‘Elinin Hamuru’yla Mutfakta: İnadına, Israrla

Mutfak Sihirbazları olarak da bilinen Sakarya Aşçılar ve Pastacılar Derneği’nin (SAPADER) kurucu üyesi ve başkanı şef Hatice Akman ile gastronomi sektöründe toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelinde yükselen sorunlar hakkında söyleştik. Akman, amaçlarının gastronomi sektöründeki kadın emeğinin görünürlüğünü arttırmak, mesleki anlamda toplumla bütünleşmek olduğunu söylüyor.

Dernek ne zaman kuruldu? Kuruluş amacı neydi?

Derneğimiz 2014 yılında kuruldu. Amacımız gastronomi sektöründeki kadın emeğinin görünürlüğünü arttırmak, mesleki anlamda toplumla bütünleşmek. Beş yıldır bu doğrultusunda çalışıyoruz. 

Bu amaç doğrultusunda hangi faaliyetlerde bulundunuz?

Sosyal projeler yapıyoruz. Okullarda kütüphane açıyoruz. Yerli malı haftalarını düzenliyoruz. Çocuk esirgeme kurumuna, yaşlı sığınma evlerine ziyaretlerde bulunuyoruz. Yemek insanları bir araya getiriyor, mutlu ediyor. Sponsor firmalarımız var. Böylelikle her sene sürdürebiliyoruz bu faaliyetleri. Bunun dışında sektörde kadın dayanışmasını arttırmak istiyoruz.

Peki kadın dayanışmasını nasıl kuruyorsunuz?

Ben kadın dernek başkanı olarak, sektörde uzun zamandır gözlemlediğim toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı sorunlara çare arıyorum. Alaylı bir şef olarak pek çok tecrübem oldu. Geçtiğim yollarda yaptığım hataları başka kadınlar yapmasın istiyorum. Bunu isteyen bir ben değilim, mesleğinde ilerlemiş olan kadın şeflerin hepsi kendinden sonra gelen kuşağa kendi deneyimlerini aktarmak istiyor. Özellikle gastronomi bölümünde okuyan genç kızlarımıza bir vizyon çizmek için paneller düzenliyoruz.

Bahsettiğiniz sorunları biraz daha açar mısınız?

Gastronomi güç gerektiren bir sektör. Kadınlar güçsüz olarak görülüyor, çok tuhaf. Biz de bir erkek nasıl iş görüyorsa aynı şekilde çalışıyoruz. Erkek egemen mutfaklarda argo kullanımı çok fazla. Kadınlar eziliyor “Sen bu işi yapamazsın, senin gücün ne ki?” minvalinde söylemler var. “Elinin hamuruyla erkeğin işine karışma” mesela çok duyduğumuz bir cümle. Bunun dışında taciz vakaları oluyor. Özellikle kız öğrenciler stajlarını yaparken pek çok taciz vakasıyla karşılaşabiliyor. Biz dernek olarak bu vakaları takip ediyoruz, kızlarımıza yalnız olmadıklarını gösteriyoruz.

Profesyonel mutfaklar erkek egemen bir yapıda öyle değil mi?

Elbette. Evde mutfaktan kadın sorumlu ama dışarı çıkınca öyle değil. Kadınlara yeteri kadar fırsat tanınmıyor. Eskiden daha kötüydü şimdi yine bütün kadınlar ekonomik özgürlükleri için çalışıyor. Bizim sektör çok ağır. Kadınlar pes ettiriliyor. Soğuk mutfağa kadar yükselen kadın aşçılarımız var sonrasında bırakıyorlar genellikle. Biz bunlarla mücadele ediyoruz.

Sizin kendi tecrübeleriniz de mi bu yönde oldu?

Evet bu derneği kurma fikri de öyle doğdu zaten. Bir kadın olarak çok üstüme geldi erkek şefler. Pes ettirmeye, bıraktırmaya, yormaya çalıştılar. Ben mücadele ettim, inat ettim. Onlar kazan kaldırabiliyorsa ben de kaldırabiliyorum. Kadın ve erkeğin arasında hiçbir fark yok aslında. Fırsatlar eşit şekilde sunulmalı sadece. Biz bu bilinci yaymaya çalışıyoruz. Eğitimlerimizin amacı bu. Mutfak ciddi bir iş, zor bir iş, uzun saatler, sıcak ortamlar… Biz sektörün gerçeklerini de anlatıyoruz kızlarımıza. Elin kesilecek de yanacak da. Ama bırakmak yok, biz arkandayız diyoruz. 

Sadece öğrencilere yönelik eğitimler mi veriyorsunuz?

Hayır. Ev hanımlarına da profesyonel mutfak şartlarını anlatıyoruz. Öyle korkmuş durumdalar ki. Aslında ev işi daha ağır bence. Çocuk bakmak, yemek hazırlamak, ev temizliği, ütü… Profesyonel mutfaklar daha kolay bu işlerin yanında. Ev hanımlarının profesyonel mutfak korkusunu yenmek istiyoruz önce, sonra onlara eğitim vermek istiyoruz. Derneğimizin uygulama mutfağı var. Yakın zamanda gerekli işlemler tamamlanacak ve sertifika vermeye başlayacağız inşallah.

28- 29 Nisan 2019 tarihinde Sakarya Taraklı ilçesinde Mutfakta Hanımeli Projesini yürüttünüz, biraz bu projeden bahseder misiniz?

Mutfakta hanımeli projesinin amacı kadınların tıpkı erkekler gibi profesyonel mutfaklarda rahat çalışabileceklerini göstermekti. Eğer bir erkek mutfakta yönetici olabiliyorsa, mola yapabiliyorsa, çocuğu olduğunda izin alabiliyorsa bir kadın da aynı şartlara sahip olabilir. Türkiye Aşçılar Federasyonu başkanı bu projede bize çok destek oldu. Paneller düzenledik, workshoplar yaptık bu bilinci yaymak için. Aynı zamanda kamu ve özel sektör etkileşimi oldu. Turizm sektöründeki pek çok paydaş projeye ilgi gösterdi. Turizm okullarındaki öğrenciler, şeflerle, firmalarla bir araya geldi. 

İlerleyen süreçte gündeminizde neler olacak?

Türkiye Aşçılar Federasyonu altında “kız kardeşlerimiz” diye ayrı bir kol oluşturduk. Federasyonun Türkiye’de 23 derneği var. Bu 23 dernekten toplam 350 -400 kişiyi topladık. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelinde yükselen sorunlara çare arıyoruz. Antalya Gastronomi ve Eğitimciler Derneği (AGEB) bize bu proje de çok destek oldu, kardeş derneğimiz zaten. Antalya’daki otellerde kadınlar daha çok çalışıyor artık. Bunun dışında, kadın sığınma evlerinde aynı şekilde aşçılık eğitimi vermek istiyoruz. Kadınları meslek sahibi yapmak ve emeklerini görünür kılmak istiyoruz. Kadınların kendine olan güvenini arttırmak, onlara ekonomik özgürlüklerini kazandırmak istiyoruz. Kadınların özgürleşmesi, toplumun özgürleşmesi demek. Bu amaç doğrultusunda bize destek olmak isteyen her kurumla seve seve iletişime geçeriz.