İzmir Kent Hakkı Merkezi: Adil Bir Yaşam için Kalıcı Çözümler

10 Haziran 2021
Eleştirel bilgiyi toplumsallaştırmak, bu bilgi kanalıyla yerel toplulukların ve toplumun güçlenmesine destek olmanın vasıtalarından biri olarak İzmir Kent Hakkı Merkezi projesi ‘kent hakkı’ kavramına dair kendi özgün anlayışını kurmak üzere yola çıkıyor.

Eşitsizlik, kırılganlıklar ve adalete erişmedeki zorluk odağında bir araya gelen İzmir Kent Hakkı Merkezi, dört kişilik çekirdek ekibiyle çalışmalarına başladı. Proje, merkezi iktidardan öte, belediyelerin hakların zayıflamasına geliştireceği yanıtlar ile yerel toplulukların geliştireceği ortak araçların, çözümlerin, mekânların üstlenebileceği role odaklanıyor. Böylece merkezin tür, cinsiyet, etnik köken, dil, din gibi ayrımların uzağında; herkesin birlikte öğrendiği, ürettiği ve paylaştığı bir okul olmayı hedefliyor. Proje ekibiyle Merkezi, kent hakkı kavramını, çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk.

İzmir Kent Hakkı Merkezi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Kent üzerinde söz sahibi olmaya ve kenti birlikte değiştirmeye istekli bir oluşumuz. Kent üzerinde hep birlikte düşünmeyi, daha adil bir yaşam için kalıcı çözümler üretmeyi arzuluyoruz. Ortak ve odak meselemiz yaratılan eşitsizlik ve kırılganlıklar, adalete erişmedeki zorluk. Hemşehrilerin adalete erişim olanaklarını güçlendirebilmeyi, özellikle güçsüzleştirilmiş ve sesi az duyulan kesimlerin kendi haklarına dair kavrayışını artırmayı ve adalete erişim olanaklarını güçlendirmeyi amaçlıyoruz.

Tür, cinsiyet, etnik köken, dil, din gibi ayrımların uzağındayız. Kendimizi bütün canlılarla eşit mesafede görüyoruz ve adalet temelli bir yaşam talep ediyoruz. Kenti, bütünsel bir bakış açısıyla ele almaya çabalıyoruz.

Geçtiğimiz yıl Kasım ayında çalışmaya başladık. Dört kişilik bir çekirdek ekiple yol almaya çalışıyoruz ve bu ekibin ileride genişleyeceğini tahmin ediyoruz. Gönüllü olarak katkı koyan destekçimiz epey fazla. Heyecanla karşılıyorlar bu girişimi. Bu konuda kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Türkiye’de, dünyada oluşmuş olan ciddi bir birikim üzerinde hareket ediyor ve bu birikimi arkamıza alarak, bu birikimden beslenerek ilerliyoruz. İzmir Kent Hakkı Merkezi’ni, aynı zamanda, hepimiz için bir okul olarak görüyoruz. Birlikte öğrenmeyi, üretmeyi, paylaşmayı önemsiyoruz.

Hedefimiz bu oluşumun büyümesi ve başka kentlere de yayılması.

Kavramı ortaya atan Henri Lefebvre’e göre kent hakkının temeli, kent üzerindeki hak sahipliğinin sermaye ve devletten kentin sakinlerine aktarılmasıdır. Başka bir deyişle kentsel mekânın üretimini belirleyen güç ilişkilerinin yeniden düzenleme gerekliliğidir. Kent hakkı, kent ve kentleşme süreçleri üzerindeki denetimin kentin sakinleri tarafından ele geçirilmesidir. Ya da Henri’nin ifadesiyle, “şehri değiştirerek kendimizi değiştirme hakkıdır.” Kent hakkı kavramının birbirini tamamlayan ya da farklı yönlerine vurgu yapan tanımları olduğunu, ortaya atıldığından bu yana sürekli bir değişim içinde olduğunu görüyoruz. Bu proje ile kurulması öngörülen merkez de kendi özgün anlayışını kurmak üzere yola çıkıyor. Bir başlangıç kavrayışı olarak kent hakkını, hem kent yönetimine katılım ve ortak yaşam alanlarının ortaklaşa yönetimi hem de pratik yerel topluluk temelli çözümler vasıtasıyla, bireysel ve kolektif kapasiteleri geliştirmeyi amaçlayan bir kavram olarak ele alıyor.

İzmir Kent Hakkı Merkezi’nin bileşenleri kimlerden/hangi kurumlardan oluşuyor? Nasıl bir araya gelindi?

İzmir Kent Hakkı Merkezi’nin öncüsü başlıca iki örgütlenme: the Centre for Democracy and Peace Research (CDPR) ile İzmir Dayanışma Akademisi (İDA). CDPR 2017’de Londra’da kurulmuş olan ve kuruluşundan beri Türkiye’deki bağımsız akademik alanın desteklenmesi için çalışan bir oluşum. İDA ise İzmir’de, [2015-2018 yıllarında özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yürütülen askeri operasyonlara karşı yayınlanan] “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildiri metnini imzaladıktan sonra üniversitelerinden ihraç edilen ve onlarla dayanışma içinde olan akademisyenlerce kurulmuş bir dernek. Türkiye’de barışa katkı sağlamak, evrensel akademik değerleri talep etmek, bilimsel araştırmayı ve eleştirel düşünmeyi yaymak amaçları arasında.

İzmir Kent Hakkı Merkezi projesi ekibi şu anda dört kişiden oluşuyor: Doç. Dr. Ayten Alkan, Dr. Aydın Arı, Av. Evren Çıldır ve Bilge Martan. Bu dört kişi olarak farklı disiplinlerden geliyoruz, farklı birikimleri kent hakkı meselesinde buluşturmaya çalışıyoruz. Proje koordinatörlüğünü yürüten Alkan yirmi yıl şehir sosyolojisi ve yerel siyaset çalışmış bir isimken yardımcı proje koordinatörü Martan şehir plancısı, Araştırma ve Topluluk Çözümleri Birim sorumlusu olan Arı bir ekonomist, Eğitim ve Savunuculuk Birim sorumlusu olan Çıldır bir Hukukçu. Çekirdek ekip olarak bu dört kişiden oluşmakla birlikte çok sayıda akademisyen, hukukçu ve aktivistin yanı sıra alandaki çeşitli oluşumların desteğini alıyoruz.

Projenin çekirdek ekibindeki kişiler olarak olağan, açık işe alım yöntemleriyle bu pozisyonlara geldik. Öte yandan, kimi oluşumlar, örneğin Ege İnsan Hakları Okulu, henüz proje hazırlanırken sürece dahildi. Kişi ve oluşumların mesleki ve aktivizm deneyimleri boyunca kurmuş oldukları ilişkiler de bu projenin çeşitli öznelerin katkı sunabildiği bir süreç olarak ilerlemesine yardımcı oluyor.

İzmir Kent Hakkı Merkezi’ni hayal eden ve kaleme döken ekip, Danışma ve İzleme Kurulu’muz. Bu ekip de İzmir Barosu’ndan Deman Güler, İDA’dan Doğan Emrah Zıraman ve Özer Yersüren, CDPR’dan Noemi Levy-Aksu ve Ozan Kamiloğlu’ndan oluşuyor.

İzmir Kent Hakkı Merkezi kurulmaya nasıl karar verildi, hangi ihtiyaçlara yönelik çalışmalar yapmayı hedefliyorsunuz?

İDA’nın da, CDPR’ın da amaçlarından biri eleştirel bilgiyi toplumsallaştırmak, topluma yaymak, bu bilgi kanalıyla yerel toplulukların ve toplumun güçlenmesine destek olmaya çalışmak. İzmir Kent Hakkı Merkezi projesi de bunun vasıtalarından biri olarak düşünüldü.

Öte yandan, malum, Türkiye’de yurttaşlar pek çok temel hak ve özgürlüğünden yoksun kaldı. Hukukun egemenliği derin bir biçimde darbe aldı. Yurttaşlar yakın gelecekte demokratik ve özgür bir toplumda yaşayabileceklerine dair umutlarını büyük ölçüde kaybettiler.

Bu proje, yüzünü merkezi iktidara dönmektense, hakların zayıflamasına belediyelerin geliştireceği yanıtlar ile yerel toplulukların geliştireceği ortak araçların, çözümlerin, mekânların çok önemli olabileceği anlayışından yola çıkıyor. İzmir Kent Hakkı Merkezi projesini; hakları en fazla tehdit altında olan, sesi en az duyulan ve güçsüzleştirilmiş kesimlerin haklarına odaklanan bir katılımcı şehir projesi olarak tanımlamamız mümkün. Araştırmacıları, belediyeyi, sahadaki insanları, aktivistleri, hedef gruptaki şehir sakinleriyle bir araya getirmek, bir dizi “dinleme” etkinliğinin ardından hemşehrileri yerinden yönetime katılmak ve karar alıcılarla görüş alışverişinde bulunmak yönünde yüreklendirmeyi amaçlıyoruz. Böylece hem hemşehrilerin kendi arasında, hem de hemşehrilerle yerel yöneticiler arasında bir diyaloğu teşvik etmek istiyoruz.

İzmir Kent Hakkı Merkezi’nin öncelikli hedefleri ve yakın dönem planları nelerdir?

Karşıyaka ilçesinde yer alan Cumhuriyet Mahallesi’ni pilot yerleşim olarak saptadık. Burada yürüteceğimiz toplumsal hukuk eğitimi faaliyetlerinde öncelikli hedef grup olarak kadınları ve çocukları; çalışma konusu olarak da mahallenin uzun süredir gündemini meşgul eden kentsel dönüşüm meselesini seçtik. Kentsel dönüşüm konusunda sadece erkeklerin söz sahibi olduğu ve kentsel dönüşümün yalnızca mülkiyet hakkıyla ilgili bir konu olduğu genel algı ve yanılgısını değiştirmeyi amaçlayan Merkez, bu süreçten belki de en çok etkilenen ve etkilenecek olan gruplardan kadın ve çocukları da bu sürecin öznesi haline getirebilmek için onlarla çeşitli çalışmalar yapmayı planlıyor.

Merkez bünyesinde yer alan Araştırma ve Topluluk Çözümleri Birimi aracılığıyla mahallede yaşayan kesimlerin kentsel hizmetlere ve adalete erişim gibi alanlarda yaşadığı sorunlar tespit edilerek bu sorunların çözümlerine yönelik toplulukların desteklenmesi ve oluşturulması yakın dönem planlarımız arasında. Yine merkez bünyesindeki Eğitim ve Savunuculuk Birimi; toplumsal hukuk eğitimi ya da hak temelli güçlendirme çalışması olarak adlandırdığı faaliyetlerle hemşehrilerin hakları konusunda bilgilendirilmesinin yanında bu hakkın gerçekleştirilebilmesi için mevcut kapasitelerinin geliştirilmesi ve pratik çözümlere yönelik becerilerinin artırılmasını amaçlıyor.

Merkezin saha çalışmalarının, Covid-19 pandemisinin kısıtlayıcı etkilerinin biraz daha azalacağı 2021 yaz aylarında başlamasını ve yine bu tedbirlere bağlı olarak sonraki aylarda da devam etmesini bekliyoruz.

Çalışmalarınız ve duyurularınız nereden takip edilebilir?

Çalışmalarımızı ve duyurularımızı web sitemizden ve sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz:

Facebook: @izmirkenthakkimerkezi

Twitter: @kenthakki_izmir

Instagram: @izmirkenthakkimerkezi