Sivil Toplum Akademi İlişkisi Nasıl Olmalı?

Kadir Has Üniversitesi’nden Dr. Sarphan Uzunoğlu, Bilgi Üniversitesi’nden Doç.Dr. Erkan Saka ve Bahçeşehir Üniversitesi’nden Dr. Tirşe Erbaysal Filibeli, üniversiteler ile sivil toplum kuruluşları arasındaki ilişkiyi Sivil Sayfalar için değerlendirdi.

Sarphan Uzunoğlu: “Sivil Toplum Akademik Özgürlüklerin Sürmesinde Katkı Sundu”

Üniversiteler ve STK’ler arasında uzun yıllardır geçişli bir ilişki var. Özellikle de Türkiye’de sosyal bilim araştırmalarının desteklenmesi ve sosyal bilim eğitiminin daha nitelikli hâle getirilmesi konusunda ulusal ve uluslararası STK’lerin aldıkları inisiyatif büyük önem taşıyor. STK’lerin projeler, bazen akademideki insan kaynağı ve içerik eksikliğinin yarattığı öğrencilere aktarılacak bilgilerdeki eksiklikleri gideriyor bazen de çoğunlukla doğa bilimlerine aktarılan veya devlet kurumlarının tekelinde olan araştırma bütçelerine alternatif kaynaklar oluşturuyorlar. Böylece, dünyada neoliberalleşen akademik sisteme ve otoriter kurumların bilim üzerindeki kontrolüne karşı bağımsız veya eleştirel araştırmaları desteklemiş oluyorlar. Sivil toplumun politikaya etkisi vs. gibi konularda eleştirilmesi ya da eksik kaldığının söylenmesi belki mümkündür; ama Türkiye’de sivil toplum son yıllarda eğitim kalitesinin ve araştırma kalitesinin artırılması ile akademik özgürlüklerin sürdürülebilir kılınması konusunda önemli katkı sundu.

Erkan Saka: “Siyaseten Riskli Alanlarda İşbirlikleri Zorlaşıyor”

Türkiye’nin gayet canlı bir sivil toplum hayatı var. Bu canlılık tabi ki sorunsuzluk anlamına gelmiyor ama bir çok iyi örnek var ve daha iyiye gitme ihtimali de yüksek. Ülkedeki siyasi gelişmeler sivil toplum aktivistlerinin de moralini bozmuş ve özgüvenini azaltmış durumda. Sivil toplumun gelişimi bu bakımdan  biraz durakladı ama başta da belirttiğim üzere var olan canlılık ve deneyim birikimi ile bu duraklamanın aşılacağına inanıyorum.

Akademi ve sivil toplumun farklı çalışma mantıkları var ama yine de işbirliği imkanları da fazla. Hatta başka çalışma alanlarıyla karşılaştırıldığında akademi ve sivil toplumun birbirine görece yakın olduğu da düşünülebilir. Siyasi durumlar bu yakınlaşmayı şu anda görece durdurmuş durumda. Özellikle siyaseten riskli alanlarda işbirlikleri zorlaşıyor. Yine de bazı alanlarda yapılan akademik çalışmalar zaman sorunu yaşayan sivil toplum örgütlerinin işlerini kolaylaştırıcı çözümler sunabilir.

Filibeli: “Akademi ile STK’lar arasında İşlevsel Bir İlişki Olduğu Söylenemez”

Türkiye’de sivil toplum kuruluşları ve akademi arasında çoğunlukla proje temelli bir ilişki bulunuyor. Söz konusu projelerde akademisyenler genellikle kurumların danışma kurulunda yer alıyor  ve/veya eğitim amacıyla bazı etkinliklere davet ediliyor. Projeler çoğunlukla etkinlik temelli olduğu için etkinlikler bittikten sonra bir sonraki etkinliğe kadar bir ilişki kurulmuyor. Danışma kurulları ise  sık toplantı yapmadığı için atıl kalıyor. Bu nedenle özellikle uzun vadedeki çıktıları açısından işlevsel bir ilişki olduğunu söylemek pek mümkün değil. STK’ların ve akademisyenlerin ortak proje yazdığı, projenin yürütüldüğü süre boyunca herkesin rollerinin belirlendiği ve tüm partnerlerin  üzerine düşünen görevi bir fiil yerine getirdiği bir ilişki kurmak, uzun vadede daha nitelikli çıktıların elde edildiği çalışmalar yapılması açısından son derece önemli.