”Sorgulayan Bir Neslin Yetiştiği Eğitim Modeline Katkı Sağlamak İstiyoruz”

Öğretmen Akademisi Vakfi Genel Müdürü Füsun Çürüksu ile öğretmenlerin ve eğitim sorumlularının mesleki ve kişisel gelişim ihtiyaçlarını karşılamayı hedefledikleri eKampüs uygulamasını konuştuk. Füsun Çürüksu, sorgulayan çocukların ve gençlerin yetiştiği bir eğitim modelinin uygulanmasına katkıda bulunmayı amaçladıklarını belirtiyor.

Kısaca ÖRAV’ın çalışmalarını anlatır mısınız?

Öğretmen Akademisi Vakfı, öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerine destek sağlamak amacıyla 2008 yılında kuruldu. Türkiye’de “öğretmen eğitimi” alanına odaklanmış ilk ve en etkin sivil toplum kuruluşuyuz. 21. Yüzyılın gerektirdiği zihinsel, sosyal, duygusal ve dijital becerilere sahip bireylerin yetiştirilmesinde sorumluluk üstlenen öğretmenlerimizin ve eğitim yöneticilerimizin gelişimlerini desteklemek amacıyla, eğitim programları tasarlıyor ve yaygınlaştırıyoruz.

Öğretmen Akademisi Vakfı olarak geliştirdiğimiz tüm eğitim programları ile ülkemizde düşünen, sorgulayan, araştıran çocukların ve gençlerin yetiştiği bir eğitim modelinin uygulanmasına katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.

Bu ana amaç doğrultusunda geliştirilen ve yaygınlaştırılan eğitim programları kapsamında Vakıf merkezinde ve Türkiye’nin her yöresinde görev yapan 220 eğitimciden oluşan bir ekibimiz var. Kurulduğumuz günden bu yana 81 ilde eğitimlerimize katılan 180 binden fazla öğretmen ve eğitim yöneticisi ile birlikte, onların ulaştığı yaklaşık 8 milyon öğrencinin eğitimle güçlenmesine katkı sağladık. 

eKampüs uygulaması hakkında bilgi verir misiniz? 

Füsun ÇürüksuEğitimcilerin mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sunacak kaliteli eğitim içeriklerine ulaşmasına ve meslektaşlar arası bilgi paylaşımına ortam sağlamak amacıyla 2009 yılında hayata geçirdiğimiz eKampüs platformumuzu, 2018 yılında TANAP Sosyal ve Çevresel Yatırım Programlarının sunduğu hibeyle yeniledik. Gelişmiş teknolojik altyapısı ve güncel içerikleriyle eğitimciler için önemli bir kaynak olmayı hedefleyen eKampüs, Ocak 2019’da tüm öğretmenlerin erişimine açıldı. Amacımız teknolojinin olanaklarından maksimum yararlanarak hem ulaştığımız kitlelerin sayısını artırmak, hem de öğretmenlerimize ve eğitim sorumlularımıza güvenilir bir bilgi/deneyim paylaşımı ortamı sağlamak.

Katılımcıların katkısıyla zenginleşecek, etkileşimli bir öğrenme alanı olarak tasarladığımız ve kullanıcıların mobil uygulama aracılığı ile de erişebileceği ve oyunlaştırma kurgusunun olduğu bu yeni sistemde, video tabanlı eğitimler ve destekleyici içerikler öğretmenler ve eğitim sorumluları ile buluşuyor. 

Geçtiğimiz yıl eKampüs’te 20 adet hazır eğitim programı yayınladık ve 12 adet ihtiyaca yönelik yeni eğitim içeriği ürettik. Eğitimlere ek olarak, gerek kullanıcılardan gerekse ÖRAV eğitimcilerinden gelen 1.500 blog yayınlandı. eKampüs aynı zamanda Vakfın birçok eğitim programında, yüz yüze eğitimlerin takibi ve mentörlük amaçlı olarak da kullanılıyor. Eğitim programlarımıza katılan öğretmenleri, ilgili sosyal öğrenme gruplarına dahil ediyoruz ve bu platform üzerinden çalışmalarını paylaşma ve ÖRAV eğitimcilerinden programlarla ilgili mentörlük alma fırsatı buluyorlar.

Sadece öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yönelik içeriklerimiz olduğu düşünülmesin. Evde çocuklarla birlikte yapılabilecek basit deneylerden çocuk yetiştirmenin püf noktalarına, yaratıcı yazma ve okuma programlarına kadar pek çok içerik, ücretsiz olarak herkesin kullanımına açık. 

Koronavirüs salgınıyla birlikte uzaktan eğitim gündeme geldi, siz bu konuda daha önce hazırlık yapmışsınız. Uzaktan eğitimin avantajları ve dezavantajlarını nasıl değerlendirirsiniz?

Salgının yayılmasını önlemek için alınan en ciddi kararlardan biri sosyal izolasyonu yaşamımıza sokmak oldu. Bu karar çalışma hayatına doğrudan etki etti. Hatta ilk önce okullar kapandığı için öğretmenler, ilk etkilenen meslek grubu oldu. Öğrencileri uzaktan eğitime adapte edebilmek için medyada pek çok öneri paylaşıldığını görüyoruz. Ama aslında öğretmenlerin de bu konuda desteğe ihtiyacı olduğunu unutmamak lazım. 

eKampüs bu noktada öğretmenler için iyi bir destek noktası oldu. Mart ayının ilk haftasından bu yana 1.450 yeni üyemiz oldu. Yaklaşık 27.000 kişi platformumuzu ziyaret ederken, yayınladığımız bloglar 41.500 kere okundu.

Mevcut uzaktan eğitimi nasıl buldunuz, sizce geliştirilmesi gereken alanlar neler?

Milli Eğitim Bakanlığı, daha önceden hazırlıklarına başladığı ve yakın zamanda lansmanını yaptığı EBA platformunu öğretmenlere açmanın yanında, hızlı bir şekilde dijital teknolojiye erişimi olmayan öğrencilere de ulaşmak adına televizyon üzerinden yayınlar yapmaya başladı. Acil gelişen bu duruma yanıt veren bu yayınlar elbette zaman içerisinde daha da gelişecektir. 

Öte yandan, öğretimin değil, öğrencilerde yaşanması olası sosyal-duygusal olumsuz etkileri bertaraf etmek amacıyla öğretmenler bireysel inisiyatifleriyle dijital eğitim teknolojilerini kullanarak öğrencilerine ulaşmaya, normal yaşantı ile mevcut durum arasındaki dengeyi kurmaya çabalıyorlar. Eğitimde teknoloji kullanımı konusunda ilgili ve deneyimli öğretmenlerimiz olmakla beraber, henüz derslerine teknolojiyi yüz yüze eğitim sırasında entegre etme pratiğine sahip olmayan öğretmenlerimiz de var. Bu öğretmenlerimiz de öğrencileriyle aralarındaki bağı güçlü tutmak adına onlarla ile bir araya gelebilecekleri mecralar aramaya başladılar ve bu konuda da süratle gelişim sağlanacağına inanıyorum. Bu dönem yapılan çalışmaları bir acil-durum kriz cevap mekanizması gibi kabul ederek değerlendirmek gerekiyor.

Teknoloji ile pedagojiyi birleştirerek, eşzamanlı ve eşzamanlı olmayan içerikleri tasarlama ve hedef kitleye ulaştırma konusunda öğretmenlerimizin de deneyim kazanmaya ve uzmanlaşmaya ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum ve zaman içerisinde bu da sağlanacaktır.

Öğretmenlerin bu süreçte desteklenmesi için neler yapılmalı? Bazı öğretmenler bu dönemde kendi inisiyatifleriyle uzaktan eğitime katkıda bulunuyor onlara ne gibi önerileriniz olur?

Dünya çok uzun zaman sonra ilk kez böylesi büyük bir salgın hastalıkla mücadele ederken, öğretmenlere çocukların nitelikli eğitim hakkını korumak, eğitim ve öğretimi, günün ihtiyaçlarına karşılık verecek yöntem ve nitelikte gerçekleştirmek düşüyor. Her ne kadar öğrenmede yüz yüze ve deneyimsel öğrenmenin yeri başka olsa da günümüzde yaşananlar ve gelecek öngörüleri gösteriyor ki öğrenmede teknolojiyi daha çok ve daha etkili kullanmanın yollarını bilmek uzmanlığımızı daha değerli kılacak. 

Öğretmenlerin büyük bir kısmı, ilk haftadan itibaren daha önce adını duymadığı, duymuş olsa da öğrencilerle hiç kullanmadığı, belki ilk kez denediği ve öğrencileriyle canlı bağlantılar kurabileceği iletişim platformları ve web araçları keşfetti. Biz de ÖRAV olarak öğretmenlerin canlı bağlantı ile yürüteceği dersleri doğru planlayabilmeleri, yüz yüze öğrenmeye yakın etkinlikle içerikler hazırlayabilmeleri ve işin pedagojik yaklaşımını da göz önünde bulundurmaları için bazı ipuçları hazırladık. (Buradan ulaşabilirsiniz.)