Sasalı İklim Duyarlı Tarım Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Kuruluyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi, iklim değişikliği nedeniyle gelecekte olabilecek kuraklığa karşı vatandaşları bilgilendirmek ve tarımda doğru yöntemleri uygulamalı olarak anlatmak amacıyla eğitim ve araştırma enstitüsü kuruyor. Avrupa Birliği’nin Horizon 2020 programı kapsamında desteklenen, Urban GreenUP projesi olan Sasalı İklim Duyarlı Tarım Eğitim ve Araştırma Enstitüsü’nü İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe’den dinledik.

Proje fikrinin ortaya çıkışı nasıl oldu?

Sasalı İklim Duyarlı Tarım Eğitim ve Araştırma Enstitüsü, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başvurusuyla başlayan, Avrupa Birliği’nin Horizon 2020 programı kapsamında desteklenen bir Urban GreenUP projesi. Doğal ve sürdürülebilir yöntemlerle deneysel ve uygulamaya dönük veri toplamaya ve değerlendirilmesine yönelik tasarlandı. Projenin tasarım aşamasındaki çıkış fikrini şöyle özetleyebiliriz;

İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçeİnsan eliyle şekillenen doğal çevrede yaşanan deformasyonlar, günümüz yaşam koşullarını dönüştürüyor ve bu sebeple söz konusu dönüşümlere uyum sağlayabilecek yaşamsal faaliyetlere ilişkin beslenme ve barınma gibi yeni düzenlenmeler ve teknikler geliştirmek bir zorunluluk haline geliyor. Kuşkusuz küresel çapta belirmeye başlayan böyle bir zorunluluk üzerinde teknolojik gelişmelerin negatif ve pozitif yönlü etkisi oldukça fazla. Bu noktada belki de teknolojiyi negatif ve pozitif yüzlü bir madalyona benzetmek yanlış olmayacak. Özellikle 2000’ler sonrası yaşanan hızlı teknolojik gelişmelerin doğal çevreyi negatif yönlü etkilediği açıkça görülse de günümüzde bu sorunsala yine teknoloji aracılığıyla çözüm yolları arandığı da ortada. Bu sebeple küresel boyutları gün geçtikçe artan doğal çevre deformasyonunun dünya üzerindeki canlılığı ne ölçüde etkilediği ya da etkileyeceği hususu, bugün birçok araştırmaya konu olmakta. Söz konusu araştırmalardan gelecekte belirecek küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve kuraklık, toprak kalitesinin düşmesi gibi çevresel sorunlara alternatif çözümler üretmesi bekleniyor.

Bu kapsamda Türkiye ölçeğinde irdelendiğinde özellikle son yıllarda dış göç ile daha da artan nüfus ve buna paralel olarak ortaya çıkan barınma gereksinimi, yapılı çevre alanlarının çoğalmasına neden oluyor. Bu durum son yıllarda kentsel alanlardaki tarım alanlarını tehlikeye sokuyor. Daralan kent merkezleri artan nüfusa cevap veremediğinden, kent çeperine doğru yayılım gösteren yapılı çevre olgusu tarım alanlarını dönüştürmekte. Bunun yanı sıra 21. yüzyıl gündelik hayatı ile değişen yaşam standartları ve uygulamaya koyulan tarım ve hayvancılık politikaları kırsal alanlardaki kullanıcıları kente göç etmeye itiyor. Tarım ya da hayvancılıkla uğraşan kullanıcı sayısının ülke çapında azalma eğilimi göstermesi gelecekte her iki faaliyete ilişkin çok ciddi problemlerle karşı karşıya kalınacağını gösteriyor. Bu tür bir azalma eğilimine çevresel deformasyonların neden olduğu doğal kaynaklardaki azalma sorunsalı da eklendiğinde problemin boyutu daha da net kavranacak.

Özellikle son yıllarda boyutu tüm dünyayı etkisi altına almakta olan küresel ısınma ve kuraklık sorunu, gezegen üzerindeki canlılığın sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Bu kapsamda küresel (makro) ve yerel (mikro) ölçekte alınacak önlemler ve gerçekleştirilecek uygulamalar ile gelecekte oluşabilecek tehditlere uyum sağlayabilen ve canlılığın devamını esas alan projeler üretilebilecek. Sasalı İklim Duyarlı Tarım Eğitim ve Araştırma Enstitüsü de söz konusu projelere İzmir özelinde örnek teşkil edecek bir uygulama olarak ön plana çıkıyor. 2080 yılı itibariyle İzmir’de başlayacak olan kuraklık öngörüsüne dayandırılarak hazırlanan proje, kuraklık durumuna hizmet edecek deneysel bir çalışmanın ürünü.

Proje aşamalarında ne gibi aşamalar var?

Proje alanının yaklaşık 100 yıllık süreçteki fiziksel çevresi incelendi. 1970’li yıllara kadar kırsal peyzaj içerisinde yer alan proje alanı çevresinde, bu yıldan itibaren kademeli olarak kentleşme faaliyetleri görüldü. 2008 yılında Sasalı Doğal Yasam Parkı’nın inşa edilmesi ile, proje alanı çevrelenmiş ve günümüzdeki kimliğine kavuştu. Avrupa Birliği’nin Urban GreenUP Programı kapsamında çalışma alanı akademi-yerel yönetim-yüklenici iş birliğinde 2019 yılında projelendirildi. 2050 yılına kadar dünya nüfusunun %80’inin kentsel alanlarda yaşayacak olmasından dolayı kentleşmenin yeniden doğallaştırılması bu süreçte hedefleniyor.

IPCC AR4’e göre 21. yüzyılda Türkiye dahil olmak üzere Güney Avrupa’da daha sık, şiddetli ve uzun süreli kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ile kısa süreli fakat şiddetli sağanak görülen günlerin sayısında artış bekleniyor. Bu kapsamda hidro-meteorojik aşırılıklara karsı direnç yaratılmasına ilişkin; iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması, sürdürülebilir yağmursuyu yönetimi ve doğa esaslı uygulamaların yaygınlaştırılması konularına duyarlı davranılmış ve tüm bunlara ilişkin stratejiler geliştirildi.

İzmir’in Çiğli İlçesi, Sasalı mevkiinde yer alması planlanan proje, eğitim ve üretim odaklı olacak şekilde kurgulandı. Bu amaçla tasarlanan proje kapsamında, normal ve akıllı toprak uygulamalı tarım alanları, yüksek sıra dikim uygulamalı tarım alanı, seralar, eko pazar, çok amaçlı salon, eğitim sınıfları, yönetim, laboratuvar, kütüphane, teknik servis ve ıslak hacim alanları oluşturuldu. Lineer bir kurguda dizilen birimleri bir arada tutan bioswale (biobulvar) ve ona eklemlenen sirkülasyon aksı, tasarımın omurgası olarak ön plana çıkıyor.

Böyle bir omurga kurgusu, alanı ziyaret edecek kullanıcılara enstitünün işleyiş mekanizmasını kavrama ve deneyimleyerek öğrenme olanağı sunar. Kuzey-güney aksı boyunca uzanan alana giriş, kuzey aksından sağlanmaktadır. Ana girişten itibaren başlayan sirkülasyon omurgası ziyaretçileri/kullanıcıları öncelikli olarak laboratuvar ve kütüphane gibi eğitim odaklı mekanlara ulaştırır. Eğitim amaçlı mekanlar ile tarım faaliyetlerini içeren seralar ve dikey bahçe gibi mekanlar sirkülasyon aksının genişleyerek oluşturduğu eko pazar alanı ile birbirinden ayrışır. Eko Pazar alanından sonra konumlanan tarım faaliyetleri alanları kullanıcıları farklı tarım tekniklerini görmeye ve deneyimlemeye davet eder. Alanın güney ucuna konumlanan normal ve akıllı toprak uygulamalı tarım alanları ile tasarım kurgusu sonlanır.

Proje kapsamında neler yapılacak, alternatif tarım örnekleri  ve açık tarım alanlarında doğal yöntemlerle çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Proje kapsamında yanlış tarım ve sanayileşme sonucu ortaya çıkan bazı sorunlara deneysel çözümler aranıyor. Bu sorunların ilki su taşkını/sel riski. Yüzey suları alandaki kotların detaylı analiz edilerek tasarlanan bioswale’e (bitkilendirilmiş sığ hendek) aktarılarak buradaki özel seçilmiş yerel bitkilerle temizlenerek sızdırma havuzlarında toplanır. Taşkının çok olması durumunda alttaki drening sistemine aktarılır. Drening sistemi suyu depolar ve taşkın bitip toprak kuruduğunda, temizlenmiş suyu yer altı sularına tekrar kazandırır.

İkincisi polen yapan böceklerin azalması. Peyzaj, yerel ve polen çeken bitkilerden seçildi. Hiçbir kimyasal içermeyen doğal malzemelerden üretilen polinatör evleri yaparak polinatör böceklere uğrak noktası oluşturmak.

Üçüncüsü toprağın tuzlu hale gelmesi ve tarımın verimsizleşmesi. Bunun için topraksız tarım, dikey tarım ve biochar (akıllı toprak) uygulamalı tarım tekniklerinin uygulanacak. Yüksek sıra dikim uygulamalı tarım yapılacak ve farklı uygulamalı tarım teknikleri ile verim ölçülecek.

Proje kapsamında Biobulvar rotası yaparak insanlar bilinçlendirilecek, kooperatifleşme desteklenecek, doğal ve geçirimli malzeme kullanımını desteklenecek, çatılardaki suyu depolayıp tekrar kullanılacak. Üç çeşit sera yaparak, ikisinde farklı iklimlerde seracılık öğretilecek ve bir serada ise kuraklık senaryosu gösterilecek. Proje kapsamındaki yapılarda betonarme ve çelik kullanılarak aktif yapım teknikleriyle de ekolojik çözümler üretilebileceğinin gösterilmesi planlandı.

Bu projeyle, İzmir halkı arasında çevre koruma bilincini arttırmak, iklim sorunlarına dikkat çeken ve eğitim ve gezi yöntemleriyle kentliyi de doğrudan dahil ederek ve yerel toplulukların aktif katılımını sağlayarak yürütülmesinin hedeflenmesi İzmirlilere doğrudan temas edecektir.

Bu proje İzmir’ in hangi alanlarını kapsıyor, Sasalı İklime Duyarlı Tarım Eğitim ve Araştırma Enstitüsü İzmir halkı için ne anlama geliyor?

Proje Sasalı’da İzmir Doğal Yaşam Parkı’nın içinde yer alıyor. Etkilerinin ise zamanla İzmir’e yansıması bekleniyor. Projenin deneysel ve eğitici olması İzmir halkı özelinde büyük önem taşıyor. Farklı teknikler oluşturularak tasarlanan çözümlerin eğitim amacı önem taşırken, bir yandan da insanlarda farkındalık oluşturulması hedeflendi. İzmir halkı arasında çevre koruma bilincini arttırmak, iklim sorunlarına dikkat çeken ve eğitim ve gezi yöntemleriyle kentliyi de doğrudan dahil ederek ve yerel toplulukların aktif katılımını sağlayarak yürütülmesinin hedeflenmesi İzmirlilere doğrudan temas edecek.

Uygulamalar kapsamında; çiftçilere daha iyi ve doğru üretimin aktarılmasına olanak sağlarken, tarım alanları için planlama ve uygulama yeteneklerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, projenin sürdürülebilir ve geliştirilebilir olmasını nasıl sağlayacak?

Saslı BiolabSasalı İklim duyarlı Tarım Eğitim ve Araştırma Enstitüsü URBAN GreenUP, Avrupa Birliği’nin Ufuk 2020 programı kapsamında desteklenen bir proje. Kent planlarının geliştirilmesi, uygulanması ve tekrarlanması hedefiyle Avrupa ve Avrupa dışından bir grup partner kent ile birlikte iklim değişikliği etkilerinin azaltılması, hava kalitesinin iyileştirilmesi, su yönetiminin geliştirilmesi ve aynı zamanda yenilikçi doğa esaslı çözümler yoluyla kentlerin sürdürülebilirliğini arttırmayı amaçlıyor. Proje alanında yer alan doğa esaslı çözümlerin ölçümlerinin yapılarak verimliliği test edildikten sonra kent genelinde yaygınlaştırılması hedefleniyor. Artan sıcaklıkların, düzensiz yağış ve toprak kimyası değişikliklerinin İzmir’deki insanların günlük yaşamlarından tanıdıkları biyo-türler üzerindeki etkilerini gösteren bu açık hava laboratuvarı “geleceğin laboratuvarı” olacak ve vatandaşların yeşil bilincini büyük ölçüde etkileyecek.

Kuraklığın, topraksız tarım ve dikey tarım uygulamalarının anlatıldığı 1000 metrekare alana yayılan üç serada, 2080 yılında oluşabilecek kuraklığa karşı alınacak önlemler hakkında vatandaşlar görsel olarak bilgilendirilecek ve doğru tarım uygulamaları anlatılacak. Uygulamalar kapsamında; çiftçilere daha iyi ve doğru üretimin aktarılmasına olanak sağlarken, tarım alanları için planlama ve uygulama yeteneklerinin geliştirilmesi hedeflenmekte. Enstitüde yer alacak eğitimlerin sosyal tarım ve toplum destekli tarım uygulamaları çerçevesinde yapılması ve bu sayede daha geniş bir kitleye hitap etmesi amaçlandı. Bu özel eğitim ve iletişim programları ile, “iklim değişikliğinin” olumsuz etkileri altındaki kentin geleceği simüle edilerek, yurttaşlar özellikle öğrenciler için önemli bir eğitimsel boyut sağlanacak.