Pandemi Afgan Mültecilerin Durumlarını Daha da Kırılganlaştırdı

Ankara’daki Afgan mültecilerin sorunları korona kriziyle daha da arttı. Dünya Evimiz Derneği’nden Levent Ayasoğlu ile salgının Afgan mültecilere etkilerini konuştuk.

Korona kriziyle birlikte Afgan mültecilerin beslenme ve sağlık alanında ciddi sıkıntılar yaşamaya başladığını belirten Dünya Evimiz Derneği’nden Levent Ayasoğlu, “Bu süreçte kırılgan olan mülteci toplumu iyice açlıkla karşı karşıya kaldı. Dernek olarak bu süreçte Afgan mültecilere İl Göç İdaresi’nin de desteğiyle gıda ve hijyen malzemeleri sağlamaya çalıştık.” Dedi. Kayıt altına alınmadıkları ve kimlikleri olmadığı için çoğu Afgan mültecinin temel haklara erişemediğini belirten Ayaşoğlu, “Yasalarla tanınmış yada insan olmaktan kaynaklı haklarına ulaşmaları için sürekli çabalamak zorundalar. Haklarında olumlu karar çıkmış mahkeme kararları bile yaşama geçirilemiyor. Kimliksiz olanların daha da zor olmakla beraber, tüm mülteci nüfusu haklarına ulaşmada, yasalardaki kısıtlamalarla ve gündelik yaşamlarında hep engellerle karşılaşmaktalar. Çünkü devlet mülteciler için ne etkin bir hukuki koruma ne de uygulamada haklara etkin bir erişim sağlamış durumda.“ diye konuştu. 

Afgan mültecilerAfgan mültecilerin sorunlarının çözümü için bulundukları bölgelerdeki yerel halkla birlikte örgütlenme ve dayanışma sağlaması gerektiğini savunan Ayaşoğlu, “Her iki toplumun bir aradalığı ve birlikte örgütlenmeleri olmazsa olmaz bir koşul. Hak temelli örgütlenmeler başta olmak üzere kamuoyu Türkiye de bir toplumsal kriz tanımında ve mülteci krizinin de alt başlık olduğu konusunda uzlaşabilmeli ki parçalanmış, kendi alanında sınırlanmış hak mücadeleleri ortaklaşabilsin. Uygulanan yardım merkezli mülteci çalışmaları yerine, dayanışmacı mülteci politikaları hayata geçirilsin. Dünya Evimiz Derneği olarak Altındağ’da 8 aydır mültecilerle yürüttüğümüz çalışmalar var. Ankara Barosu Mülteci Hakları Merkezi ile birlikte kimliksiz 42 Afgan aileden 102 çocuk için çocuk mahkemelerine sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanmaları için dava açıldı. 26 dava olumlu sonuçlanmasına rağmen diğer davalar devam etmekte. Mahkeme kararları uygulanmayarak okullara kayıtları yapılamadı. Çünkü kayıt sistemi kimlik numarası istemekte. Çözüm için Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşme yapılması gerekirken salgının ortaya çıkması çalışmalarımızı aksattı. Kimlikli ailelerin sosyal yardımlara ulaşmaları sağlandı. İl göç idaresi ile görüşülerek kimliksiz ailelerin kimliklenmeleri için randevu almaları sağlandı ve salgına kadar 8 aile kimliklendirildi. Kimliklendirilen ve kimlikli ailelerin sosyal yardımlardan faydalandırılmaları sağlandı.” Diye konuştu.

Afgan mülteci kadınlarAfgan mültecilerin sağlık hakkına erişemedikleriyle ilgili haberleri de değerlendiren Ayaşoğlu, “Özellikle kimliksiz hastaların problemleri hamileler başta olmak üzere SES’in yardımlarıyla çözülmeye çalışıldı. Shu-der’in çabalarıyla ilçede faaliyet gösteren Sosyal Hizmet Merkezi ve Kızılay toplum merkezi ile ortak çalışmaya başlandı. Bu dönemde ilçede faaliyet gösteren resmi kurumların ve STK ların çalışmalarını dondurmaları üzerine mülteci toplumunun yalnızlaşması ve savunmasız kalması, dernek faaliyetlerimizi sürdürme kararımızda en büyük etken oldu. Sahada tek çalışan kurum olmamız çok ciddi problemlerle karşılaşmamıza yol açtı. Çünkü Ankara’nın tüm ilçelerinden ve Ankara dışından da ailelerin sorunlarıyla ilgilenmek zorunluluğu doğdu.” dedi.

Pandemi sürecinde Afgan mülteci kadınlarla birlikte siperlik ve sabun yapım atölyeleri kurduklarını da ifade eden Ayaşoğlu, “UNCHR ortaklığında yürüttüğümüz projesi kapsamında, Covid-19 önlemleri için Afgan kadınlarla siperlikli maske ve sabun ürettik. Bu üretim sonucu ortaya çıkan siperlikli maskeler, Ankara Tabip Odası ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği’ne sağlık çalışanlarına verilmek üzere teslim edildi. Afgan kadınların üretimine, Esat Ahalisinin üyeleri de yer aldı böylece toplumsal kabul alanında da adım atılmış oldu.” dedi.