‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’

Türkiye’nin güneyinde orman yangınları sürüyor. Yangının yarattığı tahribatı gidermek için STK’lar hem sahada operasyonlar ile hem de bağışlar yoluyla katkı sunmaya gayret ediyor. Orman yangınlarında iklim krizinin etkisi, ihmaller, orman alanlarının imara açılması gibi pek çok konu ekseninde sorularımızı yanıtlayan Prof. Dr. Doğanay Tolunay ve Doç .Dr Cihan Erdönmez, sivil toplumun ormanların korunmasına katkı sunmada, tahribatı gidermede ve ulusal politikaların şekillenmesinde büyük bir sorumluluğu olduğunu vurguluyor.

Türkiye geçen haftadan bu yana güneyde başlayan ve geniş bir alana yayılan orman yangınları ve sebeplerini tartışıyor. Veriler, orman yangınlarının % 89’unun insan kaynaklı olduğunu ve son 10 yılda nedeni bilinmeyen yangın sayılarındaki artışı gösteriyor.

‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’

Türkiye Ormancılar Derneği, yangın sayılarının sürekli artış göstermesinin iklim kriziyle bağlantılı olarak yaşanan kuraklığın etkisinin ve bu eğilimin süreceğine dikkat çekiyor. Son 10 yılın ortalamaları dikkate alındığında 2.631 orman yangını gerçekleşirken; yılda ortalama 9.096 hektar ormanlık alan yandı.

‘İklim Krizi, Yangın Sayısında ve Yanan Alanda Büyük Artışa Neden Oluyor’

Sadece 2020 yılında ise 3.399 orman yangını gerçekleşti ve bu yangınlarda 20.971 hektar orman tahrip oldu. Bilimsel veriler ve uzmanlar, iklim krizinin etkisiyle hem orman yangını sayısını hem de yanan alan miktarındaki büyük artışın eğiliminin süreceği uyarısında bulundu.

Nitekim Ümit Şahin gibi pek çok uzman sıcak hava dalgaları ve kuraklık koşullarında “orman yangınlarına karşı tek çarenin iklim değişikliği ile mücadele etmek olduğunu” söylüyor. Küresel düzeyde etkilerini daha çok deneyimlediğimiz iklim krizinin Türkiye’ye özgü sonuçları ise orman ekoloğu İsmail Bekar tarafından şu sözlerle özetleniyor: “A bölgesinde her 10 yılda bir yangın çıkıyorsa ve insan faaliyetleri sonucunda burada yangınlar iki senede bire düşüyorsa, işte o zaman doğal yangın rejimi değişmiş oluyor. Bu kadar ani değişiklikler ekolojik felaketlerin başlaması demek.”

‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’ Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verileri, Türkiye’de yıllık ortalama yanan alan miktarındaki azalmaya karşın, yangın sayılarında sürekli artışa işaret ediyor. 2 Ağustos 2021 itibarıyla OGM, son 6 günde 35 ilde meydana gelen 130 orman yangınının kontrol altına aldığını açıkladı.

Bununla birlikte, orman yangınları konusunda ihmaller ve yangın riskinin bertaraf edilmesi ile yanan alanların tekrar orman alanı haline getirilmesine ilişkin tartışmalar kamuoyunun ve sivil toplumu ana gündem maddesini oluşturmayı sürdürüyor. Sivil toplumun fidan dikmekten daha fazla rol üstlenmesi gerektiğini, yanan yerlerin imara açılmamasını izlemesi ve mağdurların hakları için mücadele etmesi gerektiğini söyleyen sivil toplumcular, iklim krizinin etkilerine dikkat çekmekle birlikte, STK’ların daha aktif bir mücadele yürütmesini hayati buluyor.

‘Uzun Vadeli Bakış Açısı ve Planlama ile Ormanlar Kurulmalı’

‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’ İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay Sivil Sayfalar’a yaptığı açıklamada, bireylerin ve STK’ların orman yangınlarını önleme ve oluşan zararı gidermede yapabileceklerini özetliyor: Ağaçlandırma çalışmaları ve fidan bağışının ötesinde, toplumsal düzeyde Ekim ayının sonuna dek devam edecek orman yangın riski ve sıcak hava dalgalarına karşı, kritik bölgelerde ormanlık alanlardan uzak durulmalı ve yangın çıkarabilecek faaliyetlerden kaçınılmalı.

STK’ların ne yapması gerektiği konusunda ise Tolunay, aceleyle alınan, fidan dikmek gibi, kararların faydadan çok zarar getirdiğini; oysa orman kurulurken uzun vadeli bakış açısı ile planlama yapılmasının önemini vurguluyor. “Bir orman alanı en az 80-100 yıl orada kalacak; 100 yıllık planlama ile ormanların yaşamasını sağlayacak şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Yanan alanlardaki Kızılçam ormanları yangına karşı hassas ama o bölgede başka ağaç türü yetiştirmenin imkânı yok.” Özetle, Tolunay, yanan Kızılçam ormanlarının da iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri gözetilerek öncelikli olarak doğal yollarla gençleştirilmesinin düşünülmesini öneriyor. Tolunay’a göre, tüm bu gerekçelerle, sivil toplum ve kamuoyu yangınların çıkma sebebine odaklanarak daha dikkatli davranmalı. Bu sayede yangın sayılarının düşürülmesi mümkün olabilir.

 ‘Sivil Toplum, Yerel Mücadeleleri Bir Çatı Altında Toplamalı ve Ulusal Politikalara Etki Etmeli’

‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’ İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Doç Dr. Cihan Erdönmez de Sivil Sayfalar’a yaptığı açıklamada, Doğanay Tolunay’a benzer şekilde, STK’ların ağaçlandırma kampanyalarının iyi niyetinden kuşku duymadığını ancak ekolojik açıdan fidan dikiminin zararlı sonuçları olduğunu hatırlatıyor.

Yanan orman alanlarını ağaçlandırmak yerine, rehabilitasyonu ve doğal süreçlerle kendini onarmasının çok daha yararlı olacağının bilimsel bulgularla desteklendiğinin altını çizen Erdönmez, STK’ların ağaçlandırma kampanyaları olmasa da zaten OGM’nin en kısa sürede yanan bölgelerde ağaçlandırmaya gittiğine dikkat çekiyor.

Erdönmez, yangınların önlenmesi ve orman alanlarının korunması konusunda sivil toplumun birinci görevinin toplumu doğru bilgiyle bilinçlendirmek ve yanlış bilgilenin yayılmasının önüne geçecek faaliyetlerde bulunmak olduğunu kaydediyor.

Türkiye Ormancılar Derneği üyesi de olan Erdönmez, ayrıca orman yangınlarının nedenleri, yangınların nasıl söndürüleceği ve yanan alanların rehabilitasyonu konusunda yanlış bilgilerin hakimiyetini koruduğunu ve sivil toplumun bu konuda daha dikkatli adım atması gerektiğini belirtiyor.

‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’ Geçen hafta Turizmi Teşvik Kanunu’na yapılan değişiklik ile orman alanlarının yönetimde tek otorite olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkili kılındığını kaydeden Erdönmez, bu düzenlemeyle ormanlarda turizm tesisi yapılmasına izin verildiği algısının yanlış olduğunu; söz konusu yasanın 1982 tarihinde çıktığından bu yana zaten “sağlıklı ormanlık alanlarda turizm faaliyetine izin verildiğini” vurguluyor. Bu nedenle, Çevre ve Orman Bakanlığı ile paylaşılan yetkilerin tümünün Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi bilgisinden hareketle,  Erdönmez, ormanların korunmasında sivil topluma düşen sorumluluğa dikkat çekiyor.

Ormana ve genel olarak doğaya zarar veren durumlar karşısında Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yerel düzeyde verilen güçlü tepkileri, Akbelen, Kazdağları, İkizdere gibi örneklerle paylaşan Erdönmez’e göre, Anadolu kentlerinde sivil toplumdan ziyade yöre halkı daha etkili bir savunuculuk faaliyeti yürütüyor. “Sivil toplum ile yöre halkının bu mücadelelerinin entegre olması düşünülmeli. Türkiye’nin değişik noktalarında doğayı korumak için kendiliğinden ortaya çıkan yerel mücadelenin kapsamlı bir çatı altından toplanması ve ulusal politikalara etki eder hale getirilmesinde, sivil topluma büyük rol düşüyor”.

Orman Yangınları Konusunda STK’ların Yürüttüğü Faaliyetler

Yangınların başladığı 28 Temmuz 2021’den bu yana STK’lar yürüttükleri çeşitli faaliyetlerle yangınla mücadeleye ve mağduriyetlerin giderilmesine katkı sunmaya çalışıyor. STK’ların sahada operasyonel destek sunması ve yardım faaliyetlerinin ihtiyaç sahiplerine ulaştırması, yangınların geniş bir bölgeyi etkilemesi ve bunun sonucunda etkilenen bölge ve kişi sayısının artması nedeniyle, daha da güçleşiyor.

Mevcut koşullarda çeşitli kampanya ve saha çalışmaları ile faaliyetlerini sürdüren bazı STK’lar şunlar:

‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’ Fidan bağışı tartışmaları ile öne çıkan TEMA Vakfı 30 Temmuz itibariyle, ‘Hep Birlikte Yaşamı da Umudu da Yeniden Yeşerteceğiz!’ adıyla başlattığı kampanyada, yangından zarar gören bölgelerin tekrar ağaçlandırılması için bağış topluyor. Fidan bağışlarının OGM’ye aktarılacağını açıklayan ve bunun üzerine bazı bağışçıların tepkisi ile karşılaşan TEMA Vakfı, bu kararının gerekçelerini sosyal medya hesaplarından ve web sitesinden duyurdu:  “TEMA Vakfı olarak yanan alanlar da dahil olmak üzere tüm ağaçlandırma çalışmalarımızı uzun yıllardır Orman Genel Müdürlüğü ile iş birliği içerisinde yürütüyoruz. Bize yapılan her bir bağışın takipçisi olarak, bağışlar sayesinde oluşturduğumuz ağaçlandırma sahalarımızda 3 yıl boyunca sonbahar ve ilkbahar dönemlerinde olacak şekilde kontrolünü gerçekleştiriyoruz.”

AKUT Derneği, yangınlarda görev alan ve çeşitli kentlerde çalışmalarını sürdüren operasyon ekipleriyle, yangına müdahaleye kesintisiz destek veriyor. AKUT ayrıca, bugün itibariyle, Türkiye’nin orman yangınları ile mücadele kapsamında resmen aktive ettiği AB Sivil Koruma Mekanizması operasyonel havuzunda da yer alıyor.

Türk Kızılay’ı, mağdurlara acil destek ihtiyacı için açtığı bağış kampanyasının yanı sıra sahada Kızılay gönüllüleri ve uzmanları yardımıyla,  gelen bağışların tasnifi, bağışların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması, Gıda ve içecek ikramı, psiko-sosyal destek faaliyetlerini sürdürüyor.

Afet Platformu Yangınlar Sürdüğünden İhtiyaç/Durum Analizine Ağırlık Veriyor!

‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’ Bünyesinde 20’den fazla STK bulunan Afet Platformu resmi kurumlardan edindiği bilgi çerçevesinde, yangın devam ederken, “koordinasyon dışı” sahaya gönderilen malzeme ve ekiplerin karmaşa yarattığına dikkat çekiyor. Yardım faaliyetlerinin temelini oluşturan durum-ihtiyaç analizinin eksikliğine vurgu yapan Platform, web sitesinde yaptığı açıklamada :

“yangından etkilenen en fazla kişiye en kısa sürede kaliteli ve işlevsel yardımı sağlamak” için Plaftorm üyelerinin ihtiyaç analizine başladığını; yangınlar söndürülmeden ihtiyaçların doğru şekilde tespit edilemeyeceğini; “yangınlar devam ederken ortaya çıkan anlık ihtiyaçları ise kamu kurumları ve Kızılay’ın kendi ağı ve bölge kaynakları aracılığıyla giderilmekte” olduğu bilgisini paylaşıyor.

Dolayısıyla, Afet Platformu bünyesindeki STK’lar; “gönderilen desteklerin yerine ulaşılacağının garanti edemeyecek olmaları ve ihtiyaç tespit çalışmalarının tamamlanmaması” sebebiyle, yangından mağdur olan bireylerin ihtiyaç listelerini yayınlamasını rica ediyor. Sahada kamu kurumları ile koordinasyon halinde çalışmalarını sürdüren Afet Platformu, hem Platform’un web sitesinden hem kurumsal hesaplarından güncel bilgilendirmeleri sürdürüyor.

Yangın Bölgesinde Güvenli Konaklama Haritası

‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’ Afet Platformu bünyesinde de yer alan Ahbap Derneği ise kurumsal olarak sahada aktif çalışmalar yürütüyor. Ahbap Derneği ayrıca, Türkiye’nin birçok şehrinde devam eden yangın nedeniyle tahliye edilen bölgelerdeki halka konaklama imkânı sunan otel, pansiyon vb. yerlere kolayca ulaşılabilmesi için Güvenli Konaklama Haritası ile mağduriyetlerin giderilmesine katkı sunmaya çalışıyor.

Haritada, Konaklama Desteği ve Tahliye Aracı Desteği başlıklarında iki seçenek yer alıyor. Yangın bölgelerinden herhangi birine yakın konaklamaya uygun tesisi bulunan kurumların sitedeki “Konaklama Desteği Sunmak İstiyorum” butonu üzerinden ileterek, Güvenli Konaklama Noktaları Haritasına eklenmesi ve afetten etkilenen kişilerin yönlendirilmesi mümkün.
Bölgedeki kişiler ve hayvanların güvenli alana tahliyesi sırasında da minibüsü, otobüsü kamyonu ya da kamyonetiyle ulaşım desteği vermek isteyenler için sitede, “Tahliye Aracı Sunmak İstiyorum” seçeneği yer alıyor.

Afet Haritası

‘Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Tahribatın Giderilmesinde Sivil Topluma Büyük Görev Düşüyor’ İhtiyaç Haritası’nın teknik desteği ile Afet Platformu tarafından hizmete açılan Afet Haritası ise orman yangınlarının etkisini takip etmek ve bireysel-kurumsal destek olmak isteyenlere güncel bilgiye ulaşma olanağı sunuyor. Afet Haritası’nda halihazırda Marmaris, Manavgat ve Bodrum İhtiyaç Listeleri’ne yer veriliyor.

Afet Haritası aynı zamanda, yangından etkilenen kişilerin hasar tespit formu ile hasarlı yer ve görselleri paylaşmasına; bu sayede ihtiyaçların doğru şekilde tespit edilerek ihtiyaç sahiplerine ulaşmasına olanak sağlıyor.

Yangın bölgesinde aktif olarak görev alan bir diğer STK, İHH (İnsani Yardım Vakfı).   İHH Arama Kurtarma ekipleri  sahada yardım faaliyetlerini yürütüyor; Gezici Aşevi bölgede hizmet veriyor.  Ayırca İHH,  mağdurlar için bağış topluyor.

TEMA’dan farklı olarak ÇEKÜL Vakfı, yanan orman alanlarının ağaçlandırılması ile ilgili bir kampanya yürütmediğine ilişkin  açıklamasıyla birlikte, “Yanan ormanlarımızın telafisi ne yazık ki uzun sürecek. Bu süreçte öncelik can ve mal kaybının, doğaya verdiğimiz zararın tespit edilmesidir.” paylaşımını yapıyor.

WWF_Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ise “Türkiye’nin Canları Yanıyor: Yaraları Sarmak için Destek Ver” adıyla başlattığı kampanyada, yangınlarda yaralanan, yaşam alanları tahrip olan canlarımız için yapılacak kurtarma, tedavi ve rehabilitasyon çalışmaları için gerekli olan malzemelerin tespiti ve temini için bağış topluyor.  

Yangın dahil tüm afetlerde “can kayıpları” arasında sayıldığı nadir görülen hayvanlar ile ilgili faaliyetleri yürüten en aktif STK’lardan biri HAYTAP.  Manavgat’ta hayvanlar için tam teçhizatlı bir Sahra Hastanesi kuran HAYTAP, bölgedeki mağdur hayvanların tedavi masraflarını da üstleniyor.

‘Turizmi Teşvik Kanunu, Korunan Pek Çok Alanı Tehdit Ediyor’

Ormanların korunmasına dikkat çeken bir diğer STK olan Doğa Derneği, Turizmi Teşvik Kanunu’nda yapılan değişikliğin “bugüne kadar korunmuş pek çok alanı tehdit ettiğini; yapılan düzenlemenin ‘Kültür ve Turizm koruma ve gelişim bölgeleri’ adıyla orman alanları, kıyılar, meralar turizm yatırımlarına açılacağını ; kanun yürürlüğe girmesi durumunda Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları, hassas ekosistemleri ve biyolojik çeşitliliği için geri dönüşü olmayacak zarar göreceği” uyarısında bulunuyor.