tekçi anlayışla şekillendirildiği yaşadığımız coğrafyanın bu anlayışı taşıyamayacağı, bu anlayışın toplumu ayrıştırıcı ve gerilimi artırıcı ana unsur olduğunu var sayarak insanların etnik kimliklerini, siyasi görüşlerini ve inançlarını saygıyla karşılayıp temel demokrasi ve insan hakları talebiyle bir arada olmak düşüncesini savunuyoruz. Eğitimde, tarih bilincinin oluşmasında, kültür ve sanatta, temel haklar konusunda, bilim de toplumsal gelişimin sürekliliğinin sağlanması konusunda ne yazık ki ortaya konmuş, doğru ve gerçekçi bir politika oluşturulamamıştır.

Gençlik alanında hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?

Dernek olarak ‘Gençliğin  Demokrasi Algısı’ başlıklı bir çalışma  başlattık. Adana, İzmir, Van, Bursa, Ankara illerinde iki gün süren, interaktif atölye çalışmaları yapıldı. Toplantı sonrasında beş soruyla bir değerlendirme yapılması istendi. Böyle bir çalışmanın ne kadar ihtiyaç olduğu cevaplarda açıkça görüldü. Siyasi görüşlerini ve inançlarını kendilerinde tutmak kaydıyla, sivil alan herkesle birlikte davranabileceğimiz bir alan bizim için.

Bu çalışmaları yürütürken karşılaştığınız  sorunlar nelerdir?

Avrupa  Birliği fonları Türkiye’de sivil toplumun çok ihtiyacı olan kaynaklar. Ama prosedürü ve şartları çok ağır o yüzden erişmekte zorlanıyoruz. Bunun dışında kamu kurumlarıyla işbirliği yapamıyoruz. Bağımsız bir sivil toplum kurumuysanız, sivil toplum kuruluşu gibi çalışıyorsanız kamu işbirliği fonu alamıyorsunuz. Biz beş yıldır çok sefer İçişleri Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Spor Bakanlığı gibi bakanlıkların çağrılarına proje yazdık, hayır cevabı bile alamadık. Bir de toplumda ki önyargılar mesela Avrupa Birliği’nden fon almanıza özellikle milliyetçilik dalgasıyla birlikte belli kesimler çok mesafeli duruyor. Bizim zaman zaman fon desteği aldığımız STK, Almanya’da sosyal demokrat partiye yakın bir sivil toplum kuruluşu. Bunu anlatmakta bile zorlanıyoruz çoğu zaman. Alman Vakfı klişesiyle hareket ediyorlar. Bu anlamda önyargılar çok ağır toplumda. Onun dışında bağış ve aidat mekanizmalarını çalıştırmak zor. Çok zor koşullarda çalışmalar yürüterek ayakta kalmaya çalışıyoruz.