Seçimler ve Sivil Toplum:
Ne Yaptık, Bizi Ne Bekliyor?

Sivil Toplum ve Medya Çalışmaları Derneği (Sivil Sayfalar) olarak Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği iş birliğiyle 21 Haziran 2023 tarihinde seçim sürecinde aktif çalışma yürütmüş ve yürütmemiş farklı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve alanla ilgili uzmanlarla bir araya geldik. FES Derneği ofisinde gerçekleşen toplantıda, hem genel seçimler sürecinde sivil toplumun rolünü, eksikliklerini tartıştık hem de kısa süre sonra gerçekleşecek yerel seçimler öncesinde sivil toplumun neler yapması gerektiğine dair önerileri konuştuk. Bu metinde yapılan tartışmalar, süreçte çalışma yapmayı düşünen sivil toplum yapılarına ilham olması niyetiyle bir araya getirildi.
Genel Seçimler Sürecinde Sivil Toplum

‘Seçim Bir Şekilde Tüm Sivil Toplumun Gündeminde’

Her ne kadar sivil toplum kuruluşları kendilerini seçim süreciyle mesafelendirmeye çalışsa da süreçte gündeme gelen konular (kadın meselesi, göçmenlerle ilgili söylemler vb.) ya da siyasetin seçmene yaklaşım şeklinden ötürü seçim bir şekilde sivil toplumun gündemine giriyor. Bunun “dışında” bir konumu zorlamak yapılan işleri etkisizleştiriyor.

‘İktidara Kategorik Olarak Karşı Olmak İşe Yaramadı’

Sivil toplumda seçim sürecine dahil olmak isteyen kurumlar muhalefeti destekler bir tutum edindi. Ancak buradaki “kaybetme” hikayesine de entegre olundu. Halbuki yine sivil toplumun birincil gündemindeki birçok konu (yoksulluk, ayrımcılık vb.) Türkiye’nin sorunu olmaya devam ediyor. Bu durumu göz önüne alan ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerini derleyen bir sivil topluma ihtiyaç var.

Bu nedenle eğer sivil toplum açısından bir şey değişecekse stratejik olarak her siyasi oluşuma mesafesizliğin sağlanması gerekiyor. Ancak bu şekilde siyasetin rolüne soyunmadan sivil toplum yüklenebileceği bir yükle, doğru olanı işaret etme misyonuyla hareket edebilir.

‘Siyasetteki Kutuplaşmanın Sivil Toplumun Kendi İçindeki Kutuplaşmaya Yansımasını Bir Kez Daha Tecrübe Ettik’

“Onların” “bizim” sivil toplumu ayrımı gittikçe derinleşti, özellikle deprem sürecinde bu ayrım daha da belirgin hale geldi. Ancak bu “konfor alanları”ndan çıkmak gerekiyor. Sivil toplumdaki kutuplaşma; kapsayıcılığı ve alanda iş birliği yapma imkanlarını sınırlıyor. Kimlik ve kutuplaşmanın ortaya çıkardığı diyalog eksikliklerine yönelik çalışma yürütmek gerekiyor. Sivil toplumun siyasetten etkilenmesinin önüne geçmek elzem.

‘Hangi Yol ve Yöntemler, Diyalog ve Köprülerle Sivil Toplum Arası Kutuplaşmayı Aşmak Nasıl Mümkün olabilir? Kamu Politikalarına Etki Alanımız Neler Olabilir?’

Sivil toplumla diyaloglar da seçim sürecine sıkıştırılıyor. Siyaset ve sivil toplum arasında diyalog eksikliğinden kaynaklanan birbirini anlamama süreci olumsuz etki yapıyor hem de enerji aktarılamıyor. Siyaset de her geçen gün daha erişilemez hale geliyor. Partilerin iç yapılarını daha iyi bilmek ve buradaki iş bölümlerinin bilincinde olarak “Kimler kimden sorumlu?” listeleriyle ortak hareket etmek gerekiyor.

‘Fon Kuruluşlarının Neden Olduğu Rekabet Ortamını Kıracak Hamlelere İhtiyaç Var’

Sivil toplum proje bazlı müdahalelere sıkışmış durumda ve buradaki rekabeti kışkırtan en birincil faktör fon kuruluşları. Dış finansman ve fon kuruluşu odaklı yaptığımızda dostu ve dayanışma yaşayan kurumlar olmaktan çıkıyor. Alternatif finansman kanallarını konuşmak ve üretmek gerekiyor.

‘İktidarı da Gündemine Alan Bir Savunuculuğa İhtiyaç Var’

Zaman içerisinde “muhalif sivil toplum” da kendi içine kapandı ve iktidara temas ya da temas denemesi dahi yok. Geçmiş dönemde çok “hassas” konularda dahi iktidarla konuşulabiliyordu. Bu kapı kapanmış olabilir, ancak hiç zorlanmaması da başka bir meşruiyet problemi yaratıyor.

‘Muhalefeti Örgütlemeye Enerji Harcamak Gerekiyor’

Sivil toplumun muhalefeti örgütlemeyi odağına aldığı bir süreçten geçmiş olunsa da muhalefetin bütün olmadığını hatırlamak kritik. Sürekli aynı insanlarla bağlantı kurmamak gerekiyor.

‘Genel Hedeflerin Belirli Olması Gerekiyor, Demokratikleşme Vurgusu Hatırlanmalı’

Sivil toplum genel amacından uzaklaşmış görünüyor. “Mottoları hatırlamak” gerekiyor. Bunun için de saha bazlı çalışmalar ve taban örgütleri ve ilgili uzmanlıklarla görüşmeyi tekrar gündeme almak gerekiyor.

Yerel Seçim Sürecine Giderken

‘Sivil Toplum Adaylık Süreçlerine Etki Etmeli’

Zaman kısa ve en yaşamsal konulara odaklanmak gerekiyor. Bu konularda etkin olabilecek isimleri de adaylık süreçlerinde desteklemek, siyasi partilerin tamamında “bunu yapacak kişiyi seç” diye strateji yürütmek önemli. Şehirlerin dertlerini belirginleştirip, kentin yaşamsal sorunlarını bilerek siyasileri bunları çözebilecek adaylara yönlendirmek gerekiyor.

Aynı zamanda iktidar zemini çok kırılgan olduğu için hizmet üretimi ve kentin politika üretimi gibi konularına iddialı ve kararlı siyasi profiller var, bu da bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

Aynı zamanda yerel seçimler aday sayılarının da oldukça fazla ve çeşitli olduğu süreçler. Belediye meclis üyesi adaylarının seçilme süreçleri de benzer şekilde yine dikkate alınmalı.

‘Sokaktaki Varlığımızı Bizi Güçlendiren Bir Unsura Dönüştürmek Gerekiyor’

Sivil toplum denince siyasetin aklına hemşehri dernekleri geliyor. Buradan öğrenmemiz gereken bir şey var: 5 kişilik örgütün de kendisini kitlesel gösterebilme gücü var. Halka temas edilen alanlarda hak temelli örgütlerin çabaları eksik. Bu çabayı artırarak ve siyasetle ilişkilenme alanlarını zorlayarak sokaktaki varlığı siyasetin gözünde dikkate alınabilir bir unsur haline getirmek mümkün. Sivil toplumun kentlere ve belirli alanlara sıkışması söz konusu. Sahanın renkliliğini, dinamikliğini yansıtamıyoruz. Bu dinamikliği yansıtmak da buradaki etki gücünü artıracaktır.

Hemşeri derneklerini demokratikleşme alanına taşımak da ayrıca bir gündem. Hedef gruplara erişim, özelde de kadınlar gibi özgün gruplara erişim konusunda hemşehri dernekleri önemli bir ara yapı haline gelebilir.

‘Yerel Seçimler Özelinde Muhtarlıklar Daha ‘Nötr’ Bir Alan Olarak Odağa Alınabilir’

Yerel meselelerin tespiti ve “siyasetten azade” bir çalışmanın da alanını açması nedeniyle muhtarlıklar önemli bir savunuculuk alanı olarak öne çıkıyor. Muhtarlıkların sosyal yardımları yönlendirme dahil olmak üzere birçok misyonu var ve buradaki misyonunu etkin kullanması yönünde ortak çalışma yürütülmesi yerelden gerçekleşecek bir dönüşümün kaynağı olabilir.

‘Göçmen Meselesi Başta Olmak Üzere Kritik Konulara Dair Siyasete ‘Nasıl Konuşmalı’ Dokümanları Oluşturulmalı’

Partilerin göçmen politikaları ve parti grup konuşmalarının genel seçimlerde izlediği seyir herkesin malumu. Burada süreçten soyutlanmaktansa konunun nasıl konuşacağı konusunda siyasetçilere araçlar hazırlamak gerekiyor. 

‘Siyaset Toplum Köprüsünü Kurmaya Yönelik Araçlar Geliştirmek Gerekiyor’

Sivil toplumun siyasal muhalefetin gerisinde kalma lüksü yok, bir arada hareket etmeye ihtiyaç var. Lobicilik ve politika değiştirmek için çalışma yürütmekle seçime angaje olmak farklı şeyler. Buradaki farkı dikkate alarak, siyasi eylemi oy vermeye sıkıştıran dile sıkışmamak için lobicilik ve siyasete konuşma faaliyetlerinin terk edilmemesi gerekiyor.