Küresel Mültecilik Forumu’nda Türkiye’den Kızılay, İHH ve COJEP Yer Aldı

BM verilerine göre yaklaşık 70 milyon kişi zulüm, çatışma, şiddet ve insan hakları ihlalleri sonucunda zorla yerinden edilmiş durumda ve bu rakam önceki 20 yılın iki katı seviyesinde. Uluslararası göç akışının ciddiyetinin farkında olan karar alıcılar 17-18 Aralık’ta düzenlenen Küresel Mülteci Forumu’nda toplandı. Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı düzeyinde temsil edildiği foruma; sivil toplumdan Kızılay, İHH İnsani Yardım Vakfı ve Adalet, Eşitlik ve Barış Konseyi (COJEP) katıldı.

Yaşanan siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar sonucu göç etmek zorunda kalan sığınmacıların 4/5’i komşu ülkelere gitmek zorunda kalıyor. Örneğin 2012 yılında Arap isyanlarının getirdiği çalkantılar nedeniyle Suriye’de meydana gelen iç savaşta yaklaşık 13 milyon Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı. Sığınmacıların büyük bir kısmı ilk aşamada komşu ülkeler olan Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak’a iltica etti. Nitekim Latin Amerika’da da şiddet, tehdit, insan hakları ihlali ile birlikte gıda, ilaç ve temel hizmetler eksikliği son dönemde bölge tarihindeki en büyük göç hareketine yol açtı. 2015’ten bu yana 4 milyondan fazla Venezuella vatandaşı ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

Göç olgusu günümüzde uluslararası sistemde en önemli meselelerin başında geliyor. Zorunlu göçün bir insan hakkı olduğunu sürekli vurgulayan sivil toplum kuruluşları göçmenlerle ilgili problemlere çözüm üretmeye çalışan kurumların önünde geliyor.  Örneğin dünyanın en çok sığınmacıya sahip olan ülkesi Türkiye’de sığınmacılara yardım sağlamak üzere 52 farklı uluslararası yardım kurumu görev yapıyor. Türkiye’de 42 farklı yardım kampı bulunuyor. Türkiye insani yardım konusunda önde gelen ülkelerden biri. Nitekim  Küresel İnsani Yardım 2018 Raporu’na göre, Türkiye 2017 yılının en çok insani yardım yapan ülkesi konumunda.

Türkiye’nin göç ile ilgili çalışmalarının farkında olan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, 17-18 Aralık’ta düzenlenen Küresel Mültecilik Forumu’na Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eş başkan olarak davet etti. Küresel Mülteci Forumu, Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat’ın hayata geçirilmesi yolunda, bakanlıklar seviyesinde gerçekleşecek ilk toplantı olma özelliğini taşıyor.

Küresel Mültecilik Forumu Ne Vaad Ediyor?

Forum, dünyadaki mültecilerin ve ev sahibi toplulukların yaşam kalitesini iyileştirmek için tüm paydaşların daha somut ve uzun soluklu siyasi ve pratik değişimleri beraberinde getirecek anlamlı vaat ve taahhütlerde bulunmalarını sağlamayı hedefliyor. Mültecilere yönelik tarihte ilk kez düzenlenen foruma farklı ülkelerden mülteciler, hükümet ve devlet başkanları, uluslararası kurumlar, kalkınma örgütleri, iş dünyasından liderler, sivil toplum kuruluşu ve insani yardım kuruluşu temsilcilerinden oluşan 2 binden fazla delege katılıyor.

Türkiye’den Türk Kızılay, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) ve COJEP sivil toplum temsilcilerinin katıldığı forumun temaları yük ve sorumluluk paylaşımı, eğitim, geçim kaynağı geliştirme, enerji ve altyapı, çözümler ve koruma olarak belirlendi.

Bu noktada küresel göç hareketinin karar alıcılar tarafından bakanlar ve devlet başkanları düzeyinde ele alınması kayda değer bir gelişme. Fakat iletişim olanaklarının giderek küreselleştiği dünyada sınırlardaki duvarların da giderek yükseldiğini ifade etmek gerekiyor.  Nitekim Göç Uzmanı Dr. Selman Salim Kesgin günümüzde mültecilik olgusunun siyasal, kültürel ve ekonomik boyutları itibariyle sahip olduğu karmaşık yapısı gereği, forumdan büyük beklentilere girilmemesi hususu da göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguluyor.

Başka Bir “İnsani Diplomasi” Mümkün Mü?

Küresel Mülteci Forumu, hem ülke diplomatlarının hem de sivil toplum temsilcilerinin bir arada olabildiği dikkate değer bir platform. Türkiye’nin sosyal duyarlılığının yüksek oluşu göç ve insani yardım alanında literatürde “Türk Tipi İnsani Yardım” başlığı ile sık sık karşılaşılmasını da beraberinde getiriyor. Türk yetkililerin yardım alan devletleri yardım veren devletlere bağımlı kılan geleneksel insani yardım metotlarından öte, insani yardımda “insan”ı önceleyen perspektifi ve öngörülebilir bir sistem ile sürdürülebilir bir mekanizma oluşturmayı hedefliyor.

Türkiye’nin önde gelen insani yardım kuruluşlarından İHH İnsani Yardım Vakfı’nın insani diplomasi yaklaşımı ise bu noktada dikkate değer nitelikte: İHH’ya göre insani diplomasi, “kriz, savaş ve doğal afet yaşanan bölgelerde sivillerin korunması, kayıpların bulunması, esirlerin kurtarılması, krizlerin sonlandırılması için gerekli adımların atılmasına imkan sağlayan ve devletlerarası geleneksel diplomasinin uluslararası sorunların çözümünde yeterli olmadığı durumlarda aktif olarak kullanılan diplomasi şekli.” İHH İnsani Diplomasi biriminden Talha Keskin de bu yaklaşımı temsil etmek üzere Küresel Mültecilik forumunda yer alıyor.

Göçün Geleceği

Göçün temel nedeni insanların daha iyi koşullarda yaşayabilme arayışı ve göç hareketlerinin temel zemininde “istikrarsız coğrafyalar” yer alıyor. İç savaşlar, kıtlıklar, siyasi çalkantılar ve ekonomik sıkıntılar sonucu istikrarını yitiren coğrafyalar, refah ülkelerine doğru göç akışı veriyor. Göçün yönü ise daha çok Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinden Avrupa’ya doğru.

Avrupa’ya 2015 yılından bu yana yaklaşık 2 milyonun üstünde sığınmacı akın etti. Avrupa Birliği üye ülkelerin katı tutumu nedeniyle sorunun çözümünde neredeyse eylemsiz kalmışken, göçün büyük yükünü “hedef ülke” olan Almanya karşıladı ve yaklaşık 1 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptı.  Göç hareketleri uluslararası sistemdeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar nedeniyle önümüzdeki 10 yılın gündem maddesi olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Selim Vatandaş

Üyelik Tarihi: 18 Aralık 2019
41 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör