Hak Savunucularından Rosa Kadın Derneği Üyelerinin Tutuklanmasına Tepki:
‘’Yapılanlar Hukuksuzluk Örneğidir’’

Diyarbakır'da Rosa Kadın Derneği yöneticilerinin tutuklanmasına tepki gösteren Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden Avukat Hatice Demir ve insan hakları aktivisti Avukat Nurcan Kaya, yapılanların hukuksuzluk örneği olduğuna, örgütlenme hakkını ihlal ettiğine ve bu tutuklamaların legal çalışmaları kriminalize ettiğine vurgu yapıyor.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Rosa Kadın Derneği’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında aralarında çok sayıda dernek yöneticisinin de bulunduğu 9’ü kadın 12 kişi geçtiğimiz günlerde “terör örgütü üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı.

Hak İnisiyatifi, İHD, Diyarbakır Barosu ve TİHV’in de aralarında bulunduğu 15  İnsan Hakları örgütü Rosa Kadın Derneği üyelerine yönelik operasyona yönelik ortak açıklama yaparak; bu tutuklamaların suç soruşturması olmadığını, sivil toplumu bastırma ve susturma soruşturması olduğunu ifade etti. Örgütlerden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı; ‘’Rosa Kadın Derneği’nin yapmış olduğu mitingler, basın açıklamaları, sosyal medya paylaşımları, hak ihlaline uğrayan kadınlar hakkında yürüttükleri faaliyetler suçlama konusu yapılarak, aynı zamanda tutuklama gerekçesi de sayılmıştır. Soruşturma ve tutuklama “delilleri” sivil toplum faaliyetlerinin bizatihi kendisidir. Şiddete ve diğer hak ihlallerine uğrayan kadınlara destek ve dayanışma faaliyetleri yürüten Rosa Kadın Derneği’nin başkan ve üyeleri, yargı mağduru hatta kurbanı haline gelmiştir.  Tutuklanan kadınlardan birisinin üç buçuk yaşındaki çocuğu da kendisiyle birlikte cezaevine gitmek zorunda kalmıştır.’’

Rosa Kadın DerneğiDavayı takip eden Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden Avukat Hatice Demir, Rosa Kadın Derneği, kadınların hak ve özgürlükleri için faaliyet yürüten bir dernek olduğunu, bu kapsamda yapmış oldukları basın açıklamaları, 8 mart etkinlikleri, kadınlar aleyhine olan tutumu ve politikaları eleştirmeleri, savaşa karşı çıkmaları, barış hakkında konuşmaları ve tam da bu faaliyetler nedeniyle alanda çalışan aktivistler soruşturmalara maruz kalarak bir kısmın tutuklandığını ifade ederek, ”Sorguda özellikle üzerinde durdukları konu şu oldu: KJA Derneği kapandı siz onların bıraktığı boşluğu dolduruyorsunuz. (Ki KJA bir OHAL KHK’sı ile yani bir idari karar ile kapatıldı, faaliyetlerinin suç teşkil ettiğine dair bir mahkeme kararı yok.) Savunmalarımızda; OHAL sonrası çıkarılan hukuka aykırı KHK’lar ile Türkiye’de onlarca kadın kurumunun kapatıldığını, haliyle hak ihlaline maruz kalan kadınların korumasız kaldığını, başvurabilecekleri, yardım isteyebilecekleri, dayanışma içinde oldukları kapıların kapandığını ve haliyle alanda bir boşluk oluştuğunu ifade ettik.’’ dedi.

Hatice Demir, Rosa’nın çalışmalarının tamamının örgütlenme hakkı kapsamında olduğunu ancak bu soruşturmada yargının kadın alanında çalışan örgütlere bakışı çok sığ olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı; ”Kadınların sadece ‘kadına yönelik erkek şiddeti hakkında konuşması gerektiğini’ düşünüyorlar. Onlara göre bu kurumların toplumsal meselelere dair bir sözü veya derdi olmamalı. Oysa her türlü toplumsal ve siyasal mesele feminizmle beraber düşünülmedikçe eksik kalır. Bu nedenle kadınların derdi, dünyadaki her meseleye dair. Buna toplumsal hareketler, kimlik meseleleri, savaş-barış kararları, demokrasi, siyaset, ekonomi, yoksulluk, nüfus politikaları, hayvan hakları, medya, ekoloji, çevre vs. dahil. Yani insana, toplumsal yaşama ve doğaya dair her şey kadınların da meselesidir. Sorguda bunları ifade ettik. Ancak maalesef sonuca bakınca ne kadınların ne de avukat olarak bizlerin savunmaları dikkate alınmaksızın tutuklama kararı verildi.”

İnsan hakları aktivisti ve Avukatı Nurcan Kaya ise, yapılanların bir hukuksuzluk örneği olduğuna, örgütlenme hakkını ihlal ettiğine ve bu tutuklamaların legal çalışmaları kriminalize ettiğine vurgu yaparak şunları ifade etti; ”Gizli tanık ifadesine dayanıyor suçlamalar. Dosyada da gizlilik kararı var. Suçlanan kişilerin aleyhinde dosyada ne olduğunu göremiyoruz. Ama kadınlara sorulan soruları gördüğümüzde anayasal haklarla koruma altına alınan barışçıl protestoların ve örgütlenme faaliyetlerinin terör soruşturması kapsamında kadınlara yöneltildiğini görüyoruz.’’

Kaya, Rosa Kadın Derneği KHK ile kapatılan birçok kadın derneğinin eksikliğini dolduran, Diyarbakır’da şiddete maruz kalan kadınlara psikolojik ve hukuki danışmanlık hizmetleri verdiğini söyledi.  

Kadınlara yönelik şiddetin izlenmesi, belgelenmesi çalışmalarına katılan ve şiddetin önlenmesi konusunda politikalar geliştirilmesi için önerilerde bulunan, kampanyalar yapan, sokaklara çıkan az sayıda sivil toplum örgütünden biri olduğunu ifade eden Kaya, babası yurt dışında üç buçuk yaşında böbrek hastası bir çocuğun annesiyle birlikte cezaevine gönderilmesinin oldukça vehamet verici bir durum olduğunu belirtti.