‘Toplum İklim Değişikliğiyle Mücadelede Çözümün Parçası Olmaya Hazır’

Yuvam Dünya Derneği'nin KONDA Araştırma ile yaptığı 'Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı' araştırma sonuçları yayınlandı. Araştırmaya göre, toplumun çoğunluğu olağan dışı mevsim olaylarının olağan olacağını düşünüyor; kendini zayıf ve kırılgan hissediyor. Araştırmanın umut verici bulgusu, toplumun iklim değişikliğiyle mücadelede davranışsal değişikliklere ve çözümün parçası olmaya hazır olduğunu göstermesi.

Yuvam Dünya Derneği’nin KONDA Araştırma’yla birlikte yürüttüğü ‘İklim Değişikliği Algısı Araştırması’nda, Nisan 2021 döneminde, 74 ilin 372 ilçesinde telefon görüşmeleriyle ulaşılan 3022 kişiye, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda, ‘farkındalık’, ‘kırılganlık’ ve ‘sorumluluk’ perspektiflerinde 10 farklı soru soruldu.

Ortaya çıkan tablo, sorunları ve fırsatları ortaya koyuyor.

İklim Krizine Dair Farkındalık Yaygın
  • Araştırma iklim değişikliğinin hava olaylarına ve doğaya etki ettiği konusunda toplumun dörtte üçünde yaygın bir farkındalık olduğunu gösteriyor. Bu farkındalığın en yüksek olduğu yaş kümesi gençlerken, meslek gruplarında da öğrenciler ve beyaz yakalı çalışanlar ön plana çıkıyor.
  • Ülke genelinde artan farkındalıkla beraber, her bölgenin kendi reel gerçekliği çerçevesinde iklim krizini hissettiğini ve geleceğe yönelik beklentilerinin daha da olumsuz olduğunu ortaya koyuyor. Göreceli olarak, en yüksek bilinç seviyesi Batı Anadolu ve Batı Marmara’da görülüyor.
  • Halk “Olağan dışı mevsim olayları olağan olacak” diyor. İklim değişikliğinin yol açtığı sorunlar kapsamında en öne çıkanlar olağandışı mevsim olaylarının çoğalması, hava kirliliği, suya erişimin zorlanması ve orman yangını, sel, kuraklık gibi afetler olarak görülüyor.
  • Önümüzdeki iki yılda başlarına gelebilmesi en olası iki olayın neler olabileceği sorulduğundaysa, toplumun en tedirgin olduğu olaylar olarak %54 oranıyla sağlık problemi yaşamak ve daha sonra %38 oranıyla susuzluk çekmek ön plana çıkıyor.

Her 3 Kişiden 2’si Kendini Zayıf ve Kırılgan Hissediyor
  • İklim değişikliğinin olası etkilerinin karşısında toplumun ne denli kırılgan ve zayıf hissettiği irdelendiğinde beklenenin ötesinde bir derinlik tespit edildi.
  • Her üç kişiden ikisi iklim değişikliğinden dolayı meydana gelebilecek bir olay veya durumda başkalarına kıyasla daha fazla zorlanacağını düşünüyor ve kırılgan hissediyor.
İmkanlar Azaldıkça Çaresizlik Hissi Artıyor
  • Ekonomik sınıf ve geçinme durumları iklim krizi etkilerine uyum sağlama konusunda en çok fark yaratan demografik unsur olarak ortaya çıkıyor.
  • Ekonomik seviyesi en düşük olan kümenin %81’i herhangi bir felakete maruz kaldığında diğer kişilere kıyasla çok daha zorluk çekeceğini öngörüyor.
Sorumlu Devlet ve Vatandaş
  • Araştırmada iklim değişikliğiyle mücadelede, toplumun çoğunluğunun en etkili aktör konumunda devleti bildireceği kabulüyle, ikincil olarak kimi sorumlu gördüğü sorusuna yanıtta yaşın ve dindarlık seviyesinin oldukça etkili olduğu anlaşılıyor. Her beş kişiden dördü sorumluluğu devlette görürken, yarısından fazlası (%55’i) hem devlet hem de vatandaşı sorumlu buluyor.
  • Özel sektöre sorumluluk atfedenlerin seviyesinin düşük;  özel sektör sorumlu diyenler %1, hem devlet hem de özel sektör sorumlu diyenler ise %14 düzeyinde.
  • İklim değişikliğinin ve yol açtığı meselelerin farkında olan bir toplum olarak devlete ana sorumluluğu ve dönüştürücü rolünü atfeden vatandaşlar, kendileri de sorumluluk üstlenmeye ve davranışsal değişikliklerle çözümün parçası olmaya hazır görünüyor.
  • Enerji tüketimini azaltmak, ihtiyacımız kadar tüketmek, yaşantılarımızı sadeleştirmek, kağıt, plastik ve cam gibi atıkların geri dönüşümünü sağlamak en belirgin davranışsal değişim alanları. Buna karşılık, çevreye duyarlı markaların ürünlerini tüketmek ana odak alanları içinde değil; şahsi araç kullanmaya meyil ve vazgeçmeme eğilimi ters dinamik olarak beliriyor.
Gençlerde Bilinç ve Sorumluluk Yüksek; Eylem Odağı Dağınık
  • İklim değişikliğinin etkileri konusunda yüksek bilinç seviyesinde olan ve vatandaşlara daha yüksek oranda sorumluluk atfeden gençlerin, özellikle 15-17 yaş arası kümesi, bu durumun tersine çözümün parçası olmak üzere harekete geçmeye hazır değil.
  • Genelde yaşlılar, gençlere kıyasla daha hazır ve çözüm odaklı görünüyorlar; tasarruf bilinçleri de daha yüksek.

Geri Dönüşüme Sıcak Bakan Toplumuz
  • Halkın %90’ı kağıt, plastik, cam gibi atıkların geri dönüşümüne önem veriyor. %57’si halihazırda yaptığını, %32’si ise imkânı olsa yapabileceğini söylüyor.
  • Meslek gruplarında, beyaz yaka çalışanların %95’i kağıt, plastik, cam gibi atıkları geri dönüştürüyor ya da geri dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyor.
  • En az benimsenen eğilim olan çevreye duyarlı markaların ürünlerini tercih etme davranışı; alt gelir grubunun yüzde 50’si “imkânım olsa yaparım” diyor.
  • Gelir seviyesi arttıkça, çevreye duyarlı ürünleri kullanma eğilimi artıyor. Emekliler ile beyaz yakalar bu konuda daha bilinçli görülüyor.
‘Çözümün Parçası Olmaya Yöneldik’
  • Araştırmaya göre, toplum problemin değil, çözümün parçası olmaya yönlenmiş durumda.
  • Toplumun çoğunluğu, devletin ve özel sektörün sorumluluklarının farkında; iklim krizinin gereklerini yapmalarını ve dönüştürücü rol üstlenmelerini bekliyor.
  • Ancak vatandaş olarak da çözümün parçası konumunda kendini görüyor ve olanakları ölçüsünde daha köklü seviyede davranışsal değişimi hedefliyor.

Araştırmanın tümüne buradan ulaşabilirsiniz.