AB TACSO 3 Bölgesel İhtiyaç Analizi Raporu ve Türkiye’nin Sivil Toplum Profili

AB TACSO 3 projesi The Balkan Civil Society Development Network - BCSDN tarafından gerçekleştirilen ihtiyaç analizi çalışması kapsamında, AB TACSO 3 Bölgesel İhtiyaç Analizi Raporu hazırlandı. Rapor, Batı Balkanlar ve Türkiye’de sivil toplum örgütleri için elverişli yasal ve finansal ortam, temel özgürlükler, sivil toplum-kamu iş birliği ve sivil toplum örgütlerinin kapasite güçlendirme ihtiyaçları gibi ana başlıkları içeriyor.

Raporun Türkiye ülke profili bölümünde öne çıkan bazı tespitler şunlar;

  • Türkiye’de örgütlenme özgürlüğü, 15 Temmuz sonrası OHAL döneminde askıya alındı ve 1419 STK OHAL Kararnameleri ile kapatılırken, yargı kararı olmaksızın mal varlıklarına el konuldu. Türkiye’de sivil toplumun önde gelen figürleri sembolik davalar ile yargılanırken, örgütlenme özgürlüğü bu ve benzeri pek çok gelişme nedeniyle kısıtlanıyor.
  • STK’ların OHAL dönemi sırasında ve sonrasında ‘hayatta kalma’ moduna girmeleri sebebiyle, kapasite geliştirme çabalarını kendi ağlarının desteği ile sürdürmeye çalışıyorlar. Bu nedenle, STK’ların kapasite geliştirme konusuna yatırım yapma imkanları kalmıyor.
  • Her ne kadar uluslararası fon veren kurumlar, Türkiye’de ‘baskıcı ortam’ nedeniyle, hibe başvuru prosedürlerini ve tahsis mekanizmalarını kolaylaştırma ve azaltma yönüne gitmiş olsalar da, sivil toplum kapasite geliştirme faaliyetlerine duyduğu ihtiyaç şu alanlarda yoğunlaşıyor: ilgili mevzuatın güncellenmesi, sosyal organizasyon becerilerinin ve finansal okuryazarlığın geliştirilmesi, proje yönetimi kapasite ve raporlama faaliyetlerinin geliştirilmesi, hesap verebilirlik becerileri ile gönüllülüğün teşvik edilmesi…
  • Türkiye’de kısıtlayıcı bir ortamda faaliyet gösteren STK’ların sayısı son yıllarda artsa da sivil toplum faaliyetleri çoğunlukla sınırlı bir coğrafyada; dayanışma, din ve spor gibi bazı özel temalarda yoğunlaşıyor.
  • Türkiye’de STK’lar oldukça kısıtlayıcı bir mali ortamda, ayrı bir tüzel kişilik olarak tanınmadıkları bir muhasebe sistemine tabiler. Ayrıca külfetli ve uzun bir bürokratik süreç içinde faaliyet göstermeye çalışıyorlar.
  • Türkiye’de STK’lar yeterli ölçüde ve objektif kriterlere uygun şekilde hükümet desteğinden faydalanamıyor. Dahası, toplumun katılım süreçlerine yeterli ve etkin katılım kanallarının sınırlı kalıyor. Özetle, STK’ların sivil alan ve kamu arasında diyalog kurulabilmesi ve işbirliği yapılabilmesine imkan vermeyen, ‘sınırlı bir yapı’ var.

Raporun tümüne buradan ulaşılabilir.